T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/21 Esas - 2023/9
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/21 Esas
KARAR NO : 2023/9
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 04/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin ...sayılı “...” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından yapılan itirazın ... kısmen reddedildiğini, kısmi ret kararına karşı müvekkili şirkete ait .... sayılı “...” ibareli markalar gerekçe gösterilerek ikinci itirazın gerçekleştirildiğini, ...’nın ... sayılı kararı ile itiraza mesnet .... sayılı markaların kullanımının ispatlanamadığı kanaati ile müvekkili şirket itirazının reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin faaliyetlerine 1995 yılında 21 mağaza ile başladığını, 2020 yılı sonu itibariyle müvekkili şirketin ...’de 8.407 mağaza sayısına ulaştığını, müvekkili şirkete ait “...” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun ... sayılı ... kararı ile kabul edildiğini, müvekkili şirketin 1998 yılından bu yana tescilli ... sayılı ve 2012 yılından bu yana tescilli ...sayılı “...” markalarını 29. sınıfta yer alan emtia yönünden uzun yıllardır ciddi şekilde kullandığını, müvekkili şirketin “...” ibareli markalar üzerinde öncelikli hak sahipliği bulunduğunu, davalı şirket tarafından tescili talep edilen “...” ibareli markanın müvekkili şirket markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, davalı şirket markasında yalnızca tek bir harf değişikliği olduğunu, taraf markalarının aynı büyük harf ve düz yazı şekli ile yazılış, okunuş, görsel ve işitsel açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirket markasındaki son harfte yapılan değişikliğin markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, markalar arasındaki benzerlik nedeniyle taraf markalarının aynı firmaya ait seri markalar olduğu izlenimi yarattığını, dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarının 29. sınıfta yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” kapsadığını, birebir aynı emtia için başvuru yapılan ve sınıflar bakımından da çakışan markaların karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalı şirketin marka başvurusu ile müvekkili şirkete ait markadan haksız yarar elde etmeye çalıştığını, ortalama gıda tüketicinin tercih haklarını çok kısa bir süre içerisinde kullandığını, bu sebeple aynı/ilintili ürünler yönünden iltibas ihtimalinin güçlendiğini, davalı şirket markasının ortalama tüketici tarafından “...” biçiminde telaffuz edilebileceğini ve algılanacağını, markalar arasında işitsel olarak bir farklılık bulunmadığını, taraf markalarının “...” olarak telaffuz edildiğini, davalı şirketin müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, “...” markasının tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, davalı şirket marka başvurusunun haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı şirketin işbu dava konusu emtia yönünden müktesep hakkı bulunmadığını, davalı şirketin ... sayılı markasında 29. sınıf “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” emtiasının tescilli olmadığını beyanla ... ...’nın ... sayılı kararının kısmen iptaline, ...sayılı marka başvurusunun 29. sınıfta yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” yönünden işlemden kaldırılmasına, tescil işlemleri tamamlanmış ise kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... Şirketi vekili 01/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin “...” markasının tanınmışlığı hususunun işbu dava ile hiçbir ilgisi olmadığını, müvekkili şirketin “...” mağaza adı/markası ile tanındığını, dava konusu “...” ibaresi üzerinde müvekkil şirketin müktesep hakkı olduğunu, ibarenin tanıtılmasında müvekkili şirketin büyük emek ve sermaye harcadığını ve markanın tüketiciler nezdinde tanınır hale geldiğini, müvekkili markası ile davacı markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının yeterli ayırt ediciliği sağladığını, davacının ... numaralı markasının müvekkili marka başvurusunda bulunan sınıfları kapsamadığını, bu markanın davacıya öncelik hakkı vermediğini, davacının 29. sınıfta tescilli olan markalarının ...’de ciddi bir şekilde kullanılmadığını, davacının itiraza dayanak markalarını kullandığının ispatlanmasını talep ettiklerini, dava konusu marka üzerinde müvekkili şirketin öncelik hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin önceki markasının 2004 yılında tescil edildiğini ve bu tarihten beri kullanıldığını, ortalama tüketicilerin taraf markalarını karıştırması, aynı ticari kökenden geldiklerini varsayması ihtimalinin bulunmadığını, davacı şirketin “...” ibaresini içeren herhangi bir markasının tanınmış olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 04/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının itiraza mesnet ... ve ... sayılı markalarının kapsamlarında yer alan emtia açısından ciddi biçimde kullanımlarının ispat edilemediğini, davacının ... sayılı markası yönünden yapılan incelemede ... tarafından markaların hem işaret anlamında, hem de 30. sınıfta yer alan emtia bakımından benzer bulunması neticesinde başvuru markası kapsamından anılan sınıfın çıkartıldığını, ancak ... tarafından yapılan incelemede davalı şirket adına tescilli ... numaralı “...” ibareli marka tespit edilerek kapsamında 30. sınıf bulunduğu anlaşıldığından başvuru markası kapsamına 30. sınıf emtianın iade edildiğini, davacı tarafça her ne kadar sadece 29. sınıfta bulunan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” yönünden iptal talep ediliyor ise de davalı şirkete ait ... sayılı marka kapsamında benzer emtianın yer aldığını, davacının ... ve ... sayılı markalarının kullanımının ispat edilemediğini, ... sayılı davacı markası kapsamında 29. sınıf emtianın bulunmadığını, davacının dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu iddiasını ispat edemediğini, ... kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-... Kararının İptali İstemi Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının "Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri." emtialarına ilişkin olarak davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait ... ve ... sayılı markalara karşı SMK m.19/2 hükmü uyarınca ileri sürülen kullanmama def'inin yerinde olup olmadığı, davacının, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içerisinde bu markaları tescilli oldukları emtialar bakımından ciddi surette kullanıp kullanmadığı, davacıya ait ...sayılı "..." markası ile davacıya ait ..., ... ve ... sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli ... sayılı markasından kaynaklı olarak müktesep hakkının bulunup bulunmadığı,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Davacıya ait ..., ... ve ... sayılı markalara karşı SMK m.25/7 hükmü uyarınca ileri sürülen kullanmama def'inin yerinde olup olmadığı, davacının, dava konusu marka başvuru ve dava tarihinden önceki son 5 yıl içerisinde bu markaları tescilli oldukları emtialar bakımından ciddi surette kullanıp kullanmadığı, davacıya ait ...sayılı "..." markası ile davacıya ait ..., ... ve ... sayılı markalar arasında "Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri." emtiaları bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli ... sayılı markasından kaynaklı olarak müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, dava konusu markanın yukarıda yer verilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin "..." ibaresinin 05 / 29 / 30.sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 03.10.2019 tarihinde gerçekleştirdiği ...sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında ...'nca SMK m.5/1-ç hükmü gereği "İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları." emtialarının başvurudan çıkartılmasına karar verildiği, kalan mallar için 27.02.2020 tarih ve 343 sayılı ...'nde başvurunun yayınlandığı, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.04.2020 tarihinde .... sayılı markalarına dayanarak 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı yanın 21.09.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde ..., ..., ... sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def'i ileri sürdüğü, davacının 27.10.2020 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, ...'nca "29. Sınıf: Kuru bakliyat. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar.30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. Pekmez." in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan emtialar için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 20.01.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 10.02.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi sunduğu, akabinde 23.02.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ... ...'nun ... sayılı ... kararı ile; davacının itirazının reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 19.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 22.02.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak gerek marka işlem dosyasında, gerekse dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def'i argümanı ön sorun olarak incelenmiştir.
