WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 6. DAIRE

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/4427 E.  ,  2024/2980 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/4427
Karar No : 2024/2980

DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ: Huk. Müşv. …

DAVANIN KONUSU : Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 12/04/2022 tarihli işlemiyle onaylanan “8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri” başlıklı plan notunun yeniden düzenlenmesine ilişkin Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Danıştay Altıncı Dairesinin 30/06/2021 tarih ve E:2021/2376 sayılı kararıyla önceki plan notunun yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği bu karara karşı yapılan itirazın gerekçeli olarak reddine dair Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2021/746 sayılı kararı üzerine dava konusu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile yeniden düzenlenen plan notunun da önceki plan notu ile aynı içerikte ve dolayısıyla anılan yargı kararına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile yeniden düzenlenen 8.22. sayılı plan notunun Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2021/746 sayılı kararına uygun olduğu, plan notu ile GES ve RES için ayrı HES'ler için ayrı olmak üzere bilimsel ve detaylı araştırmalara dayanan ve alt ölçekli planları yönlendirecek bir dizi ilke ve stratejinin belirlendiği, dava dilekçesindeki iddiaların soyut ve dayanaksız oldukları, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu plan notunun ilk iki bendi yönünden davanın reddi, plan hükmünün üçüncü bendi yönünden dava konusu çevre düzeni planı değişikliğiyle yeniden düzenlenen plan hükmünün üçüncü bendi ile herhangi bir kriter belirlenmeksizin 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına ve bu planlara konu yenilenebilir enerji üretim alanı projelerine doğrudan geçerlik tanınmasında imar mevzuatı, şehircilik ilkeleri ile planlama esasları ve yargı kararlarına uyarlık bulunmadığından iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ: Dava; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 12/04/2022 tarihli işlemiyle onaylanan “8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri” başlıklı plan hükmünün yeniden düzenlenmesine ilişkin Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu plan değişikliğinden önce, Çevre ve Orman Bakanlığınca 09/03/2011 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/06/2019 tarih ve E:2018/3405, K:2019/2906 sayılı kısmen bozma kararına uyularak verilen, Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2020 tarih ve E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararıyla; anılan planın, "Enerji üretim alanlarında ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan izinler ve/veya enerji piyasası düzenleme kurumunca verilecek lisans kapsamında, Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşünün alınması kaydı ile bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın, imar planlarının ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda, ilgili idaresince onaylanmasını müteakip uygulamaya geçileceği..." düzenlemesini içeren 8.30.1 sayılı plan hükmünün iptaline karar verildiği ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/04/2021 tarihli, E:2020/3178, K:2021/712 sayılı kararıyla anılan Daire kararının kesin olarak onandığı; bunun üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 03/12/2020 tarihli işlemiyle onaylanan "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmünün yeniden düzenlenmesine ilişkin Aydın - Muğla - Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, planın yürütülmesinin durdurulması yolunda verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 30/06/2021 tarih ve E:2021/2376 sayılı kararına yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2021/746 sayılı kararıyla gerekçeli olarak reddine ilişkin kararda,"... Dava konusu plan hükmüyle, RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerinin, açıkça belirtilmese de çevre düzeni planında değişikliğe gerek kalmaksızın, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planlarında düzenlenmesine imkan tanındığı görülmektedir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin çevre düzeni planlarında değerlendirilmesinin esas olduğu düzenlenmiştir.
RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerine ilişkin projelerin de ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren türden olabileceği açıktır.
Ancak dava konusu plan hükmünde, anılan enerji yatırımlarının ülke veya bölge düzeyinde karar gerektirecek büyük projelerden olup olmadığını ortaya koyabilecek nitelikte mer'i mevzuat düzenlemeleriyle de uyumlu bilimsel bir kriter geliştirilmediği anlaşıldığından, dava konusu plan hükmünde bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
- Dava konusu plan hükmüyle RES, GES ve JES'lere ilişkin olarak, bazı yer seçim kriterlerinin düzenlendiği görülmektedir.
Çoğunluğu zaten mer'i mevzuatımızda uyulması gereken kurallardan oluştuğu anlaşılan bu yer seçim kriterlerinin, çevre düzeni planı özelinde, yerleşme ve sektörler arasında ilişkilerin kurulması ile koruma-kullanma dengesinin sağlanmasına hizmet edecek türden olmadığı, genel kurallar getirdiği anlaşılmaktadır.
Mevzuat düzenlemelerinden farklı olarak, sadece, RES, GES ve JES'lerle ilgili, çevre düzeni planında; doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, sulak alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda, imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı "Ekosistem Değerlendirme Raporu" adı altında bilimsel bir rapor hazırlanmasının zorunlu kılındığı, ancak anılan bu raporun içeriği ve hangi uzmanlar tarafından hazırlanması gerektiğine ilişkin yeterli açıklıkta bir düzenleme yapılmadığı anlaşılmaktadır... Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin, çevre düzeni planlarında değerlendirilmesinin esas olduğu düzenlendiği halde, anılan düzenleme ile, 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına, bu planla gerçekleştirilecek HES projelerinin niteliği belirlenmeksizin ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan hükmünün yargı kararıyla iptaline karar verilmesine rağmen geçerlik tanındığı anlaşılmaktadır.
Halbuki, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük proje niteliği taşıyan HES projelerinin de çevre düzeni planında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anılan yargı kararına binaen, HES projeleri açısından da, gerçekleştirilmek istenilen yatırımın ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine de uygun kriterler geliştirilmesi gerekirken, herhangi bir kriter belirlenmeksizin, 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına ve bu planlara konu her türlü HES projelerine doğrudan geçerlik tanınmasında imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarına uyarlık bulunmamaktadır... ÇED Yönetmeliği'nde, çevresel etki değerlendirmesi sadece HES projeleri için değil diğer yenilenebilir enerji tesisleri ve hatta belli bir uzunluktaki enerji iletim hatları için de bir zorunluluk olarak öngörüldüğü halde, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğiyle, bu ayrımın, yalnızca 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projeleri açısından yapıldığı, ÇED gerektiren diğer yenilenebilir enerji tesisleri ve enerji iletim hatları açısında böyle bir kritere yer verilmediği anlaşılmakta olup; bu haliyle dava konusu plan hükmünün çelişki arz ettiği açıktır.
Başka bir deyişle, ÇED Yönetmeliği referans alınmak suretiyle yalnızca 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projelerine ilişkin kriter belirlenmesi tercihinin hukuken yerinde bir yaklaşım olarak değerlendirilme imkanı bulunmamaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının yeniden düzenlenen dava konusu "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmü ile; gerçekleştirilmek istenilen enerji yatırımlarının, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine uygun kriterler geliştirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu plan hükmünde, imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır..." gerekçesine yer verilmiş; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bu kararı uyarınca, dava konusu “8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri” başlıklı plan hükmünün yeniden düzenlenmesine ilişkin Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 12/04/2022 tarihli işlemiyle onaylanmış; daha sonra Danıştay Altıncı Dairesinin 07/12/2022 tarih ve E:2021/2376, K:2022/10709 sayılı kararıyla 03/12/2020 tarihli işlemiyle onaylanan plan notunun. iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/09/2023 tarih ve E:2023/1113, K:2023/1703 sayılı kararıyla onanmıştır.
Dava konusu "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmünün 1. ve 2. bentlerine ilişkin inceleme:
“8.22.1. 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanuna uygun olarak yapılması planlanan yenilenebilir enerji tesislerinde, enerji piyasası düzenleme kurumundan alınacak izin kapsamında, ülke ve bölge ölçeğinde yatırım kararı niteliği taşıyan hidroelektrik santrallerde kurulu gücü 10 MW, rüzgar enerji santrallerinde türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MW, biyokütle enerji santrallerinde kurulu gücü 10 MW, jeotermal enerji santrallerinde ısıl kapasitesi 20 MW, güneş enerji santrallerinde proje alanı 20 hektar veya kurulu gücü 10 MW ve üzeri tesisler için çevre düzeni planında değişiklik yapılması zorunludur. Kurulu gücü bu değerlerin altındaki projelerde imar planı süreçleri, bu planda belirlenen kriterlere uygun olarak ilgili idaresince sonuçlandırılır.
8.22.2. Ülke ve bölge ölçeğinde yatırım kararı niteliği taşımayan yenilenebilir enerji üretim alanlarının yer seçiminde şu kriterlere uyulacaktır:
- 6831 sayılı “Orman Kanunu" kapsamında kalan alanlardaki yatırımların gerekli izinler alınarak öncelikli olarak orman niteliğini kaybetmiş alanlarda gerçekleştirilmesi esastır.
- Tarımsal üretim amaçlı korunması esas olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında kalan tarım arazilerinde yapılacak olan yatırımlarda 5403 sayılı Kanun hükümleri kapsamında “tarım dışı amaçla kullanım izni”nin alınması zorunludur.
- ÇDP'de doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, suluk alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olabilecek olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı ekosistem değerlendirme raporu hazırlanması zorunludur. Ekosistem değerlendirme raporu, planlama bölgesindeki üniversitelerin ilgili bölümlerince yatırıma konu alanın özelliklerine göre belirlenecek uzman kişilerce hazırlanır. Bu alanlarda ilgili mevzuat hükümleri ve ekosistem değerlendirme raporu doğrultusunda uygulama yapılacaktır.
- İmar planı aşamasında, jeolojik etüt raporuna uyulacaktır.
Plan sınırı içerisinde bulunan kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, özel çevre koruma bölgesi, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı gibi özel kanunlara tabi alanlarda ilgili kanun hükümleri çerçevesinde ilgili kurumlardan uygun görüş alınacaktır." düzenlemesi getirilmiştir.
Dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile yeniden düzenlenen 8.22 sayılı plan hükmünün 1 ve 2. bentlerinin incelenmesinden; gerekçelerine yukarıda yer verilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına uygun olarak, bölgesel ya da bazı durumlarda ülke düzeyinde etkileri olan büyük projelere yönelik alt ölçekli planları yönlendirecek temel ilke ve politikaları içeren hükümlerin düzenlendiği, RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerine ilişkin projelerin ülke veya bölge düzeyinde karar gerektirecek büyük projelerden olup olmadığını ortaya koyabilecek nitelikte mer'i mevzuat düzenlemeleriyle de uyumlu bilimsel kriterlerin geliştirildiği, RES, GES ve JES'lere ilişkin olarak düzenlenen yer seçim kriterlerinin, çevre düzeni planı özelinde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük enerji yatırımları ile diğerleri arasında ayrım yapılmasına hizmet eder nitelikte olduğu ve mevzuat gereğince çevre düzeni planı ölçeğinde değerlendirme gerektiren kararların alt ölçekli planlara bırakılmadığı anlaşıldığından, anılan bentlerde imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
"8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmünün 3. bendine ilişkin inceleme:
Dava konusu 8.22. maddenin 3. bendinde, "Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/06/2020 tarihli ve E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararı uyarınca 15/06/2020 tarihinden önce ilgili mevzuata uygun olarak imar planı onaylanmış olan yenilenebilir enerji üretim alanlarına ilişkin imar planları geçerlidir. Projeye bağlı teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda söz konusu imar planlarına ilişkin değişiklikler ilgili idaresince onaylanabilir.” düzenlemesi yapılmıştır.
Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar
ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez." hükmüne; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kararların sonuçları" başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan 8.22. maddenin 3. bendinde, Aydın - Muğla - Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan hükmünün iptali yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararının verildiği tarih olan 15/06/2020 tarihi esas alınmak suretiyle yapılan ayrıma göre, bu tarihten önce ilgili mevzuata uygun olarak onaylanmış yenilenebilir enerji üretim alanlarına ilişkin imar planlarına geçerlik tanınarak, teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda bu planlarda ilgili idaresince değişiklik yapılabileceği yolunda yapılan düzenleme ile 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına, bu planlara konu enerji üretim alanlarının niteliği belirlenmeksizin ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan hükmünün yargı kararıyla iptaline karar verilmesine rağmen geçerlik tanındığı, böylelikle yargı kararına aykırı bir değişikliğe gidildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile yeniden düzenlenen 8.22.3 sayılı plan hükmünde yargı kararlarına ve hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davan konusu Çevre Düzeni Planı değişikliğinin 8.22. maddesinin 3. bendinin iptaline, davanın 8.22. maddenin 1 ve 2. bentlerine ilişkin bölümüne ilişkin kısmının reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 15/05/2024 tarihinde, davacı vekili Av. …'un ve davalı idare vekili Hukuk Müşaviri …'ün geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Mülga Çevre ve Orman Bakanlığının 09/03/2011 tarihli işlemiyle onaylanan Aydın - Muğla - Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılan davada, son aşamada Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2020 tarih ve E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararıyla anılan planın "Enerji üretim alanlarında ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan izinler ve/veya enerji piyasası düzenleme kurumunca verilecek lisans kapsamında, Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşünün alınması kaydı ile bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın, imar planlarının ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda, ilgili idaresince onaylanmasını müteakip uygulamaya geçileceği..." düzenlemesini içeren 8.30.1 sayılı plan notunun iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/04/2021 tarih ve E:2020/3178, K:2021/712 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin kesinleşen bu kararı uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 03/12/2020 tarihli işlemiyle onaylanan "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan notunun yeniden düzenlenmiştir. Yeniden düzenlenen "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan notu;
"Enerji Üretim Alanları Ve Enerji İletim Tesisleri
8.22.1. Rüzgar, güneş ve jeotermal üretim alanlarında aşağıda düzenlenen yer seçimi kriterlerine uyulması ve Bakanlığın görüşünün alınması koşuluyla ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan izinler ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca verilecek lisans kapsamında, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planları, ilgili idaresince onaylanır ve veri tabanına işlenmek üzere Bakanlığa gönderilir.
Rüzgar, güneş ve jeotermal üretim alanlarının yer seçiminde şu kriterlere uyulacaktır:
-6381 sayılı "Orman Kanunu" kapsamında kalan alanlardaki yatırımların gerekli izinler alınarak öncelikli olarak orman niteliğini kaybetmiş alanlarda gerçekleştirilmesi esastır.
-Tarımsal üretim amaçlı korunması esas olan 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında kalan tarım arazilerinde yapılacak olan yatırımlarda 5403 sayılı Kanun hükümleri kapsamında "tarım dışı amaçla kullanım izni"nin alınması zorunludur.
-ÇDP'de doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, sulak alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olabilecek olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı ekosistem değerlendirme raporu hazırlanması zorunludur. Bu alanlarda ilgili mevzuat hükümleri ve ekosistem değerlendirme raporu doğrultusunda uygulama yapılacaktır.
-İmar planı aşamasında, jeolojik etüt raporuna uyulacaktır.
-Plan sınırı içerisinde bulunan kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, özel çevre koruma bölgesi, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı gibi özel kanunlara tabi alanlarda ilgili kanun hükümleri çerçevesinde ilgili kurumlardan uygun görüş alınacaktır.
8.22.2 Hidrolik Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Alanlarının Yer Seçiminde Aşağıdaki Kriterlere Uyulacaktır:
-Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/06/2020 tarihli ve E:2020/1449 - K:2020/5369 sayılı kararı uyarınca 15/06/2020 tarihinden önce ilgili mevzuata uygun olarak imar planı onaylanmış olan hidroelektrik santralleri (HES) projelerinin imar planları geçerlidir. Projeye bağlı teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda söz konusu imar planlarına ilişkin değişiklikler ilgili idaresince onaylanabilir.
-15/06/2020 tarihinden itibaren; havza bütününde ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde her türlü koruma tedbirlerine ilişkin süreçler tamamlandıktan sonra hidroelektrik santralleri (HES) projelerinde izin verilebilir.
-HES'ler, ilgili idarece (Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) yatırıma konu akarsu havzası düzeyinde yapılacak olan ayrıntılı araştırma ve değerlendirmelere dayalı ÇED Yönetmeliği kapsamında ÇED sürecine konu edilir. ÇED süreci sonunda ÇED olumlu kararı verilen projeler çevre düzeni planı değişiklik teklifi olarak değerlendirilmek üzere Bakanlığa sunulur. ÇED yönetmeliğine tabi olmayan veya "ÇED Gerekli Değildir Kararı" alınmış olan HES projelerine ilişkin alt ölçekli planlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve ilgili diğer kurum ve kuruluşların uygun görüşünün alınmasını takiben ilgili idaresince onaylanabilir.
8.22.3. 5436 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'da tanımlanan diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının (GES, RES, JES ve HES dışında) üretim alanlarında, ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan izinler ve enerji piyasası düzenleme kurumunca verilecek lisans kapsamında, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planları, ilgili idaresince onaylanır ve planlar veri tabanına işlenmek üzere Bakanlığa gönderilir."
8.22.4 Enerji iletim tesislerinde, Bakanlığın uygun görüşü alınması koşuluyla, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planları, ilgili idaresince onaylanır ve planlar bilgi için Bakanlığa gönderilir." şeklindedir.
Anılan plan notuna ilişkin Aydın - Muğla - Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 30/06/2021 tarih ve E:2021/2376 sayılı kararıyla anılan planın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, davalı idarece bu karara karşı itirazda bulunulmuş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2021/746 sayılı kararıyla itirazın gerekçeli olarak reddine dair kararda;" - Dava konusu plan hükmüyle, RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerinin, açıkça belirtilmese de çevre düzeni planında değişikliğe gerek kalmaksızın, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planlarında düzenlenmesine imkan tanındığı görülmektedir. Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin çevre düzeni planlarında değerlendirilmesinin esas olduğu düzenlenmiştir. RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerine ilişkin projelerin de ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren türden olabileceği açıktır.Ancak dava konusu plan hükmünde, anılan enerji yatırımlarının ülke veya bölge düzeyinde karar gerektirecek büyük projelerden olup olmadığını ortaya koyabilecek nitelikte mer'i mevzuat düzenlemeleriyle de uyumlu bilimsel bir kriter geliştirilmediği anlaşıldığından, dava konusu plan hükmünde bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
- Dava konusu plan hükmüyle RES, GES ve JES'lere ilişkin olarak, bazı yer seçim kriterlerinin düzenlendiği görülmektedir. Çoğunluğu zaten mer'i mevzuatımızda uyulması gereken kurallardan oluştuğu anlaşılan bu yer seçim kriterlerinin, çevre düzeni planı özelinde, yerleşme ve sektörler arasında ilişkilerin kurulması ile koruma-kullanma dengesinin sağlanmasına hizmet edecek türden olmadığı, genel kurallar getirdiği anlaşılmaktadır.Mevzuat düzenlemelerinden farklı olarak, sadece, RES, GES ve JES'lerle ilgili, çevre düzeni planında; doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, sulak alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda, imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı "Ekosistem Değerlendirme Raporu" adı altında bilimsel bir rapor hazırlanmasının zorunlu kılındığı, ancak anılan bu raporun içeriği ve hangi uzmanlar tarafından hazırlanması gerektiğine ilişkin yeterli açıklıkta bir düzenleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar, 04/04/2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'nde "Ekosistem Değerlendirme Raporu"nun bir tanımı yer almakta ise de, sulak alanların, dava konusu plan hükmünde düzenlenen hassas alanlardan yalnızca biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, diğer bahsi geçen hassas alanlar için de hazırlanması zorunlu kılınan "Ekosistem Değerlendirme Raporu"nun, bu haliyle belirsizlik arz ettiği açıktır. Dolayısıyla, dava konusu plan hükmünde, RES, GES ve JES'lere ilişkin olarak düzenlenen yer seçim kriterlerinin, çevre düzeni planı özelinde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük enerji yatırımları ile diğerleri arasında ayrım yapılmasına hizmet eder nitelikte olmadığı ve mevzuat gereğince çevre düzeni planı ölçeğinde değerlendirme gerektiren kararların alt ölçekli planlara bırakılmasına neden olacağı sonucuna varıldığından, dava konusu plan hükmünde bu yönüyle de imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
- Dava konusu plan hükmüyle, HES'lere ilişkin olarak, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan hükmünün iptali yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararının verildiği tarih olan 15/06/2020 tarihi esas alınmak suretiyle bir ayrım yapıldığı, buna göre, bu tarihten önce ilgili mevzuata uygun olarak imar planları onaylanmış HES projelerine ilişkin imar planlarına geçerlik tanınarak, teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda bu planlarda ilgili idaresince değişiklik yapılabileceğinin düzenlendiği görülmektedir.Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin, çevre düzeni planlarında değerlendirilmesinin esas olduğu düzenlendiği halde, anılan düzenleme ile, 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına, bu planla gerçekleştirilecek HES projelerinin niteliği belirlenmeksizin ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan hükmünün yargı kararıyla iptaline karar verilmesine rağmen geçerlik tanındığı anlaşılmaktadır.Halbuki, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük proje niteliği taşıyan HES projelerinin de çevre düzeni planında değerlendirilmesi gerekmektedir.Anılan yargı kararına binaen, HES projeleri açısından da, gerçekleştirilmek istenilen yatırımın ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine de uygun kriterler geliştirilmesi gerekirken, herhangi bir kriter belirlenmeksizin, 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına ve bu planlara konu her türlü HES projelerine doğrudan geçerlik tanınmasında imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarına uyarlık bulunmamaktadır.
