T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/291
KARAR NO : 2023/21
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 21/07/2022
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2023
DAVA:
Davacı vekili 21/07/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin ... nezdinde ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ... resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin ... sayılı ve "... ..." ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın ... sayılı "..." sayılı markaları yönünden kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin ... ... sayılı ... kararı ile nihai olarak kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun 35, 36, 37. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden de reddine karar verildiği, oysa bu kararın yerinde ve doğru olmadığını, zira davalının redde mesnet markasını ciddi bir biçimde kullanmadığını, davalının markasal kullanımının pazar payı yaratmaya veya pazar payını yürütmeye yeterli bir kullanım sayılamayacağını, kullanımı tevsik etmek için sunulan belgelerin tarihsiz broşürlerden ibaret olduğunu, ayrıca bu belgelerde söz konusu işaretin markasal kullanımından ziyade adres olarak kullanımının söz konusu olduğunu, ayrıca davalının kullanıma ilişkin delillerinin bir kısmını ilk itirazına değil, yinelediği itirazına eklediğini, bu meyanda sunulan faturaların birçoğunun 2010-2012 yıllarına ait olduğunu ancak bu tarihlerin kullanımın ispat edilmesi gereken sürenin dışında kaldığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan birbirlerine benzemediğini ve markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığını, zaten markaların benzemediği hususu da davalı firmanın dava dışı kişi ve kuruluşların “...”li markalarıyla ilgili itiraz ve uyuşmazlıklarda ikrar edilerek dile getirildiğini, taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkatli ve bilinçli tüketiciler olduğunu, taraf markalarının kullanılacağı emtiaların tamamının aynı tür/benzer emtia olduğundan bahsedilmesinin de mümkün olmadığını, davalı firmanın dava dışı kişi ve kuruluşlarla arasındaki uyuşmazlıklar hususunda verilmiş ve henüz kesinleşmemiş ilk derece mahkemelerinin kararlarının somut uyuşmazlığa emsal olamayacağını, zaten de bu uyuşmazlıkta davalının sunmuş olduğu markasal kullanımlara ilişkin delillerin de huzurdaki davaya konu ... kararının verildiği zaman marka işlem dosyasına sunulmamış olduğundan somut uyuşmazlıkta dikkate alınamayacağını belirterek, ...’nun ... sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı firmanın kısmi redde mesnet markalarının kullanım ispatına tabi olmadığından bu markalarının ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığının uyuşmazlığın özüne etki etmeyecek bir husus olduğunu, taraf markalarının birbirleriyle karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzer olduğunu, taraf markalarında ortak olan “...” ibaresinin markalarda geçen ve ayırt ediciliği en yüksek olan unsur olduğunu, bu ibarenin ortaklığından hareketle karşılaştırılan markaların aynı şirkete ait olduğu izleniminin uyanma ihtimalinin yüksek olduğunu, dava konusu edilen markanın kısmen reddedildiği hizmetler özelinde taraf markalarının aynı veya ilişkili hizmetlerde kullanılacağını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taleplerin öncelikle zamanaşımından reddinin gerektiğini, dava konusu edilen ... kararında davalının ... sayılı markalarının kullanıldığının ispat edilemediği yönünde inşa olunan kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira davalının konut sektöründe markalarının ciddi biçimde kullandığının yeterli delille ispat edilebilmiş olduğunu, nitekim ... ’nin somut uyuşmazlığa emsal olabilecek ... sayılı mahkeme kararında da, davalının “...” markasının bir konut projesi kapsamında 2009 yılından günümüze kadar kullanıldığının ispatlanabildiğinin hüküm altına alınmış olduğunu, aynı şekilde yine emsal nitelikte bir dava olan ... sayılı kararında da davalı firmanın ... sayılı markasını “...”nde ciddi biçimde kullandığının hüküm altına alınmış olduğunu, davalının dava konusu edilen ... kararında kullanımının ispatlanamadığı ileri sürülen ... sayılı markaların kullanımını tevsik eden ve ilgili marka işlem dosyasına sunulmuş olan belge ve delillerin, ... Esas sayılı dosyasına sunulan deliller ile aynı olduğunu ve söz konusu davada davalının söz konusu markalarının ciddi biçimde kullanıldığının tevsik edilebildiğine dair hüküm verilmiş olduğunu, dava konusu edilen ... kararının bu yönüyle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zaten de taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yakın benzediğini, zira davalının "..." ibaresiyle başlayan seri markalarının mevcut olduğunu, davacının markasının da ...” kelime kompozisyonundan oluştuğunu, dava konusu markada şube algısı yaratan “...” ibaresinin coğrafi yer adı olması itibariyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmadığını, “...” kelimesinin de jenerik bir ibare olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen markada esas unsurun “...” ibaresi olduğunun kabulünün gerektiğini, ayrıca taraf markalarında ortak olan “...” ibaresinin markaların baş tarafında yer aldığından tüketiciler tarafından öncelikli olarak algılanacağını, ayrıca taraf markalarının aynı/aynı tür emtialarda kullanılacağını, dava konusu edilen markanın tescili halinde davacının davalının markalarının tanınmışlığından ve etkisinden haksız bir biçimde faydalanacağını, davalının tescilli "...", "..." markalarının asli ve çekirdek unsuruna, hiçbir ayırt ediciliğe haiz olmayan “...” veya şube algısı yaratan ve yer adı niteliğinde olan "..." ibaresi eklenerek haksız kullanım hakkına sahip olacağını, davalının sınırsız sayıda marka yaratma imkanı olduğu halde, davalıya ait markalar ile, tanımlayıcı ibareler çıkarılınca ayırt edilemeyecek derecede benzer “...” markasını oluşturmasının da davacının kötü niyetinin açık bir göstergesi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu ... ...’nun ... sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan ... sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak ... tarafından alınan ... sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. ... kararının davacı başvuru sahibine 21/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 21/07/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 12/12/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "...1) Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, 2) Davacının markasının kısmen reddedildiği tüm hizmetler yönünden emtia ayniyeti/benzerliği şartının da gerçekleştiği, 3) Davacının markasının kısmen reddedildiği hizmetlerin hitap ettiği ortalama alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin düşük olmadığı, 4) (1) ve (2) nolu bentte yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespit rağmen, karşılaştırılan markalar arasında iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, 5) Dava konusu edilen 20.05.2022 tarihli ve ... sayılı ... Kararının, bu değerlendirmeler ile uyumlu olduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "..." ibaresinden oluştuğu, kısmen reddedilen mal ve hizmetlerin kapsamında 35, 36, 37. sınıftaki "35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Makine ve motorlar için silindir contaları. Metronomlar. Tespihler. Bebekler için kundak örtüleri. Enerji içecekleri (alkolsüz). bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir). 36 Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri. 37 İnşaat hizmetleri, inşaat araç - gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri." mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların "..." ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 36, 37. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının markasının kısmen reddedildiği tüm hizmetler açısından somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markası, basit bir şekil unsuruyla birlikte kullanılmış kelimelerden müteşekkil bir markadır; işaretin sol baş tarafına kırmızı renkli bir çemberin içerisine yerleşik basit bir kuş figürü konuşlandırılmış, işaretin geri kalanında “...” ibaresi, “...” hecesi koyu renkli ve kalın harflerle ön plana çıkartılmak suretiyle, “...” ibaresi de, küçük puntolarla ve silik harflerle altta kalacak biçimde yazılmıştır. Öncelikle; dava konusu edilen markada kullanılmış olan kırmızı renkli basit figürün, işarete markasal hüviyette kattığı ayırt ediciliğin kelime öbeği unsuruna nispeten baskın olmadığı değerlendirilmektedir, zira, böyle, basit şekil unsurları yanında dikkat çekici şekilde/puntolarda yazılmış kelime unsurlarını da ihtiva eden markalarda “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma unsurlar ihtiva eden markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Dava konusu edilen markada kullanılmış olan “...” ibaresi de, ...’da yerleşik bir semtin yaygın olarak bilinen coğrafi yer adıdır ve markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmadığı hususunda herhangi bir tereddüt yoktur. Dolayısıyla, davacının dava konusu edilen markasında esas unsurun “...” kelimesi olduğu, bu kelimede yer alan “...” ibaresinin “...” ibaresine nispeten koyu renkli ve kalın harflerle yazılmış olması itibariyle de görsel açıdan ön planda olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının kısmi redde mesnet markaları ise şekil unsurundan yoksun birer kelime markasıdır; “..." ibareleri markalarda bu ibareler aynı düz yazım karakterindeki siyah renkli küçük harflerle birleşik olarak yazılmıştır, “nevbazaar” ibareli markada da bu ibare birleşik ve özel yazım karakterindeki küçük ama farklı renkli harflerle yazılmıştır. Bu markalarda da kullanılmış olan kelimelerin, bütünleşik olarak markaların esas unsuru olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarında esas unsur hüviyetinde kullanılmış olan kelimelerin ortak olarak ihtiva ettikleri “...” ibaresi nedeniyle benzer olup olmadıklarının tespiti, somut uyuşmazlığın özünü teşkil etmektedir. Zira; bu birleşik kelimelerde kullanılmış olan “...” şeklindeki ikinci kelimelerin hepsi de birer cins isim olup, yerleşik olarak bilinen ve kullanılan tasviri/tanımlayıcı anlamları itibariyle markasal hüviyetten yoksun kelime unsurlarıdır. Hatta, karşılaştırılan markalarda “...” kelimesiyle birlikte her biri bir yer/mekan ismi olan bu tasviri kelimelerden oluşmuş kelimelerin birleşik olacak şekilde kullanılmış olmasının, markaları görsel ve anlamsal açılardan yakınlaştırdığı söylenebilmektedir. Ancak; taraf markalarında ortak olarak geçen “...” ibaresinin de anlamından dolayı bir markada esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği de ayrıca irdelenmelidir. Zira; “...” kelimesi, ... kökenli bir sözcük olup, ...’de “....” anlamını haiz bir isimdir. Bu kelimenin bu anlamından dolayı bir markada esas unsur olarak kullanılmasının “ayırt edicilik” açısından mümkün olmadığı ileri sürülecek olduğunda, bu ibarenin tek başına “soyut ayırt ediciliği” düşük de olsa, somut olaydaki gibi, yerleşik anlamı ile bağlantılı olmayan kelimelerle birleşik biçimde kullanılmasının “soyut ayırt edicilik” vasfını yeterince sağladığı düşünüldüğünden, davalının kısmi redde mesnet markalarının markasal hüviyette ayırt ediciliklerinin düşük olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca; ortalama bir tüketici, dilbilgisi kurallarından kaynaklı olarak markaların başlangıç seslerini oluşturan ibarelere normal şartlarda daha fazla dikkat etmekte olup, tüketiciler markaların başlangıçlarında yer alan ilk unsurlara, soldan sağa okuma alışkanlığı nedeniyle, daha fazla odaklanmaktadırlar. Bu nedenlerle ve davacının markasında “...” ibaresinin kısmi redde mesnet markalarda olduğu gibi yerleşik anlamı haiz başka kelimelerle aynı kompozisyonda, yani birer birleşik kelime içersinide ve baskın birer şekil unsurundan yoksun biçimde kullanılmış olduğu tespit edildiğinden, davacının markasının, davalının “...”li markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davalının “...”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının “...” ibareli markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının, davalının yeni bir marka yarattığı yönünde bir algının oluşmasının ihtimal dahilinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu meyanda; markaların işitsel olarak karşılaştırılmasında, taraf markasında ortak olan “...” ibaresinin varlığının ve bu ibarenin markalarda kullanılmış birleşik kelimelerin baş kısmında yer almasının, markaları kulakta bıraktıkları “...” itibariyle işitsel açıdan bir derecede yakınlaştırdığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarında geçen bu ibarenin, yukarıda incelenen yerleşik/bilinen anlamından ve benzer bir biçimde, “...” gibi, yer isimleriyle birleşik kelimeler şeklinde kullanılmış olmasından dolayı, markaların tüketici zihninde yarattığı algının farklılaştığının da söylenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bütün bunlara göre; somut olayda, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal yönlerden benzerlik olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında; taraf markalarında “...” ibaresinin, sonuna eklenen, tasviri/tanımlayıcı olan kelimelerle aynı yazım özelliklerinde yazılmış olması itibariyle, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer olduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıca; davacının markasının, davalının “...”li markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği de gözetildiğinde, davalının “...”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir alıcının, davacının “...” ibareli markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, davacının markasının kısmen reddedildiği tüm hizmetler yönünden somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği, her ne kadar bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri düşük olmasa da, söz konusu hizmetlerde “...”li işaretlerin markasal hüviyette farklı kişi ve kuruluşlar tarafından kullanılması halinde alıcıların söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir çalışma/iş yapıldığını düşünebilecekleri, davacının markasının, davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında davacının markasının kısmen reddedildiği tüm hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde .... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 26/01/2023
Katip ...
¸
Hakim ...
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!