WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 3. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/308 Esas - 2023/10
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/308
KARAR NO : 2023/10
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023
DAVA:
Davacı vekili 01/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2006/63843, 2008/30853, 2010/66577 sayılı ve "... şekil", "... şekil", "... şekil" ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "..." ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, ... kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının 1999 yılında otomotiv değer zincirinde yer alan tüm oyuncuların finansal ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler geliştirmek amacıyla kurulduğunu ve günümüzde Türkiye’nin öncü otomotiv finansmanı şirketi olduğunu, bu faaliyetleri doğrultusunda kullandığı “...”, “...”, “...” gibi tescilli markalarının ilgili sektörde tanınmış markalar haline geldiğini, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yakın benzer olduğunu, taraf markalarında ortak olan “...” ibaresinin markaların esas unsuru olduğunu, işaretlerde geçen diğer ibarelerin markasal hüviyette ayırt edicilikleri düşük olduğundan bunların markaların tali unsuru olduğunun kabulünün gerektiğini, davalının markasının davacının markalarının serisi izlenimini verdiğini, taraf markalarını gören tüketicilerin zihninde markalar arasında ekonomik veya ticari bir bağ olduğu şeklinde bir kanaat oluşacağını, ayrıca taraf markalarının aynı/aynı tür emtialarda kullanılacağını, yani somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar arasında kapsamlarına giren mal ve hizmetler açısından da ayniyet/türdeşlik olması nedeniyle iltibas oluşacağının kabul edilmesi gerektiğini, davalı firmanın davacının markalarına bu derece benzer bir markayı kendisine seçmiş olmasının davalının kötü niyetinin ve davacı ile haksız rekabet yapma gayesinin açık bir tezahürü olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK'nun ... sayılı kararın iptali ile dava konusu ... başvuru numaralı "..." ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden farklı olduklarını, bu nedenlerle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu mal ve hizmetler açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, uyuşmazlık konusu olan “...” ibaresinin ticari ve günlük hayatta yaygın kullanımı olan ve anlamı herkes tarafından bilinen bir ibare olması nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, davalının markasında bu ibare ötesinde davacının markalarından belirgin farklılıkların olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davalının “...” ve “...” şirketlerinin otomotiv alanında üretim ve dağıtımındaki 40 yılı aşan ortaklığın finansman alanına taşınması amacıyla kurulduğunu, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan işarelerin görsel, anlamsal ve işitsel açılardan farklı olduğunu, taraf markalarının kapsamına giren mal ve hizmetlerin de aynı/benzer olmadığını, zira davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalarının 35. Sınıfa giren hizmetlerde tescilli olmadığını, taraf markalarında ortak olarak geçen “...” ibaresinin yerleşik ve bilinen anlamı nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve bu ibareyi marka olarak kullanma hakkının münhasıran davacıya verilemeyeceğini, nitekim TÜRKPATENT nezdinde farklı kişi ve kuruluşlar adına tescilli çok sayıda “...”lı marka bulunduğunu, davalının 2021 032938 sayılı “My ...” ibareli markasının da tescile bağlanmış/emsal bir marka olduğunu, taraf markalarında seçilen yazı tiplerinin, renklerin, grafiklerin ve tasarımların da birbirlerinden çok farklı olduğunu, taraf markalarının okunuşları itibariyle de benzer olmadıklarını, markaların tertip tarzı itibariyle farklı olmasının işaretler arasında kavramsal açıdan da farklılık yarattığını, işaretlerin bütünsel olarak farklı iken parçalara bölünerek ortak unsurların varlığına dayalı olarak işaretlerin benzer bulunmasının marka hukukuna uygun düşmediğini, asıl davacının huzurdaki davayı ikame ederken kötü niyetli olduğunu, davacının haksız rekabete ilişkin iddialarının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan ... sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan ... sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 01/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 01/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 05/12/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "...1)Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olmadığı, 2) Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “...” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliği düşük/zayıf bir ibare olduğu, davacının bu ibareye markasal anlamda korunması gereken ekonomik bir değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği,3) Dava konusu edilen markasının kapsamına giren giren, 12 ve 36. Sınıftaki tüm mal ve hizmetler ile 35. Sınıf altında, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (yukarıda sayılan 12. Sınıfa giren) malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri açısından, somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 35. Sınıfa giren diğer hizmetler açısından ise gerçekleşmediği, 4) Davalının markasının kapsamına giren 12, 35 ve 36. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesinin düşük olmadığı, 5) (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 6) Dava konusu edilen 31.05.2022 tarihli ve ... sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu, 7) Davacının hükümsüzlük talebinin, bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun ... başvuru numaralı "..." ibaresinden oluştuğu, kapsamında 12, 35, 36.sınıftaki "12 Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Bisikletler ve bunların gövdeleri, gidonları, çamurlukları. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar. Bebek arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler. El arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar. Raylı taşıtlar: Lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, teleferikler, telesiyejler. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (yukarıda sayılan 12. Sınıfa giren) malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 36 Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri." mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2006/63843, 2008/30853, 2010/66577 sayılı ve "... şekil", "... şekil", "... şekil" ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 36.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu edilen markanın kapsamına giren, 12 ve 36. Sınıftaki tüm mal ve hizmetler ile 35. Sınıf altında, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (yukarıda sayılan 12. Sınıfa giren) malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri açısından, somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 35. Sınıfa giren diğer hizmetler açısından ise gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı "... şekil", "... şekil", "... şekil" ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markaları, renk, şekil ve kelime unsurlarının bir arada kullanıldığı karma markalardır; işaretlerde “...”, “...” ve ...” kelimeleri, aynı yazım karakterindeki farklı renkli küçük harflerle birleşik olarak yazılmış, sol baş taraflarına da dairesel şekillerden oluşmuş birer renkli figüratif unsur konuşlandırılmıştır, ayrıca davacının "... şekil" görselli markasında işaretin üst kısmına iki şemsiye arasında duran basit bir insan figürü de kompozisyona dahil edilmiştir. Bu işaretlerin sol baş taraflarında kullanılmış olan dairesel figüratif unsurların, işaretlerin markasal hüviyette ayırt ediciliğine katkısının düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Zira; böyle basit şekil unsuru yanında baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, renk ve şekil içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Davacının markalarında kullanılmış olan kelime unsurları incelendiğinde ise; her ne kadar bu birleşik kelimeleri oluşturan “kombo”, “full”, “guard” ve “...” ibareleri, farklı renk tonlarındaki harflerle yazılmış ise de, puntoları ve diğer yazım özellikleri aynı olduğundan bu ibarelerin bütünleşik olarak algılandığı ve birinin diğerinden daha baskın/ön planda olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu yüzden de, davacının markalarının tümüne hakim olan genel görünümler ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajları içinde, markasal hüviyette ayırt edici niteliği en baskın olan unsurların, bütünleşik olarak algılanan “...”, “...” ve “...” kelime unsurları olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu edilen markanın görseli incelendiğinde, dava konusu markada yer alan işarette figüratif bir unsurun kullanılmadığı, renk unsurunun baskın olmadığı ve işarette açık renkli bir zemin üzerine siyah renkli düz yazım karakterindeki harflerle, sadece baş harfleri büyük olacak şekilde “Relax” ve “...” ibarelerinin aynı puntolarda birleşik olarak yazıldığı görülmektedir. Bu ibarelerin de tüm yazım özellikleri ve karakterleri aynı oluğundan, bütünleşik olarak algılandıkları ve davacının markalarında olduğu gibi, bir bütün olarak markanın esas unsuru hüviyetinde oldukları sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlık, taraf markalarının esas unsuru konumundaki kelime öbeklerinde “...” ibaresinin, “kombo”, “full”, “guard” ve “relax” gibi tasviri/tanımlayıcı ibarelerle birleşik olarak kulanılmış olmasının yarattığı kompozisyon ortaklığının, markaları birbirleriye benzer kılmaya yetip yetmediği ve aynı şekilde okunan ve algılanan bu ibarenin bilinen/yerleşik anlamından dolayı bir markada tek başına esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Zira; “...” ibaresi, Türkçe de dahil olmak üzere bir çok dilde, “bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen”, “düşünce, niyet, maksat” gibi yerleşik anlamları haizdir, dolayısıyla markasal hüviyette soyut ve somut ayırt ediciliğinin düşüklüğünden/zayıflığından bahsedilebilecektir. Böyle ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve Yargıtay Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunmaktadır (Yargıtay 11. HD.’nin 05.03.2007 tarihli E.2006/408 K. 2007/3827 sayılı kararı). Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Bazı durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir. Zira; tanımlayıcılığı veya bilgilendirme işlevi güçlü olan ibarelerin marka olarak kullanımla ayırt edicilik kazanmaları mümkündür. Öte yandan, herkesin çok sık kullanımına açık, vasıf bildirici ibarelerde bu dönüşüme izin verilmemiştir. “...” kelimesinin, böyle dönüşümü hak ettiğinin kabul edilebilmesi için, ülkedeki alıcı/tüketici çevresinin çok büyük bir kısmının bu işareti, davacının işletmesi ile bağlantı içinde algılaması gerekir. Bunun için aranacak ölçünün, hiçbir şekilde bir markanın tanınmış olup olmadığını tespit ederken belirlenen ölçüden daha hafif olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü; herkesin kullanımına açık ve olumlu bir anlamı çağrıştıran/algılatan ve bu yönüyle markasal hüviyette herkes tarafından tercih edilebilecek bir cins ismin bir kişinin tekeline bırakılması, bir markanın tanınmış sayılmasının sonuçlarından daha önemlidir. Dosya kapsamına göre; “...” ibaresi itibariyle bu tür bir bağımsızlaşmanın sağlandığından bahsedilmesi mümkün değildir.
Netice itibariyle taraf markalarında “...” ibaresi ortak olarak kullanılmış ve dahi markalardaki kelime kompozisyonları yapısal açıdan aynı ise de, markalarda geçen diğer unsurların, markaları yeterli derecede farklılaştırdığı, yani somut olaydaki markaların, yerleşik içtihatlarda bahsi geçen “iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceği...” durumu ile örtüştüğü öngörülmektedir. Bu nedenle de; taraf markalarındaki “...” ibaresinin ortaklığının, markaları görsel ve anlamsal olarak benzer kılmaya yeten baskınlıkta bir durum yaratmadığı kanaatine varılmıştır.
Görsel ve anlamsal açılardan ortaya çıkan bu farklılık, duysal/fonetik açıdan da aynı sonucu vermektedir. Karşılaştırılan markalar birbirinden çok farklı kelimeler de ihtiva ettiklerinden, markalarda ortak unsur olan “...” ibaresinin mevcudiyeti, markaları işitsel açıdan yaklaştırmaya yetmeyeceği kanaatine varılmıştır.. Markaların bütün olarak okunuşları esnasında kulakta bıraktıkları tını, işitsel algı birbirinden farklıdır. Bütün bunlara göre; taraf markalarında ortak olarak “...” ibaresinin yer almasının, markaları görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer kılmaya yetmediği kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 80,70 TL harçta düşümü ile 99,20 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2023

UYAP Entegrasyonu