WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 6. DAIRE

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2023/6451 E.  ,  2024/3565 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/6451
Karar No : 2024/3565

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … / …
VEKİLİ: Av. …
2- … Belediye Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU: Trabzon ili, Çaykara ilçesi, … mahallesi, … mevki sınırları içerisinde bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların "Millet Bahçesi Projesi" kapsamında değerlendirilmek üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince acele kamulaştırılmasına ilişkin 29.07.2023 tarih ve 32263 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28.07.2023 tarih ve 7430 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Mülkiyeti kendisine ait, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, ... mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz 2014 yılında kabul edilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yolda kaldığından bu plana dayanılarak 19.08.2015 tarihinde kabul edilen parselasyonda pasife alındığı ve kendisine yeni oluşturulan … ada, … sayılı parselden hisse verildiği, ancak daha sonra söz konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi üzerine bu plana dayanılarak kabul edilen parselasyonun da Çaykara Belediye Encümeni'nin … tarih ve … sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, iptal kararına rağmen Çaykara Belediye Başkanlığınca geri dönüş cetvelleri hazırlanarak Tapu Müdürlüğü'ne bildirilmediğinden Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü TAKPAS sisteminde yeni ada ve parsel numaralarının açık, … ada, … parsel sayılı taşınmazın ise pasif göründüğü, bu aşamada esasen uyuşmazlık konusu … ada, … ve … sayılı parsellerin mevcutta var olmadığı, dava konusu kamulaştırma işlemlerinin uygulanması halinde ileride ilgili tapu maliklerinin zarar göreceği belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

DAVALI … BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DAVALI …'NIN SAVUNMASI : Dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin teknik rapor incelendiğinde; Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından ''Millet Bahçesi'' yapılmasına karar verilerek Çaykara Belediye Başkanlığı ile arasında 17.01.2023 tarihli protokolün imzalandığı, anılan protokol kapsamında belediyece proje kapsamında yer alan özel mülkiyete konu parsellere ilişkin kamu yararı kararı alınarak kamulaştırma işlemlerine başlandığı, ancak parsel maliklerinin neredeyse tamamının vefat ettiğinin, vefat eden bu maliklerin bir kısmının çocuklarının ve torunlarının dahi vefat ettiğinin, bir kısmının ölüm işlemlerinin nüfusa işlenmediğinin, yeni maliklerin ise bir kısmının adres beyanının bulunmadığının, bir kısmının da yurt dışında adres beyan ettiğinin, dolayısıyla maliklere ulaşılamadığının anlaşılması üzerine taşınmazların acele kamulaştırılmasının istenildiği, neticede talebe konu alanın acele kamulaştırılmasına karar verildiği, davacı tarafından kamu yararı kararına karşı açılan davanın halen derdest olduğu, uyuşmazlık onusu alanda proje kapsamında herhangi bir uygulamaya başlanmadığı, Cumhurbaşkanlığına acele kamulaştırma işleminin sebep unsuru bakımından tanınan takdir yetkisi kapsamında tesis edilen dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu acele kamulaştırma işlemine konu olan parselin oluşturulduğu parselasyon işleminin yargı kararı ile iptaline karar verilmiş ve bu kararında kesinleşmiş olması karşısında, hukuken mevcut olmayan bir parselin acele kamulaştırma işlemine konu olması mümkün olmadığından, dava konusu acele kamulaştırma işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'İN DÜŞÜNCESİ : Dava, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 29.07.2023 tarihli, 32263 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28.07.2023 tarihli, 7430 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Numaralı Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Bu husus Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da ortaya konulmuştur.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde bu olağan kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
Öte yandan Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Taşınmazın mülkiyetinin kamu hizmetini yürütecek olan idareye geçmesine ilişkin Kamulaştırma Kanununun 3. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca yapılan (olağan) kamulaştırma ile mülkiyetin malikin üzerinde kalmasına rağmen taşınmaza el konularak kullanımının idareye geçmesine ilişkin Kanun'un 27. maddesinde düzenlenen acele kamulaştırma işlemi aynı taşınmaza ilişkin olsa da farklı işlemlerdir. İdare doğrudan olağan kamulaştırma yapabileceği gibi olağanüstü bazı durumlarda önce acele kamulaştırma işlemi tesis edip sonra kamulaştırma işlemini tamamlayabilir. Acele kamulaştırma ile taşınmaza el" konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Taşınmazın maliki, taşınmazına el konulması üzerine acele kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açabileceği gibi asliye hukuk mahkemesinde açılan dava üzerine olağan kamulaştırmaya dönüşen işlemin iptali istemiyle de ayrıca dava açabilir.
Dolayısıyla acele kamulaştırma bir kamulaştırma usulü olmayıp kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve mülkiyetin idareye geçmesine kadar taşınmaza el konularak kullanım hakkının idareye geçmesini sağlayan bir işlemdir. Nitekim Cumhurbaşkanınca kamulaştırma kararı değil kamulaştırmayı yapacak olan idarenin istemi üzerine "acelelik" kararı alınmaktadır. Bu nedenle acele kamulaştırma ve kamulaştırma işlemlerinin yargı denetimi de farklı olacaktır. Kamulaştırma işleminin kamu yararına ve kanunlarda belirtilen hükümlere ve kamulaştırma usulüne uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilmesi gerekirken acele kamulaştırma işleminde acelelik durumunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla kamu yararının bulunmadığı kamulaştırma işlemlerinde acelelik durumunun olmadığı açık olmakla birlikte kamu yararı bulunan işlemlerde her zaman acelelik halinin bulunmadığı, olağan kamulaştırma ile taşınmazın mülkiyetinin idareye geçmesiyle kamu yararının gerçekleşebileceği tabidir.
Hukuk devletinde idarenin, acele kamulaştırma işlemi tesis edebilmesi için, olağanüstü durumlar karşısında, kamulaştırmaya konu taşınmaza daha acil olarak ihtiyaç duyması, idarenin anılan taşınmazı bir an önce kullanmaya başlamaya muhtaç olması, bir başka ifadeyle, üstün kamu yararının gerçekleşebilmesi için olağan usulden ayrılmasının zorunlu olması gerekir.
Bu doğrultuda, Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, olağan dışı hallerde, belli şartların varlığına bağlı olarak, kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden, idarenin, kamulaştırılan taşınmaza el koymasına izin verilmiş ve acele kamulaştırma olağanüstü ve istisnai bir yöntem olarak düzenlenmiştir. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Burada malik lehine olağan kamulaştırmada getirilen usule ilişkin güvenceler bertaraf edilmekte ve taşınmazın mülkiyeti geçmeden, idareye, taşınmazı el koyarak kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde birtakım tasarrufta bulunma yetkisi verilmektedir. Bu işlem, malikin mülkiyet hakkını kısıtlayan bir sonuç doğuracağından, taşınmaza el konulmasında amaçlanan kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin korunması ve bu kapsamda acelelik halinin değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Yukarıda içeriği yazılı Kanun'un 27. maddesinde üç durumda acele kamulaştırma ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmış olup üç durumdan biri olan "aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak haller" kapsamında tesis edilen dava konusu işlemin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle acele kamulaştırma, istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartların idarece ortaya konulup konulmadığı değerlendirilmelidir.
Uyuşmazlıkta, davalı idareler tarafından, taşınmazın bulunduğu alanda, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından millet bahçesi projesinin uygulanmasına karar verilmesi üzerine Çaykara Belediye Başkanlığı ile anılan idare arasında, 17. 01.2023 tarihinde protokol imzalandığı, protokol kapsamında özel mülkiyette bulunan taşınmazların belediye tarafından kamulaştırılmasının gerektiği, belediye encümeninin … tarihli, … sayılı kararıyla kamu yararı kararının alındığı, ancak taşınmaz maliklerinin vefat etmesi, bir kısmının yurt dışında bulunması dolayısıyla maliklere ulaşılamadığı ve bu nedenle de acele kamulaştırma kararının alındığı anlaşılmıştır. Bu durumda kamu yararının olağan kamulaştırma yoluyla zamanında gerçekleştirilememesi durumunun bulunmadığı ve davalı idareler tarafından belirtilen nedenlerle yapılan acele kamulaştırma işleminin hukuka aykırı olduğu açıktır.
Öte yandan dosyanın incelenmesinden, Trabzon Çaykara (Uzungöl) alanına ilişkin 14.03.2014 tarihli koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planının ve bu plana göre yapılan ve Çaykara Belediye Encümeninin 19.02.2015 tarihli kararıyla kabul edilen parselasyon işleminin yargı kararıyla iptal edildiği, planlama alanında, doğal sit alanının bulunduğu ve yine Toplu Konut İdaresi Başkanlığının millet bahçesi yapılmasına karar verdiği alanın gölün baş tarafında yer aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Danıştay Altıncı Dairesinin ara kararı üzerine 1/1000 uygulama imar planının 10.03.2020 tarihli, 6380 sayılı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandığı belirtilmiş ise de 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca tespit edilen kıyı kenar çizgisinin plana işlenmesinden sonra, doğal sit alanının niteliği göz önünde bulundurularak ve yargı kararı uyarınca, bölgenin 1/5000 ölçekli ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planlarının yapıldığına ilişkin belgelerin dosyaya sunulmadığı gibi imar planı bulunan alanlarda, anılan plana uygun kamulaştırmaya başlama kararı alınması gerekirken kamulaştırmanın plana göre değil, kamu yararı kararıyla yapıldığı, UYAP Bilişim Sisteminde kayıtlı olan … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararından ise uyuşmazlığa konu taşınmazın imar planında park alanında kaldığı, dolayısıyla imar planına aykırı olarak Toplu Konut İdaresi Başkanlığının uygulamak istediği millet bahçesi proje kapsamında kamulaştırmanın yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda Kıyı Kanununa ve doğal sit alanının niteliğine göre koruma amaçlı imar planlarının yapılması ve yargı kararı uyarınca iptal edilen parselasyon işlemi nedeniyle geri dönüşüm işleminin tesis edilerek yeni koruma amaçlı imar planına göre parselasyon işleminin tesis edilmesi gerekirken kamu yararı kararı uyarınca ve plana aykırı olarak uygulanmak istenen proje kapsamında kamulaştırma işlemi tesis edilmesinde ve buna bağlı olarak dava konusu acele kamulaştırma kararının alınmasında bu yönden de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemin iptalinin gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile Çaykara Belediye Başkanlığı arasında imzalanan 17.01.2023 tarihli protokol gereği Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi, Gölbaşı mevkinde yer alan bir kısım alanda yapılması planlanan ''millet bahçesi projesi'' kapsamında proje alanında yer alan özel mülkiyete konu … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çaykara Belediye Encümeni'nin … tarih ve … sayılı kararı ile kamu yararı kararı alınarak kamulaştırma işlemlerine başlanmıştır. Ancak söz konusu parsellerin çok hisseli mülkiyet yapısı, parsel maliklerinin tamamına yakınının ve bunların mirasçılarının bir kısmının vefat etmiş, veraset intikallerinin yapılmamış, bir kısım maliklerin adres beyanlarının bulunamamış, bir kısmının da yurt dışında adres beyan etmiş olması nedeniyle kamulaştırma süreci uzayacağından, bu süreçte oluşabilecek aksaklıkların ortadan kaldırılabilmesi amacıyla 28.07.2023 tarih ve 7430 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmiş, bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, bir kısım parsel maliklerince acele kamulaştırma nedeniyle el koyma işlemine karşı … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… D.iş ve E:… D.iş sayılı dosyalarında açılan davalar ile yine davacı tarafından Çaykara Belediye Encümeni'nin … tarih ve … sayılı kamu yararı kararına karşı … İdare Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğu görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde "İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler." hükmüne, aynı Kanunun 5. maddesinde, belediye yararına kamulaştırmalarda belediye encümeni tarafından kamu yararı kararı alınacağı düzenlenmiş, 6. maddesinde ise belediye encümeni tarafından alınmış olan kamu yararı kararının il merkezlerinde Valinin onayı ile tamamlanacağı kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin 3. fıkrasında, "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun ''Kamulaştırmada önce yapılacak işlemler ve idari şerh'' başlıklı 7. maddesinde; ''Kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu kaydı yoksa zilyetlerini ve bunların adreslerini, tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tespit ettirir.
İlgili vergi dairesi idarenin isteği üzerine taşınmaz mal ve kaynakların vergi beyan ve değerlerini, vergi beyanı bulunmadığı hallerde beyan yerine geçecek takdir edilecek değeri en geç bir ay içerisinde verir.
İdare kamulaştırma kararı verdikten sonra kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir. Bildirim tarihinden itibaren malik değiştiği takdirde, mülkiyette veya mülkiyetten gayri ayni haklarda meydana gelecek değişiklikleri tapu idaresi kamulaştırmayı yapan idareye bildirmek zorundadır. (Değişik cümle: 24/4/2001 - 4650/2 md.) İdare tarafından, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde 10 uncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresince resen sicilden silinir.'' hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma usulünde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, aynı Kanunun 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanunun 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından aynı Kanunun 8. maddesine göre idarenin uzlaşma yoluyla satın alma usulünün denenmesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, aynı Kanunun 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idare tarafından kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, yapılacak başvuru üzerine, mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir istisnai usul olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanlığınca acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra makul süre içerisinde taşınmaza el konulması amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili idarenin başvurusu üzerine verilecek el koyma kararı ile, tapuda mülkiyetin el değiştirmesi beklenilmeden el konulan taşınmazdan yararlanma imkanı doğmaktadır.
Dolayısıyla, el koyma kararından sonra, idarenin taşınmazın mülkiyetinin devrini sağlayabilmesi için, kamulaştırma sürecinin diğer aşamalarını, yani olağan kamulaştırma prosedürünün gereklerini yerine getirme zorunluluğu bulunmaktadır. Şöyle ki; taşınmazın uzlaşma yoluyla satın alınmasının denenmesi, uzlaşma sağlanamazsa, idare tarafından 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılması gerekmekte olup, anılan davada, Mahkemece 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabileceği ihtarını içeren meşruhatlı tebligat üzerine, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının iptali istemiyle görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde dava açılabileceği; söz konusu davada, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının hukuka uygunluk denetiminin yapılacağı ve ilgili taşınmaz malikinin iddialarının anılan davada incelenebileceği açıktır.
Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Görüldüğü üzere, acele kamulaştırma usulü, idareye taşınmazlara olağan kamulaştırma usulüne göre daha hızlı ve kolay biçimde el konulmasını sağladığından, bireyin mülkiyet hakkının korunması bakımından da temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin anayasal ilkelere uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir. İdarelerin kamusal bir hizmetin görülmesinde gecikme yaşanması halinde daha fazla kayba uğramasının önüne geçilebilmesi amacıyla bu istisnai yola başvurması sonucunda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından yoksun kalmasına yol açılacağından, hizmetin gerçekleştirilmesinde amaçlanan kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil dengenin bozulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkından yoksun bırakma sonucunu doğuracak olması nedeniyle kesin, açık, öngörülebilir, belirli koşullar altında usulüne uygun olarak tesis edilmesi gerekmekte olup, olağan kamulaştırma usulünün malike sağladığı tüm güvenceleri ortadan kaldırmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır.(AYM, Ali Ekber Akyol ve diğerleri, B. No: 2015/17451, 16/2/2017)
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği de açıktır.
Bu kapsamda, acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağı tabiidir.
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulması, işlemin temel dayanağını teşkil etmektedir. Acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği açık ise de tüm bunlar yapılmadan önce olağan kamulaştırma usulünde olduğu gibi acele kamulaştırma işlemine konu taşınmaz(lar)ın tapudaki ve imar planlarındaki durumunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Dava konusu 28.07.2023 tarih ve 7430 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi, Gölbaşı mevkinde yer alan bir kısım alanda yapılması planlanan ''millet bahçesi projesi'' kapsamında proje alanında yer alan özel mülkiyete konu … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verildiği, davacının … ada … sayılı parseldeki hissesinin ise öncesinde malik olduğu Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi, … ada, … sayılı parselin 14.03.2014 tarihinde onaylanan imar planlarında ''yolda'' kalması nedeniyle bu planlara dayanılarak yapılan parselasyon sonucu tahsis edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın görüm ve çözümü için gerekli görüldüğünden, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 06.11.2023 tarih ve E:2023/6451 sayılı ara kararı ile; davalı Çaykara Belediye Başkanlığı'ndan; Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi sınırları içerisinde bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda kabul edilen yürürlükte 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve bu plana dayanılarak hazırlanan parselasyon ile varsa bu imar planı ve parselasyona dair mahkemelerce veya belediye meclisi/encümenince alınmış bir ''iptal kararı'' bulunup bulunmadığı, iptal kararı varsa, bu karar üzerine yeni bir imar planı ve parselasyon kabul edilip edilmediği ve iptal edilen parselasyona ilişkin geri dönüşüm cetvelleri hazırlanarak parsellerin önceki durumuna dönüp dönmediği, bu yönde bir belediye encümeni kararı alınıp alınmadığı sorularak, bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine, dava dışı Çaykara Tapu Müdürlüğü'nden;
Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi sınırları içerisinde bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların güncel mülkiyet durumu sorularak, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine karar verilmesi üzerine;
- Davalı Çaykara Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 11.12.2023 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kaydına alınan cevabı yazısında; uyuşmazlık konusu … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın … tarih ve … olur sayılı işlemi ile onaylanan 1/5000 ölçekli Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planının ve bu planlara dayanılarak yapılan parselasyonun iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusu; … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile kabul edilerek, anılan mahkeme kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiğinin, aynı alana ilişkin en son yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 10.03.2020 tarih ve 6380 olur sayılı işlemi ile kabul edildiğinin, bu plana dayanılarak hali hazırda yapılan parselasyonun bulunmadığının belirtildiği,
- Dava dışı Çaykara Tapu Müdürlüğü'nün 04.12.2023 tarihinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden gönderilen cevabı yazısında; ara kararı ile talep edilen uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının gönderildiği belirtilerek yazı ekinde tapu kayıt örneğinin gönderildiği, söz konusu tapu kaydının incelenmesinde; davacının ''arsa'' vasıflı, toplam 3.209,59 m2 yüzölçümlü ... ada ... parsel sayılı taşınmazda 0,04 m2 hisse sahibi olduğu,
görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi'nin 23.11.2021 tarih ve 2019/4821 Başvuru numaralı kararında; ''...49. Kamulaştırma işlemleri ... parsel sayılı taşınmazın başvurucunun mülkiyetinde bulunduğu olgusu temel alınarak yürütülmüştür. Ancak başvurucunun mülkiyetinde bulunan … numaralı parselin … numaralı parsele kaydırılmasına ilişkin imar uygulama işlemi … İdare Mahkemesinin 20/3/2014 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun taşınmazının imar uygulaması ile aynı ada … numaralı parsele kaydırılmasının hukuksal dayanağı ortadan kalkmıştır. Bu durumda … parsel sayılı taşınmazın başvurucunun mülkiyetinde bulunduğu olgusuna dayalı olarak yürütülen kamulaştırma işleminin hukuki temelden yoksun hâle geldiği anlaşılmıştır. Başvurucu yargılama sürecinde bu hususu dile getirdiği hâlde Mahkeme buna yönelik bir değerlendirme yapmamıştır.
50. Öte yandan başvurucunun taşınmazının bulunduğu mahallenin gecekondu önleme bölgesine dönüştürüldüğü 12/11/2013 tarihli ve 1/5000 ölçekli nâzım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da ... İdare Mahkemesinin 27/10/2015 tarihli kararıyla -Asliye Hukuk Mahkemesinin tescil kararını verdiği 8/10/2015 tarihinden çok kısa bir süre sonra- iptal edildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun temyiz aşamasında ... İdare Mahkemesinin iptal kararından Daireyi haberdar ettiği görülmektedir. Nitekim Daire 16/2/2017 tarihli geri çevirme kararında ... İdare Mahkemesinin 27/10/2015 tarihli kararının kesinleşip kesinleşmediği sorularak buna ilişkin belgelerin temin edilmesini Asliye Hukuk Mahkemesinden istemiştir. Ancak Daire sonradan bu konuya ilişkin olarak bir değerlendirme yapmaksızın ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.
...52. Başvurucunun 12/11/2013 tarihli ve 1/5.000 ölçekli nâzım imar planı ile 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptaline ilişkin kararın uygulanması hâlinde -taşınmazının Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında kalmayacağı yolundaki iddiası da gözetildiğinde- bu yönüyle de kamulaştırma işleminin hukuki temelinin bulunduğunun derece mahkemelerince açıklığa kavuşturulmadığı kanaatine varılmıştır.
53. Bu durumda başvurucunun mülkünden yoksun bırakılmasının gerek taşınmaza ilişkin yapılan imar uygulama işleminin iptal edilmiş olması gerekse kamulaştırma işleminin dayanağını teşkil eden Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm Projesi'ni içeren imar planları değişikliklerinin iptal edilmiş olması karşısında hukuki dayanaktan yoksun hâle geldiği anlaşılmıştır. Varılan sonuca göre müdahalenin meşru bir amacının bulunup bulunmadığının veya ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
54. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir...'' ifadelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan Anayasa Mahkemesi kararındaki ifadeler ile mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; kamulaştırma ve buna bağlı kamu yararına ilişkin işlemler mülkiyet hakkını yakından ilgilendirdiğinden, idarece bu işlemler tesis edilmeden önce kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz(lar)ın mülkiyetine ilişkin son durumun, varsa bu işlemlere konu taşınmazları kapsayan alanda kabul edilen imar planı ve parselasyonun yürürlükte olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Aksi durum, taşınmazın konumu, büyüklüğü, niteliği (kadastral parsel veya imar parseli) dikkate alınarak belirlenen kamulaştırma bedelini ve hatta davacının davadaki taraf sıfatını dahi etkileyeceği gibi Kamulaştırma Kanununda hak sahibine tanınan (kamulaştırma bedeline itiraz, kamulaştırma işlemine karşı dava açma gibi) bir kısım hakların kullanılamaması, mevcut olmayan bir parselin kamulaştırılması, mülkiyet hakkının ihlali gibi sonuçlara neden olacaktır.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan sorgulamada ise; uyuşmazlık konusu taşınmazları kapsayan alanda Çaykara Belediye Encümeni'nin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen parselasyon ve bu işlemin dayanağı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nce 14.03.2014 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan mahkeme kararının kaldırılması, dava konusu işlemlerinin iptali yolunda … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 24/06/2021 tarih ve E:2018/6567, K:2021/8846 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dava konusu acele kamulaştırma işlemine konu olan parselin oluşturulduğu parselasyon işleminin yargı kararı ile iptaline karar verilmesi ve bu kararın da kesinleşmiş olması karşısında, hukuken mevcut olmayan bir parselin acele kamulaştırma işlemine konu olması mümkün olmadığından, dava konusu acele kamulaştırma işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, bölgede kabul edilen yeni 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılacak parselasyon sonucu belirlenecek parsele ilişkin yeniden işlem tesis edilebileceği tabidir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Uzungöl/Yenimahalle mahallesi, Gölbaşı mevki sınırları içerisinde bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların "Millet Bahçesi Projesi" kapsamında değerlendirilmek üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince acele kamulaştırılmasına ilişkin 29.07.2023 tarih ve 32263 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28.07.2023 tarih ve 7430 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmasız işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 04/06/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu