Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2023/1166 E. , 2024/3472 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/1166
Karar No : 2024/3472
DAVACI : … San. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … - ANKARA
2- … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın, savunma ve güvenlik amaçlı bina tesisi ve eğitim atış tatbikat sahası yapılmak üzere İçişleri Bakanlığına (Emniyet Genel Müdürlüğü) tahsis edilmiş bulunan alan içerisinde kalmasından dolayı, tesis güvenliği ile can ve mal güvenliği açısından risk teşkil etmesi nedeniyle, anılan Bakanlık tarafından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 26/01/2023 tarih ve 32085 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/01/2023 tarih ve 6734 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde düzenlenen acele kamulaştırmanın şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği, acelelik halinin ve kamu yararının bulunmadığı; dava konusu taşınmazın davacı şirketin mülkiyetinde olduğu ve şirket tarafından, bu taşınmazda Güneş Enerji Santrali (GES) kurulabilmesi için gerekli onay ve izinlerin alınarak bu doğrultuda nazım imar planı değişikliği yapıldığı; taşınmazın, Emniyet Genel Müdürlüğüne yapılan tahsis alanı sınırları içerisinde ya da komşuluğunda bulunmadığı; bununla birlikte, taşınmaza ait imar durum belgesinde, alanın jeolojik açıdan inşaat yapmaya elverişli olmadığının belirtildiği, dolayısıyla söz konusu taşınmazda dava konusu işlemde belirtilen savunma ve güvenlik amaçlı bina yapılmasının mümkün olmadığı; öte yandan, taşınmaz üzerinde kurulması planlanan GES'te personel çalıştırılmayacağı ve bu tesisin, davalı idarelerce yapılacak savunma ve güvenlik amaçlı tesisin çalışmasına engel teşkil edecek başka bir niteliğinin de bulunmadığı; mülkiyet hakkının ihlal edildiği; dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI : Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde bulunan, mülkiyeti hazineye ait orman arazisinin 1.272.588,19 m2'lik bölümünün 19/03/2018 tarihinde, 1.554.977,44 m2'lik bölümünün ise 17/04/2020 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Başkanlığı Konya Özel Harekat Müdürlüğüne, savunma ve güvenlik amaçlı bina tesisi ve eğitim atış sahası tatbikat sahası olarak kullanılmak üzere, 49 yıllığına tahsis edildiği; söz konusu orman arazisi üzerinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) 17.100 m2'lik alanı kapsayan 4 ayrı hizmet binasının resmi ihale sürecinin tamamlandığı ve bu kapsamda savunma ve güvenlik amaçlı binaların inşasının devam ettiği, arazi üzerinde 2000 kişilik cami, 8 adet eğitim atış poligonu, cephanelikler, derslik, gözetleme kulesi, prekast depo binalarının inşa edilmekte olduğu; ayrıca alanda uluslararası eğitim merkezi kurulması amacıyla fizibilite çalışmalarının yürütülmekte olduğu; arazinin, Konya Özel Harekat Kalıcı Polis Güvenli Yerleşkesi olduğu ve çevresinin de tel örgülerle çevrildiği; söz konusu alan içerisinde kalan dava konusu taşınmazın aynı zamanda Milli Savunma Bakanlığı Hava Savunma Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı sorumluluğundaki Askeri Alan, Askeri Yasak Bölge ve Askeri Güvenlik Bölgesi içinde yer aldığı; davacı tarafından taşınmazın kullanımına yönelik olarak yapılan tüm girişimlerin taşınmazın değerini artırmak amacıyla gerçekleştirildiği; bu kapsamda alınan GES üretim izninin, Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğünden izin alınmadan verilmesi sebebiyle hukuken geçerli olmadığı; aynı şekilde, sahada GES kurulabilmesine ilişkin olarak yapılan imar planı değişikliklerinin de öncesinde ilgili kurumlardan görüş alınmaması sebebiyle hukuka aykırı olduğu; söz konusu işlemlerin iptali istemiyle açmış oldukları davaların derdest olduğu; dava konusu taşınmazın, hizmet binasına yakın konumda ve taktik atışı ve her türlü ağır silah atışı eğitimlerinin gerçekleştirildiği atış poligonları ile eğitim ve tatbikat sahasının tam ortasında kaldığı, bu nedenle taşınmazda ticari amaçla faaliyet gösterilmesinin yerleşke ve personel açısından güvenlik zafiyeti yaratacağı; taşınmazın tahsisli sahanın tam ortasında kalmasından dolayı tesis güvenliği ile can ve mal güvenliği açısından risk teşkil etmesi nedeniyle kamulaştırma işlemlerine başlandığı; arazi içerisinde bulunan özel mülkiyete tabi beş adet taşınmazdan ikisinin kamulaştırıldığı, diğer ikisinin kamulaştırma işlemlerinde nihai aşamaya gelindiği, geriye sadece dava konusu taşınmazın kaldığı; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete tabi olduğunun, arazinin kesin olarak tahsisinden ve TOKİ tarafından ihale edilmesinden sonra, Tapu Müdürlüğünce yapılan kadastro çalışmaları neticesinde fark edildiği, bu aşamada yüklenici firmaya saha tesliminin idareden kaynaklanan sebeplerle gecikmesi halinde, yüklenicinin uğrayabileceği zararların tazmininin dava konusu taşınmazın değerinden daha yüksek bir maliyete karşılık gelerek kamu zararı yaratacağı dikkate alınarak, olağan kamulaştırma usulünün yerine acele kamulaştırma usulünün tercih edildiği; dava konusu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu, davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ: Dava; Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın, savunma ve güvenlik amaçlı bina tesisi ve eğitim atış tatbikat sahası yapılmak üzere İçişleri Bakanlığına (Emniyet Genel Müdürlüğü) tahsis edilmiş bulunan alan içerisinde kalmasından dolayı tesis güvenliği ile can ve mal güvenliği açısından risk teşkil etmesi nedeniyle, anılan Bakanlık tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 26/01/2023 tarih ve 32085 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/01/2023 tarih ve 6734 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır.
Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1. maddesinde; "Bu Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenler.” hükmüne ve 6. maddesinin son fırkasında; “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” hükmüne, 6. maddesinde "....Cumhurbaşkanı veya bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararlarının ayrıca onaylanması gerekmez. Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmüne, 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem şeklinde düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisinde Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Üçüncü koşul olan aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanununun "Amaç" başlıklı 1.maddesinde, "Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
" hükmüne, 3. maddesinde, "Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamaz.
" hükmüne, 8. maddesinin (d) bendinde "Arazi kullanımı ve yapılaşmada sadece mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planları kararlarına uyulur." hükmüne, 20. maddesinde "Yapı: a) Kuruluş veya kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan arazi, arsa veya parsellerde, b) Kuruluş veya kişilerce, kendisine ait tapusu bulunmamakla beraber kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleri ile, İmar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir" hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun tanımlar başlıklı 5. maddesinde uygulama imar planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılabileceği, kamulaştırma yapılabilmesi için ilgili idare tarafından kamu yararı kararının alınması gerektiği, onaylı imar planı veya ilgili Bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre gerçekleştirilecek bir hizmetin söz konusu olduğu durumlarda ise kamu yararı kararı alınmasına gerek bulunmadığı, taşınmazın, imar planında tahsis edildiği amaç doğrultusunda kullanılmasının zorunlu olduğu, dolayısıyla bir taşınmazın imar planında yer alan kullanım kararı dışındaki bir amaçla kamulaştırılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde bulunan, Hazine adına kayıtlı toplam 2.827.565,63 m2 büyüklüğündeki orman arazisinin 1.272.588,19 m2'lik bölümünün 19/03/2018 tarihinde, 1.554.977,44 m2'lik bölümünün ise 17/04/2020 tarihinde, İçişleri Bakanlığınca (Emniyet Genel Müdürlüğü) savunma ve güvenlik amaçlı kullanılmasına, Konya Orman Bölge Müdürlüğü tarafından, 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ve o günkü orman kadastro durumuna göre 49 yıllığına izin verildiği; söz konusu saha içerisinde kalan dava konusu taşınmazın, Hazine adına kayıtlı olmayıp, 09/02/2011 tarihinde davacı şirket adına tapuda tescil edildiği; nitekim anılan Bölge Müdürlüğü tarafından, orman sınırları üzerinde yapılan güncelleme çalışmaları sonucunda, belirtilen sahada mülkiyeti özel şahıslara ait parsellerin bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, özel mülkiyete tabi bu alanların izin sahasından çıkarılması için gerekli başvuruların yapılmasını teminen, Emniyet Genel Müdürlüğüne, 15/09/2021 ve 24/12/2021 tarihlerinde yazılı bildirimlerde bulunulduğu; Danıştay Altıncı Dairesinin 24/05/2023 tarihli, E:2023/1166 sayılı ara kararına Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından verilen cevapta ise, söz konusu alanda, 2000 kişilik cami, 8 adet eğitim atış poligonu, cephanelikler, derslik, gözetleme kulesi, prekast depo binalarının yapılmasının ve yakın bir zamanda da Uluslararası Eğitim Merkezi kurulmasının planlandığının, bu kapsamda, izin sahasında, 17.100 m2'lik kapalı alandan meydana gelen ve 4 ayrı hizmet binasının yapımını içeren inşaat işinin, 28/07/2021 tarihinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca ihale edilmesi üzerine sahanın ihaleyi kazanan şirkete teslim edildiğinin ve 25/08/2021 tarihinde de bu şirket tarafından inşai faaliyetlere başlanıldığının, Konya Kadastro Müdürlüğünce tapu kayıtlarının zemine aplike edilmesi suretiyle yapılan sayısallaştırma çalışmaları sonucunda izin sahasında özel mülkiyete tabi taşınmazların da bulunduğunun, söz konusu şirketin inşai faaliyetlere başlamasından sonra anlaşıldığının belirtildiği; davacı şirket tarafından ise, anılan taşınmazda Güneş Enerji Santrali (GES) kurulması amacıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına yapılan başvurular sonucunda gerekli izinlerin alındığının, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda gerekli değişikliklerin yaptırıldığının belirtildiği; dava konusu taşınmazın, Konya-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan ve Spor Alanı", 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında "Park ve Yeşil Alan" içerisinde kaldığı; 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında ise rekreasyon alanı olarak belirlendiği; Konya Büyükşehir Belediye Meclisinin 16/04/2021 tarihli, 333 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına Rekreasyon Alanına "Enerji Üretim Alanı (Güneş Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi ve İletim Tesisleri Alanı) yapılabilir." şeklinde plan notu ilave edilmesine ilişkin değişikliğin onaylandığı; anılan Meclisin … tarihli, … sayılı kararıyla da, söz konusu plan notuna göre hazırlanan, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına Rekreasyon Alanına, "Enerji Üretim Alanı [(Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesisi Alanı) (Güneş Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi ve İletim Tesisleri Alanı" yapılabilir." şeklinde plan notu eklenmesine ilişkin Meram Belediye Meclisinin 21/05/2021 tarihli, 79 sayılı kararıyla uygun görülen değişikliğin onaylandığı; Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında, söz konusu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın; … tarihli, E:…,K:… sayılı kararıyla reddine karar verildiği; imar planlarında, dava konusu taşınmazın savunma ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasına imkan veren herhangi bir kullanım kararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
İmar Kanununun yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca, taşınmazların, bulundukları alana ilişkin her ölçekteki imar planında tahsis edildikleri amaç doğrultusunda kullanılmasının zorunlu olduğu açıktır. Dolayısıyla, bir taşınmazın, imar planlarında yer alan kullanım kararı dışındaki bir amaçla kamulaştırılması da mümkün bulunmadığından, dava konusu taşınmazın, alanda geçerli 1/100.000, 1/25.000, 1/5.000 ve 1/1000 ölçekli plan esaslarına aykırı maksatlar için kullanılmasına olanak sağlayan dava konusu Cumhurbaşkanı kararında bu nedenle hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 25/01/2023 tarih ve 6734 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının davacı parseli yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
26/01/2023 tarih ve 32085 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/01/2023 tarih ve 6734 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla,Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı, mülkiyeti davacı şirkete ait olan taşınmazın, savunma ve güvenlik amaçlı bina tesisi ve eğitim atış tatbikat sahası yapılmak üzere İçişleri Bakanlığına (Emniyet Genel Müdürlüğü) tahsis edilmiş bulunan alan içerisinde kalmasından dolayı tesis güvenliği ile can ve mal güvenliği açısından risk teşkil etmesi nedeniyle, anılan Bakanlık tarafından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, anılan kararın iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, "İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler." hükmüne; 6. maddesinin 3. fıkrasında, "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanununun 27. maddesinde ise, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından, mal sahibi adına, 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği ve anılan Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlenmiştir.
Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun "Amaç" başlıklı 1.maddesinde, "Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
" hükmüne; "Genel esas" başlıklı 3. maddesinde, "Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamaz.
" hükmüne; "İstisnalar" başlıklı 4. maddesinde, "(1) 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu Kanunun ilgili maddelerine uyulmak kaydı ile 2960 sayılı İstanbul Boğaziçi Kanunu ve 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ile diğer özel kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu Kanunun özel kanunlara aykırı olmayan hükümleri uygulanır. (2) Türk Silahlı Kuvvetlerine, Sahil Güvenlik Komutanlığına, Jandarma Genel Komutanlığına ve Emniyet Genel Müdürlüğüne ait harekat, eğitim ve savunma amaçlı yapılar için bu Kanun hükümlerinden hangisinin ne şekilde uygulanacağı Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından müştereken belirlenir." hükmüne; "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin (d) bendinde, "Arazi kullanımı ve yapılaşmada sadece mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planları kararlarına uyulur." hükmüne; "Yapı" başlıklı 20. maddesinde "Yapı: a) Kuruluş veya kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan arazi, arsa veya parsellerde, b) Kuruluş veya kişilerce, kendisine ait tapusu bulunmamakla beraber kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleri ile, İmar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir." hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 5. maddesinde, nazım imar planı, "varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan" olarak; uygulama imar planı ise, "tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan" olarak tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak, bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma usulünde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, aynı Kanunun 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanunun 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından aynı Kanunun 8. maddesine göre idarenin uzlaşma yoluyla satın alma usulünün denenmesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, aynı Kanunun 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin başvurusu üzerine, mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir istisnai usul olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanınca acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra makul süre içerisinde taşınmaza el konulması amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili idarenin başvurusu üzerine verilecek el koyma kararı, el konulan taşınmazdan yararlanma imkanı sağlamakta, tescile ilişkin karar verilmediğinden tapuda mülkiyetin el değiştirmesi sonucunu doğurmamaktadır.
Dolayısıyla, el koyma kararından sonra, idarenin taşınmazın mülkiyetinin devrini sağlayabilmesi için, kamulaştırma sürecinin diğer aşamalarını, yani olağan kamulaştırma prosedürünün gereklerini yerine getirme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda; idare tarafından, taşınmazın uzlaşma yoluyla satın alınmasının denenmesi, uzlaşma sağlanamazsa, 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında, Mahkemece taşınmaz malikine gönderilen ve 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabileceği ihtarını içeren meşruhatlı tebligat üzerine, malik tarafından kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının iptali istemiyle görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde dava açılabileceği; bu davada, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının hukuka uygunluk denetiminin yapılacağı ve taşınmaz malikinin iddialarının incelenebileceği açıktır.
Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada, ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesidir.
Görüldüğü üzere, acele kamulaştırma usulü, idareye taşınmazlara olağan kamulaştırma usulüne göre daha hızlı ve kolay biçimde el konulmasını sağladığından, bireyin mülkiyet hakkının korunması bakımından da temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin anayasal ilkelere uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir. İdarelerin kamusal bir hizmetin görülmesinde gecikme yaşanması halinde daha fazla kayba uğramasının önüne geçilebilmesi amacıyla bu istisnai yola başvurması sonucunda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından yoksun kalmasına yol açılacağından, hizmetin gerçekleştirilmesinde amaçlanan kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil dengenin bozulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkından yoksun bırakma sonucunu doğuracak olması nedeniyle kesin, açık, öngörülebilir, belirli koşullar altında usulüne uygun olarak tesis edilmesi gerekmekte olup, olağan kamulaştırma usulünün malike sağladığı tüm güvenceleri ortadan kaldırmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır. (AYM; Ali Ekber Akyol ve diğerleri, 16/2/2017 tarihli, başvuru no: 2015/17451 kararı)
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği de açıktır.
Bu kapsamda, acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağı tabiidir.
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulması, işlemin temel dayanağını teşkil etmektedir. Acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği açıktır.
Dosyanın ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; Konya İli, Meram İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde bulunan, Hazine adına kayıtlı toplam 2.827.565,63 m2 büyüklüğündeki orman arazisinin 1.272.588,19 m2'lik bölümünün 19/03/2018 tarihinde, 1.554.977,44 m2'lik bölümünün ise 17/04/2020 tarihinde, İçişleri Bakanlığınca (Emniyet Genel Müdürlüğü) savunma ve güvenlik amaçlı kullanılmasına, Konya Orman Bölge Müdürlüğü tarafından, 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ve o günkü orman kadastro durumuna göre 49 yıllığına izin verildiği; söz konusu saha içerisinde kalan dava konusu taşınmazın, Hazine adına kayıtlı olmayıp, 09/02/2011 tarihinde davacı şirket adına tapuda tescil edildiği; nitekim anılan Bölge Müdürlüğü tarafından, orman sınırları üzerinde yapılan güncelleme çalışmaları sonucunda, belirtilen sahada mülkiyeti özel şahıslara ait parsellerin bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, özel mülkiyete tabi bu alanların izin sahasından çıkarılması için gerekli başvuruların yapılmasını teminen, Emniyet Genel Müdürlüğüne, 15/09/2021 ve 24/12/2021 tarihlerinde yazılı bildirimlerde bulunulduğu; Dairemizin 24/05/2023 tarihli, E:2023/1166 sayılı ara kararına Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından verilen cevapta ise, söz konusu alanda, 2000 kişilik cami, 8 adet eğitim atış poligonu, cephanelikler, derslik, gözetleme kulesi, prekast depo binalarının yapılmasının ve yakın bir zamanda da Uluslararası Eğitim Merkezi kurulmasının planlandığının, bu kapsamda, izin sahasında, 17.100 m2'lik kapalı alandan meydana gelen ve 4 ayrı hizmet binasının yapımını içeren inşaat işinin, 28/07/2021 tarihinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca ihale edilmesi üzerine sahanın ihaleyi kazanan şirkete teslim edildiğinin ve 25/08/2021 tarihinde de bu şirket tarafından inşai faaliyetlere başlanıldığının, Konya Kadastro Müdürlüğünce tapu kayıtlarının zemine aplike edilmesi suretiyle yapılan sayısallaştırma çalışmaları sonucunda izin sahasında özel mülkiyete tabi taşınmazların da bulunduğunun, söz konusu şirketin inşai faaliyetlere başlamasından sonra anlaşıldığının belirtildiği; davacı şirket tarafından ise, anılan taşınmazda Güneş Enerji Santrali (GES) kurulması amacıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına yapılan başvurular sonucunda gerekli izinlerin alındığının, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda gerekli değişikliklerin yaptırıldığının belirtildiği; dava konusu taşınmazın, Konya-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan ve Spor Alanı", 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında "Park ve Yeşil Alan" içerisinde kaldığı; 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında ise rekreasyon alanı olarak belirlendiği; Konya Büyükşehir Belediye Meclisinin 16/04/2021 tarihli, 333 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına Rekreasyon Alanına "Enerji Üretim Alanı (Güneş Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi ve İletim Tesisleri Alanı) yapılabilir." şeklinde plan notu ilave edilmesine ilişkin değişikliğin onaylandığı; anılan Meclisin 18/06/2021 tarihli, 2021/492 sayılı kararıyla da, söz konusu plan notuna göre hazırlanan, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına Rekreasyon Alanına, "Enerji Üretim Alanı [(Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesisi Alanı) (Güneş Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi ve İletim Tesisleri Alanı" yapılabilir." şeklinde plan notu eklenmesine ilişkin Meram Belediye Meclisinin 21/05/2021 tarihli, 79 sayılı kararıyla uygun görülen değişikliğin onaylandığı; Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında, söz konusu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada; … tarihli, E:… sayılı kararla, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda, özetle, taşınmazın "Enerji Üretim Alanı" olarak kullanılabilmesi için, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda bu amaçla kullanım kararı getirilmesi gerektiği, bunun plan notlarıyla sağlanamayacağı gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verildiği; imar planlarında, dava konusu taşınmazın savunma ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasına imkan veren herhangi bir kullanım kararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
İmar Kanununun yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca, taşınmazların, bulundukları alana ilişkin her ölçekteki imar planında tahsis edildikleri amaç doğrultusunda kullanılmasının zorunlu olduğu açıktır. Dolayısıyla, bir taşınmazın, imar planlarında yer alan kullanım kararı dışındaki bir amaçla kamulaştırılması da mümkün bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta; dava konusu taşınmazın, Konya-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan ve Spor Alanı", 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında "Park ve Yeşil Alan", 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarında "Rekreasyon Alanı" içerisinde yer aldığı; ... İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen E:… sayılı dosyasında açılan davanın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına, rekreasyon alanlarında enerji üretim alanı yapılabileceğine ilişkin plan notu eklenmesinden ibaret olan değişikliğin iptali istemine yönelik olduğu; dolayısıyla .... İdare Mahkemesinin anılan plan notuna ilişkin ... tarihli, E:... sayılı yürütmenin durdurulması kararının imar planlarındaki yukarıda belirtilen fonksiyonlarında hukuken herhangi bir değişiklik yaratmadığı; sonuç olarak, imar planlarında, taşınmazın, savunma ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasına olanak sağlayan herhangi bir kullanım kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; bir taşınmazın savunma ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasında, somut olayın niteliğine göre acelelik halinin bulunabileceği açık olmakla birlikte; davacıya ait taşınmazın, alanda geçerli 1/100.000, 1/25.000, 1/5.000 ve 1/1000 ölçekli plan esaslarına aykırı maksatlar için kullanılması mümkün olmadığından, dava konusu Cumhurbaşkanı kararında bu nedenle hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, her ne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü Konya Özel Harekat Müdürlüğünün 27/05/2024 tarihli yazısında davacıya ait taşınmazı da içeren bölgenin, 21/05/2024 tarihli, 8507 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 3 ve 4. maddeleri uyarınca özel güvenlik bölgesi olarak belirlendiği ve bu karar doğrultusunda söz konusu alanın imar planlarında da bu şekilde gösterilmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Meram Belediyesi Başkanlığı ile gerekli iş ve işlemlerin başlatıldığı belirtilmiş ise de, idari işlemlerin hukuki denetimlerinin işlemin tesis edildiği tarihteki duruma göre yapılmasının gerektiği, dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla da imar planlarında alanın savunma ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasına olanak sağlayan herhangi bir kullanım kararının bulunmadığı; bununla birlikte, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile ilgili yönetmelik hükümlerinde, özel güvenlik bölgesi olarak belirlenen alanlarla ilgili olarak, İmar Kanununun yukarıda yer verilen 4. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, anılan Kanun hükümlerinin uygulanmasını engelleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, aynı maddenin 2. fıkrası kapsamında, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu yönde müştereken alınmış bir kararın da bulunmadığı dikkate alındığında, idarenin söz konusu beyanlarının sonucu etkiler mahiyette olmadığı değerlendirilmiştir. Kaldı ki, imar planlarında gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra, davacıya ait taşınmazın aynı amaçla yeniden kamulaştırılmasında hukuki bir engel bulunmadığı da açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 26/01/2023 tarih ve 32085 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/01/2023 tarih ve 6734 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmasız işler için belirlenen …TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 30/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!