T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/242 Esas - 2023/125
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/242 Esas
KARAR NO : 2023/125
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 04/07/2022
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
YAZIM TARİHİ : 15/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1992 yılından bu yana ... ve hipermarketlerde yapılan perakende ticaret faaliyeti ile iştigal etmekte olduğu, ... markasının 1999 öncesinde tescilsiz kullanılmış olduğu, 01.07.1999 tarihinde ... nezdinde 35. sınıfta tescil edilmiş olduğu, ... markası ile adını duyuran müvekkili şirketin, şube tabelalarında 2006 yılından buna ... nezdinde ... sayı ile tescilli “... ...” markasını kullanmakta olduğu, müvekkilinin ... başta olmak üzere toplam 5 ilde 193 şubesi ve 4957 çalışanı bulunduğu, müvekkil şirketin son olarak 40'ı aşan mağazası bulunan ve sektörde tanınan bir diğer marketler zinciri olan ...'ı da bünyesine katmış olduğu, perakende sektöründe ...’de ilk 10 zincir içerisinde yıllık 40.000.000 üzerinde fiş sayısıyla, şubelerinde aylık ortalama 4.500.000 ziyaretçi sayısı ile bilinen bir hizmet markası olduğu, müvekkilinin, ayırt edici ve esas unsur olan “...” ibaresini aktif ve yoğun bir biçimde kullanarak ve bu unsuru değiştirmeksizin seri markalar yaratmış olduğu, müvekkiline ait “...” markasının ve seri marka ailesinin değeri, sektörel ve ulusal bazda hazırlanan 2018 yılı “...” göre, 29.289.149,00 Euro olduğu, müvekkilinin kazanılmış hakları haiz olduğu tüm markalarını merkez ve şube işyerlerinde, tanıtım ve reklam vasıtalarında, ürünlerinde, internet sitesinde, basılı evrak ile her türlü ticari evrak ve yazışmalarında aktif olarak kullanmakta olduğu, müvekkilinin, “...” ve “....” adresi üzerinden de sipariş almakta olduğu ve bu siparişleri ...’nin her yerine ulaştırdığı, “....” web sitesinin yıllık ziyaretçi sayısının ortalama 5.000.000 olduğu, ... ve ... ...'ı marka ve firma olarak tanıtan güncel ve sosyal bilgiler sunan, internet üzerinden şubelerdeki gibi alışveriş yapılması imkanı sağlayan “...” web sitesinin yıllık ortalama 700.000 ziyaretçisi bulunduğu, ... genelinde .... olarak; 2017 ve 2018 yıllarında toplam 569.000 adet siparişin müşterilere ulaştırıldığı, 2019 yılı sipariş sayısının 820.572, 2020 yılı sipariş sayısının 71.053 olduğu, toplam cirosunun 15.166.045 TL olduğu, “...." internet sitesinden ve pazaryerlerinde (....) 2020 yılı içinde 81 şehire toplam 1.367,251 adet kargo paketi gönderilmiş olduğu, müvekkilinin ayrıca önde gelen online alışveriş siteleri olan ... ’da 2018 yılında 263.000 adet, 2019 yılında 661.919 ve 2020 yılında 1.269.527 adet siparişi müşterilerine ulaştırmış olduğu, müvekkilinin, ülke içi ticaret hacmi yanında ihracat alanında da önemli bir ticaret hacmine sahip olduğu, başta .... ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeye ürün ihraç etmekte olduğu, müvekkilinin, ... konseptini e-ticaret platformunda da sürdürmekte olduğu, dijital ve sosyal iletişim alanlarında perakendecilik faaliyeti ile tanınmakta ve takip edilmekte olduğu, davalı tarafından "..." markasının tescili için 21.01.2021 tarihinde Kuruma başvuruda bulunulmuş olduğu, müvekkili şirketin davalının başvuru yaptığı 16 ve 35. sınıfta ve diğer sınıflarda olmak üzere birden çok markası bulunduğu, aynı emtiada ve sektörde kullanılan ve "..." ibaresini içeren davalı ürünün tüketicinin, ürünü daha önce denediği ve hafızasında yer etmiş müvekkil şirketin “...” olarak adlandırılan ürünlerinden (... ) biri olduğunu ve market sektöründe lider markalardan biri olan müvekkil şirketini akla getireceği, söz konusu markayı müvekkili şirkete ait market ve/veya müvekkilin ... olarak adlandırılan ürünlerinden biri zannedeceği ya da ekonomik olarak bağlatıntılı olan aynı grup şirketinden geldiğini düşünerek tercihte bulunacağı, bu nedenle de davalı markasının müvekkil markaları ile karıştırılma olasılığının yüksek ve yoğun olduğu, davalı markasında, müvekkili