WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/186 Esas - 2023/49
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/186 Esas
KARAR NO : 2023/49

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
YAZIM TARİHİ : 10/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/05/2022 tarihli dava ve 15/06/2022 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin dondurulmuş gıdadan tohumculuğa, otomotivden turizme, inşaattan endüstriyel çamaşırhaneye kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren E. ... Grubu çatısı altında 2002 yılından bu yana faaliyetlerine devam ettiğini, "...." ibareli markaların müvekkili şirket adına tescilli olduğunu ve markaların aktif olarak kullanıldığını, davalı şahsın .... sayılı “...” ibareli marka başvurusunda müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın .... reddedildiğini, ret kararına karşı müvekkili şirket itirazı üzerine ... ... nezdinde yapılan incelemede itiraza dayanak olarak gösterilen bir kısım markanın benzerlik içermesine rağmen kullanımın ispatına ilişkin delillerin yeterli görülmemesi, bir kısım markanın ise benzerlik içermemesi veya aynı sınıfta yer almaması gerekçe gösterilerek itirazlarının reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu Kurum kararında müvekkili şirkete ait ... sayılı "... " ibareli ve .... sayılı "... " ibareli markaların itiraza konu marka ile benzer görülmediğinin belirtildiğini, davalı Kurumun tespitinin hatalı olduğunu, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak benzerlik taşıdığını, dava konusu kararda ... sayılı "... ...", .... sayılı "...", ... sayılı "... ", ... sayılı "...", ... sayılı "..." markaları ile itiraza konu marka arasında benzerlik görüldüğü, ancak markaların farklı mal/hizmeti kapsadığı gerekçesi ile karıştırılma ihtimali bulunmadığının belirtildiğini, müvekkili şirketin başta ..., gıda, turizm olmak üzere çeşitli sektörlerde hizmet verdiğini, “...” ve “...” markalarının pek çok farklı sektörde müvekkili şirket ile anıldığını ve bilindiğini, müvekkili şirkete ait “...” ve “...” ibareli markaların 05/ 06 / 12 / 20 / 22 / 29 /35 / 36 / 37 / 39 / 41/ 43. sınıflarda tescilli olduğunu, dava konusu markanın ise 35. sınıf içerisinde 12. sınıf malların sayış hizmetleri bakımından tescilinin talep edildiğini, davalı şahsın markayı müvekkili şirket markaları ile aynı sınıfta tescil ettirmek istediğini, bu durumun haksız rekabet yaratma ve müvekkili şirket markasından yarar elde etme amacına yönelik olduğunu, dava konusu Kurul kararında .... sayılı "... .... sayılı "...", ... sayılı "...", ....sayılı "..." markalarının kullanımına ilişkin delillerin yeterli bulunmadığından bahisle yayına itirazın reddedildiğini, müvekkili şirketin “...” ve “...” markalarını yaygın ve yoğun biçimde kullandığını, kullanım ispatına ilişkin pek çok türde evrakın dosyaya sunulduğunu, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu beyanla; ... ...’nın ... sayılı kararının iptaline, davalıya ait ..... sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 30/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davalının itiraza karşı görüşünde ... nolu markalarla ilgili olarak kullanım ispatı talebinde bulunduğunu, davacı şirket tarafından sunulan delillerin değerlendirilmesi sonucu kullanımın ispatlanamadığı kanaatine ulaşıldığını, davacı şirkete ait ... sayılı markalar ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak bir benzerlik bulunmadığını, bu markalarda kullanılan kelime unsurunun “...” ibaresi olduğunu, ibarenin içindeki “...” ibaresinin ön plana çıkan baskın karakterde bir ibare olmadığını, davalı tarafından kullanılan “...” ibaresinin “anahtar” anlamı ile temel ... bilgisine sahip herkesçe bilinebilecek ve bu şekilde özgün karakterde ayırt edici olarak algılanabilecek bir ibare olduğunu, “...” ibaresinin ortalama tüketici kitlesi tarafından “...” ibaresi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu marka ile itiraza mesnet gösterilen ... markalar farklı sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsadıklarından markalar arasında SMK m.6/1 anlamında bir benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, SMK m.6/5 kapsamında aranan şartların oluştuğuna yönelik yeterli delilin sunulmadığını, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulumadığından SMK m.6/5 kapsamında bir tescil engelinden bahsedilemeyeceğini, davacının, başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasını ispatlayacak somut delil sunulmadığını, Kurum tarafından yapılan iş ve işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 15/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirkete ait farklı hizmet sınıflarında, özellikle gıda alanında farklı isim ve işaret ile kullanlan bir çok marka bulunduğunu, bunlardan sadece iki tanesinin 35. hizmet sınıfında ve 12. sınıf emtialar bakımından tescil edildiğini, bir tanesinin ise sadece 12. sınıfta tescilli olduğunu, bu markaların “... ... & Services" ve "..." ibareli markalar olduğunu, bir tane de davacı şirket adına tescilli sadece ... markası bulunduğunu, bu markalar haricinde müvekkili markası ile aynı hizmet ve emtia sınıfında tescilli davacı markası bulunmadığını, müvekkiline ait "..." marka başvurusunun motorlu kara taşıtları ve parçaları, raylı taşıtlar, deniz taşıtları ve parçaları, hava taşıtları ve parçaları gibi mallarının bir araya getirilmesi ve satışı hizmetleri için yapıldığını, davacı markalarından “... ... .....” markasının 35. sınıf 12. emtia bakımından tescili bulunmasına rağmen bu alanda herhangi bir kullanımı bulunmadığını, “... ...” markasının davacıya ait ... ile yapılan ortaklık sonucu özellikle klasik ... modellerinin restorasyonu ile birlikte kişiye özel uygulamalar konusuna odaklı olarak çalıştığını, bu markanın “...” markası altında kullanılıp hizmet verdiğini, “... ...” markası adı altında herhangi bir motorlu taşıt satılması vb. faaliyetler gösterilmediğini ve davacının “... ...” markasına ait herhangi bir kullanımının söz konusu olmadığını, “... ...” markasına ait linke tıklandığında ... sayfasına (...) yöneltildiğini, davacı tarafın kullanıma ilişkin delillerinin ..., ... ve ... markalarına ilişkin olduğunu, müvekkili markası ile davacı markalarının mal ve ürün grupları ile hedef kitlelerinin tamamen farklı olduğunu, davacının ...'de lüks araç satışı gerçekleştirdiğini, markanın müvekkil markası ile isim ..., tasarım ve bunun gibi unsurlar bakımından en ufak bir benzerliği bulunmadığını, ... ..... ve ... markasının tasarımı yazı fontu ve ... adına tescillenmiş olan üç çizgi halindeki şeklin müvekkili markası ile en ufak bir benzerliği/karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacı markasının baskın ve ayırt edici unsurunun “üç çizgi” olan ... olduğunu, müvekkili markasının ayırt edici unsurunun “...” ibaresi ve otomobil şeklindeki logo tasarımı olduğunu, “...” ibaresinin “anahtar” anlamına geldiğini, birçok farklı alanda oldukça yaygın bir kullanıma sahip bir ibare olduğunu, tek başına “...” ibaresinin ayırt ediciliğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacının sadece ...’de faaliyet gösterdiğini, ... markası haricinde motorlu taşıt ve parçalarının alım satımına ilişkin herhangi bir faaliyetlerinin olmadığını, davacıya ait markaların belirli bir tanınmışlık düzeyine sahip olmadığını, müvekkili markasının davacı markasından haksız yarar sağlanmasına imkan bulunmadığını, müvekkiline ait “...” markasının ... ’da faaliyet gösteren motorlu taşıt alım satımı gerçekleştiren bir firma olduğunu, markanın müvekkili ...’ın isim ve soyisminden oluşturulduğunu, müvekkilinin davacı markasından haksız yarar sağlanmasına yönelik herhangi bir kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ... sayılı "....+..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def'inin yerinde olup olmadığı, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından ileri sürülen 2009/15365 sayılı markanın kullanılmadığına ilişkin def'inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahıs markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı ...'ın "...+..." ibareli, 35-5.sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin tescili amacıyla 17.02.2020 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2020 tarih ve 349 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.07.2020 tarihinde ... sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m,6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davacının 07.10.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde ... sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def'i ileri sürdüğü, davacının 15.01.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın ...'nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 25.06.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 15.07.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren... ...'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 28.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 04.07.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak gerek marka işlem dosyasında, gerekse dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def'i hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
Zira; 6769 sayılı SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde ...’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından ...’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
SMK m.25/7 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Davalı şahsın... nezdinde yapılan işlemler sırasında sunduğu karşı görüş dilekçesinde ... sayılı markalar yönünden, davaya cevap dilekçesinde ise davacıya ait .... sayılı marka yönünden “kullanmama def’i”nde bulunduğu ve iş bu markaların kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin kullanımının ispatlanmasını talep ettiği tespit edilmiştir.
Somut olayda davalı şahsa ait dava konusu ... sayılı markanın başvuru tarihi 17.02.2020, dava tarihi ise 24.06.2022’dir. Kullanım ispatı talep edilen markaların, dava konusu markanın başvuru tarihinde ve dava tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olduğu, bu gerekçe ile davalı şahsın ilgili markalar yönünden “kullanmama def’i” ileri sürebileceği tespit edilmiştir.
Davacı taraf, 19.01.2021 tarihli “Marka Kullanım İspatı Sunma” başlıklı dilekçesi ile aşağıdaki delilleri dosyaya sunmuştur:
• ... ibareli markanın yer aldığı ... sayfası,
• ... ibaresinin yer aldığı internet sayfası,
• ... ibareli markanın yer aldığı ... sayfası,
• ... ibareli markanın yer aldığı ... sayfası,
• ... ibareli markanın yer aldığı .... sayfası,
•.... adresinden alınan görsel,
• ... ibareli markanın yer aldığı ... sayfası,
• ... ibareli markanın yer aldığı ... sayfası (Açılış sayfası 26 Şubat 2015’tir.),
• ... adresinden alınan görsel,
• ... ibareli markanın yer aldığı .... sayfası (13 Ekim 2020 tarihli yorum yer almaktadır.),
•... adresinden alınan görsel,
• 03, 25 ve 26 Aralık 2020 tarihlerine ilişkin 3 adet fatura (Fatura açıklamaları yiyecek içecek harcamaları, karton bardak ve nakliye bedeli şeklindedir.),
• ... bina görseli, çeşitli promosyon ürün, basılı evrak görselleri,
• ... bilgilendirme broşürü,
• ... broşürü.
Sunulan belgelerin miktarı, yoğunluğu ve özellikle tarih içermemesi, tarih içeren belgelerin ise, dava konusu markanın başvuru tarihinden sonraya ilişkin olması hususları gözetildiğinde, sunulan belgelerin “ciddi kullanımı” ispatlamak için yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle; davacının ... sayılı markaları ... kararının iptali davası bakımından, .... sayılı markanın ise hükümsüzlük davası bakımından aşağıda yapılacak SMK m.6/1 hükmü incelemesinde değerlendirme dışı bırakılmıştır.
İlişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi iddiası incelenirken, ... kararının iptali davası bakımından .... sayılı markalar, hükümsüzlük davası bakımından ise iş bu markalara ek olarak ... sayılı markalar değerlendirmeye alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu 12. sınıf emtiaların satışını konu alan 35. sınıf hizmetlerdir.
Davacıya ait “...” ibareli markalar ise; 05, 29, 30, 32, 39, 41, 43. Sınıflarda, “...” ibareli markalar ise; 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12/ 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35/ 36 / 37 / 38 / 39/ 40 / 41/ 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflarda tescillidir.
Taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler, ayniyet taşımamakla birlikte, bilirkişi raporunda yer verilen tabloda altı çizili olarak gösterilen emtialar benzerlik taşımaktadır. Ayrıntılı olarak ifade etmek gerekirse, davacıya ait ... sayılı marka 12. sınıfta tescilli olup, dava konusu marka başvurusu kapsamında ise 12. sınıf emtiaların satışına yönelik 35. sınıf hizmetler yer almaktadır. Bu mal ve hizmetler, birbiri ile ilişkilidir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir. Bu mal ve hizmetler haricinde, taraf markalarında yer alan mal ve hizmetler benzer/ilişkili mal ve hizmetler değildir.
Dava konusu marka başvurusu “...” ibaresi ile bu ibarenin üstünde yer alan araba şeklini anımsatan bir çizimden oluşan karma nitelikte bir markadır. “...” ibaresi, ... “anahtar” anlamına gelen bir ibaredir. “...” ibaresi ise, “Motorlu taşıt yapımıyla uğraşan endüstri kolu”dur. Dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar, motorlu taşıt ve parçalarından oluşan ürünler olup, “...” ibaresi, dava konusu emtialar bakımından tanımlayıcıdır. Dava konusu markada, marka algısı yaratan esaslı unsur “...” ibaresidir.
Davacıya ait olup dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetlerle benzer emtialar içerdiği tespit edilen ... sayılı marka ise; "..." ibaresinden oluşmaktadır. "..." veya "..." ibaresinin bilinen anlamı bulunmamaktadır. "..." isim olarak kullanılan bir sözcüktür. Davacıya ait söz konusu markanın tek ve esaslı unsuru "..." ibaresidir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davacının ... sayılı markası haricinde kalan sair itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler aynı veya benzer olmadığından, bu markalara dayalı olarak ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin oluşmayacağının peşinen söylenebileceği, davacıya ait ... sayılı marka kapsamında yer alan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler benzerse de, markaları oluşturan esas unsurların benzer olduklarının söylenemeyeceği, dava konusu markanın esas unsurunun "..." sözcüğünden, davacıya ait markanın esas unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu, başvuru markasında yer alan sözcüğün, mesnet markada ayrı ve bağımsız bir biçimde bulunmadığı, "..." sözcüğünün bileşenlerinden biri olup bütünün içinde kaynaştığı, buna göre; daha önce davacıya ait "..." markasını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu "..." esas unsurlu markayı gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, davacıya ait markadan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında herhangi bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik ...’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, bu nedenle tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engeli koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 224,50 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.908,90 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ... tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ...'a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde .... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2023
Katip ...
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu