Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2023/2469 E. , 2024/3031 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/2469
Karar No : 2024/3031
DAVACILAR :
1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR :
1- …
VEKİLİ : Av. …
2- … Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU: Bursa İli, Osmangazi İlçesi sınırları içerisinde bulunan ve karar eki listede kamulaştırma bilgileri yer alan taşınmazların, Osmangazi Meydanı Projesi kapsamında Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 28/10/2022 tarih ve 31997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27/10/2022 tarih ve 6314 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına dayanak teşkil eden imar planı değişikliklerinin Mahkeme kararlarıyla önce yürütmelerinin durdurulmasına, ardından iptal edilmesine karar verildiği, anılan plan değişiklikleri sonrasında tesis edilen kamulaştırma kararının da iptali istemiyle dava açıldığı ve bu davanın derdest olduğu, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, 1/5000 ve 1/25000 ölçekli nazım imar planlarının bulunmadığı, taşınmazın plansız alanda kaldığı, buna rağmen dava konusu işlem tesis edilerek, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş dosyası üzerinden acele el koyma kararı alındığı, taşınmaz hakkında açılan bedel tespiti ve tescil davasının ise ... Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında derdest olduğu, iptali istenilen acele kamulaştırma kararında kamu yararının ve acelelik durumunun bulunmadığı, hukuka aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI : 1. Cumhurbaşkanlığı tarafından; usule ilişkin olarak, davacıların dava açma ehliyeti olup olmadığı ve davanın süresi içinde açılıp açılmadığı hususlarının re'sen incelenerek, davacıların bakılan davayı açmakta kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmaması halinde davanın ehliyet yönünden, süresi içinde açılmadığının tespiti halinde ise süre aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, dava konusu acele kamulaştırma kararının, davacılara ait taşınmazı da kapsayan alanda Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından gerçekleştirilmesi planlanan Osmangazi Meydanı Projesi kapsamında, anılan Belediye Başkanlığının talebi üzerine tesis edildiği, dava konusu alanın ve taşınmazın 6306 sayılı Kanunun kapsamı dışında olduğu, dava konusu işlemin, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek, usul ve yasaya uygun olarak tesis edildiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
2. Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından; usule ilişkin olarak, bakılan davada ilk inceleme hususları yönünden bir eksiklik olup olmadığı hususu re'sen incelenerek böyle bir eksikliğin tespiti halinde İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca karar verilmesi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, dava konusu taşınmaz hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş dosyası üzerinden acele el koyma kararı alındığı, Osmangazi Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla kabul edilerek, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan Uygulama İmar Planı Değişikliği kapsamında dava konusu taşınmazın, cami alanı ve meydan alanında kaldığı, söz konusu plan değişikliğinin ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla iptaline karar verildiği; tam şehrin merkezi konumunda yer alan ve dava konusu taşınmazı da kapsayan alanda, otopark, meydan, cami ve sosyal yaşam alanlarını içeren, kamu yararı dönüşüm projesi niteliğindeki Osmangazi Meydanı Projesinin gerçekleştirilmekte olduğu; anılan proje kapsamında bölgedeki taşınmazların %98 oranındaki kısmının (1. Etap olarak planlanan bölgedeki taşınmazların tamamının) kamulaştırmasının tamamlandığı ve inşaat çalışmalarında son aşamaya gelindiği; projenin devamı niteliğinde olan ve dava konusu taşınmazın da içinde yer aldığı alanda (2. Etap olarak planlanan bölge) ise uzlaşma sağlanamadığı, bu alandaki inşaat işlemlerinin geciktirilerek projenin tamamlanmamasının kamu zararına sebep olacağına ilişkin olarak alınan Osmangazi Belediye Encümeni kararı doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği; Kamulaştırma Kanununun 27. maddesine uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'İN DÜŞÜNCESİ : Dava, Bursa ili, Osmangazi ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, Osmangazi Meydanı Projesi kapsamında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 28.10.2022 tarihli, 31997 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 27.10.2022 tarihli, 6314 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Usule ilişkin iddialar yerinde görülmemiştir.
Anayasa’nın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Numaralı Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Bu husus Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da ortaya konulmuştur.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde bu olağan kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Taşınmazın mülkiyetinin kamu hizmetini yürütecek olan idareye geçmesine ilişkin Kamulaştırma Kanununun 3. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca yapılan (olağan) kamulaştırma ile mülkiyetin malikin üzerinde kalmasına rağmen taşınmaza el konularak kullanımının idareye geçmesine ilişkin Kanun'un 27. maddesinde düzenlenen acele kamulaştırma işlemi, aynı taşınmaza ilişkin olsa da farklı işlemlerdir. İdare doğrudan olağan kamulaştırma yapabileceği gibi olağanüstü bazı durumlarda önce acele kamulaştırma işlemi tesis edip sonra kamulaştırma işlemini tamamlayabilir. Acele kamulaştırma ile taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Taşınmazın maliki, taşınmazına el konulması üzerine acele kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açabileceği gibi asliye hukuk mahkemesinde açılan dava üzerine olağan kamulaştırmaya dönüşen işlemin iptali istemiyle de ayrıca dava açabilir.
Dolayısıyla acele kamulaştırma bir kamulaştırma usulü olmayıp kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve mülkiyetin idareye geçmesine kadar taşınmaza el konularak kullanım hakkının idareye geçmesini sağlayan bir işlemdir. Nitekim Cumhurbaşkanınca kamulaştırma kararı değil kamulaştırmayı yapacak olan idarenin istemi üzerine "acelelik" kararı alınmaktadır. Bu nedenle acele kamulaştırma ve kamulaştırma işlemlerinin yargı denetimi de farklı olacaktır. Kamulaştırma işleminin kamu yararına ve kanunlarda belirtilen hükümlere ve kamulaştırma usulüne uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilmesi gerekirken acele kamulaştırma işleminde acelelik durumunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla kamu yararının bulunmadığı kamulaştırma işlemlerinde acelelik durumunun olmadığı açık olmakla birlikte kamu yararı bulunan işlemlerde her zaman acelelik halinin bulunmadığı, olağan kamulaştırma ile taşınmazın mülkiyetinin idareye geçmesiyle kamu yararının gerçekleşebileceği tabidir.
Hukuk devletinde idarenin, acele kamulaştırma işlemi tesis edebilmesi için, olağanüstü durumlar karşısında, kamulaştırmaya konu taşınmaza daha acil olarak ihtiyaç duyması, idarenin anılan taşınmazı bir an önce kullanmaya başlamaya muhtaç olması, bir başka ifadeyle, üstün kamu yararının gerçekleşebilmesi için olağan usulden ayrılmasının zorunlu olması gerekir.
Bu doğrultuda, Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, olağan dışı hallerde, belli şartların varlığına bağlı olarak, kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden, idarenin, kamulaştırılan taşınmaza el koymasına izin verilmiş ve acele kamulaştırma olağanüstü ve istisnai bir yöntem olarak düzenlenmiştir. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Burada malik lehine olağan kamulaştırmada getirilen usule ilişkin güvenceler bertaraf edilmekte ve taşınmazın mülkiyeti geçmeden, idareye, taşınmazı el koyarak kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde birtakım tasarrufta bulunma yetkisi verilmektedir. Bu işlem, malikin mülkiyet hakkını kısıtlayan bir sonuç doğuracağından, taşınmaza el konulmasında amaçlanan kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin korunması ve bu kapsamda acelelik halinin değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Yukarıda içeriği yazılı Kanun'un 27. maddesinde üç durumda acele kamulaştırma ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmış olup üç durumdan biri olan "aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak haller" kapsamında tesis edilen dava konusu işlemin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle acele kamulaştırma, istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartların idarece ortaya konulup konulmadığı değerlendirilmelidir.
Uyuşmazlıkta, davalı idareler tarafından, meydan projesi kapsamında taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar verildiği, kamu yatırımının atıl kalmaması için projenin bir an evvel bitirilerek kamu hizmetine sunulmasının amaçlandığının belirtildiği, ancak taşınmazın kamulaştırılmasında acelelik halinin olduğu ortaya konulamadığı, öte yandan meydan projesinin dayanağı imar planının da yargı kararıyla iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığa konu taşınmazın kamulaştırılmasında, acelelik halinin bulunmadığı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, acele kamulaştırmayı gerektiren koşulların bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından hukuka aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemin iptalinin gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
28/10/2022 tarih ve 31997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27/10/2022 tarih ve 6314 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, Bursa İli, Osmangazi İlçesi sınırları içerisinde yer alan bazı taşınmazların, Osmangazi Meydanı Projesi kapsamında, Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Anılan kararın, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı, davacılara ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, "İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler." hükmüne yer verilmiş; 5. maddesinde, Devlet yararına kamulaştırmalarda il idare kurulu tarafından kamu yararı kararı alınacağı düzenlenmiş; 6. maddesinde il idare kurulları tarafından alınmış olan kamu yararı kararlarının valinin onayı ile tamamlanacağı kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin 3. fıkrasında, "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanununun 27. maddesinde ise, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından, mal sahibi adına, 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği ve anılan Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlenmiştir.
Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun "Amaç" başlıklı 1.maddesinde, "Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
" hükmüne; 3. maddesinde, "Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamaz.
" hükmüne; 8. maddesinin (d) bendinde, "Arazi kullanımı ve yapılaşmada sadece mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planları kararlarına uyulur." hükmüne; 20. maddesinde "Yapı: a) Kuruluş veya kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan arazi, arsa veya parsellerde, b) Kuruluş veya kişilerce, kendisine ait tapusu bulunmamakla beraber kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleri ile, İmar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir." hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde, uygulama imar planı, "tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan" olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin 2. fıkrasında ise, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak, bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma usulünde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, aynı Kanunun 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanunun 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından aynı Kanunun 8. maddesine göre idarenin uzlaşma yoluyla satın alma usulünün denenmesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, aynı Kanunun 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin başvurusu üzerine, mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir istisnai usul olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanınca acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra makul süre içerisinde taşınmaza el konulması amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili idarenin başvurusu üzerine verilecek el koyma kararı, el konulan taşınmazdan yararlanma imkanı sağlamakta, tescile ilişkin karar verilmediğinden tapuda mülkiyetin el değiştirmesi sonucunu doğurmamaktadır.
Dolayısıyla, el koyma kararından sonra, idarenin taşınmazın mülkiyetinin devrini sağlayabilmesi için, kamulaştırma sürecinin diğer aşamalarını, yani olağan kamulaştırma prosedürünün gereklerini yerine getirme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda; idare tarafından, taşınmazın uzlaşma yoluyla satın alınmasının denenmesi, uzlaşma sağlanamazsa, 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında, Mahkemece taşınmaz malikine gönderilen ve 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabileceği ihtarını içeren meşruhatlı tebligat üzerine, malik tarafından kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının iptali istemiyle görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde dava açılabileceği; bu davada, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının hukuka uygunluk denetiminin yapılacağı ve taşınmaz malikinin iddialarının incelenebileceği açıktır.
Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada, ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesidir.
Görüldüğü üzere, acele kamulaştırma usulü, idareye taşınmazlara olağan kamulaştırma usulüne göre daha hızlı ve kolay biçimde el konulmasını sağladığından, bireyin mülkiyet hakkının korunması bakımından da temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin anayasal ilkelere uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir. İdarelerin kamusal bir hizmetin görülmesinde gecikme yaşanması halinde daha fazla kayba uğramasının önüne geçilebilmesi amacıyla bu istisnai yola başvurması sonucunda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından yoksun kalmasına yol açılacağından, hizmetin gerçekleştirilmesinde amaçlanan kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil dengenin bozulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkından yoksun bırakma sonucunu doğuracak olması nedeniyle kesin, açık, öngörülebilir, belirli koşullar altında usulüne uygun olarak tesis edilmesi gerekmekte olup, olağan kamulaştırma usulünün malike sağladığı tüm güvenceleri ortadan kaldırmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır. (AYM; Ali Ekber Akyol ve diğerleri, 16/2/2017 tarihli, başvuru no: 2015/17451 kararı)
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği de açıktır.
Bu kapsamda, acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağı tabiidir.
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulması, işlemin temel dayanağını teşkil etmektedir. Acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği açıktır.
Öte yandan; İmar Kanununun yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca, taşınmazların, bulundukları alana ilişkin her ölçekteki imar planında tahsis edildikleri amaç doğrultusunda kullanılmasının zorunlu olduğu açıktır. Dolayısıyla, bir taşınmazın, imar planlarında yer alan kullanım kararı dışındaki bir amaçla kamulaştırılması da mümkün bulunmamaktadır.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılabileceği, kamulaştırma yapılabilmesi için ilgili idare tarafından kamu yararı kararının alınması gerektiği, onaylı imar planı veya ilgili Bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre gerçekleştirilecek bir hizmetin söz konusu olduğu durumlarda ise kamu yararı kararı alınmasına gerek bulunmadığı, taşınmazın, imar planında tahsis edildiği amaç doğrultusunda kullanılmasının zorunlu olduğu, dolayısıyla bir taşınmazın imar planında yer alan kullanım kararı dışındaki bir amaçla kamulaştırılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarelerden Osmangazi Belediye Başkanlığının Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına 15/06/2023 tarihinde giren savunma ve ara kararına cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kısmen cami, kısmen meydan alanı olarak belirleyen ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliğinin, … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K: … sayılı kararıyla iptaline karar verildiğinin beyan edildiği görülmektedir.
UYAP üzerinden yapılan incelemede, ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davanın, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı, dava konusu taşınmazın hissedarı olan davacılardan Orhan Yılmaz tarafından, anılan taşınmazı kapsayan alanda yapılan ve Osmangazi Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanarak Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla uygun bulunan Santral Garaj Mahallesi ve Yakın Çevresi Uygulama İmar Planı kapsamında kalan …, …, …, …, … adalara ilişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile bu işlemin dayanağını oluşturan Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Osmangazi İlçesi, Santral Garaj Mahallesi, Osmangazi Meydanı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliğinin iptali istemiyle açıldığı; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı kararıyla dava konusu nazım imar planlarının yürütülmelerinin durdurulmasına karar verildiği, söz konusu karara karşı yapılan itirazın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve Y.D İtiraz No:… sayılı kararıyla reddedildiği; Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da, anılan işlemlerden 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişiklikleri yönünden, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda yer verilen tespitler doğrultusunda, söz konusu plan değişikliklerinde, mevcut plan kurgusu ile değişiklik yapılan alan çevresine yönelik olarak yürürlükte olan imar planı kararının öngördüğü mekan kurgusunun tamamen değiştirilmiş olduğu, yapılan bu köklü değişikliklere rağmen değişiklik öngörülen alana yönelik altyapı etkilerini değerlendiren ayrıntılı bir rapor hazırlanmadığı, bu durumun Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği hükümleriyle bağdaşmadığı ve sonuç olarak, söz konusu plan değişikliklerinin planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle; 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği yönünden ise, söz konusu işlemin dayanağını teşkil eden 1/25000 ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliklerinin hukuka aykırı görülmüş olması sebebiyle anılan imar planı değişikliğinde de hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, anılan plan değişikliklerinin iptaline karar verildiği ve söz konusu kararın istinaf aşamasında olduğu görülmüştür.
Bununla birlikte, daha sonra, Santralgaraj Mahallesi ve Yakın Çevresi Uygulama İmar Planı kapsamında kalan …-…-…-…-… adaları kapsayan ve … ada, …,…,…,.... …,… parseller ve … ada … parselin "Cami Alanı" ve "Meydan" olarak düzenlenmesini içeren 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin Osmangazi Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla kabul edilerek, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylandığı; söz konusu imar planı değişikliğine ilişkin Osmangazi Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle, dava konusu yapı adasında bir başka parselin (… ada, … parsel) sahibi olan dava dışı şahıslar tarafından … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyası üzerinden dava açıldığı; anılan Mahkemenin … tarih ve E:… sayılı kararıyla, söz konusu uygulama imar planı değişikliğinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, aynı Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da, her planın, planlar arası kademeli birliktelik ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olması gerektiği, Osmangazi Belediye Meclisinin dava konusu … tarih ve … sayılı kararıyla uygun bulunan ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli Santralgaraj Mahallesi ve Yakın Çevresi Uygulama İmar Planının dayanağı 1/25000 ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planlarının yürütülmelerinin, Mahkemenin … tarih ve E:… sayılı kararıyla durdurulduğu, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da iptaline karar verildiği; dolayısıyla, dava konusu uygulama imar planında da, bakılan davaya konu 3561 sayılı ada yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verildiği, bu kararın da yine istinaf aşamasında olduğu görülmüştür.
Yine UYAP kayıtlarının incelenmesi neticesinde, dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin Osmangazi Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın davacıları tarafından açılan davada ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E: … tarihli kararıyla, kamulaştırma işlemlerinin dayanağını teşkil eden imar planlarının yürütülmelerinin Mahkeme kararıyla durdurulduğu gerekçesiyle, kamulaştırma işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği; anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:... sayılı kararı ile de, dava konusu işleme dayanak imar planı değişikliklerinin ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı ve yine aynı Mahkemenin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararlarıyla hukuka aykırı bulunarak iptaline karar verildiği, hukuka aykırı olduğu Mahkeme kararlarıyla sabit bulunan imar planı değişikliklerine istinaden dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazı da kapsayan alana ilişkin olarak, Osmangazi Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanarak Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla uygun bulunan Santral Garaj Mahallesi ve Yakın Çevresi Uygulama İmar Planı kapsamında kalan …, …, …, …, … adalara ilişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile bu işlemin dayanağını oluşturan Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Osmangazi İlçesi, Santral Garaj Mahallesi, Osmangazi Meydanı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliğinin yürütülmesinin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı kararıyla durdurulduğu, aynı Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da anılan plan değişikliklerinin iptaline karar verildiği; yine dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın ''kısmen cami, kısmen meydan alanı'' olarak düzenlenmesini içeren Osmangazi Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla kabul edilerek, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan uygulama imar planı değişikliğinin yürütmesinin ise … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı kararıyla durdurulduğu, aynı Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla da anılan plan değişikliğinin iptaline karar verildiği; dava konusu işlemin ise, 27/10/2022 tarihinde tesis edilerek 28/10/2022 tarih ve 31997 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı; dolayısıyla iptali istenilen acele kamulaştırma kararının tesis edildiği tarihte dava konusu taşınmazın "kısmen cami, kısmen meydan alanı'' olarak düzenlenmesine ilişkin nazım ve uygulama imar planlarının hukuk aleminde mevcut olmadığı; bununla birlikte, idare tarafından, Kamulaştırma Kanununda öngörülen şekilde, usulüne uygun olarak alınmış bir kamu yararı kararının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; 27/10/2022 tarihli iptali istenilen acele kamulaştırma kararından önce, Mahkemece yürütmesinin durdurulmasına karar verilen dava konusu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin nazım ve uygulama imar planı değişiklikleri, iptali istenilen acele kamulaştırma kararının dayanağı olamayacağından, tesis edildiği tarihte hukuki dayanağı olmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 28/10/2022 tarih ve 31997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27/10/2022 tarih ve 6314 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!