WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3064 E.  ,  2024/1076 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3064
Karar No : 2024/1076

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Kurulu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) :…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2016/58315, K:2022/1160 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararının iptaline ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2016/58315, K:2022/1160 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (6749 sayılı Kanun) 3. maddesi ile ilgili Anayasa'ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiş; "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan açılan adli soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve Sor. No:…, K:… sayılı kararıyla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği,
Davacı hakkında tanık beyanı yönünden; memur olarak görev yapan ve ifadesine başvurulan F.Ç.Ç.'ye ait tanık ifadesi incelendiğinde, tanık tarafından, davacının üniversitede okurken bir dönem yapıya ait evlerde kaldığı, daha sonra ise (yapıdan bağımsız) ayrı bir eve çıktığının ifade edildiği, ancak davacının terör örgütüyle bağlantılı evlerde kalmadığı yönündeki karşı beyanlarının aksini ortaya koyar nitelikte, başkaca herhangi bir tespit, tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığının görüldüğü, netice itibarıyla, F.Ç.Ç. isimli tanığın beyanının, başka delillerle de desteklenmediğinden davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmediği,
MASAK raporu yönünden, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararında yer alan ''... Masak tarafından düzenlenen raporda, şüphelinin, hakkında bilgi talebinde bulunulan 2 farklı şirketle havale şeklinde para alışverişi olduğunun belirtildiği'' şeklindeki tespitlerin, davacıyı FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek nitelikte olmadığı, ayrıca davalı idarece bu tespitle ilgili olarak davacının ileri sürdüğü iddiaların aksini ortaya koyabilecek, bir başka ifadeyle davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir nitelikte herhangi bir bilgi veya belgenin de dosyaya sunulmadığının görüldüğü, netice itibarıyla, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararında yer alan söz konusu tespitlerin, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı,
Davacıyla ilgili soruşturma bilgisi yönünden, Dairelerince, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı olarak yürütülen başkaca soruşturma bulunup bulunmadığı yönünde yapılan 24/02/2021 tarihli ara kararına davalı idare tarafından verilen 05/05/2021 tarihli cevapta davacı hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 2020/241 esas sayılı (Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 2016/7900 sayılı) disiplin dosyasının dışında FETÖ/PDY örgütü ile bağlantılı olarak yürütülen veya sonuçlandırılan başka idari soruşturma bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu disiplin soruşturması kapsamında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatına ilişkin varsa elde edilen bilgi ve belgelerin neler olduğu ortaya konulmadığından, söz konusu soruşturmanın davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı,
Diğer hususlar yönünden, davalı idare tarafından; davacının sosyal çevresinin en yakını kabul edilebilecek eşi İ.T.'nin FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibat ve iltisakı nedeniyle görevine son verildiği ve sonrasında görevine iade edildiği, aile bireylerinden kardeşi H.S.'nin 2014 yılı sonrasında Bank Asya'da hesap açtırarak para girişi sağlamış olduğu, hakkında adli işlem yapılmış olduğu ve FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir Kastamonu Hanımları Eğitim ve Dayanışma Derneğinde üyelik kaydının bulunduğu... denilmek suretiyle belirtilen hususların davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğunun iddia edildiği; davalı idarece davacının kardeşi ve eşi hakkındaki tespitlerde, davacının bizzat kendisini FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek herhangi bir hususa yer verilmediğinin görüldüğü, netice itibarıyla, davacının kardeşine ve eşine ait tespitlerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatını ve/veya iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı,
Davacıyla ilgili sosyal çevre bilgisi yönünden, davacı hakkında somut bir tespiti içermeyen sosyal çevre bilgilerinin, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı idarece, davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin yeterli delil sunulmadığı, sunulan diğer delillerin ise davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyacak nitelikte olmadığı, ayrıca ilgili kamu kurumları ve özel kuruluşlarca Dairelerinin 24/02/2021 tarihli ara kararına verilen cevaplarda da davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu kararda hukuka uyarlık görülmediğinden, davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği,
Öte yandan, davalı idarece, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyacak nitelikte delillerin tespit edilmesi hâlinde yeniden işlem tesis edilebileceği gerekçesiyle,
Dava konusu kararın iptaline, davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin itirazlarının neden yerinde görülmediğinin gerekçesinin kararda yer almadığı, dava konusu işlemin bir disiplin işlemi olmadığı, bu nedenle hukuki denetimin katı bir bakış açısıyla yapılamayacağı; meslekten çıkarılan bazı hâkim ve savcılar tarafından açılan davalarda Dairenin verdiği bir kısım ret kararlarında yer alan değerlendirmeler ile bu dosyadaki iptal kararının gerekçesinde çelişkilerin bulunduğu; aynı neviden davalarda adli yargılamalarda verilen beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların bağlayıcı olmadığı esas alınmış iken, bu yoldaki kararların dayanağı olan bazı tespitlerin davacılar lehine esas alınarak hüküm kurulmasıyla çelişkiye sebebiyet verildiği; Daire, kararlarında dava konusunun atipik özelliği ile disiplin işlemi olmadığı ve FETÖ terör örgütü ile iltisak ve irtibat kavramları esas alarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtilmiş iken hatta bu bağlamda anılan örgüt ile "sosyal birliktelik" görüntüsü vermenin veya örgütün amaçlarına yardımcı olmanın söz konusu kavramları kapsayacağı kabul edilmiş iken bu davada, davacı hakkında meslekten çıkarma işlemine yeter somut tespitlerin göz ardı edilmesinin hukuka aykırı olduğu; dosyaya sunulan bazı delillerin başka delillerle desteklenmediği gerekçesiyle ve salt davacının beyanları esas alınarak uyuşmazlığın çözümünün hatalı olduğu, bu davalarda ilgililer hakkındaki her delilin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakı gösterdiği, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatını açıkça gösteren, üniversite döneminde yapıya bağlı evlerde kaldığına yönelik somut tespitler içeren F.Ç.Ç'ye ait ifadenin salt davacının beyanları esas alınmak suretiyle değerlendirilmesi ve başka delillerle desteklenmediği gerekçesiyle dikkate alınmamasının hukuka uygun olmadığı, benzer şekilde, MASAK raporunda yer alan tespitlerin aksini ortaya konacak belgelerin MASAK tarafından sunulması gerekliliği ve idari yargılama usulünde geçerli olan re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde inceleme yapılmadan davacı beyanlarına itibar edilerek kanaate varıldığı, örgütün stratejilerinden birinin de aile bireyleri adına Bank Asya’ya hesap açılması ve para yatırılması olduğu, dava dosyasında yer alan Bank Asya delilinin münferit finansal hareket olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı; davacının yoksun kaldığı mali haklarının faiziyle birlikte ödenmesi talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğundan reddi gerektiği, 685 sayılı KHK kapsamında açılan tam yargı davalarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu, 7075 sayılı Kanun'un 10/1. maddesi gereği maddi/manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, 685 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği tarih öncesi için hiçbir şekilde parasal/özlük hak, maddi/manevi tazminat ve faize hükmedilemeyeceği, söz konusu parasal/özlük hak ve faiz taleplerinin dava tarihinden itibaren dikkate alınabileceğine dair yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı taleplerin kabulünün mümkün olmadığı, dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, parasal/özlük hak ve faiz talebinin de reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Kurulumuzun 13/07/2023 tarihli ara kararına davalı idarece verilen cevabın dosyaya sunulması üzerine, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın esastan bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, parasal hakların ödenmesinde, davacının meslekten çıkarıldığı tarihten, iptal kararı uyarınca mesleğe iade edildiği tarih arasında geçen dönemde varsa tespit edilecek çalışmaları karşılığında edindiği gelirin düşülmesi gerektiği tabiidir.
Daire kararının davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin kısmına gelince;
Faiz, en genel anlamıyla, konusu bir miktar paranının ödenmesinden ibaret olan borçlarda, alacaklının bu paradan yoksun kaldığı süre içinde oluşan zararına karşılık olarak ödenen ve alacağın türüne göre oranı değişen bir bedeldir.
Hukuka aykırı işlem veya eylem nedeniyle uğranılan zararların ya da yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanması zaman içinde gecikebildiğinden, ilgililerin bu gecikmeden doğan zararının giderilmesi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekli bulunmaktadır.
Yerleşik yargısal içtihatlara göre, hukuka aykırılığı saptanan idari işleme dayalı olarak hükmedilecek maddi ve manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, genel olarak idarenin temerrüde düştüğü tarih de olan işlem tarihi olduğu kabul edilmekle birlikte, davacı tarafından dava dilekçesinde yasal faizin başlangıç tarihinin belirtilmemesi hâlinde, iptal davasının açıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesinde yoksun kaldığı maddi haklarına yasal faiz yürütülmesini istediği, ancak bunun başlangıç tarihini göstermediği, bu durumda dava açma tarihi olan 16/12/2016 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, Daire kararında meslekten çıkarıldığı tarihin yasal faizin başlangıcı olarak alındığı görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu Daire kararının "İnceleme ve Gerekçe" kısmının "6) Sonuç olarak" bölümünün üçüncü paragrafındaki ve hüküm fıkrasının ikinci sırasındaki "yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarıldığı tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının, dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu kararın iptaline, davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 17/03/2022 tarih ve E:2016/58315, K:2022/1160 sayılı kararının, davacı lehine hükmedilen parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden ONANMASINA,
3. Anılan Daire kararının "İnceleme ve Gerekçe" kısmının "6) Sonuç olarak" bölümünün üçüncü paragrafındaki ve hüküm fıkrasının ikinci sırasındaki "yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarıldığı tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "meslekten çıkarıldığı tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının, dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 15/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu