DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1086 E. , 2024/1245 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1086
Karar No : 2024/1245
TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU: Danıştay Beşinci Dairesinin 16/11/2021 tarih ve E:2016/46686, K:2021/3752 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (6749 sayılı Kanun'un) 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 16/11/2021 tarih ve E:2016/46686, K:2021/3752 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları ile davacının birleştirme talebi ve Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmemiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeksizin 11/10/2019 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde "bağımsız" adayları lehine sandık başında beklediğine ve diğer hususlara yönelik tanık ifadelerinin ve davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, olağanüstü hal döneminde alınan tedbirlerin bu süreçle sınırlı olarak uygulanabileceği, kalıcı ve sürekli tedbirler alınamayacağı, olağanüstü hal döneminde alınan tedbirler çerçevesinde hakimlik savcılık mesleğinden çıkarıldığı, 18/07/2018 tarihinde olağanüstü hal uygulamasına son verildiğinden, kendisine uygulanan yaptırımın anayasal dayanağının kalmadığı, dava konusu meslekten çıkarma kararının ceza hukuku anlamında bir suçlama ve ceza niteliğinde olması nedeniyle ceza hukuku güvencelerinin olaya uygulanması gerektiği, temyize konu Daire kararında usul yönünden hukuka aykırılıkların bulunduğu, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin öngörülebilir ve ulaşılabilir olmadığı, muğlak ifadeler içerdiği ve işleme dayanak olamayacağı, anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine yönelik meslekten çıkarma kararında herhangi bir iddianın bulunmadığı, Dairenin söz konusu gerekçeyi üreterek tarafsızlığını kaybettiği, dava konusu meslekten çıkarma kararının tesis edildiği tarihte hakkında herhangi bir delilin bulunmadığı, sonradan tespit edilen delillerin dava konusu meslekten çıkarma kararını hukuka uygun hale getirmeyeceği, 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde Yargıda Birlik Platformu adaylarına 11'de 11 oy verdiği, söz konusu oy pusulasının resminin dava dosyasına sunulduğu, tanık ifadelerinin gerçeği yansıtmadığı, tanıkların kendi durumlarını gizlemek amacıyla, mesleki ve kişisel husumetle ifade verdikleri, 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde hiçbir grup adına seçimi takip etmediği, seçim günü oy kullanmak için öğle saatlerinde adliye binasına geldiği, adliye binasının bahçesinde park yeri kalmadığı için aracını başka bir hakimin aracının arkasına yatay bir şekilde park ettiği, oyunu kullandıktan sonra kim olduğunu hatırlamadığı bir hakimin kendisinden aracını bulunduğu yerden çekmesini istediği, bunun üzerine dışarıya çıkıp aracını başka bir yere park ettiği, oy kullanma salonuna geri döndüğünde boş bulduğu sandalyeye oturup meslektaşlar ile sohbet ettiği, burada daha önce kimin oturduğunu bilmediği, oy kullanma işlemi tamamlanıp sayım işlemine geçilinceye kadar salonda kaldığı, sayım işlemi devam ederken kursta olan kızını almak için oy kullanma yerinden ayrıldığı, FETÖ ile herhangi bir irtibatının ve iltisakının bulunmadığı, 15 Temmuz 2016 tarihininden önce FETÖ aleyhinde verdiği kararlarının bulunduğu, 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde Yargıda Birlik Platformunun aday tanıtım toplantılarına katıldığı, YARSAV'a örgütün talimatıyla üye olmadığı, bu Derneğe FETÖ'ye olan kızgınlığı nedeniyle üye olduğu, üye olduğu 2012 yılının örgüt mensuplarının yoğun olarak bu Derneğe üye oldukları bir dönem olmadığı, 2014 yılında Derneğin FETÖ ile ilgili tutumunu eleştirir mahiyette dilekçe yazarak üyelikten ayrılmak istediği, çekirdek haklara müdahale edildiği, ölçülülük ilkesinin, suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin, masumiyet karinesinin, özel hayata saygı hakkının, şeref ve itibara saygı hakkının, eğitim hakkının, mülkiyet hakkının, bağımsız ve tarafsız mahkeme ilkesinin, gerekçeli karar hakkının, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Daire kararında da belirtildiği üzere davacının ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeksizin 11/10/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 16/11/2021 tarih ve E:2016/46686, K:2021/3752 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 30/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!