WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3078 E.  ,  2024/998 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3078
Karar No : 2024/998

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2017/1813, K:2022/1154 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2017/1813, K:2022/1154 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan açılan adli soruşturma sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının .. tarih ve Sor. No:.., K:… sayılı kararıyla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, tanık beyanlarının, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Davacının şüpheli sıfatı ile verdiği beyanı yönünden, ailesinin yönlendirmesiyle eğitim amacıyla FETÖ/PDY yapılanmasına ait dershaneye gittiğini beyan eden davacının bu beyanının, bir başka ifadeyle eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulmadığı; yine sınıf temsilciliği görevine ilişkin olarak davacının, akademi sürecinde kimsenin sınıf temsilci olmak istememesi üzerine gönüllü olarak temsilci seçildiği yönündeki beyanı dikkate alındığında, örgütün yönlendirmesiyle bu görevde bulunduğunu ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, davacının anılan beyanları örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmediği,
Öte yandan davacı beyanında, 2014 HS(Y)K seçimlerinde sandık mahallinde bulunduğunu belirtmiş ise de, davacının 2014 yılı HSK seçim döneminde bağımsız adaylar lehine sandık müşahitliği yaptığına yönelik herhangi bir somut tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin bulunmadığı görüldüğünden, davacının söz konusu beyanı da örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmediği,
MASAK Raporu (… tarih ve … sayılı raporda yer alan, davacının 20/01/2013 - 04/08/2013 tarihleri arasında Kimse Yok Mu isimli Derneğe 5 defa 100'er TL bağışta bulunduğu şeklindeki tespit) yönünden, davacının adı geçen derneğe bağış yapması başka delillerle de desteklenmediğinden, belirtilen husus tek başına davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatlı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmediği,
Davacıyla ilgili soruşturma bilgisi yönünden, Danıştay Başsavcılığınca, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı olarak yürütülen başkaca soruşturma bulunup bulunmadığı yönünde yapılan 14/06/2021 tarihli ara kararına davalı idare tarafından verilen 01/07/2021 tarihli cevapta davacı hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin … esas sayılı (Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin … sayılı) disiplin dosyasının dışında FETÖ/PDY örgütü ile bağlantılı olarak yürütülen veya sonuçlandırılan başka idari soruşturma bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu disiplin soruşturması kapsamında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatına ilişkin varsa elde edilen bilgi ve belgelerin neler olduğu ortaya konulmadığından, söz konusu soruşturmanın davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı,
Diğer hususlar (abisinin FETÖ/PDY'YE FİNANSAL DESTEK SAĞLADIĞI ANLAŞILAN Kaynak Holding ve bünyesindeki şirketlerde SSK kaydı bulunması ile Bank Asya hesap hareketleri) yönünden, davacının abisine ait tespitlerin, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı idarece bakılmakta olan dosyada davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin yeterli delil sunulmadığı, sunulan delillerin ise davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyacak yeterlilikte ve nitelikte olmadığı, ayrıca ilgili kamu kurumları ve özel kuruluşlarca Danıştay Başsavcılığınca yapılan 14/06/2021 tarihli ara kararına verilen cevaplarda da davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı,
Bu nedenle, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle tesis edilen dava konusu kararda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı,

Dava konusu kararlarda hukuka uyarlık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesinin gerektiği,
Öte yandan; davalı idarece, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyacak nitelikte delillerin tespit edilmesi halinde yeniden işlem tesis edilebileceğinin de açık olduğu gerekçesiyle,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin itirazlarının karşılanmadığı, dava konusu işlemin bir disiplin işlemi olmadığı, Dairece davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibat ve iltisaklı olduğu noktasında katı bir bakış açısıyla sonuca varıldığı, davacının hâkimlik ve savcılık mesleğinde kalmasının uygun olup olmaması yönünde yapılan değerlendirmede sübut derecesinin aranmasının usul ve yasaya aykırılık oluşturduğu; Dairenin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak ve irtibatları nedeniyle meslekten çıkarılmalarına karar verilen hâkim ve savcılar tarafından açılan davalarda verdiği bir kısım ret kararlarında yer alan değerlendirmeler ile işbu dosyadaki gibi verilen iptal kararlarının gerekçelerinde ciddi çelişkiler bulunduğu; davacının şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde kendisi ile abisinin üniversiteye hazırlık döneminde FETÖ/PDY bağlantılı dershaneye gittiğine, akademide sınıf temsilciliği yaptığına ve 2014 HSYK seçimlerinde sandık mahallinde bulunduğuna yönelik beyanları, sosyal çevresi anlamında yakını kabul edilebilecek ağabeyinin FETÖ/PDY'ye finansal destek sağladığı anlaşılan Kaynak Holding ve bünyesindeki şirketlerde SSK kaydı bulunması ile Bank Asya hesap hareketlerinin tespit edilmiş olması, banka hesabından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Kimse Yok Mu isimli derneğe toplamda 5 defa 100'er TL'lik bağışta bulunduğunun tespit edilmesi birlikte değerlendirildiğinde Kurul kanaatinin, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönünde oluştuğu; her ne kadar, davacı hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan başlatılan adli süreç mahkûmiyet dışında bir kararla sonuçlanmış ise de; dava konusu işlem "üyelik" değil "iltisak ve irtibat" isnadına dayandığından söz konusu karar davacının hukuki durumunu değiştirmediği, bu nedenle, davacı hakkında adli yargı mercilerince verilmiş karar dava konusu işlemi kusurlandırmadığından, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olup olmadığına dair uyuşmazlığın dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler incelenerek ve resen araştırma ilkesi uyarınca gerekli araştırmalar yapılarak sonuçlandırılmasının gerektiği; 667 sayılı KHK ve 6749 sayılı Kanun uyarınca meslekten çıkarılan yargı mensuplarının 685 sayılı KHK kapsamında Danıştayda açtıkları davalardaki parasal-özlük hak, maddi/manevi tazminat ve faiz talepleri yasal dayanaktan yoksun olduğundan bu istemlerin de reddinin gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ..'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın esastan bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idare tarafından her ne kadar, davacının yoksun kaldığı mali ve/veya parasal haklarının faiziyle birlikte ödenmesi talebi olmadığı, talep edilmeyen bir hususta Dairece hüküm kurulamayacağı yolunda iddialarda bulunulmakta ise de, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda adli ve idari yargı hâkim ve savcıların aylık ve ödeneklerinin (mali / parasal haklar) özlük hakları kapsamında düzenlenmiş olduğu görüldüğünden, davacının dava dilekçesindeki "özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi" talebi çerçevesinde Daire kararında parasal haklara yönelik hüküm kurulmasında usule aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, parasal hakların ödenmesinde, davacının meslekten çıkarıldığı tarihten, iptal kararı uyarınca mesleğe iade edildiği tarih arasında geçen dönemde varsa tespit edilecek çalışmaları karşılığında edindiği gelirin düşülmesi gerektiği tabiidir.
Daire kararının davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin kısmına gelince;

Faiz, en genel anlamıyla, konusu bir miktar paranının ödenmesinden ibaret olan borçlarda, alacaklının bu paradan yoksun kaldığı süre içinde oluşan zararına karşılık olarak ödenen ve alacağın türüne göre oranı değişen bir bedeldir.
Hukuka aykırı işlem veya eylem nedeniyle uğranılan zararların ya da yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanması zaman içinde gecikebildiğinden, ilgililerin bu gecikmeden doğan zararının giderilmesi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekli bulunmaktadır.
Yerleşik yargısal içtihatlara göre, hukuka aykırılığı saptanan idari işleme dayalı olarak hükmedilecek maddi ve manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, genel olarak idarenin temerrüde düştüğü tarih de olan işlem tarihi olduğu kabul edilmekle birlikte, davacı tarafından dava dilekçesinde yasal faizin başlangıç tarihinin belirtilmemesi hâlinde, iptal davasının açıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesinde yoksun kaldığı maddi haklarına yasal faiz yürütülmesini istediği, ancak bunun başlangıç tarihini göstermediği, bu durumda dava açma tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, Daire kararında meslekten çıkarıldığı tarihin yasal faizin başlangıcı olarak alındığı görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu Daire kararının, 6) Sonuç olarak başlıklı kısmının üçüncü paragrafı ile hüküm fıkrasının üçüncü sırasındaki "yoksun kaldığı parasal haklarının davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının, dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 17/03/2022 tarih ve E:2017/1813, K:2022/1154 sayılı kararının davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden ONANMASINA,

3. Anılan Daire kararının, 6) Sonuç olarak başlıklı kısmının üçüncü paragrafı ile hüküm fıkrasının üçüncü sırasındaki "yoksun kaldığı parasal haklarının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının, dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 08/05/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava; yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih ve E:2017/16.MD-956, K:2017/370 sayılı kararında; FETÖ’nün, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma hâline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensuplarını motive eden; “Altın Nesil” adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle Devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla Devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütü olduğu belirtilmiştir.
1970’li yıllardan itibaren özellikle, mülkiye, adliye, emniyet, millî eğitim ve TSK içerisinde kadrolaşmaya giden FETÖ liderinin vaaz, röportaj ve kitaplarında bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun anılan kararında da yer alan “Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın!”, "Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin!", “Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır. …bunca kalabalık içinde ben bu dünyayı ve düşüncemi sözde mahremiyet içinde anlattım. …sırrınız sizin sırrınızdır. Söylerseniz siz esir olursunuz.”, “Bir gün bana Ankara’da bin evimiz olduğunu söyleyin, devletin paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak” şeklindeki sözleri bu suigeneris örgütün, Devleti ele geçirme gayretlerinin somut talimatları olarak ortaya çıkmıştır.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; tanık beyanları, 2014 HS(Y)K seçimlerinde sandık mahallinde sandık müşahidi olarak bulunduğuna yönelik davacının kendi beyanı, MASAK Raporu (24/04/2018 tarih ve 2018/1 sayılı raporda yer alan, davacının 20/01/2013 - 04/08/2013 tarihleri arasında Kimse Yok Mu isimli Derneğe 5 defa 100'er TL bağışta bulunduğu şeklindeki tespit) ve sosyal çevre bilgileri birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY örgütüyle süregelen bir ilişki içinde olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; yukarıda belirtilen delillerin davacının anılan örgüt ile iltisak ve irtibatını ortaya koyacak nitelikte bulunduğu ve davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun dava konusu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ve Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

UYAP Entegrasyonu