WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 6. DAIRE

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2023/1313 E.  ,  2024/3117 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/1313
Karar No : 2024/3117

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR: 1- … / …
VEKİLİ : Av. …
2- … Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU: Ankara ili sınırları içerisinde 23+187,28 km uzunluğundaki İncek DM-Topaklı DM enerji nakil hattının yapılması amacıyla ekli listede yer alan güzergahlara isabet eden taşınmazlarda elektrik dağıtım tesis yerlerinin mülkiyet şeklinde, hat emniyet sahalarının ise irtifak hakkı kurulmak suretiyle Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırmasına dair 16/09/2022 tarih ve 31955 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/09/2022 tarih ve 6086 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının davacıya ait Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Hallaçlı Mahallesi, Ekinözü Mevkii, 115822 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Acele kamulaştırma işleminin malikin mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasına yönelik somut bir sonuç doğuracağından malikin mülkiyet hakkının korunabilmesi için malike sağlanan güvenceler ve taşınmaza el konulmasında amaçlanan kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin korunmasının önem arzettiği, bu nedenle kamulaştırılmasında acelelik hali bulunan taşınmazların acelelik halinin varlığının her bir taşınmaz bakımından ayrı ayrı incelenmesi gerektiği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde düzenlenen acele kamulaştırmanın şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği, acelelik halinin bulunmadığı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği, kamulaştırmayı gerektirecek bir kamu yararının bulunmadığı, davacı ile ... Mühendislik ve Ticaret A.Ş. arasında, insansız hava araçlarının uçuş testlerinin yapılması amacıyla kira sözleşmesi bulunduğu ve taşınmazın acele kamulaştırılmasında kamu yararının değil kamu zararının bulunduğu ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMALARI : 1. Cumhurbaşkanlığı tarafından, usule ilişkin olarak, davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususu re'sen incelenerek, süresi içinde açılmadığının tespit edilmesi halinde bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, TEDAŞ Yönetim Kurulunca alınan … tarih ve … sayılı karara istinaden TEDAŞ Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile, elektrik dağıtım şirketlerinin faaliyetleri kapsamında muhtelif il sınırları içerisinde tesis edilmesi planlanan 67 adet enerji nakil hatlarının bir an önce işletmeye alınabilmesini teminen güzergahlarına isabet eden taşınmazların kamulaştırma çalışmalarının acele kamulaştırma yöntemi ile yapılabilmesi için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı kararı alınmasının talep edildiği, söz konusu talep doğrultusunda, usul ve yasaya uygun olarak dava konusu işlemin tesis edildiği; davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

2. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından, usule ilişkin olarak, davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususu re'sen incelenerek, süresi içinde açılmadığının tespit edilmesi halinde bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19. maddesi uyarınca; dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemlerin, 2942 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre Kurumları tarafından yürütüldüğü, taşınmaz temini taleplerinin Kurumları tarafından değerlendirildiği ve uygun görülmesi halinde karar alındığı, bu kapsamda alınan kararların, kamu yararı kararı yerine de geçtiği ve herhangi bir makamın onayına tabi olmadığı, sonuç olarak kamulaştırma kararı ve acele kamulaştırma kararının ilgili mevzuata uygun olarak tesis edildiği, davacının iddialarının herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava; ekinde yer alan liste ile haritalarda kamulaştırma bilgileri ve güzergahları gösterilen enerji nakil hatlarının yapımı amacıyla söz konusu güzergahlara isabet eden taşınmazlarda elektrik dağıtım tesis yerlerinin mülkiyet şeklinde hat emniyet sahalarının ise irtifak hakkı kurulmak suretiyle Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırmasına dair 16/09/2022 tarih ve 31955 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/09/2022 tarih ve 6086 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının davacıya ait Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Hallaçlı Mahallesi, Ekinözü Mevkii, 115822 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır.Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerekmektedir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun "Taşınmaz temini işlemleri" başlıklı 19. maddesinin 2/a fıkrasında, "Dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemler, 2942 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre TEDAŞ tarafından yürütülür. Taşınmaz temini talepleri TEDAŞ tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi halinde TEDAŞ tarafından karar alınır. Bu kapsamda alınan kararlar, kamu yararı kararı yerine de geçer ve herhangi bir makamın onayına tabi değildir." hükmü uyarınca yapılacak olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi hükmünün de uygulanabileceği açık olup, bu halde de kamulaştırmanın 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca gerçekleştirilebilmesi için acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Olayda, uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi vasfında olması nedeniyle, tarım dışı amaçla kullanılabilmesi için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümleri gereğince tarım dışı amaçla kullanım izni alınması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin faaliyetleri kapsamında," İncek DM - Topaklı Enerji Nakil Hattı" güzergahına isabet eden taşınmazın bir kısmının mülkiyetinin tescil edilebilmesi, bir kısmı üzerinde de irtifak hakkı tesis edilebilmesi için ihtiyaç duyulan elektrik dağıtım tesislerinin isabet ettiği taşınmazların temin edilebilmesi için TEDAŞ Yönetim Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile 6446 sayılı Yasanın 19. maddesinin 2/a fıkrası kapsamında 2942 sayılı Yasa uyarınca kamulaştırma kararı alındığı, imara açılan bölgelerdeki artan enerji taleplerinin mevcut durumda karşılanamaması, mevcut hattan kaynaklı olarak son bir yıl içerisinde 54 adet arıza kaydı yaşanması ve bu arızalardan 3014 abonenin olumsuz etkilenmesi, yapımı planlanan hattın 2000 adet aboneye hizmet verecek olması ve kaliteli ve kesintisiz enerjinin sağlanması amacıyla dava konusu acele kamulaştırma kararının alınmasının talep edildiği, proje alanında imar planının bulunmadığı, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … günlü, E:…, D.İş, K:… sayılı kararıyla bilirkişi raporu düzenlenip tespit edilen bedel banka şubesine yatırıldıktan sonra uyuşmazlığa konu taşınmazın bir kısmına acele el konulmasına karar verildiği, Danıştay Altıncı Dairesinin 27/04/2023 tarihli ara kararıyla davalı idarelerden ve dava dışı ilgili idareden taşınmaza ilişkin tarım dışı kullanma izninin alınıp alınmadığının sorulmasına karar verildiği, söz konusu ara kararına verilen cevaplarda ara kararının tebliğinden çok sonra Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uyarınca tarım dışı amaca tahsis/vasıf değişikliği işlemlerine yönelik Ankara İl Tarım ve Orman Müdürlüğü nezdinde başvuruda bulunulduğunun belirtildiği ancak sürecin henüz tamamlanmadığı ve anılan yasa uyarınca verilmiş tarım dışı kullanma izninin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, enerji nakil hattı güzergahında kalan uyuşmazlığa konu taşınmazın bir kısmının irtifak hakkı kurulmak suretiyle, bir kısmının da mülkiyet şeklinde acele kamulaştırılmasında kamu yararı bulunmakta ise de, tarla niteliğindeki taşınmazların tarım dışı amaçla kullanım iznine yönelik olarak karar alınmaksızın tesis edilen işlemde mevzuata ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 15/09/2022 tarih ve 6086 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının davacıya ait Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Hallaçlı Mahallesi, Ekinözü Mevkii, 115822 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:16/09/2022 tarih ve 31955 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/09/2022 tarih ve 6086 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Ankara ili sınırları içerisinde 23+187,28 km uzunluğundaki İncek DM-Topaklı DM enerji nakil hattının yapılması amacıyla ekli listede yer alan güzergahlara isabet eden taşınmazlarda elektrik dağıtım tesis yerlerinin mülkiyet şeklinde, hat emniyet sahalarının ise irtifak hakkı kurulmak suretiyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, anılan kararın, Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Hallaçlı Mahallesi, Ekinözü Mevkii, 115822 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, "İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler." hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 27. maddesinde ise, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından, mal sahibi adına, 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği ve anılan Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlenmiştir.
Öte yandan, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "(2) Elektrik piyasasında dağıtım faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini işlemleri ile ilgili olarak; a) Dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemler, 2942 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre TEDAŞ tarafından yürütülür. Taşınmaz temini talepleri TEDAŞ tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi halinde TEDAŞ tarafından karar alınır. Bu kapsamda alınan kararlar, kamu yararı kararı yerine de geçer ve herhangi bir makamın onayına tabi değildir." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usule ilişkin olarak;
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete'de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararları da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı kararının davacıya tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı ve davacı tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmış ve davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.

Esasa ilişkin olarak;
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak, bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma usulünde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, aynı Kanunun 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanunun 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından aynı Kanunun 8. maddesine göre idarenin uzlaşma yoluyla satın alma usulünün denenmesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, aynı Kanunun 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin başvurusu üzerine, mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir istisnai usul olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanınca acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra makul süre içerisinde taşınmaza el konulması amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili idarenin başvurusu üzerine verilecek el koyma kararı, el konulan taşınmazdan yararlanma imkanı sağlamakta, tescile ilişkin karar verilmediğinden tapuda mülkiyetin el değiştirmesi sonucunu doğurmamaktadır.
Dolayısıyla, el koyma kararından sonra, idarenin taşınmazın mülkiyetinin devrini sağlayabilmesi için, kamulaştırma sürecinin diğer aşamalarını, yani olağan kamulaştırma prosedürünün gereklerini yerine getirme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda; idare tarafından, taşınmazın uzlaşma yoluyla satın alınmasının denenmesi, uzlaşma sağlanamazsa, 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında, Mahkemece taşınmaz malikine gönderilen ve 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabileceği ihtarını içeren meşruhatlı tebligat üzerine, malik tarafından kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının iptali istemiyle görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde dava açılabileceği; bu davada, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının hukuka uygunluk denetiminin yapılacağı ve taşınmaz malikinin iddialarının incelenebileceği açıktır.
Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada, ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesidir.
Görüldüğü üzere, acele kamulaştırma usulü, idareye taşınmazlara olağan kamulaştırma usulüne göre daha hızlı ve kolay biçimde el konulmasını sağladığından, bireyin mülkiyet hakkının korunması bakımından da temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin anayasal ilkelere uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir. İdarelerin kamusal bir hizmetin görülmesinde gecikme yaşanması halinde daha fazla kayba uğramasının önüne geçilebilmesi amacıyla bu istisnai yola başvurması sonucunda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından yoksun kalmasına yol açılacağından, hizmetin gerçekleştirilmesinde amaçlanan kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil dengenin bozulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkından yoksun bırakma sonucunu doğuracak olması nedeniyle kesin, açık, öngörülebilir, belirli koşullar altında usulüne uygun olarak tesis edilmesi gerekmekte olup, olağan kamulaştırma usulünün malike sağladığı tüm güvenceleri ortadan kaldırmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır. (AYM; Ali Ekber Akyol ve diğerleri, 16/2/2017 tarihli, başvuru no: 2015/17451 kararı)
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği de açıktır.
Bu kapsamda, acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağı tabiidir.
