WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/83 Esas - 2023/397
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/83 Esas
KARAR NO : 2023/397

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali - Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/02/2023
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/09/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali - Kısmen Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının .... vb. tıbbi alanlarda 450’den fazla farmakolojik ürünü içeren geniş portföyü ile, 35’ten fazla ülkeye ilaç ihracatı gerçekleştiren ilaç sektörünün önde gelen firmalarından biri olduğunu, 2020’de ...’nın açıkladığı “...’nin ...” listesinde 390. Sırada yer aldığını, dava konusu edilen ... başvuru sayılı “...” ibareli markanın tesciline davacının .... sayılı “...” ve “... ...” ibareli markalarına dayalı olarak dosyaladığı itirazların davalı ... tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yakın benzer olduğunu, dava konusu edilen markada davacının markalarının esas unsuru olan “...” ibaresinin aynen yer aldığını, marka kullanılmış diğer kelimelerin tali unsur niteliğinde olup tek başına marka olarak tescillerinin mümkün olmadığını, nitekim ... sayılı kararında davacının “...” ibareli markaları ile “...” ibareli markanın benzer bulunduğunu, zira davacının “...”lü markalarla seri markalar yaratmış olduğunu ve taraf markalarının aynı emtialarda kullanılacağını, bu yüzden de somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun kabulünün gerektiğini, ayrıca davacının içerisinde “...” kelimesi geçen dava dışı kişi ve kuruluşların yapmış olduğu marka başvurularında karşı dosyaladığı itirazların davalı ... tarafından kabul edilegeldiğini, davacının huzurdaki hükümsüzlük davasında, ... nezdindeki itirazlarına mesnet almadığı ... sayılı markalarına da dayanıyor olduğunu ileri sürerek ve iddia ederek, ... ...’nın dava konusu edilen 18.01.2023 tarihli ve ... sayılı kararının “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” emtiaları yönünden kısmen iptaline ve ... başvuru sayılı markanın tescili halinde aynı emtialar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 24/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden farklı olduklarını, bu nedenlerle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, uyuşmazlık konusu olan “...” ibaresinin ticari ve günlük hayatta yaygın kullanımı olan ve anlamları herkes tarafından bilinen bir ibare olması nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, davalının markasında bu ibare ötesinde davacının markalarından belirgin farklılıkların olduğunu, ayrıca taraf markalarının kullanılacağı ve dava konusu edilmiş olan emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin dikkat ve özen seviyesinin yüksek olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen emtialar yönünden karşılaştırılan markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... A.Ş. 22/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan birbirlerine benzemediğini, zaten de davacının "... ..." ibareli markalarının hedef kitlesinin doktorlar, eczacılar, veterinerler, diş hekimleri gibi yüksek düzeyde titiz alıcılar olduğunu, bu durumun da markalar arasındaki iltibas ihtimalini ortadan kaldırdığını, davalının markasında geçen “...” kelime öbeğinin ... karşılığının “...” olduğunu ve tıp/eczacılık terimleriyle uzaktan yakından ilişkili olmadığını, ayrıca da davacının iddialarının aksine taraf markalarının esas unsurunun “...” ibaresi olmadığını, zira ...’de “...” anlamına gelen bu kelimenin jenerik bir ibare olması nedeniyle tek başına markasal bir değerinin bulunmadığını, nitekim ... nezdine bu ibarenin geçtiği 5.145 adet markanın dava dışı farklı kişi ve kuruluşlar adına tescilli olduğunu, hatta bu markalardan 889 adedinin, dava konusu edilen 03. ve 05. Sınıflara giren emtiaları kapsadığını, zaten de dava konusu edilen markada aynı boyutta ve yazı tipinde kaleme alınan “...” ibaresinin bütünleşik olarak algılandığını, ayrıca davalının markasında davacının markalarında kullanılmış olan “...” ve “...” harflerinden oluşan logonun da kullanılmamış olduğunu, tarafların tamamen farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, nitekim davacının delilleri meyanında sunmuş olduğu.... sayılı dosyasında tarafların aynı sektörde faaliyet göstermesi hususunun vurgulanmış olduğunu, marka haklarına son derece önem veren davalı firma aleyhine huzurdaki davanın ikame edilmiş olmasının kötü niyetli olduğunu, zira davalı firmanın 1923 yılında kurulmuş, ... ... ile yaşıt, sektöründe yüzyıllık lider ve öncü bir kuruluş olduğunu, ... nezdinde 500’e yakın tescilli markanın sahibi olduğunu, ürünlerinin pek çok ülkeye ihraç edildiğini, marklarının bu ülkelerde de tescilli olarak korunduğunu, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ....15/C hükmüne göre açılan ... Kararının Kısmen İptali ve 6769 sayılı SMK ....25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının "İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler." emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında yukarıda belirtilen emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin "..." ibaresini 03 ve 05. sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 23.10.2021 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.12.2021 tarih ve 386 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 10.02.2022 tarihinde .... sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın ....6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 20.05.2022 tarihinde itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın ...'nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 10.11.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirket tarafından itiraza karşı 27.11.2022 tarihinde karşı görüş dilekçesi sunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 19.01.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın kısmen hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
... kararının kısmen iptal edilmesi istemi hakkında ise aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
... 'nun yerleşmiş uygulamasına göre (...) ... kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (...) Eldeki talep de ... kararının iptali istemini barındırdığından ... karar tarihi olan 18.01.2023 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alıp dava konusu yapılan emtialar; "İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler." şeklindedir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalının markasının kapsamında yer alan ve dava konusu edilen emtiaların tamamı, davacının .... sayılı markaları haricinde kalan, itirazlarına mesnet aldığı tüm markaların kapsamında yer alan 05. sınıftaki emtiaların birebir aynısıdır. Ayrıca; davacının 05. sınıfa giren emtialarda tescilli olmayan ... sayılı markası dahi, 35. sınıf altında 05. sınıfa giren emtiaların satışı hizmetleri yönünden tescillidir. Bir takım emtiaların toptan/perakende satış hizmetlerine konu olması durumunda bu hizmetlerin aynı emtialar ile bağlantılı ve/veya benzer emtia sayılması gerektiği, doktrinde ve ... içtihatlarında kabul edilmektedir. Zira; “Praktiker” kararında da belirtildiği üzere, “somut bir malı satmak için verilen bu hizmet tabiatıyla bu mal olmadan bir mana ifade etmeyecektir.” Dolayısıyla; davacının ... sayılı markası hariç, itirazlarına mesnet aldığı tüm markaları açısından, dava konusu edilen emtiaların tamamı yönünden somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleşmiş olduğu, ilave bir inceleme yapılmasına gerek kalmaksızın söylenebilecektir.
Dava konusu marka başvurusu; "..." ibaresinden oluşmaktadır.
Davacının itiraza mesnet bir kısım markaları; renk ve şekil unsurlarından yoksun sırf kelime markalarıdır. Bir kısım markaları ise; şekil ve renk unsurlarını da ihtiva eden karma markalardır. İşaretlerin kelime unsurlarında “...” ibaresi, “...” gibi, yerleşik birer anlamı olmayan kısa kelimelerle birleşik veya “...”, “...” gibi, ...’de veya ...’de yerleşik birer anlamı haiz cins isimlerle birlikte birer tamlama oluşturacak şekilde kullanılmıştır. Ayrıca bu markaların bir kısmında da, “... ...” ibaresinin baş harflerinden oluşturulmuş “...” kısaltması da, belli bir kompozisyonu haiz şekilde, markasal hüviyette kullanılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalarda müşterek olarak bulunan unsurun "..." sözcüğü olduğu tespit edilmiştir. Bu sözcük ... olup ... "..." anlamına gelmektedir. ...'nin ülkemizde okul öncesinden başlayıp yüksek öğrenime kadar devam eden tedrise konu en yaygın yabancı dil olması ve "..." sözcüğünün gündelik hayatta ve ticari sahada yaygın kullanım alışkanlığı da bulunduğu gözetilerek, davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin "..." ibaresini "..." anlamı ile kavrayacağı şüphesizdir.
"..." ibaresinin kavramsal olarak ve ilk etapta ortalama tüketici nezdinde; üzerinde yaşadığımız toprak, denizler ve yeryüzünden oluşan bir gezegen olarak algılanacağı açıktır. Bu bağlamda "..." ibaresinin, bir bakıma insanların ve diğer canlıların yaşam ortamını oluşturan en geniş ölçekli coğrafi yer adı olduğu söylenebilir.
... sayılı kararında, "... ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır. Örnek verilmek gerekirse ... veya dava konusu olayda olduğu gibi İstanbul'un maruf bir ilçesinin adı olan sadece "..." sözcüğünün bir kişi adına marka olarak tescil edilmesi halinde, bu sözcük artık bir kişinin tekelinde kalacak ve bu şekilde bir kamu adı başkaları tarafından markalarında kullanılamayacaktır. Zira, yerleşen uygulamaya göre, bu isim, markanın "kök" sözcüğü olacak ve iltibas iddiası ile diğer marka başvurularının önlenmesine neden teşkil edecektir. 556 sayılı KHK'nın genel amacı dikkate alındığında böyle bir imtiyazın kimseye tanınmaması gerekir. Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkan verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi de bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin "..." adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, "..." gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir." denilmiştir.
O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla, yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim .... sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Somut olayda "..." anlamına gelen "..." sözcüğünün davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında söylenebilecektir. Dava konusu marka başvurusu global olarak incelendiğinde; markada bulunan "..." sözcüğünün markanın bütünü içinde esaslı unsur olmadığı, markanın bir bütün olarak algılandığı, "..." ibaresinin ... bir kelime dizisi olup ...; "..." anlamına geldiği, ...i vermiş olduğu bir kararında; "..." ibareli marka ile itiraza mesnet markayı oluşturan "..." ibareli marka arasında benzerlik bulunmadığı, slogan markası içerisinde yer alan "..." kelimesinin tek başına ayırt ediciliğinin bulunmadığı, diğer kelime unsurları ile birlikte bir bütün olarak algılandığı, slogan içerisinde yer alan ancak slogan içinde ayrıca ayırt ediciliği bulunmayan bu kelime nedeniyle iltibas tehlikesinin oluşmayacağının kabul edildiğini belirttiği (...), somut olayda da benzer bir durumun mevcut olduğu, davaya konu marka başvurusunda bulunan "..." ibaresinin markanın bütünü içinde kaynaştığı, markanın bir bütün olarak "..." anlamına gelecek şekilde çağrışım oluşturduğu, dolayısıyla; daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusu ile karşılaştığında, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ... kararının kısmen iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-... kararının kısmen iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın kısmen hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-HMK ....397/2 hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararının etkisinin nihai kararın kesinleşmesi ile birlikte kendiliğinden ortadan kalkmış sayılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT ....3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 200,00 TL posta-tebligat masrafı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.130,82 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı ... A.Ş. tarafından yapılan 25,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ... A.Ş.'ye verilmesine,
8-HMK ....333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK ....341 ve ....345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2023

Katip ....
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu