Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2023/2470 E. , 2024/3022 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/2470
Karar No : 2024/3022
DAVACI : …'in mirasçısı …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR :
1- …
2- … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
3- … Genel Müdürlüğü -
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
DAVANIN KONUSU: Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel (ifraz sonucu … ve … parsel) sayılı taşınmazın, Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 24/10/2018 tarih ve 30575 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 23/10/2018 tarih ve 202 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI: Dava konusu acele kamulaştırma yönünde tesis edilen işlemin yetki yönünden hukaka aykırı olduğu, kamu yararı kararının 2017 yılında alınmasına rağmen dava konusu işlemin geç tesis edildiği, kamulaştırmaya ilişkin açılması gereken davaların da geç açılmasının esasen işin acele olmadığını gösterdiği, kamulaştırılmak istenen alanın tarım arazisi vasfında olduğu ve tarım dışı kullanılmasının mümkün olmadığı, acele kamulaştırma yolunun istisnai bir yöntem olduğu, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin somut olarak ortaya konulmadığı, acelelik halinin üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin açıklanmadığı, taşınmazın demir yolu projesi güzergahında olmasının tek başına acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceği, mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasındaki dengenin gözetilmediği ileri sürülmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI : Davanın süresinde açılmadığı, davaya konu işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edildiği, Kamulaştırma Kanununda öngörülen acelelik halinin gerçekleştiği, projenin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) Projesi kapsamında yürütüldüğü, karayolu ağındaki yük taşımacılığı yoğunluğunun azalması sağlanarak can ve mal kaybının azalacağı, proje ile birlikte güvenli, ucuz ve hızlı taşımacılık sağlanacağı, proje kapsamında güzergah etüdü, jeolojik ve jeoteknik tetkiklerin ve sanat yapıları çalışmalarının ardından güzergah planlarının onaylandığı, alanda alternatif güzergahların çalışılarak anılan projenin seçildiği, Halkalı-Kapıkule Demiryolu projesi koridorunun Avrupa ile ülkemiz arası hatları bağladığı, anılan demiryolu hattı ile Marmaray ve 3. Köprü-3.Havalimanı-Halkalı demiryolu hatları bağlantısının tamamlanacağı, düşük standartlardaki mevcut demiryolu hattına yeni yapılacak hatla birlikte yeterli kapasitenin sağlanacağı, enerji tüketimi açısından dışa bağlı ülkemizde, hızlı tren elektrik enerjisi ile çalışacağından petrol tüketim ihtiyacının azalacağı, ekonomik faydaların yanı sıra, karayollarından demiryollarına yönelecek trafik nedeniyle olumsuz dışsal etkilerde azalma yaşanacağı, dava konusu işlemde kamu yararı bulunduğu ve hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 23.10.2018 tarihli 202 sayılı Cumhurbaşkanı kararının, uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Numaralı Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Bu husus Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da ortaya konulmuştur.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde bu olağan kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
Öte yandan Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Taşınmazın mülkiyetinin kamu hizmetini yürütecek olan idareye geçmesine ilişkin Kamulaştırma Kanununun 3. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca yapılan (olağan) kamulaştırma ile mülkiyetin malikin üzerinde kalmasına rağmen taşınmaza el konularak kullanımının idareye geçmesine ilişkin Kanun'un 27. maddesinde düzenlenen acele kamulaştırma işlemi aynı taşınmaza ilişkin olsa da farklı işlemlerdir. İdare doğrudan olağan kamulaştırma yapabileceği gibi olağanüstü bazı durumlarda önce acele kamulaştırma işlemi tesis edip sonra kamulaştırma işlemini tamamlayabilir. Acele kamulaştırma ile taşınmaza el" konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Taşınmazın maliki, taşınmazına el konulması üzerine acele kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açabileceği gibi asliye hukuk mahkemesinde açılan dava üzerine olağan kamulaştırmaya dönüşen işlemin iptali istemiyle de ayrıca dava açabilir.
Dolayısıyla acele kamulaştırma bir kamulaştırma usulü olmayıp kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve mülkiyetin idareye geçmesine kadar taşınmaza el konularak kullanım hakkının idareye geçmesini sağlayan bir işlemdir. Nitekim Cumhurbaşkanınca kamulaştırma kararı değil kamulaştırmayı yapacak olan idarenin istemi üzerine "acelelik" kararı alınmaktadır. Bu nedenle acele kamulaştırma ve kamulaştırma işlemlerinin yargı denetimi de farklı olacaktır. Kamulaştırma işleminin kamu yararına ve kanunlarda belirtilen hükümlere ve kamulaştırma usulüne uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilmesi gerekirken acele kamulaştırma işleminde acelelik durumunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla kamu yararının bulunmadığı kamulaştırma işlemlerinde acelelik durumunun olmadığı açık olmakla birlikte kamu yararı bulunan işlemlerde her zaman acelelik halinin bulunmadığı, olağan kamulaştırma ile taşınmazın mülkiyetinin idareye geçmesiyle kamu yararının gerçekleşebileceği tabidir.
Hukuk devletinde idarenin, acele kamulaştırma işlemi tesis edebilmesi için, olağanüstü durumlar karşısında, kamulaştırmaya konu taşınmaza daha acil olarak ihtiyaç duyması, idarenin anılan taşınmazı bir an önce kullanmaya başlamaya muhtaç olması, bir başka ifadeyle, üstün kamu yararının gerçekleşebilmesi için olağan usulden ayrılmasının zorunlu olması gerekir.
Bu doğrultuda, Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, olağan dışı hallerde, belli şartların varlığına bağlı olarak, kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden, idarenin, kamulaştırılan taşınmaza el koymasına izin verilmiş ve acele kamulaştırma olağanüstü ve istisnai bir yöntem olarak düzenlenmiştir. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Burada malik lehine olağan kamulaştırmada getirilen usule ilişkin güvenceler bertaraf edilmekte ve taşınmazın mülkiyeti geçmeden, idareye, taşınmazı el koyarak kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde birtakım tasarrufta bulunma yetkisi verilmektedir. Bu işlem, malikin mülkiyet hakkını kısıtlayan bir sonuç doğuracağından, taşınmaza el konulmasında amaçlanan kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin korunması ve bu kapsamda acelelik halinin değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Yukarıda içeriği yazılı Kanun'un 27. maddesinde üç durumda acele kamulaştırma ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmış olup üç durumdan biri olan "aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak haller" kapsamında tesis edilen dava konusu işlemin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle acele kamulaştırma, istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartların idarece ortaya konulup konulmadığı değerlendirilmelidir.
Dosyanın incelenmesinden Edirne'den Kars'a kadar YHT hattını bütünleştirecek olan Halkalı - Kapıkule demir yolu Projesi koridorunun Avrupa ile ülkemizi bağlayan ,hatta Avrupa ile Asya ve Orta Doğudaki bir çok ülkeyi ve kıtayı birleştiren bir coğrafyada bulunduğu, Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı ile Marmaray ve 3. Köprü -3. Havaalanı -Halkalı Demiryolu hatları bağlantılarının tamamlanmasıyla yıllık 7 milyon yolcu düzeylerinde bir talebe hizmet vereceği,ayrıca yılda 14 milyon tonu aşan yük taşıma taleplerine cevap verilebileceği,hızlı tren elektrik enerjisi ile çalışacağından petrol tüketimi ihtiyacının azalacağı,düşük standartlardaki mevcut demiryolu hattına yeni yapılacak hatla birlikte yeterli kapasitenin sağlanacağı gerekçeleriyle kamu yararı kararının ve acele kamulaştırma kararının alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda yapımı büyük önem arz eden Halkalı-Kapıkule Demiryolu projesi yapımı amacıyla acele kamulaştırma kararının alındığı taşınmazın bir an önce kullanılması zorunluluğunun doğduğu, dolayısıyla acelelik halinin bulunduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, acele kamulaştırmayı gerektiren koşulların bulunduğu sonucuna ulaşıldığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since duruşma için taraflara önceden bildirilen 15/05/2024 tarihinde, davacı vekili Av. …'ın ve davalılardan Cumhurbaşkanlığı ve Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığının vekili Av. …'ın geldiği, davalılardan Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili Av. …'in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında yaklaşık 228 km'lik güzergaha isabet eden alanların kamulaştırılması hususunda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 5. maddesi uyarınca TCDD İşletmesi Yönetim Kurulu tarafından 22/05/2017 tarih ve 15/86 sayılı kamu yararı alınmıştır.
Anılan kamu yararı kararı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesi uyarınca 30/05/2017 tarih ve 45132 sayılı Bakan oluruyla onaylanmıştır.
Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, Küçükkarıştıran Mahallesi, 212 ada, 32 parsel (ifraz sonucu 124 ve 125 parsel) sayılı taşınmazın, Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 24/10/2018 tarih ve 30575 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 23/10/2018 tarih ve 202 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davanın süresinde açılmadığı iddiası bakımından;
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının Resmi Gazete'de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararları da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararının davacıya tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı ve davacı tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmış ve davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır.
Bu kapsamda, kamu yararının varlığı halinde kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemler sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.
İstisnai bir yöntem olan acele kamulaştırmada Danıştay ilk derece mahkemesi olarak acele kamulaştırılacak taşınmazın kamu için büyük bir önem arz edip etmediğini değerlendirmek suretiyle acelecilik halinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekir.
Dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, dava konusu Halkalı-Kapıkule Demiryolu hattının yapılmasıyla yolculuk sürelerinin kısalarak azalan yolcu-zaman maliyetlerinin genel ekonomiye bir fayda olarak yansıyacağı, karayollarından yolcu çekileceği ve karayolu kaza maliyetlerinde azalma olacağı, enerji tüketimi ve çevresel gaz salımı kapsamında genel ekonomik fayda getireceği, ulaşım projelerinde alternatif güzergah seçeneklerinin çalışıldığı ve teknik, ekonomik, yapılabilirlik, çevreye etki ve uyumluluk açısından en avantajlı güzergahın uygulanmasına karar verildiği, demiryolunun ülke kalkınmasının lokomotif gücü olacak şekilde ekonomik, güvenli, hızlı, konforlu ve çevreye duyarlı tercih edilen bir ulaşım sistemi haline getirileceği ve işletilmesinin sağlanacağı, anılan demiryolu hattı ile Marmaray ve 3.Köprü-3.Havalimanı-Halkalı demiryolu hatları bağlantısının tamamlanacağı, düşük standartlardaki mevcut demiryolu hattına yeni yapılacak hatla birlikte yeterli kapasitenin sağlanacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, demiryolu güzergâhı üzerinde kalan uyuşmazlık konusu taşınmazın kamulaştırılmasının projenin büyüklüğü ve önemi ile üstün kamu yararı dikkate alındığında acele olarak kamulaştırılmasının istenmesinde yukarıda alıntılanan mevzuat hükmünde belirtilen koşulun gerçekleştiği sonucuna varıldığından dava konusu işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-g maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!