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulması, işlemin temel dayanağını teşkil etmektedir. Acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin faaliyetleri kapsamında bulunan Ankara ili sınırları içerisindeki 23+187,28 km uzunluğundaki İncek DM-Topaklı DM Enerji Nakil Hattı güzergahına isabet eden taşınmazlardan toplam 4196,95 m2'lik sahanın mülkiyetinin tescil edilebilmesi ve hat emniyet sahası içinde kalan toplam 301590,14 m2'lik saha üzerinde irtifak hakkı tesis edilebilmesi amacıyla 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile kamulaştırma kararı alındığı; bölgede bulunan enerji nakil hatlarının ekonomik ve fiziki ömrünü yitirmesinden dolayı elektrik ihtiyacını karşılayamaması, hatların çok eski olması nedeniyle yıllar içinde arıza kayıtlarının artması, mevcut nakil hatlarının olumsuz hava koşullarından kolay etkilenebilecek bir yapıda olması, yangınlara neden olabilecek olması, bakım, onarım ve montajların zaman kaybına neden olması, kesintisiz enerji sağlanamaması ve 2020-2021 yılı içerisinde 27 adet arıza kaydı ile toplamda 32 saatlik enerji kesintisi yaşanması sebepleriyle, muhtelif il sınırları içerisinde kurulması planlanan 42 adet enerji nakil hattının bir an önce işletmeye alınabilmesini teminen, hat güzergahlarına isabet eden taşınmazların kamulaştırma çalışmalarının acele kamulaştırma yöntemiyle yapılabilmesi için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı kararı alınmasının talep edilmesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği; dava konusu taşınmazın anılan proje güzergahında bulunduğu ve proje alanında imar planının bulunmadığı; öte yandan, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … günlü, E:…, D.İş, K:… sayılı kararıyla bilirkişi raporu düzenlenip tespit edilen bedel banka şubesine yatırıldıktan sonra uyuşmazlığa konu taşınmazın bir kısmına acele el konulmasına karar verildiği, anlaşılmaktadır.
Bu durumda, bölgede meydana gelen nüfus artışı ve kentsel dönüşümlere paralel olarak artan konutların enerji ihtiyacı, sanayi yatırımlarının ve teknolojik gelişmelere dayalı olarak artan güç artışı talepleri karşısında bölgeye yeni bir enerji nakil hattı tesis edilmek suretiyle elektrik enerjisinin kesintisiz olarak sağlanması, tedarik sürekliliğinin gerçekleştirilmesi amacıyla tesis edilen acele kamulaştırma kararında, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinin uygulanabilmesi için gerekli olan acelecilik durumunun ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu acele kamulaştırma kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/05/2024 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun "Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı" başlıklı 13. maddesinde: ''Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla;
a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,
b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,
c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri,
d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar,
e) (Ek: 31/1/2007-5578/3 md.) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar,
f) (Ek: 26/3/2008-5751/1 md.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları,
g) (Ek: 26/3/2008-5751/1 md.) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,
İçin bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. (Ek cümle: 31/1/2007-5578/3 md.) Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.
Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir.
Tarımsal amaçlı yapılar için, projesine uyulması şartıyla ihtiyaç duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım arazisi valilik izni ile kullanılır.
(Ek fıkra: 28/10/2020-7255/21 md.) İmar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak ayrılan yerler ile kamu yararı kararı alınarak tarım dışı amaçla kullanım izni verilen yerler, yeniden izin alınmaksızın bu amaç dışında kullanılamaz ve planlanamaz. Ancak yerleşim alanlarının gelişim alanı ihtiyaçlarını karşılamak için izin verilerek planlanmış alanlarda yeniden izin şartı aranmaz.
Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında izin alan işletmeciler, faaliyetlerini çevre ve tarım arazilerine zarar vermeyecek şekilde yürütmekle ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler.
Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır.
Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımına dair uygulamaların usûl ve esasları yönetmelikle düzenlenir.'' hükmü yer almaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davaya konu taşınmaza ilişkin 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca tarım dışı kullanım izni için Tedaş 6.Bölge Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı yazısı ile (dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra) başvuru yapıldığı, ... tarih ve E... sayılı Bakanlık Oluru ile izin işlemlerinin tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; ilgili mevzuat uyarınca davaya konu işlemden önce alınması gereken tarım dışı kullanım izninin, davaya konu işlemden daha sonra alındığı anlaşıldığından, 15/09/2022 tarih ve 6086 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının davaya konu taşınmaz yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

UYAP Entegrasyonu