T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/495 Esas - 2023/314
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/495 Esas
KARAR NO : 2023/314
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/12/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin marka serisi izlenimi uyandırdığı dava konusu ibare ile müvekkili şirket adına tescilli markalar arasındaki benzerliğin iltibas oluşturacak düzeyde olduğunu, müvekkili şirkete ait markaların tescilli olduğu mallar ve hizmetler ile benzer/ilintili olmakla birlikte; dava konusu marka başvurusunun tescili halinde, müvekkili şirketin söz konusu nice sınıflarına ait mallar ve hizmetler açısından da faaliyette bulunduğunun algılanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli markaların, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/4-5’inci maddesi kapsamında tanınmış marka niteliğinde olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli seri nitelikte pek çok markanın tanınmış olması nedeniyle, müvekkili şirket adına tescilli markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer/aynı olan dava konusu ibarenin farklı tür ürün/hizmetler için olsa dahi tescilinin mümkün olmadığını, davalı şirketin iyiniyetli olmadığını ifade ederek, ... sayılı ... kararının iptaline, ... sayılı marka tescil başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 09/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında sınıfsal aynılık ya da benzerlik bulunmadığı için SMK 6/1 hükmünde belirtilen çifte benzerlik şartlarının sağlanmamış olduğunu, markaların karıştırılması ya da ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının SMK 6/5 madde hükmü kapsamında tanınmışlık iddiasını ispatlamada sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olduğunu ifade ederek, ... kararının iptali isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili 31/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından mesnet gösterilen markalar ile müvekkili şirket marka başvurusuna konu “...” markasının benzer olmadığını, davacı adına başvurusu yapılan marka ile müvekkiline ait tescilli markaların aynı, benzer ve ilişkili türden mal ve hizmetlere sahip olmadığını, müvekkili marka başvurusu ile davacı şirket adına tescilli markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının iddiasının aksine somut olayda SMK 6/4 ve 5'in uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı markalarının tanınmışlık kriterlerine havi olmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı ... Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin "..." ibaresinin tescili amacıyla 24.02.2021 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında ... SMK m.5/1-ç hükmü gereği bir kısım hizmetler bakımından kısmen reddedildiği, kalan emtialar için başvurunun 28.06.2021 tarih ve 375 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 25.08.2021 tarihinde .... sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın ... kısmen kabul edilerek bir kısım emtiaların reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 13.06.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ...'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 31.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 22.12.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, ... izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. ... değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu markanın kapsamındaki “38. Sınıf: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil).” hizmetlerinin davacının ... sayılı markanın kapsamındaki “09. Sınıf: Haberleşme amaçlı cihazlar” malları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Zira söz konusu hizmetler tamamlayıcı hizmetlerdir.
Dava konusu markanın kapsamındaki “40. Sınıf: Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri.” hizmetlerinin davacının ... sayılı markaların kapsamındaki “41. Sınıf: Fotoğrafçılık hizmetleri.” hizmetleri ile benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları karşılamaları, tamamlayıcı hizmet olmaları nedeniyle ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu markanın kapsamındaki “40. Sınıf: Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri.” hizmetlerinin davacının ... sayılı markaların kapsamındaki “16. Sınıf: Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar).” malları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Basılı evraklar, baskı hizmetlerinin neticesinde ortaya çıkmaktadır. Öte yandan, ciltçilik hizmetleri verilirken ciltleme malzemeleri kullanılmaktadır.
Dava konusu markanın kapsamındaki “42. Sınıf: mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri” hizmetlerinin davacının ... sayılı markaların kapsamındaki “37. Sınıf: İnşaat hizmetleri” hizmetleri ile benzer olduğu tespit edilmiştir. Binaların inşası veya yıkımının yapılabilmesi için uygun bir planlama ve/veya tasarım gereklidir. Bu hizmetler genellikle aynı dağıtım kanalları aracılığıyla, aynı sağlayıcılar tarafından benzer tüketiciye sunulur.
Dava konusu markanın kapsamındaki “42. Sınıf: Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.” hizmetlerinin davacının ... sayılı markanın kapsamındaki “09. Sınıf: bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar” malları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bu mallar/hizmetler genellikle aynı dağıtım kanalları aracılığıyla, aynı sağlayıcılar tarafından benzer tüketiciye sunulur. Öte yandan, bu mallar, söz konusu hizmetlerin tamamlayıcısı niteliğindedir.
Dava konusu “...” ibareli marka; beyaz zemin üzerine, siyah renkte, büyük harflerle “...” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir figüratif unsur içermeyen kelime markasıdır. Dava konusu markanın esas unsurunun “...” ibaresi olduğu aşikardır.
Davacıya ait markalardan “...”, “...”, “...” ve “...” ibareli markalar, kelime unsurlarının ön planda olduğu kelime+şekil, diğerleri ise herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markalarıdır. Dava konusu marka ile davalı markasında “...” ibaresinin ortak olarak yer aldığı anlaşılmış, bu hususun markalar arasında marka işaretleri bakımından karıştırılma ihtimaline neden olup olmayacağı aşağıda değerlendirilmiştir. Markalar görsel, işitsel ve kavramsal olarak incelendiğinde; davacının “...” ibaresini içeren markalarıyla davacının dava konusu “...” esas unsurlu markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, şöyle ki; davacı markalarındaki “...” ibaresinin dava konusu markada esas unsur olarak yer aldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “...” ibareli başvuru markasını gördüğünde, bunun davacının “...” ibaresini içeren markalarından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, davacı markalarında yer alan diğer ibarelerin markaları farklılaştırmaya yetmeyeceği, zira söz konusu ibarelerin ayırt edici niteliği zayıf ibareler olduğu, dolayısıyla her iki markanın aynı işletmenin markası veya idari-mali anlamda bağlantılı işletme markaları olarak algılayabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, hem dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunması, hem de dava konusu markanın kapsamındaki “38. Sınıf: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). 40. Sınıf: Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. 42. Sınıf: mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.” hizmetlerinin davacı markalarının kapsamlarında benzer/ilişkili olarak yer alması nedeniyle dava konusu marka ile gerekçe markalar arasında söz konusu hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; ... Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (...) Bir markanın ... Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın ...'de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; .... Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ...’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce ...’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ...)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak ... bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, ... bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; dosya kapsamında, sunulan bilgi ve belgelerin (bazı haber sitelerinde yer alan haberler ve reklam/tanıtım faaliyetleri) incelenmesi neticesinde, davacıya ait markaların tanınmış olduğuna dair bir kanaat oluşmamıştır. Bu nedenle tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinin somut olayda mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; "38.Sınıf: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). 40.Sınıf: Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. 42.Sınıf: Mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri." bakımından ... sayılı ... kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu ... sayılı markanın "38.Sınıf: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). 40.Sınıf: Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. 42.Sınıf: Mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri." bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re'sen ...'e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT gereğince hesap olunan 15.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 257,00 TL posta-müzekkere masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.920,22 TL yargılama giderinin 1/2'si olan 1.960,11 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye1.960,11 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı ... A.Ş. tarafından yapılan 51,20 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2'si olan 25,60 TL'nin davacıdan alınarak davalı ... A.Ş.'ye verilmesine, bakiye 25,60 TL yargılama giderinin davalı ... A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/06/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!