markalarının esaslı ve güçlü unsuru olan “...” ibaresinin "..." şeklinde kullanılmış olduğu, fonetik olarak kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumunun kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahip olduğu, gerek markanın en başında yer alması ile işitsel olarak hafızada belirleyici olan kelimenin "..." olması hem de "..." ibaresinin anlamsal bir duygu, durum ifade etmesi nedeniyle davalının markasında tüketicinin "..." ibaresine odaklanmasının sağlanmaya çalışılmış olduğu, "..." ibaresinin müvekkili markalarında olduğu gibi aynı karakterde ve harflerle yazılmış olduğu, davalının markasında yer alan "... " sözcüklerinin "..." ibaresinin etkisini azaltacak ondan daha güçlü bir ibare ya da görsel olmadığı, markalar arasında hem görsel hem işitsel hem de anlamsal olarak benzerlik bulunduğu, davalı markasının müvekkiline ait markalarla aynı ifade ve benzer logoları içermesi, görsel ve işitsel benzerliğin yüksek olması, markaların halk tarafından ilişkili görülmesi, davalı markasının müvekkilinin seri markalarından biri olduğu yönünde bir algıya sebebiyet vermesi, tüketiciyi yanılgıya düşürmesi sonucunu doğuracağı, “... ibaresinin müvekkilinin faaliyet gösterdiği ve tüm markalarını bu faaliyeti çerçevesinde kullandığı “...” açısından ayırt edici nitelikte olduğu, davalının markayı kullanmasının tüketiciyi ürün/hizmetin aynı iktisadi-idari kaynaktan geldiği yönünde yanılgıya düşüreceği, davalının müvekkilinin toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden ve müvekkilinin iktisadi kaynaklarından haksız bir yarar sağlayacağı, hususlarını beyan etmekte, markalarına ilişkin yargı kararlarını emsal göstermekte ve .... ’nun 13.05.2022 tarih ve ... sayılı kararının iptaline ve ... sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne, markanın 3. Kişilere devrine ve lisans sözleşmesine konu edilmesini önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 02/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında önemli bir ilke olan markanın bütünü itibariyle nazara alınması ilkesi uyarınca, benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verildiği, diğer davalının başvuru markası "...+..." ibaresinden oluşmaktayken, davacı yanın itiraz markalarının ise; “...” ibaresi ya da “...” ibaresi ile birlikte, başvuru markasında yer almayan renk, ibare ya da ... unsurlarından oluşmakta olduğu, dolayısıyla, anılan markaların görsel, işitsel, kavramsal olarak ve bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı, "..." anlamına gelen "..." ibaresinin, ticari hayatta ...'de de sıklıkla kullanılan (indirim veya promosyon kampanyalarında kullanım, tüketici memnuniyetini bildirir biçimde kullanım vb.) ayırt edici gücü nispeten zayıf bir adlandırma olduğu, davacı tarafın “...+....” biçiminde küçük yazı tipi boyutlarından oluşan ibareler ve karakteristik ... unsurları ile farklı renklerle bir bütün olarak apayrı bir marka kombinasyonu olan başvuru markasının bütününden, “...” kısmını alarak itiraz markaları ile karıştırma ihtimalinden bahisle, benzerlik iddiasında bulunmuş olduğu, bu durumun bütünsel yaklaşıma, dolayısıyla marka hukuku ilkelerine aykırı olduğu, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, diğer farklı unsurları görmeksizin parçalara bölerek inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, dava konusu markayı görenlerin hiçbir zaman markayı davacının itiraz markaları olarak algılamayacağı, markalar benzer olmamakla birlikte, dava konusu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK'nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığı, davacı tarafın diğer fikri haklar veya kişi hakları gerekçeli itirazlarının ise, söz konusu iddialar itiraz aşamasında ispatlanamamış olduğundan haklı bulunmadığı, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı ... vekili 17/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait ''...'' marka başvurusunda, 16. ve 35. Sınıflarda tescilin talep edilmiş olduğu, müvekkili şirketin iştigal ettiği iş sahasını da göstereceği üzere, 16. Sınıfta yer alan emtiaları içerdiği, davacının genel olarak satışını yaptığı gıda gibi unsurların bu emtialar arasında zaten olmadığı, müvekkili şirketin, davacı gibi ...-... olarak hizmet vermediği gibi perakende satış da yapmadığı, müvekkili şirketin markası bütün olarak değerlendirildiğinde, gerek logosunun kelime ibaresinden daha ön planda olması, gerekse '...' kelimesinin '...' olarak birleşik kelime şekli içinde bir marka olması sebebiyle zaten davacının markaları ile bütünsel izlenim itibariyle görsel - işitsel - anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali ve karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzerliğinin bulunmadığı, tanınmışlık açısından da, davacı şirketin '...' kelimesi açısından yapmış olduğu ... sayılı ve ... sayılı tanınmış marka başvurularının da reddedilmiş olduğu, davacı tarafından markaların benzer olduğu iddia edilmişse de davacı markalarında yer alan ''...'' kelimesinin ... ''...'' anlamına gelen bir kelime olarak davacının tekelinde olamayacağının kabulünün gerektiği, bu ortak ibarenin ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, bu nedenle zaten davacı tarafa münhasır bir kullanım hakkı verilemeyeceği, ... internet sitesinde '...' kelimesi ile başlayan markalar aratıldığında, tescilli ve tescilsiz olmak üzere 1179 adet markanın görüntülenmekte olduğu ve tescilli olan markaların tümünün davacı şirkete ait olmadığı, davacı şirketin genel olarak dava dilekçesinde de bahsettiği üzere, ... - ... olarak hizmet verdiği, 35. sınıf içeriği olarak da ... vb. alışveriş mağaza zincirleri kurulması, işletilmesi ve organizasyonu, ürünlerin müşterilere sunulması ile perakende alanında markayı kullandıklarının belirtilmiş olduğu, davacının markalarının ancak ve sadece ... kapsamında perakende satış hizmetlerinde kullanıldığının dikkate alınması gerektiği, müvekkili şirketin ise, ... ve benzeri şekilde hizmet vermediği, hitap edilen çevre açısından davacı ile uzaktan yakından ilişkisi olmadığı, ticaretini yaptığı herhangi bir gıda ürünü olmadığı, müvekkili şirketin amacının, sipariş üzerine Instagram üzerinden satış yapmak olduğu ve Instagram hesabı incelendiğinde “... ...” gibi süpermarketler ile hiçbir benzerliğinin olmadığı, aynı işletmenin malları olmadığının gayet net anlaşıldığı, yine iki marka arasında idari ekonomik hiçbir bağ olmadığının anlaşıldığı, hizmetlerinin kesinlikle benzer alıcı çevresine hitap etmediğinin açıkça görüleceği, müvekkili şirketin markasında '...' kelimesinin, ön planda vurgulanan bir kelime olmadığı, davacının markaları ile benzer ... ve tasarımla yazılmamış olduğu, davacının genelde her markasında ... kelimesinin tek başına bir kelime olarak belirgin olduğu, ... olarak tescil olunan bu markanın birleşik kelime şeklinde olup ayrıca logonun altında yazılı şekilde olduğu, markanın ilk bakışta dikkat çeken kısmının ev olan ... unsuru olduğu, bununla birlikte renk unsurunun da dikkate alınması gerektiği ve benzerlik olmadığının yine aşikar olduğu, ... kelimesinin davacının tekelinde olmayan bir kelime olduğu, müvekkilinin markası olan ... ürünlerinin ... ... ... satılmayacağının ortalama tüketici tarafından kolayca anlaşılabileceği, ortalama tüketiciler markayı genelde bir bütün olarak algıladığından müvekkilinin markasının renk ve ... unsurunun göz ardı edilmemesi gerektiği, ... kelimesinin müvekkilinin markasında belirgin bir ürünün sıfatı olarak kullanılmamış olduğu, yaratıcılık gerektiren birçok ürünü üreten müvekkilinin bu markayı bir birleşik kelime olarak kullanmakta olduğu, karşılaştırılan markaların bıraktığı genel izlenimin ve markanın bütün olarak bıraktığı etkinin tamamen farklı olduğu, ...'ın İngilizceden çevirisinin ... ... olduğu, bu ... gün ibaresinin anlamsal olarak 'kutlama' kavramını içermekte olduğu, tüketicinin cümleyi ilk duyduğunda basitçe çevirdiğinde aklına bunun geleceği, (...) bu markanın tamlama şeklinde kurgulanmış olduğu, davacıya ait markaların ise tamamen ... şeklinde olduğu, ... kelimesinin direkt sıfat olarak kullanılmış olduğu, müvekkilinin markasındaki ... kelimesinin ise davacının markalarında sıfat anlamıyla kullanılmamış olduğu, müvekkilinin markasının bu markalarla karıştırılma ihtimali olmadığı, davacı şirketin ... kelimesi ile ilgili tanınmış marka başvurularının reddedilmiş olduğu ve tanınmış niteliği haiz olmadığı, davacının markalarının, müvekkilinin markaları ile zaten aynı veya benzer olmadığı, karıştırılma ihtimali olmadığı, bu sebeple bu korumadan yararlanamayacakları gibi, tanınmışlığın da mevcut olmadığı, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait ... nolu "...+..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.5/1-ç gereğince iltibas ve SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı şirket markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren .... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin "...+..." ibareli, 16 ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 21.01.2021 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2021 tarih ve 373 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 26.07.2021 tarihinde ... sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5, m.6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın ...'nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 14.02.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ... 'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 02.08.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı şirketin hükümsüzlük talebine gerekçe gösterdiği markalardan; ... sayılı markanın başvuru tarihinin dava konusu markanın başvuru tarihinden sonraki tarihli olduğu, ... sayılı "..." ibareli markanın dava konusu marka başvurusu ile ortak herhangi bir kelime veya ... unsuru içermediği tespit edildiğinden aşağıda yapılacak incelemeye dahil edilmemişlerdir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu marka başvurusu kapsamında; 16. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescili kapsamında 16. sınıftaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu, 35. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescili kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetler ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir. 35. Sınıftaki hizmetlerin söz konusu markalar kapsamındaki ayniyetinin yanı sıra, davaya konu marka başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile davacı şirkete ait ... kararının iptali ve hükümsüzlük talebine gerekçe markaların tescil kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki AYNI/AYNI TÜR veya İLİŞKİLİ/BENZER olma durumları bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.6’da detaylı olarak gösterilmektedir.
Davaya konu marka başvuru kapsamında 35. sınıfta 05. Alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için… İLK 34 SINIFTA YER ALAN TÜM MALLAR… mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri davacı şirkete ait bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.3, 4 ve 5’te altı çizili ve italik olarak işaretlenen markaların tescil kapsamındaki mal sınıflarında yer alan emtialar (07, 14, 24, 25. Sınıflar dışında kalan tüm mal sınıflarında yer alan emtialar) ile İLİŞKİLİ MAL ve HİZMETLERDİR. Şöyle ki, bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur. Bu durum davaya konu markanın 16. Sınıfta yer alan malları ile davacı şirkete ait bir kısım markaların 35. Sınıfta 05. Alt grupta yer alan söz konusu malların perakendecilik hizmetleri bakımından da geçerli olup, bilirkişi raporunda yer verileh Tablo.6’da gösterilmektedir.
Davaya konu marka başvuru kapsamındaki 35. sınıfta 05. Alt grupta yer alan hizmetler ilk 34 sınıfta yer alan tüm malların perakendecilik hizmetlerini kapsadığından davacı şirkete ait bir kısım markaların 35. Sınıf son alt gruptaki bazı mal sınıflarındaki emtiaların perakendecilik hizmetleri ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.6’da gösterilmektedir.
Dava konusu "...." ibareli marka beyaz renkte zemin üzerinde pembeden yeşile geçişli daire içerisinde, penceresinin üst kısmında kalp bulunan, çatısından kedi sarkan, iki tarafında yaprak figürleri ve köşesinde balkabağı bulunan pembe tonlarındaki ev figüründen oluşan ... unsurunun alt kısmında çok küçük puntolarla ve küçük harflerle birleşik olarak yazılmış “...” ibaresinden meydana gelmektedir. Söz konusu marka, kelime ve ... kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markada yer alan ayırt edici ... unsuru kelime unsurundan çok daha ön planda konumlandırılmıştır.
Davacı şirkete ait davaya gerekçe markalar ise tek başına “...” ibareli markaların yanı sıra bu ibareye ek olarak çeşitli ibareler ve gülen yüz figürü ile birlikte tescil edilmiş markalar ile "..." ve "..." markasından oluşmaktadır.
Taraf markaları “...” ibaresini ortak olarak içermekte olduğundan markaların benzer olduğu iddia edilmektedir. Ancak, davaya konu markada “...” ibareleri ve ... unsuru bir bütün olarak yer almaktayken ve ... unsuru markanın esas ve baskın unsurunu oluşturmaktayken, söz konusu markayı parçalara bölmek suretiyle inceleme yapmak mevzuata ve mevcut uygulamalara aykırılık teşkil edecektir. Bununla birlikte, İngilizce “...” ibaresi ...’de “...” anlamına gelen günlük hayatta ve ticaret hayatında yaygın kullanımı olan, bu nedenle de herkesin kullanımına konu olabilecek bir ibare olması, Kurum nezdinde birçok farklı sahip tarafından ek ibareler ile birlikte çok sayıda başvuruya konu edilmekte olan, tüketicinin sıklıkla karşılaştığı türden bir ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu düşünülmektedir. Nitekim; ...nin 30.01.2020 tarih ... sayılı kararında da, "..." kelimesinin, ayırt ediciliğinin düşük, zayıf karakterli bir sözcük olduğu kabul edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davaya konu marka başvurusunda yer alan ... unsurunun markanın genel görünümü dikkate alındığında; kelime unsuruna göre ön planda olacak şekilde dizayn edildiği ve özgün bir mizanpajı haiz olduğu, başvuru markasının kelime unsurunun ise "..." şeklinde ... "... ..." ibarelerinden oluştukları, markalarda salt "..." sözcüğünün müşterek olarak bulunmasından kaynaklı olarak ilgili tüketici kesimi nezdinde markalar arasında benzerlik bulunduğunun söylenemeyeceği, markalarda yer alan farklı kelime ve ... unsurlarının markaları ilgili tüketici kesimi nezdinde yeter düzeyde farklılaştırdığı, başka bir deyişle; daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka ile karşılaştığında, davaya konu markalı mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca benzerlik bulunmadığından; SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca söz konusu markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı hususu evleviyetle söylenebilecektir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirket dosya kapsamına “... ” markalarının kullanımına ve “... ...” ibareli markanın tanınmışlığına ilişkin birçok delil sunmuştur. Yapılan incelemede davacı şirketin "....+..." markası için ... nezdindeki 21.06.2018 tarihli tanınmışlık başvurusu ile "..." markası ile ilgili 19.10.2015 tarihli tanınmışlık başvurusunun reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin dosya kapsamına sunmuş olduğu delillerden “... ...” ibareli markanın “...” sektöründe belirli düzeyde bir bilinirliği olduğu kabul edilse dahi tek başına “...” ibaresinin davacı şirket ile sıkı sıkıya bağlı, toplumun büyük bir kesimi tarafından herhangi bir mal veya hizmet üzerinde farklı kelime veya ... unsurları ile birlikte görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı bulunmadığı düşünülmektedir. Diğer taraftan, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde “...” ibareli markalar ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalının başvuruya konu markasının davacının tescilli markalarından haksız yararlanma sağlaması, davacı markasının itibarına zarar vermesi, ayırt ediciliğini zedelemesi gibi durumların ortaya çıkacağına ilişkin kanaat oluşmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 227,00 TL posta-tebligat masrafı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.111,40 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ... tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ...'ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/03/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!