T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/187 Esas
KARAR NO : 2023/74
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 25/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ... sayılı markaların münhasır hak sahibi olduğunu, davalının müvekkili markaları ile aynı sınıfta ve “...” ibaresini taşıyan marka başvurusuna müvekkili şirket itirazlarının redddedildiğini, müvekkili şirketin “...” markasının sahibi olduğunu, markayı uzun zamandan beri ve aralıksız olarak tescilli olduğu “alüminyum folyolar, sentetik malzemeden gıda ambalajı, çöp torbaları, buzdolabı torbaları” üzerinde kullandığını, müvekkili şirkete ait “...” marka ürünlerin marketlerin bir çoğunda satıldığını, markanın belirli bir bilinirliğe/tanınmışlığa ulaştığını ve tüketicilerin güvenini kazandığını, ayrıca müvekkili şirkete ait “...” ibareli markanın 06, 16, 21 ve 35. sınıfların tamamı için tescilli olduğunu, davalı başvurusunda yer alan “...” ibaresinin müvekkili şirket markaları ile aynı olduğunu, davalı markasına “...” ibaresi eklenerek müvekkili markası ile iltibas oluşturma ve yararlanmanın amaçlandığını, davalı markasının müvekkili şirket markaları ile ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu, tüketiciler nezdinde markaların seri, bağlantılı zincir marka olduğu veya işletmeler arasında bağlantı bulunduğu izleniminin oluşacağını, davalı markasının müvekkili şirket markaları ile aynı sınıflarda tescil edilmek istendiğini, markaların ürünlerinin benzer alıcı çevresine hitap ettiklerini, benzer ihtiyaçları giderdiklerini, birbirleri yerine ikame edilebileceklerini, markalarda neredeyse aynı fontlarda “...” ibaresinin yer aldığını, davalı markasında herhangi bir ayırt edici unsur olmadığını, markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak karıştırmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, davalı markasının müvekkili aleyhine haksız rekabete yol açacağını beyanla; ... ...’nın ... sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 01/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu “...” ibareli markanın kelime ve şekil unsurlarından oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, davalı markasında davacı markasında olmayan kelime, şekil ve kullanımlara esas unsur olarak yer verildiğini, davalı markasının “...” ibaresiyle başladığını, “O” harfinin stilize edilerek logo şekline getirildiğini, özel olarak tasarlanmış bir ... görseline ve bütünsel olarak özgün bir logoya yer verildiğini, markada ilk okunan ve algılanacak kısmın “...” ibaresi olduğunu, bu ibareden sonra sıfat olarak kullanılan “...” yani” ...” ibaresine yer verildiğini, ibarenin sonda olması itibariyle geri planda olduğunu, ayrıca renk adı olması ve yaygın kullanımı nedeniyle tüketici kitlesi tarafından tasviri olarak algılanacağını, davalı markasındaki bütünsellik ve kullanımın davacı markalarında yer almadığını, davacı markalarında kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, tertip tarzlarının farklı olduğunu, bu durumun markaları görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde birbirinden ayırdığını, ilgili tüketicilerin markalar arasında ilişki kurmasının mümkün olmadığını, davacı markalarında “...” ve “... ...” ibaresinin yanı sıra başkaca renk asli unsurların bulunduğunu, bir kısım markalarda “...” ibaresinin münhasıran esas unsur olarak kullanıldığını, bir kısım markalarda ise “...” baskın ve ayırt edici esas unsuruna yer verildiğini, “...” ibaresinin davacı tarafından yaratılmış fantezi bir ibare olmadığını, tasviri anlama sahip düşük ayırt ediciliği olan genel bir adlandırma olduğunu, dava konusu markanın davacı markaları ile iltibas oluşturmayacağını, davacıya ait markalara zarar vermeyeceğini ve sulandırmayacağını, davacının kötü niyet iddiasının yerinde olmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 21/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ... numaralı “...” ibareli marka başvurusuna karşı davacı itirazının reddedildiğini ve markanın tescil edildiğini, “...” ibaresinin “...” anlamına geldiğini, günlük hayatta çok sık ve yaygın kullanılan, renk adı olması sebebiyle küçük çocukların bile bildiği bir ibare olduğunu, bu sebeple kimsenin tekeline verilmemesi gerektiğini, ibarenin ayırt edici özelliğinin yok denecek kadar az olduğunu, dava konusu markadaki ana ve ayırt edici baskın unsurun “...” ibaresi olduğu, ibaredeki “O” harfinin içindeki ... figürü ile markanın dikkat çektiğini, markanın “... yeşili” anlamına geldiğini, davacı markasından çok farklı algı oluşturduğunu, markalarda farklı logo, şekil, yazı karakteri kullanıldığını, markalar arasında görsel farklılık oluştuğunu, dava konusu markada altta yer alan çizginin “...” ibarelerinde bir bütüncüllük oluşturduğunu, davacı ile farklı sektörlerde olduklarını, kendi markalarının hırdavat ve ev aletleri sektörüyle ilgili mal almak isteyen tüketiciye hitap ettiğini, davacının ise ..., streç film, ambalaj, çöp torbası, buzdolabı torbası sektörüyle ilgili olduğunu, ilgili sektörlerde mal/hizmet alacak kişilerin bilgi seviyesi çok düşük bile olsa markaları karıştırma ihtimalinin ortaya çıkmayacağını, ürünler ve markaların birbirinden çok farklı olduğunu, davacının “... ...” markasını kullandığını, davacıya ait ... numaralı “...” markası ile ilgili olarak kullanım ispatı talebinde bulunduğunu, “...” ibaresinin ayırt edici özelliğinin zayıf olduğunu, ibareyi içeren tescilli yüzlerce marka bulunduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ...sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıya ait itiraza mesnet ... sayılı marka bakımından ileri sürülen kullanmama def'inin yerinde olup olmadığı, davalı şahsın marka tescil başvuru esnasında kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, özel veya teknik hususların tespiti bakımından bilirkişi raporu alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın "..." ibaresinin 06 / 07 / 08. sınıflarda bulunan bir kısım emtiaların tescili amacıyla 28.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği ...sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.03.2021 tarih ve 368 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 17.03.2021 tarihinde ... sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/9 hükümleri kapsamında sadece 6.sınıfta yer alan emtialar bakımından itirazda bulunduğu, davalı şirketin 29.06.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde ... sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def'i ileri sürdüğü, davacı yanın 01.09.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın ...'nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 13.11.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahıs tarafından 14.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz edildiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ...'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 27.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak; davalı başvuru sahibi tarafından itiraz aşamasında, itiraza gerekçe gösterilen ... sayılı markanın kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından kullanım ispatı talep edilmiştir.
Kullanımının ispatlanması talep edilen marka, itiraza konu markanın başvuru tarihinde (28.10.2020) en az 5 yıldır tescilli olup, kullanımının ispatlanması gerekmektedir. Davacı taraf, marka işlem dosyasına aşağıdaki belgeleri ibraz etmiştir:
• “Gıda ambalajları imalatı” konulu 05.12.2013 tarihli İşyeri açma ve çalışma ruhsatı,
• ... tarafından verilen 4 adet üretim izni belgesi,
• ... tarafından verilen 2014 tarihli işletme kayıt belgesi,
• ... 2017 tarihli fuar katılım belgesi (... markası yer almaktadır.),
• .... alan adı kayıt bilgileri (Tahsis tarihi 20.05.2000’dir.),
• .... alan adı ile ilgili tahsis bilgileri,
• 20.12.2019 tarihli ... (Markalar arasında ... ve ... ... markaları yer almaktadır.),
• 2002 tarihli Sanayi sicil belgesi,
• ... ve ... ...markalarının yer aldığı ... katalogları,
• ... markasının yer aldığı faturalar (2016-2019 tarih aralığına ilişkin her aya ilişkin 3’er adet).
Yukarıda listelenen belgeler incelendiğinde, davacının “...” markasını, “...” emtiası bakımından kullandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alıp eldeki davaya konu 6.sınıftaki emtialar ile itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile gösterilen emtialar aynı/aynı tür, siyah ve altı çizgili olarak gösterilen hizmetler benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu; büyük harflerle ve siyah renk ile yazılmış “...” ibaresinden oluşmaktadır. Markada kullanılan tek şekil unsuru “...” kelimesinin “O” harfi içine konumlandırılmış bir ... başı şeklidir. Bu şekil dışında, marka başvurusunda herhangi bir renk ya da şekil unsuru bulunmamaktadır. Kelimeler aynı satırda, aynı punto ile yazılmış ve kelimelerin tamamının altı çizilmiştir. Markayı oluşturan kelimeler, ... kelimelerdir. “...” şeklinde telaffuz edilen ibare, bir bütün olarak anlam ifade etmemektedir. Bununla birlikte, kelimelerin anlamından yola çıkılarak, “... ...” şeklinde çevirisi yapılabilir.
Davacıya ait itiraza mesnet markaların ikisi "...", üçü ise “... ...” ibaresinden oluşmaktadır. Markalar kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmamaktadır. Davacının “...” ibaresinden oluşan markaları siyah renk ile yazılmıştır. Bununla birlikte “... ...” ibareli markalar, ... ve mavi renkler kullanılarak oluşturulmuştur. “...” ibaresi, ... bir kelime olup, “...” anlamına gelmektedir. “...” ibaresinin ise ... sözlüğünde herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Google üzerinden yapılan araştırmada ise “...” ibaresinin ... “...” anlamına geldiği tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan müşterek unsurun "..." sözcüğü olduğu, bu sözcüğün ... kelimelerden olup ...'de "..." anlamına geldiği, söz konusu anlamı itibariyle bu sözcüğün ayırt ediciliğinin düşük olduğu, nitekim bu hususun .... sayılı kararı ile onanan .... sayılı kararında da belirtildiği, dava konusu marka başvurusunda "..." ibaresinin önünde "..." sözcüğünün bulunduğu, bu kelimenin ... "..." anlamına gelen ... bir sözcük olduğu, anlamı itibariyle söz konusu kelimenin davaya konu emtiaları tanımlamadığı, bu nedenle somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu, buna göre; dava konusu marka başvurusunun bir bütün halinde davacı markalarından farklılaştığı, başka bir deyişle, daha önce itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, itiraza mesnet markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
... sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporundaki aksi yöndeki azınlık görüşünün hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (....)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 278,50 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.962,90 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı ...'ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!