WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2944 E.  ,  2024/1140 K.
"İçtihat Metni"T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2944
Karar No : 2024/1140

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 09/12/2021 tarih ve E:2016/58802, K:2021/4402 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm maaş haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 09/12/2021 tarih ve E:2016/58802, K:2021/4402 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmemiş;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında 'FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak' suçunu işlediği iddiasıyla açılan ceza soruşturması neticesinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun … tarih ve Soruşturma No: …, Karar No: … sayılı kararıyla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu davacı hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının 04/11/2018 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkında terör örgütüne üyelik suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasının, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunup bulunmadığı yönünden farklı bir değerlendirme yapılmasına hukuki engel oluşturmayacağı gibi, Daireleri tarafından yapılacak idari yargılama yönünden bağlayıcılığının da bulunmadığı,
Daireleri kararının a) Davacı Hakkındaki Tanık Beyanı ve Davacının Kendi Beyanları" başlığı altında yer verilen davacı hakkındaki tanık beyanı ile davacının kendi beyanı ve "b) Davacının Sosyal Medya Paylaşımları" başlığı altında yer verilen, davacının sosyal medya paylaşımlarının birlikte değerlendirilmesinden, davacının sosyal medya paylaşımlarına karşı beyanlarına itibar edilmeyerek, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden, davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm maaş haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacı tarafından, dava konusu işlemin ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, bu nedenle ceza hukukuna ilişkin tüm ilkelerin somut olayda uygulanmasının gerektiği; FETÖ'nün yasal bir oluşum olarak kabul edildiği dönemde (1966 – 26 Mayıs 2016) icra edilmiş yasal faaliyetlerin, FETÖ/PDY ismi verilerek terör örgütü ilan edildikten sonraki terör suçlamalarına dayanak yapılamayacağı, aksi uygulamanın hukuk devleti, non bis in idem, suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkesi gibi birçok temel ilkeyi ihlal edeceği; tetkik hâkiminin görüşleri tebliğ edilip karşı görüşleri alınmadan karar verildiği için çelişmeli yargılama ilkesine aykırı bir yargılama yapıldığı; hakkında ceza hukuku anlamında terör örgütü üyeliği suçlamasını içeren bir ceza soruşturmasının açıldığı ve yapılan inceleme sonucunda kamu davası açılmasına yer olmadığına karar verildiği; OHAL 18 Temmuz 2018 tarihinde sona erdiğinden uygulanan yaptırımın Anayasal dayanağının kalmadığı; Daire kararında dayanılan bilgi, belge ve deliller hiçbir mahkeme kararı olmadan elde edilip kullanıldığı için yasa dışı delil niteliğinde olduğu, kanuna aykırı elde edilmiş delillere dayalı kararın Anayasa'ya aykırı olduğu; 2014 HSK seçimlerinde YBP'yi açıkça desteklemediği gerekçesi ile aleyhine değerlendirme yapılmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğu, söz konusu seçimde açıktan tarafını göstermeme halinin aleyhine değerlendirilmesinin düşünce hürriyetinin ihlali olduğu; sosyal medya paylaşımlarının aleyhine delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğu; dava konusu işlem ile birçok temel hakkın ihlal edildiği; olağanüstü hal rejiminden daha ağır şartları haiz sıkıyönetim halinde dahi ayrıksı rejimin sona ermesinden sonra sıkıyönetim döneminde tesis edilen işlemlerin ortadan kaldırılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Daire kararında da belirtildiği üzere, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, ceza soruşturmasında terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 09/12/2021 tarih ve E:2016/58802, K:2021/4402 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu