Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/5433 E. , 2024/3357 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/5433
Karar No : 2024/3357
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mersin İli, Bozyazı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselin bulunduğu alanda 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi ve 2981 sayılı Kanunun Ek-1 maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin Bozyazı Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu alandaki ilk parselasyon işleminin Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı ile yapılan 13 sayılı düzenleme sahası olarak adlandırılan imar düzenlemesi olduğu, anılan düzenleme işleminin 2981 /3366 / 3290 sayılı Kanunun 10/c maddesine göre onandığı, söz konusu düzenleme işlemine …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı parsellerin dâhil edildiği davacının 42796 m2 alanlı … sayılı parselde 357 m2 pay ile hissedar olduğu, 357 m2’lik payından 82 m2 DOP kesildikten sonra geriye 275 m2’lik hak edişinin 271 m2’lik kısmı şu an üzerinde binası bulunan … ada, .. sayılı parselde müstakil olarak, 4 m2’lik kısmı ise 942 m2 alanlı … ada, … sayılı parselde hisseli olarak verildiği, davacıya tahsis edilen … ada … ve … sayılı parsellerin … sayılı kadastral parsel üzerinde oluşturulduğunun görüldüğü, anılan düzenleme işlemi sonucunda …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı imar adalarının oluşturulduğu, davacı tarafından anılan parselasyon işleminin iptali istemi ile herhangi bir dava açılmadığı, daha sonra Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen dava konusu parselasyon işlemi ile davacıya ait 271 m2 alanlı … ada … sayılı parselin olduğu alan yaklaşık 4 m2 daha büyütülerek 274, 51 m2 alanlı … ada … sayılı imar parselinin oluşturulduğu, … ada, … sayılı parsel 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ayrık nizam 2 Kat ( A – 2 ) konut alanı olarak belirlendiği, davacının 271 m2 alanlı … ada, … sayılı parselde müstakil, 942 m2 alanlı … ada, … sayılı parselde de 4 m2 pay ile hissedar durumda olduğu, davacının 129 ada, 3 sayılı parselde bir adet konutunun bulunduğu, … ada, … sayılı parseldeki 4 m2’lik payının, kendi binasının olduğu … ada, … sayılı parsel üzerinde oluşturulan … ada, … sayılı parsele taşındığı ve anılan parselin davacı adına müstakil olarak tahsis edildiği, davacının 271 m2 alanlı … ada … nolu parsel sınırının doğu hattının biraz daha doğuya doğru ötelenerek 274,51 m2 alanlı … ada, … sayılı yeni imar parseli oluşturulduğu, bu yönüyle incelendiğinde davacının önceki … ada, … sayılı parsel sınırı ile neredeyse birebir şekilde yeni … ada, … sayılı parselin oluşturulduğu, yani davacının eski … ada, … sayılı parseli ile dava konusu parselasyon işlemi ile oluşturulan … ada, … sayılı parsel arasında geometrik şekil ve konum olarak pek fark bulunmadığı, davacının binasının olduğu alanda bulunan bahçe alanının dava konusu parselasyon işlemi ile elinden alındığı ve yeni oluşturulan imar parselinin kendi binasına neredeyse bitişik olarak oluşturulduğunun ifade edildiği, ancak davacının mağdur olduğunu ifade ettiği bahçe alanı ile parsel sınırının kendi binasının hemen doğu tarafından geçirilmesinin, dava konusu parselasyon işlemi sonucu oluşturulan … ada, … sayılı parsel sınırlarının çok büyük oranda 1992 tarihli parselasyon işlemi sonucu oluşturulan … ada, … sayılı parsel sınırları ile aynı olması nedeniyle dava konusu düzenleme işlemi ile oluşmadığının anlaşıldığı, bu bağlamda; dava konusu parselasyon işlemi ile davacıya kendi binasının olduğu ... ada, ... sayılı parselin olduğu alanda oluşturulan 274,51 m2 alanlı … ada … sayılı parselin müstakil olarak tahsis edildiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı usul ve kanuna aykırı olup bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Mersin İli, Bozyazı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselin bulunduğu alanda 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi ve 2981 sayılı Kanunun Ek-1 maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin Bozyazı Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin 1. fıkrasında, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
İşlem tarihinde yürürlükte olan İmar Kanununun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "İmar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımındaki esaslar" başlıklı 10. maddesinde, ''İmar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımında aşağıdaki esaslar dikkate alınır: a) Düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere tahsisi sağlanır, b) Plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline intibak ettirilmesi sağlanır, c) Mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük olması veya diğer teknik ve hukuki nedenlerle müstakil imar parseli verilmemesi halinde, imar parselasyon plânları ve imar durumu belirlenmiş düzenleme alanlarında yapılacak binaların toplam inşaat alanı veya bağımsız bölüm adetleri belirtilen imar adaları veya parselleri, kat mülkiyetine esas olmak üzere hisselendirilebilir.'' hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava süresi, kamu düzeni ile ilgili olup, hak düşürücü nitelik taşır. Nitekim, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu ilk inceleme konuları arasında sayılmış; davanın süresinde açılmadığının tespiti halinde esasa girilmeden süre aşımı yönünden davanın reddine karar verileceği öngörülmüştür (Madde14/3-e ve 15/1-b). Ayrıca, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği de vurgulanmıştır (Madde14/6).
Parselasyon işlemleri, dağıtım cetvellerinde kapsadıkları alan içindeki her taşınmaza karşılık sahiplerine verilecek bağımsız ve şüyulu imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı ve parsellerin konumu gibi hususları ayrı ayrı gösterdiğinden, düzenlemeye konu olan taşınmaz sahipleri için sübjektif ve kişisel işlemler olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla parselasyon işlemi niteliği itibarıyla subjektif ve doğrudan mülkiyet hakkına yönelik bir işlem olduğundan, dava açma süresinin başlaması için ilanen tebliğin yeterli olmadığı, bu sebeple parselasyon işleminin ilgili taşınmaz malikine tebliğ edilmesi ve yasal bildirimi üzerine dava açma süresinin başlaması esastır.
Uyuşmazlıkta, subjektif işlem özelliği taşıyan parselasyon işleminin kesinleşmiş halinin davacıya tebliğ edilmesi ya da bu işlemin davacı tarafından açık ve net bir şekilde tüm unsurlarıyla öğrenildiğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, dava konusu parselasyon işleminin iptali istemiyle 09.05.2017 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında idare mahkemesinin 26.05.2017 tarihli ilk incelemeye esas ara kararına davalı idare tarafından verilen 16.06.2017 tarihli cevap ekinde davacının dava konusu parselasyon işlemi sonucu oluşan … ada, … parsel sayılı taşınmaza ait tapu belgesini elden teslim aldığını gösterir 19.01.2009 belgenin sunulmuş olduğu görüldüğünden, bu haliyle davacının 19.01.2009 tarih itibarıyla dava konusu işlemden tüm unsurlarıyla haberdar olup olmadığına ilişkin araştırma yapılarak davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerektiği açıktır.
Öte yandan, davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise, davacı tarafından dava konusu alanda Bozyazı Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı kabul edilen ilk parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davada, ... İdare Mahkemesinin E:…, K:… sayılı dosyasında parselasyon işleminin iptaline karar verildiği anılan kararın da temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, dava konusu alanda yapılan ilk parselasyon işlemi hakkında verilen iptal kararı dikkate alınarak yapılacak değerlendirilme neticesinde uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 29/05/2024 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!