TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2024/
KARAR NO : 2024/
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2024
KARAR TARİHİ : 16/10/2024
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2024
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, ... Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün sicil numarasına kayıtlı olup, 13.03.1995 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan edilerek 1995 yılında müvekkilinin eski eşi müteveffa ... ile ... ... tarafından kurulduğunu, şirketin hali hazırda münferiden temsile yetkili müdürünün ... olduğunu, müvekkilinin şirket ile herhangi bir ortaklık ilişkisi veya herhangi bir ticari ilişkisi yahut bağının bulunmadığını, davalı şirketin, 2018 yılının başlarından itibaren zaman zaman finansal sorunlar yaşamaya başladığını, yapısı ve aile ilişkileri gereği müvekkilinden borç istemi üzerine müvekkili tarafından davalı şirkete 200.000-USD ve 500.000-TL borç verilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, böylelikle müvekkili ile davalı şirket arasında ticari tüketim ödüncü sözleşmesi kurulduğunu, müvekkili tarafından verilen borcun üzerinden uzunca yıllar geçmesine rağmen hala ödenmemiş olması ve aile ilişkilerinin de artık zedelenmesi sebebiyle, davalı şirkete "fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000-USD ve 500.000-TL olan borcunuzun işbu ihtarın tebliğinden itibaren 3 (üç) gün içerisinde faizi ile birlikte müvekkilimize ödenmesi" talebimizi içerir ... 10. Noterliği 11.08.2023 tarihli ve yevmiye numaralı ihtarname keşide edilip ve davalı tarafa 14.08.2023 tarihinde tebliğ edildiğini, huzurdaki davada, TTK uyarınca tacir sıfatına sahip olduğundan ticari defter tutma yükümlülüğü bulunan davalı şirketin tüm ticari defter, kayıt ve belgelerine dayanmakta olduklarını, müvekkili ile bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, bu borcun geri ödenmediği ve dolayısıyla tüketim ödüncü ilişkisinin varlığının sabit hale geleceğini, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile, taraflar arasındaki ticari tüketim ödüncü sözleşmesi kapsamında davalı şirkete verilen toplam 200.000-USD'nin 14.08.2018 tarihinden itibaren anapara faizi, temerrüt tarihi olan 25.09.2023 tarihinden itibaren temerrüt faizi ile ana para faizine işleyecek temerrüt faizi ile birlikte 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında, davalı şirkete verilen 500.000-TL'nin 17.08.2018 tarihinden itibaren anapara faizi, temerrüt tarihi olan 25.09.2023 tarihinden itibaren temerrüt faizi ile ana para faizine işleyecek temerrüt faizi ile birlikte bankalarca ödenen en yüksek mevduat faizi oranında faiz işletilerek davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 14.08.2018 ve 17.08.2018 tarihlerinde havale etmek suretiyle müvekkil şirkete toplamda 200.000-USD ve 500.000-TL borç verdiğini ve taraflar arasında ticari tüketim ödüncü sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiğini, davacının bu iddiaları gerçeği yansıtmadığını, 6100 sayılı HMK 190. maddesi gereği herkes iddiasını ispatla mükellef olduğunu, taraflar arasında yazılı veya sözlü akdedilmiş olarak ticari tüketim ödüncü sözleşmesi bulunmadığı gibi davacı tarafın müvekkil şirkete borç verdiği iddiası doğru olmadığını, davacı tarafın ticari tüketim ödüncü sözleşmesinin varlığını iddia ediyor ise, bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmek durumunda olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, kaldı ki taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi davacının ibraz etmiş olduğu dekontlarda dahi davaya konu havalelerin borç olarak verildiğinin belirtilmediğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde de bu ödemelerin borç olarak alındığına dair kayıt olmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR:Banka dekontları, ticari defter ve bağlı kayıtlar, bilirkişi raporu, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, davacı tarafından davalıya havale yoluyla gönderilen paraların davalıdan faiziyle birlikte tahsisi gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda SMMM bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, aldırılan 13/08/2024 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı taraf ... Tesktil Dericilik San. ve Tic. Ltd. Şti 'nin 2018-2019-2020-2021-2022-2023 yılları ve 2024 yılı 2. ayına kadar dönemde 454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 2 nci bölümünün birinci fıkrasına göre E-Defter uygulamasına tabii olduğu ve ilgili aylarda aylık berat alma işlemlerinin 6102 sayılı TK nu 64/3 maddesi ve 1 Sıra nolu Elektronik Defter Genel tebliğine göre süresinde yapılmış olduğunun görüldüğü ( Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine geçer.), davacı taraf ... tarafından ... Bankası hesabından 14.08.2018 tarihinde davalı şirketin ... Bankası USD hesabına yapılan 60.000,00 USD değerindeki eft işleminin 412.788,00 TL tutarla, ... hesabından 14.08.2018 tarihinde davalı şirketin ... Bankası USD hesabına yapılan 140.000,00 USD değerindeki eft işleminin ile 963.172,00 TL tutarla şirket ortağı ... ...‟ın 331(Ortaklara Borçlar) hesabına ve 17.08.2018 tarihli davacının ... Bankasından davalı şirketin ... Bankası hesabına 500.000,00 TL tutarında yapılan eft işlemi 20.08.2018 tarihinde şirket ortağı ...‟ın 331(Ortaklara Borçlar) hesabına hatalı olarak alacak kaydı yapılmış olduğu, dava dosyasına dava dilekçesi ekinde ibraz edilen banka dekontları incelendiğinde banka dekontları üzerinde davalı şirkete borç verildiği yönünde bir açıklama mevcut olmadığı görülmekte ve davalı şirket ticari defterleri incelendiğinde davacı tarafından davalı şirket banka hesaplarına yapılan ödemelerin davacının bir borcundan
kaynaklandığına dair bir kayıt olmadığı ve davacı tarafa ödeme yapıldığına dair de bir kayıt olmadığı, ilgili banka dekontlarında davacı tarafından yapılan ödemelerin ortaklara borçlar hesabına işlenmesi yerine davacı adına açılacak 430. DİĞER BORÇLAR (Bu hesap grubu, herhangi bir ticari nedene dayanmadan meydana gelmiş vadeleri bir yıldan fazla süreli bulunan borçların kaydedildiği hesapları kapsar.) hesabına kayıt yapılmasının gerektiği ve bu duruma
göre davacının davalı şirketten toplamda 200.000,00 USD ve 500.000,00 TL alacaklı olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re'sen incelenir. Somut olayda talep davacı tarafından davalıya havale yoluyla gönderilen paraların davalıdan faiziyle birlikte tahsilinin gerekip gerekmediğine ilişkin olup, davacı gerçek kişi tacir olmadığı gibi, borç para gönderdiği davalı şirketin hissedarı da değildir. Dolayısıyla bu dava mutlak veya nispi ticari davalardan değildir. Bu durumda davaya genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, ... Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK'nın 331.maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/10/2024
Başkan
¸e-imzalıdır.
Üye
¸e-imzalıdır.
Üye
¸e-imzalıdır.
Katip
¸e-imzalıdır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!