WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BURSA 2. ASLIYE TICARET MAHKEMESI


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2024/
KARAR NO : 2024/

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2024
KARAR TARİHİ : 14/10/2024
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/10/2024

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflar arasında 18.01.2021 tarihinde “Gözetim Denetim ve Kontrol Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiğini, işbu sözleşme davalı tarafından hiçbir sebep bildirilmeksizin tek taraflı haksız ve geçersiz olarak 31.08.2023 tarihinde feshedildiğini, bunun üzerine aynı tarihte davacı firma tarafından fesih sebebi sorulmuş ve birikmiş ödemeler istendiğini, davalının verdiği cevap şu şekilde olduğunu, ''“ Kıdem ve ihbar tazminatları bizim sorumluluğumuzda olduğu için hak eden kişilere firma olarak bizzat biz ödeyeceğiz. 15 Eylül itibariyle de firmanızla olan güvenlik sözleşmemizi tek taraflı feshediyoruz. Gerekçelerimiz ; Onayımız alınmadan fazla mesai yaptırılması ve joker gönderilmesi, Çok sık personel değiştirilmesi, Güvenlik zafiyeti olması, Bilgi anlamında yetersiz ve deneyimsiz personel çalıştırılması, Güvenlik olduğu halde 3-4 kez hırsızlık olayının yaşanması, Defalarca uyarmamıza rağmen sorunların giderilmemesi.” davacı tarafından gönderilen 11.09.2023 tarihli mail ile feshin haksız ve geçersiz olduğu, kabul edilmediği, birikmiş ücretler ve tazimanatların ödenmesi ihtaren bildirildiğini, “31.08.2023 günü göndermiş olduğunuz e-postada sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğinizi, sormamız sebepleriniz doğru değildir. Feshiniz haksız ve geçersiz olup kabul etmiyoruz. Sözleşmenin sona erme tarihi 20.01.2024'dür. Bu nedenle bu sürenin sonuna kadar olan tüm ücretin tarafımıza ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca ekli cari hesap listesinde belirtilen rakamın da faizi Ile tarafımıza ödenmesi gerekmektedir. Sözleşme feshinin haksız ve geçersiz olması nedeniyle dönem sonu olan 20.01.2024 itibariyle tüm ücretlerin, tazminat, hak ve alacakların ve ekli cari hesap listesinde belirten 618849,05.- TL'nin dönemsel işleyecek ticari faizi ile birlikte derhal tarafımıza ödenmesini ihtaren bildiririz. ” taraflar arasında sözleşmenin akdedildiği tarihte davalı site ... yönetim firması olan “... ... Tesis Yönetimi” firması ile birlikte yürüttüğünü, aynı zamanda “... Gayrimenkul Geliştirme Yatırım ve Yönetim A.Ş.” firması da sitenin inşaatında ve yönetiminde yer aldığını, davalının feshi tek taraflı haksız ve geçersiz olup sözleşmeye, usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmeyi feshettikten sonra gerekçe olarak bildiriten hiçbir sebep doğru değildir, kabul etmediklerini, taraflar arasında akdedilen 18.01.2021 tarihli sözleşmenin 17. maddesinde feshin hangi koşullarda gerçekleşeceği düzenlendiğini, ''Sözleşme koşullarına uyulmaması halinde her bir taraf sözleşmeye uymayan diğer tarafa bildirimde bulunacak, bildirimin tebliğ tarihinden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde sözleşmeye uyulmaması halinde sözleşme feshedilecektir.'' davalı tarafın, bu maddaye uymaksızın doğrudan doğruya sözleşmeyi feshtettiğini, ancak davacının neden feshettiğini, fasih gerekçelerini sorması üzerine sebeplerini bildirmiş ve 15 Eylül itibariyle feshettiği söylediğini, davalı, sözleşmenin 17. maddesinde belirtildiği üzere 15 günlük bildirim süresi vermediğini, davacıya süre verilip bu süre içinde sözleşmeye uyulmaması halinde sözleşmenin feshi gerekirken bu yapılmamış, doğrudan sözleşme 31.08.2023 tarihinde feshedilmiş, sebeplerinin sorulması üzerine 15 gün sonra feshedilmiştir. Dolayısıyla davalının feshi haksız ve geçersiz ve sözleşmeye aykırı olduğunu, davalının sözleşmeyi fesih iradesini belirttikten sonra “davacının sorması üzerine” fesih gerekçesi olarak belirttiği hiçbir sebep doğru olmadığını, fesih sebebi olarak çok sık personel değişimi söylenmiştir. Sözleşmenin 8. maddesinde bu durum açıkça düzenlenmiş ve gerekli görüldüğünde davacı firmanın bunu her zaman yapabileceği belirtildiğini, bunun gibi, diğer fesih sebebi olarak belirtilen, joker elerman kullanılması, fazla mesai yaptırılması, çok fazla personel değişimi, davacı firmanın işini gereğini yapabilmesinin zorunluluğu olup, sözleşme kapsamında davacıya yüklenen edimler arasında olduğunu, davacının işini layığı ile yapmasının gereği olduğunu, davacı işini gereği gibi yapmış ve sözleşmenin eki yönetmelik taraflar arasında birlikte imzalandığını, davalının bir fesih gerekçesi de davacının çalıştırdığı elemanların bilgi anlamında yetersiz ve deneyimli olmaması olarak belirtildiğini, davalı bunu iddia ederken, sözleşmenin feshinin hemen ardından davacı firmanın çalıştırdığı elemanları ile anlaşmış ve onlar ile çalışmaya devam ederek davacı firmayı devreden çıkardığını, davalının asıl amacı davacının elemanları ile anlaşıp kendi bünyesine dahil ederek çalışmaya devam etmek olduğunu, çünkü sözleşmenin feshinden önce davalı, personellere kendi bünyelerinde çalışmayı teklif ettiğini, davalının anlaştığı ve davacının elamanı iken fesih sonrasında davalının anlaştığı ve davalının işyerinde çalışmaya devam eden personeller; ... ... ... ... olduğunu, 17.08.2023 tarihinde de ... isimli personelleri arayıp iş teklifinde bulunduklarını, İşin ilginç yanı arayan kişi yeni firma değil, ... site yönetiminde çalışan ... Hanım olduğunu, dolayısıyla davacının personellerinden memnunlarmış ki onlarla çalışmaya devamı ettiklerini, davalı iddia ettiğinin aksine hiçbir güvenlik zafiyeti olmamış, yaşanan hırsızlık girişimleri de davacının elemanları sayesinde önlendiğini, davalı sitede oturan ... isimli bir sakin, hırsızlık olayı olduğu iddiası ile davacı ve davalı sitenin yönetimi olan “... Gayrımenkul Geliştirme Yatırsm ve Yönetim A.Ş.'ne dava açtığını, bu dava neticesinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış ve davacı firmanın kusursuz olduğu tespit edilerek davacı yönünden davanın reddine karar verildiğini, ... 3. Tüketici Mahkemesi 2022/1 E. 2023/ K. sayılı dosya, 31.03.2023 tarihinde karar çıkmış olup şu an istinaf incelemesinde olduğunu, bu dosyaya konu olan olayın hırsızlık olup olmadığı da şaibeli akıp, bu hırsızlık olayı ile ilgil açılan ... C.Başsavcılığının 2021/ sayılı dosyası failin olmaması nedeniyle kapatıldığını, davalı, sözleşmenin feshinden sonra bir kısım ödemeler yaptığını, ancak sözleşmenin feshi sonrasında hem sözleşmede belirlenen biriken ücretleri hem de personellerin tazminatlarını ödememesi üzerine hakkında ... 2. Genel İcra Dairesinin 2023/... sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine takip durmuş ve akabinde arabulucuya başvurulmuş ve anlaşamama tutanağı tutulduğunu, davalının haksız ve geçersiz olarak sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle davacı alacağını zamanında alamamış ve büyük zarara uğradığını, her iki tarafın ve ... firmasının defter kayıtları, banka kayıtları, faturalar incelendiğinde alacakları rakam ortaya çıkacağını, davacı tarafından kesilen faturaları sunduklarını, davalının haksız ve geçersiz olarak sözleşmeyi feshetmiş ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenle işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile itirazlarında haksız ve kötüniyetli olan davalı borçlunun tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötüniyetli olan davalı borçludan %20 icra inkar tazminatı ile icra ve yargılama giderlerinin tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava değeri 10.000.00 TL gösterilmiş ve bu rakam üzerinden harç ödendiğini, oysa icra takip tutarı 397.397, 17.TL olduğunu, eksik harcın davacı tarafından tamamlanması gerektiğini, dava dilekçesinde davacının adresi ve vergi numarası bulunmadığını, bu eksikliklerin de tamamlanması gerektiği kanaatinde olduklarını, davalı Müvekkilinin, davacıya olan tüm borçlarını ödediğini, ödemesi gereken ihbar ve kıdem tazminatlarını ise ilgili personele ödediğini, bu nedenle davalı müvekkilinin davacıya bir borcu olmadığını, esasen icra takibine konu edilen alacağın ne hakkında olduğu dahi belli olmadığını, davalı müvekkili, davacı ile yapmış olduğu18.01.2021 tarihli Gözetim Denetim ve Kontrol Hizmetleri Sözleşmesini haklı nedenlerle ve usulüne uygun olarak feshettiğini, davacı sürekli sözleşmeye aykırı davranışlar içinde olmuştur ve bu aykırılıklar kendilerine onlarca kez bildirilmesine rağmen farklı bahanelerle bu aykırılıkları gidermediğini, örneğin, bir gün içerisinde 13 personel çalışması öngörülmüş ise o gün 11 veya 12 personel görevlendirmiş, fakat faturayı 13 kişi üzerinden düzenlemiştir. Eksik personel olduğu konusunda asla geri adım atmamış, ödemesini tam olarak talep ettiğini, güvenlik personelini kontrol edebilecek idari personel bina içerisinde olduğundan, güvenlik personelinin çalışma alanı geniş olduğundan ve mesai saatleri dışında sitede yönetici personel bulunmadığından sürekli denetleme imkanı bulunmadığını, davacının bu usulsüz tutumu farkedilince idari personel işbaşı yapan güvenlik personelini günlük olarak kontrol etmiş ve eksik personel olduğunu davacıya bildirmiş, davacı her defasında değişik bahanelerle bir aksilik olduğunu ve en kısa zamanda joker personel göndereceğini belirtmiş ve durumunu kurtardığını düşündüğünü, davacının diğer bir yöntemi ise önce güvenlik personelini eksiksiz işbaşı yaptırıp, bir - iki saat sonra görevden geri çekmek olduğunu, görevden ayrılan güvenlik personelini site yönetimi farketmez ise davacı bu kişinin ücretini haksız kazanç olarak tahsil etmekte; yönetim farkederse belirtildiği gibi değişik bahaneler ileri sürerek joker güvenlik personeli görevlendirme yoluna gittiğini, davacının diğer bir yöntemi ise çok fazla güvenlik personeli değiştirmek olduğunu, bu şekilde çalışan güvenlik personeli ile site yönetimi arasında iletişim kurulması engellenmekte, işe kimin ne zaman gelip gelmediğinin sorgulanması engellendiğini, ancak bu durum davacıya haksız kazanç sağlamak dışında, davalıya ayrıca zarar da verdiğini, çünkü yeni gelen personel siteyi, sitede ikamet edenleri, çalışanları tanımamakta, ekte sunulan "güvenlik personeli nöbet talimatı" nda ki görev ve sorumluluklarını bilmemekte, işinde deneyimi olmadığından çok fazla hataya neden olduğu gibi güvenlik zaafiyetine de yol açtığını, bu yetersiz personel nedeniyle sitede 3-4 kez hırsızlık olayı meydana geldiğini, site yönetiminin talebi örneğin 11 personel olduğu halde, davacı 9 personel görevlendirmekte ve bu 9 personele fazla çalışma yaptırdığını, davacı fazla çalışma ücretini site yönetiminden tahsil etmesine rağmen fazla çalışan güvenlik personeline ödememekte ve haksız kazanç sağladığını, yasalara dahi aykırı uzun sürelerde fazla çalışan personel verimli olamamakta, hata yapmaktadır. bu şartlara dayanamayan çoğu personel ise işten ayrılmakta, yerine yine deneyimsiz yetersiz bir personel görevlendirildiğini, davacı, personel şikayetinin gerçek olmadığını, eski çalışanlarını davalının işe aldığını iddia ettiğini, oysa davacının hiçbir personeli davalı ... sitesinde işe alınmadığını, davacının sitede çalıştırdığı 10'larca personelden bir kaç personeli işten ayrılmış ve ... sitesinin güvenlik işini alan başka bir güvenlik firmasında işe girdiğini, fakat yeni güvenlik firması sitede çalışan personeli yasal sınırlar içerisinde çalıştırmakta ve ücretlerini tam olarak ödemektedir. makul çalışma koşullarında çalışan bu personel ise olabilecek en az hata ile görev yaptığını, davacı ayda birkaç kez gönderdiği joker personelinin tam ay çalıştığını ileri sürerek tam ücret de talep ettiğini, hatta davacı, işe hiç gelmeyen personelinin fazla çalışma yaptığını ileri sürüp fazla çalışma bedeli talep etme yoluna dahi gittiğini, fazla çalışma yaptıracağını davalı müvekkiline sormamış bilgi dahi vermediğini, üstelik yasalara aykırı olacak yüksek miktarda /sürelerde fazla çalışma yaptırdığını iddia ederek fatura düzenleme yoluna gittiğini, davacı bu haksızlıkları sonlandırması konusunda onlarca kez uyarılmış, her ay ödeme görüşmesinde aynı konular taraflar arasında yeniden tartışma yarattığını, ...'nın en büyük ve lüks sitelerinden biri olan ... sitesi'nin çok kısa bir süre dahi güvenlik görevlisi olmadan kalması büyük risk doğuracağından aylar boyunca davacının usulsüz işlemlerine katlanılmış, nihayetinde sözleşme feshedildiğini, esasen, sözleşmenin feshedildiği davacıya bildirildiğinde, yaşanan tartışmalar nedeniyle bu sonucu çok iyi öngörebilen davacı, sözleşmenin feshini makul karşılamış ve cevabi ihtarnamesinde feshe itiraz etmemiş, yalnızca nedenleri sormuş ve kendisine ödeme yapılmasını talep etmiştir. davacı ikinci ihtarnamesi ile feshe itiraz ettiğini bildirdiğini, sürekli usulsüzlük yapan ve haksız kazanç elde eden davacı kötüniyetli olarak icra takibine giriştiğini, davacı, sözleşmede bulunmadığı halde ve davalıyı temerrüde düşürmemişken, geciken ödemeler için fahiş oranlarda faiz talep ettiğini, davanın reddine, kötüniyetli davacının takip tutarının %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ... 2. Genel İcra Dairesi'nin 2023/... Esas sayılı dosyası , ... 3. Tüketici Mahkemesi'nin 2022/1 Esas sayılı dosyası, ... CBS'nin 2021/... soruşturma sayılı dosyası, davacının Ba-Bs formları,yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafından hizmet sözleşmesi alacağına dayalı olarak ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca itiraz edilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un amaç başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir." hükmü bulunmaktadır. Kanun'un tanım başlıklı 3. maddesinin (1) bendi, "Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (k) bendi, "Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (1) bendi "Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder" şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) 2. maddesinde ise kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun'un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun'un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; taraflarca akdedilen hizmet sözleşmesi alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali ve takibin devamına ilişkindir.Her ne kadar işbu dava dosyası Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açılmış ise de davalı Site Yönetiminin 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici olduğu, uyuşmazlığın temelinde hizmet sözleşmesi bulunduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, ... Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.(Emsal mahiyette ... 13. HD'nin 2014/ Esas 2014/ Karar sayılı ilamı, ... BAM 37. HD'nin 2018/ Esas 2019/ Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak)
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, ... Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın ... Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK'nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli ... Tüketici Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMK’nın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/10/2024

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

UYAP Entegrasyonu