T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/191 Esas
KARAR NO : 2023/37
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 25/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; “...” markasının 1985 yılında ...’da doğduğunu, 1997 yılında ... tarafından satın alınarak 24 yıldır Türk markası olarak hizmet verdiğini, müvekkili şirketin ... nezdinde “..., ..., ....” ibareli birçok markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin markayı yoğun reklam harcamaları ve yatırımlarla tanınmış marka haline getirdiğini, müvekkili şirketin perakende giyim sektörünün önde gelen şirketlerinden biri olduğunu, yurtdışında bir çok ülkede aynı marka ile hizmet verdiğini, davalı tarafından ... başvuru numaralı “...” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, nihai olarak itirazın ... ...’nın ... sayılı kararı ile reddedildiğini, başvuru sahibinin müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, basiretli davranmakla yükümlü olduğunu, davalının marka başvurusunun kötü niyet teşkil ettiğini, müvekkili şirketin 48 ülkede 1066 mağazada hizmet verdiğini, bugün itibariyle ...’de 507 mağaza sayısı ile milyonlarca insana hizmet veren sektör lideri bir mağaza zinciri olduğunu, yabancı ülkelerde iştiraklerinin de bulunduğunu, sosyal medyada uzun çabalar neticesinde ciddi bir takipçi sayısına ulaştığını ve markaların tüketici nezdindeki farkındalığını önemli derecede artırdığını, müvekkili şirket hakkında basında birçok haber yer aldığını, müvekkili şirketin ... nezdinde tescilli ... sayılı “...” ve ...” sayılı “...” tanınmış markalarının bulunduğunu, markaların yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, dava konusu markanın esas unsuru olan “...” ibaresinin işitsel olarak müvekkili şirket markalarının esas unsuru olan “...” ibaresine ayırt edilemeyecek kadar benzediğini, dava konusu markanın ortalama tüketici tarafından müvekkili şirkete ait yeni bir seri marka olarak algılanacağını, markalar arasındaki görsel benzerliğin dikkat çekici olduğunu, dava konusu markanın telaffuzunun “...” şeklinde başlaması sebebiyle görsel ve işitsel olarak markaların ayırt edilemeyeceğini, “...” ibareli müvekkili şirkete ait “...” esas unsurlu seri markaların da bulunduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbirleriyle ayrıştırılamayacak derecede benzer olduklarını, müvekkili şirket markaları ile dava konusu markanın kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin birebir aynı olduğunu, dava konusu marka kapsamında tescil edilmek istenen 24, 25. sınıftaki malların ve bu malların 35. sınıfta satış hizmetlerinin tamamının müvekkili şirketin ana faaliyet alanı olduğunu, dava konusu markanın kullanılacağı mal ve hizmetlerin müvekkili markası kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle birebir aynı veya yakın ilişkide olduğunu, ortalama tüketicilerin dava konusu marka ile oluşturulmuş etiketleri birebir aynı emtia üzerinde gördüklerinde müvekkili şirket ile ilişkilendireceklerini veya müvekkiline ait devam markası olduğunu düşüneceklerini, müvekkili şirket markalarında hakim unsurun “...” olduğunu, “...” ibaresinin tescilli çatı marka olduğunu, davalı markasının ayırt edici olmadığını, markalar arasında açık ve net iltibas tehlikesi bulunduğunu, davalının müvekkili şirket tanınmışlığından yararlanma kastı bulunduğunu, ... arama motoruna “...” yazıldığında çıkan sonuçların müvekkili şirket ile ilişkili haberler ve paylaşımlar olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkili şirket markalarının sulandırılması sonucunun doğacağını, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu beyanla; ... ...’nın ... sayılı kararının iptaline, davalıya ait ... sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 17/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet markaların görsel olarak herhangi bir benzerliğinin bulunmadığını, davacı markalarında geçen “...” ibaresinin “..." şeklinde telaffuz edildiğini, dava konusu marka başvurusunun ise “..." şeklinde telaffuz edildiğini, markalar arasında kelimenin başında ve sonunda belirgin farklılıkların göze çarptığını, kavramsal olarak da taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, davacının ... arama motorunda “... ...” ibaresi aratıldığında çıkan sonuçlara ilişkin ileri sürdüğü iddiaların mesnetsiz olduğunu, dava konusu başvurunun davacı markaları karşısında ayırt edici olup olmadığının, ibarenin kullanımı sonucu tanınmışlık veya bilinirlik kazanıp kazanmadığının konu ile ilgisi olmadığını, taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlık hususunun huzurdaki davaya etkili olmadığını, davacı tarafça ...’ya sunulan itirazda tanınmış markaya dayalı beyanları tevsik edici delil bulunmadığını, 6769 sayılı SMK 6/5 maddesi kapsamında aranan olasılıklardan birinin ortaya çıkması riskinin varlığına dair bir delilin sunulmadığını, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ... kararının yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-... Kararının İptali İstemi Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait ... sayılı markalar arasında 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Davalı şahsa ait ... sayılı marka ile davacıya ait ... sayılı markalar arasında 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, bunlara bağlı olarak; davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “...” ibaresinin 24, 25 ve 35. sınıflarda bulunan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 27.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2021 tarih ve 366 sayılı ...'nde yayımlandığı, davacı şirketin 07.04.2021 tarihinde ... sayılı markaları itiraza mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri uyarınca yayına itiraz ettiği, davalı şahsın 11.06.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde .... sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def'i ileri sürdüğü, davacının 05.08.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, ...'nca itirazın incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmü ve .... sayılı markaların gösterildiği, davalı şahsın bu karara karşı 30.01.2022 tarihli karara itiraz dilekçesi sunduğu, bu itirazı değerlendiren .... 'nun 31.03.2022 tarih ... sayılı ... kararı ile itirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 29.06.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan "24. SINIF: Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. 25. SINIF: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)
" mal ve hizmetleri ile davacıya ait redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen mal ve hizmetler, aynı veya aynı türdür. Dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile hükümsüzlük iddiasına mesnet gösterilen markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen mal ve hizmetler de aynı ya da aynı türdür.
Şöyle ki; dava konusu marka kapsamında yer alan “24. Sınıf emtialar” davacının gerekçe olarak gösterdiği .... sayılı “...” ve ... sayılı “... ...” ibareli markalar kapsamında aynen yer almaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan “25. Sınıf emtialar” davacının gerekçe olarak gösterdiği .... (ses markası) sayılı markalar kapsamında aynen yer almaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan “35/1-4. Sınıf hizmetler” davacının gerekçe olarak gösterdiği .... (ses markası), ... sayılı markalar kapsamında aynen yer almaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan “(24. Sınıf emtia satışına yönelik) 35/5. Sınıf hizmetler” davacının gerekçe olarak gösterdiği ... sayılı “... güneşte renk değiştiren tshirt” ibareli marka kapsamında aynen yer almaktadır. Bu hizmetler, aynı zamanda, davacının 24. Sınıfta tescilli .... sayılı “...” ve .... sayılı “... ibareli markaları ile sınıfsal benzerlik taşımaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan “(25. Sınıf emtia satışına yönelik) 35/5. Sınıf hizmetler” davacının gerekçe olarak gösterdiği ... (ses markası) sayılı markalar kapsamında aynen yer almaktadır.
Davaya konu marka başvurusu, standart harflerle yazılmış bir kelime markası olup, herhangi bir renk ya da şekil unsuru içermemektedir. “...” ibaresinden oluşan marka, “..." şeklinde telaffuz edilmektedir. “...” ibaresi, ... bir kelime olup, “çocuklar” anlamına gelmektedir. “...” ibaresinin ise herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. “...” ibaresi birleşik olarak yazılmışsa da, kelimelerin birleşik yazılması ile ortaya yeni bir anlam çıkmamıştır. “...” ibaresinin “çocuklar” anlamı taşıması nedeniyle, dava konusu markada tali unsur niteliğinde olduğu, davanın konusu olan ürünlerin çocuklara yönelik ürünler olduğu algısı yarattığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle, dava konusu markada esas unsur “...” ibaresidir.