... kararının iptali istemi bakımından yapılan değerlendirmede; Davalı başvuru sahibinin kullanmama def’i talebinde bulunduğu markalar; .... sayılı markalar olup, kapsamlarında yer alan tüm mal ve hizmetlerin kullanımının ispatlanması talep edilmiştir. ... kararında, davacıya ait ... sayılı markanın henüz 5 yıldır tescilli olmadığı gerekçesiyle kullanım ispatına tabi olmadığına, ... sayılı markalar için kullanımın ispatına ilişkin delil sunulmadığı veya sunulan delillerin yeterli bulunmadığına karar verilmiştir. Davacı tarafın, yayıma itirazın yeniden incelenmesine yönelik itiraz dilekçesi incelendiğinde, bu karara itiraz etmediği tespit edilmiştir. Dava konusu edilen ... kararında da “itiraza mesnet olarak gösterilen... sayılı markaların kullanımının ispatlanamadığı kanaatine varılmış” şeklinde karar verilmiştir. Davacı tarafın, ... karar iptali davası bakımından, ... sayılı markaların kullanımının ispatı için 2014-2020 tarih aralığına ilişkin çok sayıda faturayı, itiraz dosyasına sunduğu tespit edilmiştir. Sunulan faturalar incelendiğinde, faturaların tamamının, dava dışı şirketlerin, davacı şirket adına düzenlendiği faturalar olduğu, bir diğer deyişle, davacının değil, davalıya yapılan satışları gösterdiği tespit edilmiştir. Davacının satın aldığı bu ürünleri satıp satmadığı, satmış ise hangi marka altında sattığı, sunulan belgelerden tespit edilememektedir. Faturalara konu “...” markalı ürünler, “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” alt sınıfı kapsamında yer alan ürünler olmakla birlikte, yukarıda açıklanan sebepler çerçevesinde, sunulan faturaların ... sayılı markaların kullanımını ispatlamaya yarar nitelikte belgeler olmadığı, sonuç olarak, ... karar iptali davası bakımından, davacı yanın 6769 sayılı SMK madde 6/1 anlamında gerekçe olarak gösterebileceği tek markanın, ... sayılı marka olduğu tespit edilmiştir.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından yapılan değerlendirmede; davacı taraf, hükümsüzlük davası bakımından ... sayılı markaları gerekçe olarak göstermiştir. İlgili markaların tescil tarihleri sırasıyla, 03/07/2013, 11.03.2015 ve 21.12.1998’dir. Hükümsüzlük davalarında da kullanmama def’i ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Dava tarihinde, gerekçe olarak gösterilen 3 adet marka da, 5 yıldan fazla süredir tescilli markalar olup, davacının tüm markaları kullanım ispatına tabidir. Dolayısıyla davacının, gerekçe olarak gösterdiği tüm markaların kullanıldığını ispatlaması gerekmektedir. Davacı tarafın, hükümsüzlük davası bakımından, ... sayılı markaların kullanımının ispatına yönelik, itiraz aşamasında ...’na sunduğu faturaları, bu kez dava dosyasına sunduğu tespit edilmiştir. Faturalara ek olarak ise, broşürler, ürün görselleri ve reklam videoları dosyaya sunulmuştur. Videolar ve ürün görselleri, herhangi bir tarih içermemektedir. Broşürler ise Mayıs 2013-Temmuz 2017 aralığına ilişkin olup, “...” markalı ürünlerin de yer aldığı “...” mağazalarının broşürleridir. İşbu davanın tarihi 18.01.2022 olup, davacının geriye dönük olarak 17.01.2017-17.01.2022 tarih aralığına ilişkin belge sunması gerekmektedir. Davacının sunduğu broşürlerden sadece 8 adedi bu tarih aralığına ilişkindir. Sunulan faturalar incelendiğinde; faturaların tamamının, dava dışı şirketlerin, davacı şirket adına düzenlendiği faturalar olduğu, bir diğer deyişle, davacının değil, davalıya yapılan satışları gösterdiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla, davacının satın aldığı bu ürünleri satıp satmadığı, satmış ise hangi marka altında sattığı, sunulan belgelerden tespit edilememektedir. Faturalara konu “...” markalı ürünler, “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” alt sınıfı kapsamında yer alan ürünler olmakla birlikte, yukarıda açıklanan sebepler çerçevesinde, sunulan belgelerin ... sayılı markaların kullanımını ispatlamaya yarar nitelikte belgeler olmadığı değerlendirilmiştir. Kullanımı ispatlamaya yarar belgeler, sadece 8 adet broşürden oluşmakta olup, 8 adet broşürün, markanın kullanımın ciddi bir kullanım olup olmadığı bakımından değerlendirmeye yapmayı olanaklı kılmadığı, bu nedenle sunulan belgelerin kullanımı ispatlamaya yeter nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir. Kullanıldığı ispatlanamayan markaların, 6769 sayılı SMK madde 6/1 kapsamında gerekçe olarak incelenmesi mümkün değildir. Sonuç olarak, hükümsüzlük davası bakımından, davacı yanın 6769 sayılı SMK madde 6/1 anlamında gerekçe olarak gösterebileceği bir markası bulunmamaktadır.
Kullanmama def'ine ilişkin ön sorun yukarıda yer verildiği şekilde çözümlendikten sonra ... kararının iptali istemi bakımından kullanmama def'i dışında kalan ... sayılı marka ile dava konusu marka arasında SMK m.6/1 hükmü koşulunun oluşup oluşmadığı hususu aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
Davacıya ait ... sayılı marka; 30, 31 ve 33. sınıfta tescilli iken, dava konusu marka başvurusu kapsamında kalıp iptali istenen emtialar 29. Sınıfta yer almaktadır. Taraf markaları arasında, ayniyet taşıyan mal ve hizmet bulunmamaktadır. Bununla birlikte; dava konusu marka kapsamında yer alan ve dava konusu yapılan emtialar, davacı markasında yer alan emtialar ile aynı/aynı tür olmadığı gibi, aralarında benzerlik/ilişkilendirilme ihtimali de bulunmamaktadır. Taraf markaları kapsamında yer alan emtialar, esasen “gıda” maddeleri olmaları dolayısıyla, aralarında bir ilişki olduğu kabul edilebilir ise de, emtialar özel olarak karşılaştırıldığında, bu gıda ürünlerinin birbiri yerine kullanılan ürünler olmadığı, ikame edilebilirliğinin olmadığı, aynı üreticiler tarafından piyasaya sunulması beklenmeyeceği ve bir arada/yan yana satılan, benzer tüketici kesimine hitap eden, tüketicinin aynı anda karşı karşıya kaldığı emtialar olmadığı değerlendirilmiştir. Dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu olan emtialar ile davacı markasında yer alan emtialar kullanım amacı ve doğası farklı, rekabet halinde olmayan emtialar olup, aynı işletme tarafından üretilmesi beklenen mallar değildir. Bu nedenle söz konusu marka ile dava konusu marka arasında, davaya konu emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; gerek ... kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, davacı yanın üzerine düşen kullanım külfetini yerine getiremediği de dikkate alındığında, davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar ile dava konusu marka arasında, her ne kadar markalar arasında işaret benzerliği bulunsa da, davaya konu emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargılamanın sonucuna etki etmemekle birlikte, eksiklik bulunmaması açısından davalı şirketin müktesep hak iddiası aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
.... sayılı “...” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
.... Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK'nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (...)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, .... sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.
Somut olayda yapılan incelemede; Davalı yanın müktesep hak iddiasına mesnet gösterdiği markasının ... sayılı marka olduğu tespit edilmiştir. Davalının önceki tarihli markası ile dava konusu marka görsel olarak ayniyet derecesinde benzerdir. Önceki tarihli markaların asli unsuru, sonraki tarihli markada korunmuştur. Davaya konu başvurusuna konu edilen ve işbu davanın konusunu oluşturan emtia “29. Sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” olup, bu emtialar davalının önceki tarihli markası kapsamında bulunmamaktadır. Önceki tarihli bir markanın müktesep hak oluşturabilmesi için, sonraki başvurunun hem aynı mal ve hizmetler yönünden tescilli olması hem de ayırt edici unsurunun değiştirilmemiş olması gerekmekte, ayrıca önceki tarihli markaların fiilen kullanıldığının ispatlanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, iş bu davaya konu edilen “29. Sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.”, davalının ... sayılı markası kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı yanın müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Davacı yanın hükümsüzlük istemi bakımından dava sebebi yaptığı tanınmışlık iddiası aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı taraf hem yayına itiraz aşamasında, hem de dava aşamasında, bir kısım faturalar, broşürler, ürün görselleri ve reklam videoları sunmuşsa da sunulan delillerin, yukarıda izah edildiği üzere davacı markalarının kullanımının ispatlandığına dair yeterli ispat aracı gücünde bulunmadığı, reklam olarak 3 adet video (Toplamda 4 video bulunmakla birlikte, videoların birinde ... markası bulunmamaktadır) sunulmuşsa da, 3 adet videonun tanınmışlığı ispatlamak için yeterli olmadığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle tanınmışlık iddiasından kaynaklı markanın kısmen hükümsüzlüğü istemi yerinde bulunmamıştır.
Davacı yanın hükümsüzlük istemi bakımından dava sebebi yaptığı kötü niyet iddiası aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile hükümsüzlüğe mesnet markaların, davacı yanın üzerine düşen kullanım külfetini yerine getirememesi nedeniyle iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda yer verilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet ücreti, 196,00 TL posta-tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.380,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ... Şirketi 'nin yapmış olduğu 34,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ... Şirketine verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/01/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!