WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2023/1507 E.  ,  2024/1068 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1507
Karar No : 2024/1068

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 19/01/2023 tarih ve E:2019/14558, K:2023/542 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 10/10/2018 tarihinde onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 19/01/2023 tarih ve E:2019/14558, K:2023/542 sayılı kararıyla;
Dava konusu taşınmazların Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 10/10/2018 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planında, tarım arazisi olarak planlandığı,
Davaya konu çevre düzeni planının plan notlarının 7.1 sayılı maddesinde, bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, 7.2 sayılı maddesinde, bu plandan ölçü alınarak uygulamaya geçilemeyeceği, 7.13 sayılı maddesinde bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planlarının, 7.14 maddesinde de bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planlarının geçerli olduğu, mevzi imar planlarında değişiklik yapılması durumunda bu planın arazi kullanım kararları ve plan hükümlerine uyulacağı, bu planın onay tarihinden önce mevzii imar planları onaylanmış, ilgili idaresine başvurarak yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı almış ve bu ruhsatlara uygun olarak faaliyetin sürdürüldüğü yapıların bulunduğu alanlarda faaliyetlere devam edileceği, ancak bu alanlarda bu plan kararlarına aykırı olarak yoğunluk artışı ve arazi kullanım türü değişikliği getirecek plan değişikliği/revizyonu ve tevsi yapılamayacağının belirtildiği, 4.42 sayılı maddesinde, "Tarım arazileri: toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup halihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazilerdir." tanımına yer verildiği, 5.3.5 sayılı maddesinde, verimli tarım arazilerine baskı yapan plansız sanayileşmenin önlenmesi ve mevcut sanayilerin çevresel etkilerinin kontrol altına alınması planlama ilkeleri arasında sayıldığı, 8.7.1 sayılı maddesinde, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na tabi tarım arazilerinin, 5403 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliğinde tanımlanan tarım arazileri sınıflarına ayrılmamış olup tarım arazilerinin sınıflamasının, ilgili kurum ya da kuruluşlarca yapılacağı, tarım arazileri ile ilgili genel kurallar getirildikten sonra, devamı maddelerde tarım arazilerinin niteliğine göre yapılaşma şartlarının belirtildiği, 8.7.10 sayılı maddesinde de, “Bu planın onayından önce yürürlükteki mevzuat uyarınca, inşaat ruhsatı veya yapı kullanma izni verilmiş olan tarımsal amaçlı yapılara ilişkin haklar saklıdır.” kuralına yer verildiği,
Davaya konu çevre düzeni planının plan açıklama raporunun 4.4.1.2 sayılı maddesinde, Tahtalı Havzası ve diğer su koruma havzalarında, kirlenmenin önlenmesinin zorunlu olduğu, bu kapsamda; mevzuata uygun olarak gerçekleşmiş olan yapılaşma ve plan kararları dışında yeni yapılaşmaların engelleneceği, 4.4.9 sayılı maddesinde çevre düzeni planları sınırları içinde kalan tarımsal nitelikli alanların tarımsal niteliği korunacak alanlar, özel mahsul alanları ve bağ alanları olarak veri tabanına üç farklı tanım içinde aktarıldığı, planda ise tümünün tarımsal niteliği korunacak alanlar olarak tanımlandığı, başta ifraz koşulları olmak üzere bu alanlardaki uygulamanın 5403 sayılı Kanun ile bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikler uyarınca yapılmasının kurala bağlandığı, tarım alanlarında, ilgili mevzuat doğrultusunda yapılacak belirlemelerin temel alınarak geçerli olacak koruma ve kullanım koşullarının plan hükümleri arasında düzenlendiği, plan hükümlerinde yapılan düzenleme ile tarımsal niteliği korunacak alanlarda tarımsal amaçlı yapılaşmalar ve çiftçinin barınmasına yönelik yapılaşma istemlerine ilişkin kuralların ayrı ayrı belirlendiği, bunun yanında planlama bölgesi sınırları içindeki alanlarda 5403 sayılı Kanun öncesinde geçerli mevzuat uyarınca ilgili kurumlarca tarım dışı kullanıma uygun bulunmuş alanlarda verilmiş, bu görüşler doğrultusunda hazırlanmış nazım ve uygulama imar planlarından, arazi kullanım kararları çevre düzeni planının arazi kullanım kararlarıyla çelişmeyen bölümlerinde yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planlarının yapılaşmaya ve ifraza ilişkin kararların geçerli olduğuna dair bir düzenlemeye de plan hükümleri arasında yer verildiği,
Davacı tarafından uyuşmazlığa konu taşınmazların daha önce kentsel gelişme alanı içerisinde planlanmış iken dava konusu çevre düzeni planı ile tarım alanına dönüştürülmesinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu, alanın tarımsal niteliğinin bulunmadığı ve kentsel gelişme alanı olarak planlanması gerektiğinin ileri sürüldüğü, davalı tarafından ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan itiraz çerçevesinde, taşınmazın bulunduğu alanda yapılaşmanın bulunmaması, kentsel yerleşme alanlarından kopuk konumda olması, alanın mevcut tarımsal niteliği dikkate alınması sonucunda 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı kararları doğrultusunda tarım alanı kullanım kararı getirildiğinin savunulduğu,

Bu itibarla, taşınmazın bulunduğu alana yönelik dava konusu plan değişikliğinin parsel bazında olmayıp 51 hektar kentsel gelişme alanının kaldırılmasına ilişkin olduğu, değişiklik öncesinde taşınmazın bulunduğu Urla ilçesi için 2025 yılına ilişkin belirlenen kabul nüfusa yetecek düzeyde kentsel gelişme alanının ayrılmış olduğu dikkate alınarak, yapılaşmamış ve tarımsal nitelikte olan alanların kentsel gelişme alandan çıkarıldığı, yapılan değişikliğin planın ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak nitelikte çevrenin korunmasına yönelik olduğu göz önünde bulundurulduğunda, planlama bölgesinde koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gereken alanlardaki yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği davaya konu çevre düzeni planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık görülmediği,
Öte yandan, ilgili plan notlarına göre bu planın onayından önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planları ve mevzi imar panlarının geçerli olduğu, tarım arazilerinin sınıflamasının ise 5403 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik uyarınca ilgili kurum ya da kuruluşlarca alt ölçekli planlarda yapılacağı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, daha önce kentsel gelişme alanı kullanımına ayrılan taşınmazların, dava konusu edilen değişiklikle tarım alanı olarak belirlendiği, alana ilişkin 09/03/2020 tarihli uydu fotoğraflarının incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği (davacı tarafından sunulan uydu görüntüleri, Kurulumuza arz edilmiştir), zira halihazır durumu gösteren uydu fotoğraflarından görüleceği üzere uyuşmazlığa konu parsellerin etrafı tamamen yapılaşmış olup, davacıya ait taşınmazların boş vaziyette kaldığı, dolayısıyla bölge açısından tarım alanlarının varlığından bahsedilemeyeceği, bununla birlikte henüz yapılaşmamış ve boş vaziyette olan alanların ise kentsel gelişme alanı kullanımının devam ettiği, bu durumun hem eşitliğe hem de planlama ilkelerine aykırı olduğu, mülkiyet hakkının ihlali sonucu doğurduğu, diğer yandan, çevre düzeni planlarında çok sık aralıklarla değişiklik yapılmasının da mevzuata uymadığı, Urla ilçesinin nüfusunun hızla arttığının bilindiği, iptali talep edilen imar planı incelendiğinde raylı ulaşım hattının Urla
üzerinden Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kampüsüne kadar uzatıldığının görüleceği, bu şekilde bir ulaşım planlamasının nüfus yoğunluğunu beklenenden daha
çok artacağını göstermesine rağmen tarım arazisi vasfını kaybetmiş
ve daha önce kentsel gelişim alanı ilan edilen arazilerin tekrar tarım arazisi
olarak ilan edilmesinin planlama ilkelerine uymadığı, son on yılda alanda yapılan
mülkiyet devirlerinin incelenmesi halinde, bu devirlerin plan değişiklikleri sonrası alanın kentsel
gelişim alanından çıkarılma zamanına denk geldiğinin görüleceği, Urla’da konut alanı için ayrılacak
arazilerinin büyük çoğunluğunun sit alanı olduğu ve çevrenin yapılaşmış olduğu, plan değişikliklerinin birkaç kez yapılmış olması sebebiyle, ileride bu
bölgenin yeniden kentsel kullanımlara ayrılmasının muhtemel olduğu, hatta bu alanlarda taşınmaz edinen kişilerce bu hususun bilindiği, dava konusu işlemde belirtilen nedenlerle hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 19/01/2023 tarih ve E:2019/14558, K:2023/542 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 15/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu