T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/32 Esas - 2023/79
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/32 Esas
KARAR NO : 2023/79
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/01/2022
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 24.07.2020 tarihinde davalı kuruma “...” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, ... başvuru nolu tescil başvurusunun 12.10.2020 tarihinde .... ilan edildiğini, söz konusu marka yayımına davalı tarafından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/5 maddeleri gerekçe gösterilerek itiraz edildiğini ve davalı idarece itirazın haklı bulunarak müvekkilinin marka tescil başvurusunun reddedildiğini, müvekkili şirketin 2017 yılından beri faaliyet gösteren ve ticari hayatında kendine özgü müşteri çevresince bilinen bir ticari işletme olduğunu, müvekkili şirketin kurulduğu günden bu yana yaklaşık 5 yıldır ticari ilişkilerde kullandığı irsaliyeli faturalarda ve vergi beyanlarında “...” unvanını kullandığını ve hizmet verdiğini, müvekkili markası ile mesnet gösterilen markaların marka isimleri ve fonetik olarak ayırt edilemeyecek benzerliklerinin bulunmadığını, tescile konu markanın renk, şekil, yazıdan oluşan kombinasyon markası olduğunun dikkate alınarak bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, müvekkilinin başvuru konusu markasının “...” olduğunu, “...” ibaresinin mesnet markalardan ayırt edilmesini sağladığını, müvekkili markasında ve mesnet markalarda yer alan şekillerin birbirinden farklı olduğunu, müvekkili markasının kırmızı ve lacivert renklerden oluştuğunu, mesnet markaların ise siyah, gri ve mavi renklerden oluştuğunu, markaların aynılığı veya benzerliğinden söz edilemeyeceğini, ... kararının hukuka aykırı olduğunu iddia ederek; 06.12.2021 tarih,... sayılı ... kararının iptalini ve müvekkili marka başvurusunun tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 15/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında karıştırılma düzeyinde bir benzerlik olduğunu, davacı yanın, mesnet olarak gösterilen markalarla kendi markası arasında marka isimleri ve fonetik olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığı iddia edilse de böyle bir durumun olamayacağının başvuru konusu markanın asli/baskın unsuru dikkate alındığında açıkça anlaşıldığını, başvuru konusu markada yazı ibaresinin ön plana çıktığını, yazı ibaresindeki “...” ibaresinin de tanımlayıcı ve yardımcı bir ibare olması nedeniyle markada ayırt edici ve baskın tek unsurun “...” olduğu sonucunun ortaya çıktığını, söz konusu bu yazı stiliyle yer alan “...” ibaresinin, başvurunun reddine neden olan mesnet markalarda birebir esas-asli unsur olarak kullanıldığını, bu durumun markaları sadece görsel olarak değil, işitsel ve anlamsal düzeyde de birbiri ile ilişkilendirdiğini, başvuru ile benzer mal ve hizmetler bakımından redde mesnet markaların “...” olarak okunup algılanacak olmasının ve de ibareler arasında görsel, işitsel ve anlamsal bir fark bulunmuyor olmasından dolayı markaların SMK madde 6/1 anlamında karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olduğunu, tescili talep edilen başvuru konusu markanın mal ve hizmetinden SMK 5/1-ç maddesi gereğince çıkarılan mal ve hizmetler dışında kalan mal ve hizmetler ile davalıya ait mesnet markaların tescilli olduğu malların ve hizmetlerin birebir aynı ya da aynı tür olduklarını, ilgili tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu “...” ibareli markanın muterize ait “...” ibareli/ibaresini içeren seri markaların bir devamı biçiminde algılanabileceğini, markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6(1) maddesi anlamında seri marka biçiminde algılanma, ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, kurum kararının hukuka uygun olduğunu ileri sürerek; ... ... sayılı kararının iptali isteminin reddini ve davacı yanın aleyhe olan sair istemlerinin reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 23/03/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı başvurusuna konu markanın, müvekkili şirkete ait “...” ibareli tescilli seri markalar ile ilişkilendirilme ihtimalinin bulunduğunu, davaya konu markanın asli unsurunun, davacı yanın iddialarının aksine “...” ibaresi değil, “...” ibaresi olduğunu, “...” ibaresinin ise müvekkili tarafından yıllardır gerek tanınmış “...”, gerek diğer tescilli seri markalarında kullanıldığını, davacı yan markasında “...” ibaresinin, “...” ibaresine oranla 3-4 kat büyük olduğunu, “...” ibaresinin davacı şirketin ticari faaliyet gösterdiği alanı nitelediğini, dolayısıyla ayırt edici unsur olmasının mümkün olamayacağını, esas unsurunun “...” ibaresi olduğunu, davaya konu markanın müvekkili şirket ile bağdaştığı düşüncesini tüketici nezdinde yaratmak istendiğinin söylenebileceğini, müvekkilinin pvc doğrama, kapı, zemin malzemesi, aksesuar, yalıtım vb. birçok yapı malzemesi ürettiğini ve pazarladığını, bu sebeple yapı malzemeleri pazarında tanınan ve itibarlı bir üretici haline geldiğini, yapı elemanlarına ilişkin olarak tescilli onlarca markası bulunan müvekkilinin ayrıca davaya konu marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer, tescilli “... yapı malzemeleri” ibaresini taşıyan bir markasının bulunduğunu, davaya konu markanın, müvekkili şirkete ait söz konusu marka ile neredeyse aynı olduğunu ve tescilinin mümkün olamayacağını, müvekkili şirketin, ... nolu tanınmış “...” markasını yıllardır bir yapı malzemesi olan pvc doğrama pazarında kullandığını, dolayısıyla ... pazarında müvekkili şirketin tanınırlığının bir tanınmış marka ile de ortaya konulduğunu, davaya konu markada ön planda olan unsurun kelime unsuru olduğunu, şekil unsurunun ön planda olması durumunda dahi davaya konu markada yer alan şekil unsurunun, söz konusu markanın müvekkili şirkete ait markalardan farklı olduğu kanaatini uyandıracak şekilde ayırt edici veya baskın nitelikte olmadığını, davacı yanın, dava konusu markada yer alan şekil unsurunun müvekkili şirket markalarındaki unsurlardan farklı olduğunu ve davaya konu markanın kırmızı-lacivert renklerden oluşurken, mesnet markaların siyah, gri ve mavi renklerden oluştuğu iddiasında bulunduğunu, söz konusu iddianın kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin ... pazarı için birçok ürün ürettiğini ve birçok markasının bulunduğunu, bu markalarda siyah, gri ve mavi renkleri kullanmasının yanında lacivert, kırmızı, bordo, sarı gibi renkleri de kullandığını, her ne kadar davaya konu markanın yayımına itiraz sırasında dayanak gösterilmemiş olsa da müvekkili şirket adına ... tescil no ile tescilli “...”, ... tescil nolu “...”, ... tescil nolu “...” markalarında lacivert, mavi ve kırmızı renklerin kullanıldığını, tüketicinin davaya konu markanın müvekkili şirketten ticari olarak bağlantılı işletmeden geldiğine inanması riskinin çok yüksek olduğunu, davacının, başvurusuna konu markanın reddi yönünde verilen ... kararının yerinde olduğunu ileri sürerek; davanın reddedilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıya ait marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında "birlikte var olma" şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 24.07.2020 tarihinde ... sayılı "..." ibareli, 06, 11, 19, 20, 35 ve 37.sınıfta bulunan mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun incelenmesi sonucunda SMK m.5/1-ç hükmü gereği başvurunun kısmen reddine karar verildiği, kalan mal ve hizmetler için 12.10.2020 tarih ve 358 sayılı ...'nde başvurunun yayımlandığı, davalı şirketin 03.11.2020 tarihinde ... sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davacı şirketin 31.12.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi sunduğu, akabinde 31.12.2020 tarihli ek belge sunduğu, ...'nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca ileri sürülen itirazın kabulüne karar verdiği, davacı tarafından 16.07.2021 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davalı şirket tarafından 27.08.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi bildirildiği, itirazı değerlendiren ...'nun ... sayılı ... kararı ile; itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 06.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan emtialar; "Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller." şeklindedir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan "Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller." emtiaları ile redde mesnet ... sayılı markaların kapsamlarında yer alan sınıflandırma tebliğinin 6/2 alt sınıfında belirtilen emtialar, aynı veya aynı türdür.
Dava konusu emtialar; çoğunlukla inşaat işi ile iştigal eden profesyonel iş ve meslek sahiplerine hitap eden mallar olup; bu malların tüketicilerinin tüketim sürecinde gösterecekleri özen ve dikkat seviyesi yüksek düzeydedir. Dolayısıyla somut olayda marka farkındalığı fazla olan üst düzey tüketicilerin algısı ve iltibas eşiği esas alınmalıdır.
... sayılı davacı marka başvurusu; lacivert renkte büyük puntolarla yazılmış "..." kelimesi ile bu kelimenin altında yer alan oldukça küçük boyuttaki “...” ibaresinden oluşmaktadır. "..." kelimesindeki A harfinin orta çizgisi turuncu şerit şeklinde karakterize edilmekle birlikte, bu şerit ayrı bir şekil unsuru gibi algılanmamakta, yazım stili görünümü yaratmaktadır. Şekil unsuru içermeyen davacı markasında yer alan “...” ibaresi ise çekişme konusu olan 06. sınıftaki malları tarif etmektedir. Dolayısıyla bu ibare marka bütünü içinde tali unsur olup, markanın ayırt edici esaslı unsuru "..." ibaresidir.
Davalı şirkete ait redde mesnet markaların; "..." ibarelerinden oluştukları, gerek yazım biçimindeki vurgu, gerekse ek ibarelerin tali unsur mahiyetinde oluşları nedeniyle davalı markalarının esaslı unsuru "..." ibaresi üzerinde toplanmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; redde mesnet markaların "..." sözcüğü etrafında farklı kelimeler ile birlikte seri marka ailesi oluşturduğu, redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan emtialar ile dava konusu marka başvurusundan çıkartılan emtiaların aynı veya aynı tür oldukları, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (...), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı veya aynı tür olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, ancak gerek redde mesnet markaların, gerekse başvuru markasının esaslı unsurunun müşterek olarak "..." sözcüğünden oluştuğu, buna göre; her ne kadar davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin bilinç ve dikkat düzeyi vasat emtia alıcısına göre yüksek düzeyde olsa da, bu tüketici kesiminin her hal ve şartta markalar arasında ilinti kurmayacağı şeklinde çıkarımda bulunulamayacağı, somut olayda olduğu gibi, gerek karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan emtialar arasındaki yüksek benzerlik düzeyi, gerekse markaların esaslı unsurlarının yüksek düzeyde benzer oluşları nazara alındığında, daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan söz konusu tüketici kesiminin dahi daha sonra başvuru markası ile karşılaştığında, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, redde mesnet markaların serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsama yaşayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökenlere işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayabilecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, müvekkili marka başvurusunun, müvekkilinin kurulduğu günden bu yanda kullanıldığını ileri sürdüğünden, dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında "birlikte var olma" koşulunun oluşup oluşmadığı hususu aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (...)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, iş bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (...).
... sayılı kararında da;"Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (...) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir." şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; davacının iddiasını ispat maksadıyla ... nezdinde sunduğu deliller şunlardır:
1- Dava dışı ... A.Ş. tarafından, davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 29.11.2017 tarihli ve ... sayılı fatura (Fatura içeriği 220 adet “...” emtiasının satışına ilişkindir.)
2- Dava dışı ... Ltd. Şti. tarafından, davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 24.11.2017 tarihli ve ... sayılı fatura (Fatura içeriği ...” emtiasının satışına ilişkindir.)
3- Dava dışı ... Ptr. Turizm Tic. Ltd. Şti. tarafından, davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 22.11.2017 tarihli ve ... sayılı fatura (Fatura “.... arası nakliye bedeli"ne ilişkindir.)
4- Dava dışı ... Ltd. Şti. tarafından, davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 24.11.2017 tarihli ve... sayılı fatura (Fatura içeriği 480 adet “...” emtiasının satışına ilişkindir.)
5- Davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından, dava dışı ... adına düzenlenmiş 24.11.2017 tarihli ve ... sayılı fatura (Fatura içeriği 48 adet “...” emtiasının satışına ilişkindir. Fatura antedinde markası yer almaktadır.)
6- Davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından, dava dışı ... adına düzenlenmiş 16.11.2017 tarihli ve ... sayılı fatura (Fatura içeriği 50 adet “...” emtiasının satışına ilişkindir. Fatura antedinde markası yer almaktadır.)
7- Davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 22.12.2017 düzenleme tarihli KDV Tahakkuk Fişi
8- Davacı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin 05.02.2018 tarihli ve 9509 sayılı ... ’nde yayımlanmış olan adres değişikliği ilanı
İş bu deliller incelenmekle; 2017 yılının Kasım ayına ait sınırlı sayıdaki faturanın ve ticaret unvanı kullanımının, davacının ... ibareli dava konusu markayı uzun yıllardır tescilsiz olarak kullandığını ve bu sürekli, yoğun kullanım sonucu markanın davalı markaları karşısında ayırt edici hale geldiğini ispata yeterli ve elverişli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Öte yandan, davacının ispatlanan en eski kullanımı 2017 yılı Kasım ayında gerçekleşmiş olup, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 24.07.2020 tarihi itibariyle “davalının davacı kullanımı karşısında niza çıkarmadığını” objektif olarak kabul etmek de mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; piyasada barışçıl biçimde uzun süredir birlikte var olma şartları somut olayda gerçekleşmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 48,60 TL vekalet harcı, 167,50 TL posta, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.377,50 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ...'nin yapmış olduğu 34,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ...'ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!