T.C. ...3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/373
KARAR NO : 2023/76
HAKİM : ... ...
KATİP : ... ...
DAVACI : ...
VEKİLLERİ : Av. ... -...
Av. ... - ...
DAVALILAR : 1- ... - ...
Av. ... -...
: 2- ... - ...
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 09/09/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin ... sayılı "..." ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "... ..." ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı ...’e başvuruda bulunduğunu, ...kod numarasını alan başvurunun, ... Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından ...Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak ... tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının çatal-bıçaklar da dahil olmak üzere hem evlerde hem de ticari kullanım için profesyonel kalitede mutfak aletleri üreten ve satan ve 40 yıldır mutfak/pişirme ekipmanları pazarında lider konumda tanınmış bir Amerikan şirketi olduğunu, davacının“...” markalı ürünlerinin profesyonel şeflerden evdeki ustalara kadar tüm mutfak meraklıları tarafından tercih edildiğini, uluslararası arenada pek çok ödüle layık görülmüş olmasının davacının “...” markasının tanınmışlığının bir göstergesi olduğunu, bu markanın dünya çapında 150’yi aşkın ülkede davacı adına tescilli de olduğunu, ayrıca davacının ...'de uzun yıllardır “...” ve “...” markalarının sahipleri ile iş birliği içerisinde faaliyet gösterdiğini, hal bu iken, davacının dava konusu edilen “... ...” ibareli markanın tesciline karşı dosyaladığı itirazların ... tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların iltibasa neden olacak derecede benzediğini, dava konusu edilen markanın davacının tanınmış ve tescilli “...” markasını olduğu gibi içerdiğini, işarette kullanılmış olan "..." kelime unsurunun başvurunun kapsadığı mal ve hizmetler açısından herhangi bir ayırt edici özelliğe sahip olmadığını, başvuruda yer alan ve “... ...” olarak tabir edilebilecek miğfer şeklinin de söz konusu markayı davacıya ait markadan farklılaştırmak için yeterli olmadığını, aksine taraf markalarının ilişkilendirilebilmesi ve iltibas ihtimalini arttırdığını, davacının “...” markasının yüksek düzeyde şöhreti ve bu ibarenin oldukça ayırt edici olması nedeniyle, özellikle mutfak ve pişirme aletleri ve ekipmanları için söz konusu markanın tescilinin ve kullanımın, davalı şahsın davacı tarafından onaylanmış yetkili bir mal distribütörü olduğu veya aralarında ticari bir bağlantı olduğu izlenimini yaratacağını, taraf markalarının kapsamına giren “mutfakla ilgili cihazlar/eşyalar” ile ilintili mal ve hizmetlerin benzer/türdeş emtialar olduğunu, günlük hayatta tüketicilerin bu ürünlerin aynı kaynaktan gelmesine oldukça alışkın olduğunu, bu ürünlerin aynı amaca ve aynı hedef tüketici kitlesine yönelik ürünler olması ve benzer kanallardan geçerek benzer mecralarda tüketici karşısına çıkması itibarıyla yakından ilişki ürünler olduğunun kabulünün gerektiğini, nitekim ...tarafından verilen bir kararda 08 ila 11. sınıflarda yer alan malların benzer olduğu değerlendirilmesinde bulunulduğunu, zaten de davacının “...” markalı ürünlerinin, pişirme ve mutfak pazarında 30 yıllık inovasyon ve mükemmellik boyunca, profesyonel kalitede mutfak ve pişirme aletleri ve ekipmanları yönünden tanınırlık kazanmış olduğunu, nitekim arama motoru Google'da “... ...” ibaresi için yapılan aramada yaklaşık 16.400.000 sonuç çıktığını ve hemen hemen hepsinin davacının markasına ilişkin olduğunu, bu durumun davacının markasının gerek ... gerekse de lokal çevrelerde bilinirliğine işaret ettiğini, davacının 08. Sınıfa giren ürünlerinin ...’den de ulaşılabilir bir şekilde internette satılıyor olması nedeniyle davacının “...” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun da kabulünün gerektiğini, davalı şahsın, davacının gerçek hak sahibi olduğu “...” markasını ticari takdim ediliş biçimi de dahil olmak üzere taklit etmek suretiyle kullanarak, haksız rekabette bulunduğunu ve davacının marka haklarına tecavüz ettiğini, zaten de davacının markasından haberdar olmasının mümkün olmadığını, sonsuz seçenek varken davacının markasını kendisine tanıtıcı işaret olarak seçmesinin davalı şahsın kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, ayrıca davacı taraf davalının markasının ilanına itiraz ettikten sonra davalının tekrardan “...”li ...numaralı yeni bir marka başvurusunu dosyaladığını, davacının davalı şahısa“...” markasını tescil ettirmek üzere yapılan marka başvurularını derhal geri çekmesini ve kullanımının durdurulmasını talep eden 02 Ekim 2020 tarihinde bir uyarı mektubu tebliğ etmesi üzerine davalının sadece web sitelerinin uluslararası erişimini engellediğini, “...” ibaresinin davacının ticaret unvanının ayırt edici unsuru olması nedeniyle de korunması gerektiğini belirterek, ...’nun ... sayılı kararının iptaline ve ...sayılı "... ..." ibareli markanın tescil edilmi olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ;somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden farklı olduklarını, karşılaştırılan markalarda ortak olarak geçen “...” ibaresinin bilinen anlamı nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve herkes tarafından kullanılabilecek bir ibare olduğunu, ayrıca taraf markalarının kapsamına giren emtiaların da farklı olduğunu, bu nedenlerle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu mal ve hizmetler açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, diğer taraftan somut olayda davacının SMK m. 6/3, m. 6/4, m. 6/5, m. 6/6 ve m. 6/9 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu ispat edemediğini, belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, ...’den davalı şahsa ...sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davalı başvurusu olan ...sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak ... tarafından alınan ... sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen ... kararının davacıya 08/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 09/09/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 19/12/2022 raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "....1) Karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, 2) Davalının markasının kapsamına giren“Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 3) Dava konusu edilen emtiaların hitap ettiği tüketici/alıcı kesiminin, bu emtiaları satın aldıkları anda bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin düşük olmadığı, 4) Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde yer alan değerlendirmelerden dolayı,(3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında, “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin kısmen bulunduğu, 5) Davacının “gerçek hak sahipliği” ve “ticaret unvanından kaynaklanan hak” iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 6) Davacının “tanınmışlık” iddiasının, davalının markasının, kapsamına alınmak istenilen, 08. Sınıftaki; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden tesciline/hükmüne (kısmen) engel olabileceği, 7) Davacının “kötü niyet” iddiasının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 8) Dava konusu edilen 05.08.2022 tarihli ve ... sayılı ... kararının, (4) ve (6) nolu bentlerdeki tespitler ile kısmen uyumlu olmadığı, 9) Davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin, (4) ve (6) nolu bentlerdeki tespitler ile kısmen48uyumlu olduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “...” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "... ..." ibaresinden oluştuğu, kapsamında 08, 35.sınıftaki "08 Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. .... 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. .... mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (...)" hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise ... sayılı "..." ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 07, 11.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden somut uyuşmazlıkta emtia benzerliği/türdeşliği şartının düşük seviyede dahi olsa gerçekleştiği, ev aletleri ile bir benzerliği olmayan “...” ve bunların satışı hizmetleri yönünden ise bu seviyede dahi bir benzerliğin/türdeşliğin gerçekleşmemiş olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "... ..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Taraf markaları, baskın birer şekil ve renk unsuru ihtiva etmeyen, kelime markası niteliği baskın kalan markalardır; davacının markasında “...” ibaresi, düz yazım karakterindeki siyah renkli kalın ve büyük harflerle yazılmış ve işaretin tek unsuru olarak kullanılmıştır. Davalının markasında da “...” ve “...” ibareleri, aynı şekilde, düz yazım karakterindeki siyah renkli kalın ve büyük harflerle, iki ayrı satırda yazılmış, “...” ibaresinin sol başına da, basit ve renksiz bir miğfer figürü konuşlandırılmıştır. Dava konusu edilen markada kullanılmış olan basit figürün, işaretin markasal hüviyette ayırt ediciğine katkısının düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Zira; böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla/ baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”.
Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, renk ve şekil içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Davalının markasında kullanılan “...” kelime unsurunun da, “...” şeklindeki beynelmilel/yerleşik anlamı ve yaygın kullanımı gözetildiğinde, özellikle de dava konusu edilen mutfak gereçleri yönünden markasal hüviyette somut ayırt ediciği bulunmadığı gerçeği gözetildiğinde, davalının markasında da esas unsurun “...” ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken husus; taraf markalarında ortak olarak geçen, her iki markada da esas unsur konumunda kullanılmış bulunan “...” ibaresinin, bilinen/yerleşik anlamından dolayı bir markada esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği hususudur. Zira; “...” kelimesi ...’de ve dünyada yaygın olarak kullanılan bir çok dilde, “...” anlamını haizdir ve bu ibarenin, somut uyuşmazlığa konu olan, bilhassa, “kesici aletler, bıçaklar, silahlar” açısından, tüketici zihninde oluşturduğu “savaşçı” algısı itibariyle, markasal hüviyette somut ayırt edici niteliği düşüktür. Böyle, ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve ... Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunmaktadır. Bununla birlikte;zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem ... tarafından kabul edilmektedir. Buna özellikle, zayıf unsurlardan oluşan markaların seri marka olarak ve yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlanmaktadır. Böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir.
Dava konusu somut olayda da, davacının gerek dava dosyasına gerekse marka işlem dosyasına sunduğu belge ve delillerden, “...” markasının davacı tarafından elektrikli mutfak makina ve cihazları sektöründe yaygın, yoğun ve ciddi kullanım ve tanıtım neticesinde, yani kullanım sonucunda davacı adına belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin/ortaklığın dikkat çekici hale geldiği, davalının markasında “...” ibaresinin ayırt edici başkaca unsurlar olmadan, hatta anlamı pekiştirilecek bir figür ile birlikte kullanılmış olduğu tespit edildiğinden, davalının markasının, davacının “...” markasıyla yakın benzer olduğu değerlendirilmiştir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “...”markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “...”li markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının, davacının yeni bir marka yarattığı yönünde bir algısının oluşmasının ihtimal dahilinde olduğu değerlendirilmiştir.
Markaların işitsel olarak karşılaştırılmasında, taraf markalarında esas unsur hüviyetinde kullanılmış olan “...” ibaresinin okunuşunun ayniyetinin, markaları kulakta bıraktıkları “tını” itibariyle işitsel açıdan da yakınlaştırdığı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan; “...” ibaresinin yukarıda incelenen yerleşik/ bilinen anlamından dolayı, işaretlerin tüketici zihninde yarattığı algının da yüksek derecede benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle somut olayda, karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzediği kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında, karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve anlamsal açılardan yüksek seviyede benzediği; davalının markasının, davacının “...” markasının devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği de gözetildiğinde, davacının “...” markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “...”limarkasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, davalının markasının kapsamına giren 08. Sınıfa giren; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden somut uyuşmazlıkta, düşük seviyede de olsa, emtia benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği,taraf markalarının yüksek seviyede benzerliğinin bu düşük seviyede emtia benzerliği/türdeşliği durumunu dengelemiş olduğu, her ne kadar davalının markasının kapsamına alınmak istenilen emtiaların ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri düşük olmasa da, söz konusu ürünlerde ve bunların satışı hizmetlerde “...”liişaretlerin/tanıtma vasıtalarının markasal hüviyette farklı kişi ve kuruluşlar tarafından kullanılması halinde alıcıların/tüketicilerin söz konusu ürünlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir çalışma/iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, bu emtialar özelinde, davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında, 08. Sınıfa giren; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf “ Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (....)” yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin kısmen bulunduğu kanaatine varılmıştır
Davacının Ticaret Unvanına Dayalı Hak İddiasının Davalının ...Başvuru Sayılı Markasının Tesciline/Hükmüne Engeli/Etkisi Hususunda Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, ...kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer.
... emsal kararlarında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan "ticaret sırasında kullanılan işaret" ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur.Ayrıca da; bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir.
Somut olayımızda; davacının ticaret unvanının ayırıcı unsuru olan “...” ibaresini dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen 08. Sınıftaki emtialarda ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetlerinde ...’de fiilen kullandığına dair yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte delil dava/marka işlem dosyasına sunulmamış olduğundan, davacının ticaret unvanına dayalı bir hak/koruma talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, davalının markasının, kapsamına alınmak istenilen, 08. Sınıftaki; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden tesciline/hükmüne (kısmen) engel olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, ... ... nın ... sayılı kararının 08 .sınıftaki "Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. " ve 35. Sınıf "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" emtialar yönünden kısmen iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-... ... nın ... sayılı kararının 08.sınıftaki "Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri." ve 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (....)” emtialar yönünden kısmen İPTALİNE,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Kabul edilen kısım yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım yönünden davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 3.264,90 TL yargılama giderinden payına düşen 1.632,45 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ...Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2023
Katip ...
¸
Hakim ...
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 292,00.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.800,00.-TL
Toplam 3.264,90.-TL
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!