Davacıya ait markalar ise, “...”, “.... dünyaya büyüyor”, güneşte renk değiştiren tshirt” ibarelerinden oluşan kelime markalarıdır. Davacıya ait bir adet marka ise, ses markası olup, markanın açıklaması “... vay vay ses markası” şeklindedir. Davacının “...” ibareli markası, “el-siv” şeklinde, “...” markası ise “..." şeklinde telaffuz edilmektedir. Davacının “...” ve “...” ibareli markakaları aynı zamanda birer tanınmış markadır. “...” ve “...” ibareleri, anlamlı kelimeler olmamaları ve aynı zamanda birer tanınmış marka olmaları nedeniyle ayırt edici nitelikleri yüksektir. Davacıya ait markalarda yer alan “...” ve “...” ibareleri esas unsurlar olup, marka kapsamlarında yer alan diğer kelim unsurları, marka algısı yaratmayan, slogan niteliğinde kullanılan tali unsurlardır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan tüm emtialar, davacıya ait markalar kapsamında yer alan emtialar ile ayniyet taşıdığı, bu emtiaların ilgili tüketicisinin bilinç düzeyinin ortalama seviyede olduğu, davacı markalarının anlamlı kelimeler olmamaları nedeniyle ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu, dava konusu markada farklı bir sıralamada da olsa, davacı markalarında yer alan harflerin kullanılması, her iki taraf markasında farklı harflerle de olsa bir ikilemeye yer verilmesi, davacı markalarının ayırt edici nitelikleri yüksek markalar olması hususları gözetildiğinde, dava konusu markanın davacı markalarını çağrıştırdığı, davacının hali hazırda iki farklı kullanım şeklinin olması nedeniyle, dava konusu markanın da yeni bir kullanım hali olduğu izlenimi yarattığı, markaların bütünsel olarak ilişkilendirilebilir olması, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmadığı, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması nedeniyle, somut olayda SMK m.6/1 hükmü koşulunun oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; ... Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (...) Bir markanın ... Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın ...'de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; ... sayılı kararında belirtildiği üzere, ...’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce ...’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ...)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı şirket, ... nezdinde yaptığı itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir delil sunmamış, fakat ... nezdinde yaptığı itiraz aşamasında “...” ve “...” markalarının tanınmış marka olarak sicile kayıtlı olduğunu ifade etmiştir. Bu kapsamda yapılan araştırmada, “...” ibaresi için ..., “...” ibaresi için ... sayı ile tanınmış marka tescili için 24.12.2004 tarihinde başvurular yapıldığı, bu başvuruların 15.08.2007 kabul edildiği tespit edilmiştir. ... nezdinde, davacıya ait tanınmış marka işlem dosyaları üzerinde inceleme yapılmış, tanınmış marka başvurusu için aşağıdaki belgelerin ...’na ibraz edildiği tespit edilmiştir:
• Marka tescilleri,
• ... nezdinde tescilli markalar,
• Başvuru sahibi şirketin ticaret sicil gazetesi,
• Davacı şirketin sıralamasını gösterir ... dergisi yayın örneği,
• Yurtdışı tescillerinin bireysel olarak yapıldığı ülkelerin listesi,
• Endüstriyel tasarım tescilleri,
• Yurtiçi ve yurtdışı genel satış performansını gösterir çizelge,
• Basılı yayında çıkan haberler ve promosyonlara ilişkin belgeler,
• Tanıtım katalogları,
• Marka yayınına yapılan itirazlara ilişkin belgeler,
• Gazete, dergi haberleri,
• Gazetelerde yer alan reklamlar,
• Davacının markasını korumak adına açtığı davalara ilişkin bilgiler,
• Anket çalışmaları,
• Şirketin ciro bilgileri,
• Bayilerini gösterir katalog,
• Kalite sistem belgesi ...),
• Bayilerin yaptığı satışları gösterir belgeler.
Davacının ...’na sunduğu deliller incelendiğinde, sunulan belgelerin “...” ve “...” ibareli markaların tanınmışlığını ispatlar nitelikte olduğu ve ilgili markalar hakkında tanınmış marka kararı verildiği tespit edilmiştir. Fakat sunulan belgeler 24.12.2004 tarihinden önceye ilişkin olup, tanınmışlığın ispatlanması gereken tarih, dava konusu markanın başvuru tarihi olan 27.10.2020 tarihidir. 2004 yılında “...” ve “...” markalarının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, tanınmışlığın sabit bir olgu kabul edilmesi, bir kere tanınmış kabul edilen markanın bir daha tanınmışlığının ispatlanmasının gerekmeyeceğinin kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Tanınmışlığın sürüp sürmediğinin her somut olay bazında ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Her ne kadar mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinin bilgi ve deneyimleri uyarınca “...” ve “...” markalarının, ilgili tüketici nezdinde tanınmış olduğu değerlendirmesinde bulunulmuşsa da, taraflarca getirilme ilkesi uyarınca dava malzemesi çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği, sadece sunulan belgeler üzerinden değerlendirme yapıldığında ise, dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle sunulan belgelerin markanın tanınmışlığını ispatlamaya yetmediği, dava konusu markanın başvuru tarihinde, davacı markasının tanınmış olduğunu gösterir yeterli nitelik ve nicelikte belge ve bilginin dosya kapsamında mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle SMK m.6/1 hükmü koşulu oluştuğu anlaşıldığından; davanın kabulü ile; ... sayılı ... kararının iptaline, dava konusu ... sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; ... sayılı ... kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu ... sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re'sen ...'e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 246,00 TL posta-tebligat, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.018,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı ...'ün yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde .... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/01/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!