Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/5854 E. , 2024/3139 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/5854
Karar No : 2024/3139
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Bakanlığı-…
VEKİLİ :Av. ..
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Organize Sanayi Bölgesi Bölge Müdürlüğü
VEKİLİ : Av…
İSTEMİN KONUSU : .. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:.., K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde kalan Adana ili, Sarıçam ilçesi, ... Mahallesi, ...ada, … sayılı parselin bir kısmının park kullanımından çıkarılarak akaryakıt-LPG satış ve servis istasyonu alanı olarak planlanmasına ilişkin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca 10.05.2016 tarihinde onaylanan Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi 1/5000 ölçekli nazım imar plânının, 1/1000 ölçekli uygulama imar plânının ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca 08.08.2016 tarihinde onaylanan parselasyon işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:… sayılı kararda yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; parselasyon işlemi yönünden, dava konusu 08.08.2016 tarihli işlem ile, toplam alanları 75018,70 metrekare olan … ve … sayılı parsellerin tevhit edilmesi, imar planındaki kullanım amaçlarına uygun olarak ifraz edilmesi, park ve yol olarak ayrılan kısımların kamu adına terk edilmesine dair parselasyon işlemi hazırlandığı, anılan parselasyon işlemi sonucu 4019,28 m2 alanlı ...ada … parsel sayılı (akaryakıt istasyonu), 9367,48 m2 alanlı … parsel sayılı (sağlık koruma bandı), 16431,44 m2 alanlı … ada … parsel sayılı (kısmen ağaçlandırılacak alan, kısmen teknik alt yapı alanı), 744,77 m2 alanlı .. ada .. parsel sayılı (demiryolu hattı), 453,69 m2 alanlı … ada … parsel sayılı( demiryolu hattı) taşınmazların oluştuğu, Danıştay kararları gereği … ada … sayılı parselin bir kısmının ağaçlandırılacak alan içinde kalması, bu alanın kamuya terk edilmesi gerekmesine rağmen anılan alanın yasaya aykırı bir şekilde kamuya terk edilmemesinin, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesine göre imar düzenlemeleri ve aynı Kanunun 15. ve 16. maddelerine göre yapılan isteğe bağlı yola terk/ifraz işlemlerinde dayanak olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planına uygun imar parsellerinin elde edilmesinin gerekmesi ve .. ada .. sayılı parselin 1/1000 ölçekli uygulama imar planında bir kısmının ağaçlandırılacak alan, bir kısmının ise teknik altyapı alanına rastlaması nedeniyle her fonksiyona göre imar parseli elde edilmesi gerekmesine rağmen oluşturulan imar parselinde her iki yapı nizamının iç içe girecek şekilde elde edilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu parselasyon işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı; dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı tadilatı işlemi yönünden ise; olayda, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesine ait dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı ile dava konusu taşınmaz hakkında öngörülen kullanım kararının, yürürlükteki üst ölçekli planların genel kullanım kararlarına göre hazırlanarak planlar arasındaki hiyerarşinin ve birliktelik ilkesinin sağlanması, akaryakıt ve lpg satış istasyonu için yasa hükümleri gereğince aranan asgari mesafe ve diğer şartların sağlanmış olması birlikte değerlendirildiğinde işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle parselasyon işlemi yönünden dava konusu işlemin iptaline, imar planları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Temyize konu kararda, mahkeme kararının imar planları bakımından davanın reddine ilişkin kısmının dayandığı gerekçe, hukuka ve usûle uygun olup, kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, davacının davanın reddine yönelik kısma ilişkin istinaf başvurusunun reddine, İdare Mahkemesi kararı parselasyon işlemi yönünden incelendiğinde; bilirkişi kurulu tarafından, ağaçlandırılacak alan ve demiryolu alanına isabet eden kısımların kamuya terk edilmesi gerekirken bu kısımların kamuya terk edilmeyerek OSB tüzel kişiliği adına tescil edilmesinin imar mevzuatına aykırı olduğu yönünde görüş verildiği, dava konusu alanda İmar Kanununun 4. maddesi gereğince imar mevzuatının değil, organize sanayi bölgeleri mevzuatına göre işlem tesis edilmesi gerektiği, Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin "Parselasyon Planlarının Kontrol ve Tescil İşlemleri" başlıklı 81/1 inci maddesinde, "(...) İdarî ve sosyal tesis alanları, fuar alanları, eğitim, sağlık ve benzeri ortak yerler ile ağaçlandırılacak alanlar ve sağlık koruma bandının OSB adına tescili yapılır. OSB sınırları içindeki ortak kullanım yerlerinin tasarrufu OSB’ye aittir" hükmüne yer verildiği, bu durumda; 4562 sayılı Kanunun 4. maddesinin 3. fıkrası ve 4.fıkrasında yer alan OSB alanı mülkiyet durumuna ilişkin hükümler ile Yönetmeliğin ilgili hükümleri mukayeseli olarak incelendiğinde, imar plânında yer alan demiryolu alanının OSB'de üretilen ürünlerin taşınması ve OSB'ye lojistik sağlanması maksadıyla plânlandığı ve bu bağlamda bu demiryolunun (teknik alt yapı alanının) OSB ortak kullanım alanlarından olduğu, ağaçlandırılacak alanın da OSB ortak kullanım alanlarından olduğu; Yönetmeliğin 81. maddesinin 1. maddesine istinaden, düzenleme öncesinde OSB tüzel kişiliği adına tescilli olan ve düzenleme sonrasında da OSB ortak kullanım alanlarına isabet eden parsel kısımlarının, OSB tüzel kişiliği adına tescil edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmında hukukî isabet görülmediği gerekçesiyle parselasyon işlemi bakımından davalı idarenin ve davalı yanında müdahilin istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının kaldırılmasına, anılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Usul ve yasaya uygun olmayan idari dava dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davalı ve davalı yanında müdahil tarafından, usul ve yasaya uygun olan idari dava dairesi kararının onanması gerektiği belirtilerek temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :Dava konusu işlemler öncesinde, davacı şirket mülkiyetindeki Adana ili, Sarıçam İlçesi, ... Mahallesi, .. ada, … sayılı parselde yer alan akaryakıt istasyonu yakınında bulunan ve yeşil alan olarak belirlenmiş parselin akaryakıt istasyonu olarak belirlenmesine yönelik Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca 12.04.2013 tarihinde onaylanan Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesine ait 1/5000 ölçekli revziyon nazım ve 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planı tadilatı ile anılan planlara yönelik yapılan itirazın reddine dair işlemlerin iptali istemiyle açılan davada ... İdare Mahkemesinin .. tarihli, E:. K:… sayılı kararı ile dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği, davacı şirket tarafından 17.03.2017 tarihli dilekçe ile Mahkeme kararı sonucunda Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde tekrar 1/1000 ve 1/5000 ölçekli revizyon imar planı tadilatı yapılıp yapılmadığı ve herhangi bir taşınmazın Akaryakıt Satış ve Servis İstasyonu + LPG olarak belirlenip belirlenmediği hususlarının Bilgi Edinme Kanunu uyarınca tarafına bildirilmesinin istenildiği, anılan başvuruya cevaben davalı idarece ... İdare Mahkemesinin .. tarihli, E:… K:… sayılı kararında belirtilen aykırılıkların düzeltildiği, dava konusu 10.05.2016 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli revizyon uygulama ve 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı tadilatının ve Bakanlıkça hazırlanan 08.08.2016 tarihli parselasyon planının yürürlüğe girdiğinin bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasında; dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3 ve 5'inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırayla inceleneceği belirtilmiş, aynı maddenin 6. fıkrasında; yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlenmiş, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dilekçelerde 14. maddenin 3/c bendine aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun; "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Kanunun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun, "planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar." hükmü yer almıştır.
4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununun "Bilgi verme yükümlülüğü" başlıklı 5. Maddesinde "Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu parselasyon işlemi yönünden;
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
İmar mevzuatına göre parselasyon işlemi, imar planlarındaki arazi kullanım kararlarının hayata geçirilmesi amacıyla mevcut tapu kayıtları esas alınarak arsa ve arazilerin düzenlenmesi amacıyla yapılan subjektif nitelikte bir imar uygulamasıdır.
Parselasyon işlemi ile kadastral mülkiyet dokusu imar planlarında belirlenen kullanım kararlarına göre yeniden düzenlemeye tabi tutulmakta olup kullanım kararlarında herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir. Bu nedenle, doğrudan mülkiyet hakkına yönelik sübjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işlemine karşı, belde sakini, yatırımcı kuruluş vb. sıfatlarla dava açılması mümkün olmayıp ancak parsel maliklerince dava açılabilir.
Uyuşmazlık konusu 08.08.2016 tarihli işlem ile; toplam alanları 75018,70 metrekare olan … ve … sayılı parsellerin tevhit edilmesi, imar planındaki kullanım amaçlarına uygun olarak ifraz edilmesi, park ve yol olarak ayrılan kısımların kamu adına terk edilmesine dair parselasyon işlemi hazırlandığı, anılan parselasyon işlemi sonucu 4019,28 m2 alanlı ...ada … parsel sayılı (akaryakıt istasyonu), 9367,48 m2 alanlı … parsel sayılı (sağlık koruma bandı), 16431,44 m2 alanlı .. ada … parsel sayılı (kısmen ağaçlandırılacak alan, kısmen teknik alt yapı alanı), 744,77 m2 alanlı … ada … parsel sayılı (demiryolu hattı), 453,69 m2 alanlı .. ada .. parsel sayılı( demiryolu hattı) taşınmazaların oluştuğu, davacı şirketin Adana ili, Sarıçam İlçesi, ... Mahallesi, .. ada, … sayılı parselin maliki olduğu, parselasyon işlemine konu alanda mülkiyeti kendisine ait taşınmazı bulunmadığı, davacı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca 08.08.2016 tarihinde onaylanan parselasyon işlemi arasında kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin kurulamadığından, parselasyona yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile parselasyon işleminin iptali yolundaki idare mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair idari dava dairesi kararında sonucu itıbarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir
Parselasyon işleminin dayanağı dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden ise;
Dava açma süresine ilişkin yukarıdaki bölümde detaylarına yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, imar planlarına karşı, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında başvuru için, 3194 sayılı Kanunun 8-1/b maddesi ile özel bir itiraz süresi getirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Kanunun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. İmar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca 10.05.2016 tarihinde onaylanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine karşı davacı tarafından askı süresi içerisinde itirazda bulunulmadığı, 17.03.2017 tarihli dilekçe ile Mahkeme kararı sonucunda Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde tekrar 1/1000 ve 1/5000 ölçekli revizyon imar planı tadilatı yapılıp yapılmadığı ve herhangi bir taşınmazın akaryakıt satış ve servis istasyonu + lpg olarak belirlenip belirlenmediği hususlarının Bilgi Edinme Kanunu uyarınca bildirilmesinin istenilmesi sonucu anılan başvuruya verilen 27.03.2017 tarihli cevap üzerine 11.04.2017 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uygulama işlemi üzerine 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile üst ölçekli imar planlarına karşı yeniden dava açılması mümkün ise de, sadece bilgi edinme mahiyetinde olan başvuru üzerine davalı idare tarafından tesis edilen işlemin dava açma süresini ihya eden uygulama işlemi niteliğinde bulunmadığı açıktır.
Davacı tarafından yapılan başvurunun sadece bilgi edinme mahiyetinde olduğu, taşınmazın imar durumunun verilmesi istemiyle yapılan bir başvuru niteliğinde olmadığı, anılan başvuru üzerine davalı idare tarafından tesis edilen işlem uygulama işlemi niteliğinde kabul edilemeyeceğinden, askı süresi içinde plana itiraz etmeyen davacı tarafından imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre geçtikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan imar planlarının uygulaması olan parselasyon işleminin öğrenilmesi üzerine, bu işleme karşı yasal süresi içinde açılan iş bu davada parselasyon ile birlikte dayanağı imar planları da davaya konu edilmiş ise de; uygulama işlemi üzerine, dayanağı düzenleyici işlemin dava konusu edilebilmesi için, öncelikle davacının uygulama işleminin iptalini istemekte menfaatinin, diğer bir ifade ile dava açma ehliyetinin bulunması gerektiği açıktır.
Bu durumda, imar planına ilişkin kısmına karşı açılan davanın reddi yolundaki karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair İdari Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle parselasyon işleminin iptali, imar planlarına yönelik davanın reddi yolundaki Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun parsalasyon işlemi bakımından kabulü ile idare mahkemesi kararının kaldırılmasına anılan kısım yönünden davanın reddine, imar planları bakımından istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin .. tarih ve E:.., K:… sayılı kararının parselasyon yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile oy birliğiyle, imar planlarına ilişkin kısmının esasta oy birliği gerekçede oy çokluğuyla ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 20/05/2024 tarihinde, kesin olarak, karar verildi.
KARŞI OY(X) :Uyuşmazlık imar planları yönünden incelendiğinde;İdari Yargıda iptal davası, kural olarak ilgililerin haklarını ve çıkarlarını korumanın yanında, yürütme ve idarenin hukuka uygun davranmasını gerçekleştirmeye yönelik davalardır. Bu özelliği ile iptal davalarının objektif ve soyut nitelikte bir dava türü olduğu teoride genel olarak ifade edilmekle birlikte, istisnai olarak, iptal davalarının subjektif ve somut nitelikte örneklerinin de olduğu uygulamada gözlenmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken haklarına göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
Buna göre, akaryakıt istasyonu kullanımının getirilmesine yönelik plan değişikliklerine karşı başka bir akaryakıt istasyonu sahibi tarafından açılan davalarda, dava açma ehliyetinden söz edilebilmesi için, her iki akaryakıt istasyonunun aynı yönde olmak üzere, şehirler arası yollarda on kilometre, şehir içi yollarda ise bir kilometre mesafe içerisinde bulunması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin uyuşmazlığa konu taşınmazdan ayrı bir yol üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun maliki olduğu, anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığa konu akaryakıt ve LPG istasyonu ile aynı güzergahta akaryakıt ve LPG istasyonu bulunmayan davacının, dava konusu imar planlarının iptali için dava açma ehliyeti olmadığı gerekçesiyle imar planları bakımından da davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle anılan kısım bakımından davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine dair Dairemiz kararına bu yönden katılmıyoruz.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!