- Dava konusu plan hükmüyle, 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projeleriyle ilgili ise; Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gereklidir ve ÇED Gerekli Değildir kararı alınan projeler ayrımına gidildiği, ÇED Olumlu kararı verilen projelerin çevre düzeni planı değişikliğine konu edilmesi gerektiğine, ÇED Yönetmeliği'ne tabi olmayan ya da ÇED Gerekli Değildir kararı verilen projelerin ise alt ölçekli imar planlar ile gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Dava konusu çevre düzeni planı değişikliğinde, 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projeleriyle ilgili, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'ndeki düzenlemeler referans alınmak suretiyle bir kriter geliştirildiği anlaşılmaktadır. 24/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ile, gerçekleştirilmesi planlanan bazı projeler, çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesi ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların belirlenmesi amacıyla ÇED sürecine tabi kılınmıştır. Buna göre, bazı projelerin doğrudan, bazı projelerin ise seçme-eleme kriterleri çerçevesinde yapılacak değerlendirme neticesinde varılacak sonuca göre ÇED sürecine tabi tutulması gerekmektedir. Anılan Yönetmeliğin; ek-1 listesinde, çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projelerin listesine, ek-2 listesinde ise seçme-eleme kriterlerinin uygulanacağı projelerin listesine yer verilmiştir. Bu kapsamda; kurulu gücü 10 MWm ve üzeri olan hidroelektrik santralleri, türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgar enerji santralleri, jeotermal kaynağın çıkartılması ve kullanılması (Isıl kapasitesi 20 MWe ve üzeri), proje alanı 20 hektar ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWe ve üzerinde olan güneş enerji santralleri ve154 kV (Kilovolt) ve üzeri gerilimde 15 km ve üzeri uzunluktaki elektrik enerjisi iletim hatları çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projeler arasında; 154 kV ve üzeri gerilimde 5-15 km uzunlukta olan elektrik enerjisi iletim hatları, kurulu gücü 1-10 MWm olan hidroelektrik enerji santralleri, türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgar enerji santralleri, jeotermal kaynağın çıkartılması ve kullanılması (Isıl gücü 5 MWe ve üzeri), elektrik, gaz, buhar ve sıcak su elde edilmesi için kurulan endüstriyel tesisler, (Toplam ısıl gücü 20 MWt- 300 MWt arası olanlar), proje alanı 2 hektar ve üzerinde veya kurulu gücü 1 MWe ve üzerinde olan güneş enerji santralleri (çatı ve cephe sistemleri hariç), göl hacmi 5 milyon m3 ve üzeri olan baraj ve göletler ise seçme-eleme kriterlerinin uygulanacağı ve gerekli görülmesi durumunda çevresel etki değerlendirmesi sürecinin uygulanacağı projeler arasında düzenlenmiştir. Kısacası, ÇED Yönetmeliği'nde, çevresel etki değerlendirmesi sadece HES projeleri için değil diğer yenilenebilir enerji tesisleri ve hatta belli bir uzunluktaki enerji iletim hatları için de bir zorunluluk olarak öngörüldüğü halde, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğiyle, bu ayrımın, yalnızca 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projeleri açısından yapıldığı, ÇED gerektiren diğer yenilenebilir enerji tesisleri ve enerji iletim hatları açısında böyle bir kritere yer verilmediği anlaşılmakta olup; bu haliyle dava konusu plan hükmünün çelişki arz ettiği açıktır. Başka bir deyişle, ÇED Yönetmeliği referans alınmak suretiyle yalnızca 15/06/2020 tarihinden itibaren gerçekleştirilmesi planlanan HES projelerine ilişkin kriter belirlenmesi tercihinin hukuken yerinde bir yaklaşım olarak değerlendirilme imkanı bulunmamaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının yeniden düzenlenen dava konusu "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmü ile; gerçekleştirilmek istenilen enerji yatırımlarının, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine uygun kriterler geliştirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu plan hükmünde, imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlıkta 2577 sayılı Kanun'un 27. maddesinin ikinci fıkrasında aranılan şartların gerçekleştiği anlaşıldığından, dava konusu plan hükmünün yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin itiraza konu Daire kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.” gerekçesine yer verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun anılan kararının uygulanması kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 12/04/2022 tarihli işlemiyle onaylanan Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinde “8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri” başlıklı plan notu:
“8.22.1. 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanuna uygun olarak yapılması planlanan yenilenebilir enerji tesislerinde, enerji piyasası düzenleme kurumundan alınacak izin kapsamında, ülke ve bölge ölçeğinde yatırım kararı niteliği taşıyan hidroelektrik santrallerde kurulu gücü 10 MW, rüzgar enerji santrallerinde türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MW, biyokütle enerji santrallerinde kurulu gücü 10 MW, jeotermal enerji santrallerinde ısıl kapasitesi 20 MW, güneş enerji santrallerinde proje alanı 20 hektar veya kurulu gücü 10 MW ve üzeri tesisler için çevre düzeni planında değişiklik yapılması zorunludur. Kurulu gücü bu değerlerin altındaki projelerde imar planı süreçleri, bu planda belirlenen kriterlere uygun olarak ilgili idaresince sonuçlandırılır.
8.22.2. Ülke ve bölge ölçeğinde yatırım kararı niteliği taşımayan yenilenebilir enerji üretim alanlarının yer seçiminde şu kriterlere uyulacaktır:
- 6831 sayılı “Orman Kanunu" kapsamında kalan alanlardaki yatırımların gerekli izinler alınarak öncelikli olarak orman niteliğini kaybetmiş alanlarda gerçekleştirilmesi esastır.
- Tarımsal üretim amaçlı korunması esas olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında kalan tarım arazilerinde yapılacak olan yatırımlarda 5403 sayılı Kanun hükümleri kapsamında “tarım dışı amaçla kullanım izni”nin alınması zorunludur.
- ÇDP'de doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, sulak alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olabilecek olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı ekosistem değerlendirme raporu hazırlanması zorunludur. Ekosistem değerlendirme raporu, planlama bölgesindeki üniversitelerin ilgili bölümlerince yatırıma konu alanın özelliklerine göre belirlenecek uzman kişilerce hazırlanır. Bu alanlarda ilgili mevzuat hükümleri ve ekosistem değerlendirme raporu doğrultusunda uygulama yapılacaktır.
- İmar planı aşamasında, jeolojik etüt raporuna uyulacaktır.
Plan sınırı içerisinde bulunan kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, özel çevre koruma bölgesi, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı gibi özel kanunlara tabi alanlarda ilgili kanun hükümleri çerçevesinde ilgili kurumlardan uygun görüş alınacaktır.
8.22.3. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/06/2020 tarihli ve E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararı uyarınca 15/06/2020 tarihinden önce ilgili mevzuata uygun olarak imar planı onaylanmış olan yenilenebilir enerji üretim alanlarına ilişkin imar planları geçerlidir. Projeye bağlı teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda söz konusu imar planlarına ilişkin değişiklikler ilgili idaresince onaylanabilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Anılan plan notunun iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 138. maddesinin 4. fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında ise, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir." hükmü yer almaktadır.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Anayasa ve Kanun hükmü birlikte değerlendirildiğinde, herhangi bir planın yargı kararıyla iptali üzerine yapılan planın yargısal denetiminde, planın öncelikle yargı kararına uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
"8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan notunun 8.22.1. ve 8.22. 2. maddeleri yönünden yapılan inceleme:
Söz konusu bentlerde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2021/746 sayılı kararında öngörüldüğü şekilde bölgesel ya da bazı durumlarda ülke düzeyinde etkileri olan büyük projelere yönelik alt ölçekli planları yönlendirecek temel ilke ve politikaları içeren düzenlemelere yer verilmiştir.
Bununla birlikte dava konusu çevre düzeni planının 4.49 sayılı plan notunda tarım arazilerinin toprak, topografya ve diğer iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup halihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan alanlar olduğu, 5.3.9 sayılı plan notunda rüzgar, güneş ve jeotermal gibi doğal enerji kaynaklarının, altyapı yatırımlarında, tarım ve turizm sektörlerinde kullanılmasının desteklenmesinin planlama ilkeleri arasında sayıldığı, 8.3.1 sayılı plan notunda bu planda gösterilen tarım arazilerinin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve ilgili Yönetmeliğinde tanımlanan tarım arazileri sınıflarına ayrılmamış olup tarım arazilerinin sınıflamasının, ilgili kurum ya da kuruluşlarca yapılacağı, 8.3.4 sayılı plan notunda tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı taleplerinde, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izni çerçevesinde bu plan karar ve hükümlerine göre işlem yapılacağı, 8.7.1 sayılı plan notunda bu plan kapsamındaki arkeolojik, tarihi, kentsel ve kentselarkeolojik sit alanlarında (planda gösterilmiş ya da gösterilememiş), Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Bakanlığa bağlı kültür varlıklarını koruma bölge kurulu tarafından alınmış kararlar ile bu plandan önce onaylanmış koruma amaçlı imar planları yürürlükte olduğu, 8.7.4 sayılı plan notunda bu plan kapsamındaki doğal, arkeolojik, tarihi, kentsel ve kentsel-arkeolojik sit alanlarında (planda gösterilmiş ya da gösterilememiş) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili Yönetmelikleri uyarınca hazırlanan bilimsel araştırma raporuna uygun olarak değişiklik olması durumunda (sit alanlarının adlarının, derecelerinin veya sınırlarının değiştirilmesi); belirlenen yeni durum dikkate alınarak, ilgili koruma bölge kurulu veya tabiat varlıklarını koruma merkez ve bölge komisyonu tarafından alınan kararlar, ilke kararları ve bu planın ilke ve esasları çerçevesinde bu planda değişikliğe gerek olmaksızın koruma amaçlı imar planları hazırlanabileceği, bilimsel araştırma raporu sonucuna göre sit statüsünün tamamen kaldırılması durumunda, mevcut arazi kullanım kararlarına uygun olarak bu planın ilgili plan hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Çevre düzeni planı bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları üretmekte olup plan kararlarının kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar, ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan verilerin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulması gerekir.
Dava konusu 8.22.1 ve 8.22.2 sayılı plan notuyla büyük yatırımların koruma-kullanma dengesinin ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla çevre düzeni planı ölçeğinde kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi diğer sektörlerle ve yerleşmeye ilişkin geliştirilen stratejilerle ilişkilerinin kurulması ve açıklanmasının gerekli kılındığı, RES, GES ve JES ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin üretim alanları ve enerji iletim tesislerine ilişkin projelerin ülke veya bölge düzeyinde karar gerektirecek büyük projelerden olup olmadığını ortaya koyabilecek nitelikte mer'i mevzuat düzenlemeleriyle de uyumlu olarak, RES, GES ve JES'lerle ilgili olarak doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan, önemli doğa alanı, plaj-kumsal, sazlık-bataklık alan, jeolojik sakıncalı alan, sulak alanlar, sulak alan koruma bölgeleri, içme ve kullanma suyu koruma kuşakları ve yaban hayatı koruma geliştirme sahalarında kalan alanlarda yapılacak uygulamalarda, imar planlarının hazırlanması aşamasında, üniversitelerin ilgili bölümlerince faaliyetin çevreye olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin açıklandığı "Ekosistem Değerlendirme Raporu" adı altında hazırlanması zorunlu kılınan bilimsel raporun planlama bölgesindeki üniversitelerin ilgili bölümlerince yatırıma konu alanın özelliklerine göre belirlenecek uzman kişilerce hazırlanacağı, bu alanlarda ilgili mevzuat hükümleri ve ekosistem değerlendirme raporu doğrultusunda uygulama yapılacağına ilişkin düzenleme yapıldığı, RES, GES ve JES'lere ilişkin olarak düzenlenen yer seçim kriterlerinin, çevre düzeni planı özelinde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük enerji yatırımları ile diğerleri arasında ayrım yapılmasına hizmet eder nitelikte olduğu ve mevzuat gereğince çevre düzeni planı ölçeğinde değerlendirme gerektiren kararların alt ölçekli planlara bırakılmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile yeniden düzenlenen dava konusu "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan hükmü ile gerçekleştirilmek istenilen enerji yatırımlarının, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine uygun kriterler geliştirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğiyle yeniden düzenlenen plan notunun ilk iki bendinde imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve yargı kararlarının gerekçelerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
"8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan notunun 8.22.3 sayılı maddesi yönünden yapılan inceleme:
Söz konusu bentte, Aydın - Muğla - Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan notunun iptali yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin E:2020/1449, K:2020/5369 sayılı kararının verildiği tarih olan 15/06/2020 tarihi esas alınmak suretiyle bir ayrım yapıldığı, buna göre bu tarihten önce ilgili mevzuata uygun olarak onaylanmış yenilenebilir enerji üretim alanlarına ilişkin imar planlarına geçerlik tanınarak, teknik değişiklik ihtiyacı olması durumunda bu planlarda ilgili idaresince değişiklik yapılabileceğinin düzenlendiği görülmektedir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde, ülke ve bölge düzeyinde karar gerektiren büyük projelerin, çevre düzeni planlarında değerlendirilmesinin esas olduğu düzenlendiği halde, anılan düzenleme ile 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına, bu planlara konu enerji üretim alanlarının niteliği belirlenmeksizin düzenleme yapıldığı ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının 8.30.1 sayılı plan notunun yargı kararıyla iptaline karar verilmesine rağmen geçerlik tanındığı anlaşılmaktadır.
Halbuki, ülke ve bölge ölçeğinde yatırım kararı niteliği taşıyan projelerin çevre düzeni planında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anılan yargı kararına binaen, gerçekleştirilmek istenilen yatırımın ülke ve bölge düzeyinde karar gerektirip gerektirmediğini ortaya koyacak, bilimsel yaklaşımlara dayanan ve ilgili mevzuat düzenlemelerine de uygun kriterler geliştirilmesi gerekirken, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğiyle yeniden düzenlenen plan notunun üçüncü bendi ile herhangi bir kriter belirlenmeksizin 15/06/2020 tarihi öncesi onaylanmış imar planlarına ve bu planlara konu yenilenebilir enerji üretim alanı projelerine doğrudan geçerlik tanınmasında imar mevzuatı, şehircilik ilkeleri ile planlama esasları ve yargı kararlarına uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu "8.22. Enerji Üretim Alanları ve Enerji İletim Tesisleri" başlıklı plan notunun 8.22.1 ve 8.22.2 sayılı maddeleri yönünden davanın REDDİNE, 8.22.3 sayılı plan notunun İPTALİNE,
2. Dava kısmen ret kısmen iptal ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin … TL'sinin davacı üzerinde bırakılmasına, …-TL'sinin davalıdan alınarak davacıya idareye verilmesine,
3.Davanın duruşmalı olarak görülmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, …-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu