T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/340 Esas - 2023/181
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/340 Esas
KARAR NO : 2023/181
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 14/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 14/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı ...'a ait ... sayılı "..." sayılı marka başvurusu ile müvekkiline ait "..." ibareli markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, yine söz konusu marka başvurusu ile müvekkiline ait markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, davalı şahsa ait marka başvurusuna davalı kurum nezdinde yapılan itirazın haksız şekilde reddedildiğini belirterek; ... ... kararının müvekkili aleyhine olan kısmının iptali ile tescili halinde dava konusu ... sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 22/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu "... ... ..." ibareli marka başvurusunun, bütünü itibariyle bırakılan izlenim açısından dikkate alındığında, davacıya ait "..." ibareli ... ibareli itiraz markaları ile kısmen benzerlik gösterse de, başvuru kapsamında kalan mal/hizmetlerin itiraz gerekçesi markaların kapsamında bulunan mallarla aynı/benzer nitelikte olmadığı, iltibas tehlikesi için işaretlerin/ibarelerin aynı/benzer olması koşulunun tek başına yeterli olmadığı, bunun yanında, markaların kapsamında bulunan mal veya hizmetlerin de aynı/benzer olması koşulunun yerine gelmesi gerekmekte olduğu, söz konusu markalar karşılaştırıldığında, diğer davalının başvuru markasının kapsamında kalan mal/hizmetlerin, davacının itiraz markalarındaki mal/hizmetlerle aynı ya da benzer nitelikte olmadığı, başvuru markasının kapsamında bulunup da itiraz markalarıyla benzer nitelikte olan mal/hizmetlerin söz konusu markanın kapsamından çıkartılmış olduğu, Kurul’un incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markanın benzer olmasını veya benzer markalar olduğu yönündeki iddiayı, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlayan bir husus olarak kabul etmemekte olduğu, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iddiaların da kötü niyet iddiasında olduğu gibi, itiraz aşamasında yeterli açıklama, bilgi ya da belge ile ispatlanamadığından, söz konusu iddialara iş bu davada da itibar etmenin mümkün olmadığı hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı ..., davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ... sayılı "...+... ... ..." sayılı marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıya ait markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren .... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 10.09.2020 tarihinde "...+... ... ..." ibareli 30. Ve 35. sınıfta bulunan mal ve hizmetler bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.10.2020 tarih ve 359 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 23.12.2020 tarihinde davacı tarafından SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında ... sayılı markalar mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, ...'nca ileri sürülen itirazın incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan 30.sınıfta yer alan emtiaların çıkarılmasına karar verildiği, davacı tarafından 03.11.2021 tarihli itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunulduğu, itirazı değerlendiren ...’nun 05.07.2022 tarih ve ... sayılı kararı ile itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun "SINIF KODU : 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, ... esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" bakımından da reddine karar verdiği, ... kararının davacı marka vekiline 15.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan hizmetler bakımından 19.10.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmamaktadır. Zira; markaların bir bütün olarak, ilgili tüketici kesimi nezdinde, hemen ve ilk bakışta, başkaca bir araştırma yapılmasına gerek kalmaksızın, doğrudan, aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.5’te detaylı olarak görüldüğü üzere; ... kararının iptali ve hükümsüzlük talebi bakımından yapılan incelemede, davaya konu marka başvurusu kapsamında 35. sınıfta 05. Alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri davacı şirkete ait Tablo.5’te yer alan .. sayılı markaların tescil kapsamında 32. Sınıfta yer alan mallar ile İLİŞKİLİ MAL ve HİZMETLERDİR. Şöyle ki, bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur. Bu durum davacı şirkete ait sadece hükümsüzlük talebine gerekçe olan ve bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.6’da gösterilen markaların 16, 31 ve 32. Sınıflardaki malları ile davaya konu markanın 35. Sınıfta 05. Alt grupta yer alan söz konusu malların perakendecilik hizmetleri bakımından da geçerlidir. Ancak Tablo.6’da yer alan ve sadece hükümsüzlük talebine gerekçe olan markaların dava konusu marka ile benzer olmadığı ve bu nedenle söz konusu markalar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı markası; altı kenarlı, kenarları dışta siyah içte beyaz renkte çerçevelenmiş siyah zemin üzerinde beyaz renkte harflerle yazılmış “... ...” ibaresinin üst kısmında beyaz renkte kral tacı figüründen, alt kısmında ise beyaz bir şeritin altında “...” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu marka; kelime ve ... unsurlarından oluşan karma bir marka olmakla birlikte, markadaki esas ve baskın unsurun “... ...” ibaresi olduğu, “...” ibaresinin herkesin kullanımına açık bir tarih olması nedeniyle markada tali unsur konumunda yer aldığı görülmektedir.
Davacı şirkete ait hem ... kararının iptaline hem de davaya konu markanın hükümsüzlük talebine gerekçe markalar;
- Tek başına “...” ibaresinden oluşan ... ve ... markalarından,
- “...” ibaresine ek olarak “...” ibarelerini içeren ... "...", ... markalarından,
- ... unsuru ile birlikte oluşturulmuş “...” ibaresini daha ön planda içeren ...+... ... şeklindeki markalardan,
- ... unsuru ile birlikte oluşturulmuş “...” ibaresini daha ön planda içeren ...+... ... şeklindeki markadan,
- İlk iki harfi “...” ile başlayan ... ibareli markadan oluşmaktadır.
Bu markaların yanı sıra ... kararının iptali talebine gerekçe olmayan davacının davaya konusu markanın hükümsüzlüğü bakımından gerekçe gösterdiği ilk iki harfi “...” ile başlayan bir kısmı ... unsuru da içeren “...” ibareli markalar incelendiğinde söz konusu markaların dava konusu markadan uzak ve “...” ibaresini ayırt edilir şekilde içermeyen markalar olduğu anlaşıldığından bu markalar bakımından görsel, işitsel veya kavramsal bir benzerlikten söz etmenin mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Taraf markalarında ortak olarak yer alan ve davacı şirket tarafından kendi adına tescilli markalar ile karıştırılma ihtimali yaratacağı iddia edilen “...” ibaresi, halk arasında yaygın olarak “bir(1)” ibaresinin kısaltması olarak kullanılmakta olup, Kurum nezdinde yapılan araştırmada çeşitli sınıflarda farklı sahipler tarafından tek başına veya ek ibareler ile birlikte yaygın olarak kullanılmakta ve başvuruya konu edilmekte olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla “...” ibaresinin tüketicinin sıklıkla karşılaştığı türden ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğu düşünülmektedir.
Davacı şirkete ait ... ve ... ibareli markaların asli ve baskın unsurunun tek başına “...” ibaresi olduğu, ... markası her ne kadar kelime ve ... unsurlarından oluşan karma bir marka olsa da markanın kelime unsurlarının “... ...” ibaresinden oluşmakta olduğu görülmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle “...” ibaresinin zayıf bir marka olduğu değerlendirilmekle birlikte, bu ibare asgari bir korumayı da haizdir. Zira, tescilli bir markanın hepten korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Davaya konu markanın esas unsuru “...” ibaresine gıda ürünleri bakımından ayırt ediciliği haiz olmayan “...” ibaresi eklenmek suretiyle oluşturulmuştur. Davacının anılan “...” ibarelerinde olduğu gibi “...” ibaresini markanın başlangıç kısmında ve ayırt edilebilir konumda içermekte olduğu, davacının “... ...” markalarının devamı niteliğinde oluşturulduğu dikkate alındığında dava konusu markanın davacı şirkete ait ... sayılı ... sayılı ... sayılı ... ibareli markalar ile ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davacı şirket markalarında yer alan ve davaya konu marka ile ortak olan “...” ibaresinin, ayırt edici gücünün zayıf olduğu değerlendirilmekle birlikte, bu ibarenin asgari bir korumayı da haiz olduğu, davacı şirkete ait ... sayılı markalar ile davaya konu markanın benzer olduğu, anılan markaların tescil kapsamında 32. Sınıftaki mallar ile davaya konu markanın tescil kapsamında 35. sınıfta 05. Alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetler bakımından, ortalama düzeyde tüketici nezdinde 6769 Sayılı Kanun m. 6/1 anlamında işletmeler arasında bağlantı kurulması olasılığı ve ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirket, dava dosyasına “...” ibareli markalarının tanınmışlığını destekler veya 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde aranan şartların sağlandığını kanıtlar herhangi bir delil sunmadığından somut olayda SMK m.6/5 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davaya konu bir kısım hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda oluştuğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" hizmetleri bakımından ... sayılı ... kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu ... sayılı markanın "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re'sen ...'e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma ve 37,10 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 234,00 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 3.897,22 TL yargılama giderinin 1/2'si olan 1.948,61 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.948,61 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı ...'ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023
Katip ....
E-imza
Hakim ....
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!