T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/245
KARAR NO : 2022/437
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 21/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 21/06/2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 36.sınıflarda tescil edilmek üzere TÜRKPATENT nezdinde ... sayılı "....com.tr" ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, başvurularının Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile re'sen reddedildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazın bu kez TÜRKPATENT YİDK kurulunca 6769 sayılı SMK'nun 5/1-(b), (c) bentleri uyarınca nihai olarak reddedildiği, oysa markanın ayırt edici niteliğe sahip olmayan bir işaret içerdiği iddiasının kabul edilemez olduğunu, itiraza konu markanın hem kelimesel hem de görsel anlamda ayırt ediciliğe sahip olduğunu, başvuru konusu marka, “bir bütün olarak” üzerinde yer alan sözcükler, şekil ve renklendirmeler bakımından, müvekkili şirketin sunacağı hizmetleri, başka bir işletmenin sunacağı aynı tür hizmetlere ilişkin işaretlerden ayırmaya elverişli olduğunu, huzurdaki davaya konu markanın tanımlayıcılık vasfına sahip olmadığını, “...” markasının .... tescil numarası ile 10.09.2020 tarihinde 36. Sınıftan tescil edilmiş olduğunu belirterek, ... sayılı "....com.tr" ibareli müvekkil başvurusunun reddine dair TÜRKPATENT YİDK'nun ... sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusunda yer alan “....com.tr” şeklindeki ibare ve küçük bir figürden oluşan “turuncu renk mouse işareti” değerlendirildiğinde, başvuruya konu markanın oldukça genel ve sıradan bir ibare olduğunu, ilgili sektörde internet üzerinden verilen bankacılık hizmetlerini ifade etmek için kullanıldığını, başvuruda kullanılan şekil unsurunun başvuruya ek bir ayırt edici nitelik katmadığını; başvurunun bu haliyle, kısmi ret kararı kapsamında başvuru tescil kapsamından çıkartılan 36. sınıf hizmetler bakımından somut ayırt edici nitelikten yoksun olduğunu, ticari kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, başvuruda yer alan mal veya hizmetleri diğer işletmelere ait aynı türdeki mal veya hizmetlerden ayırt etme işlevini yerine getiremediğini ve tanımlayıcı nitelikte olduğunu beyan ederek, davanın reddine istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen ... sayılı YİDK kararı ve davacıya ait ... sayılı "....com.tr" ibareli başvuru sayılı marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava davacı başvurusu olan ... sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan ... sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. Kararın davacı vekiline 22/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 21/06/2022 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/C maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının ... sayılı "....com.tr" ibareli başvurusu yönünden, 6769 sayılı SMK'nun 5/1-(b) ve (c) madde ve bentleri anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
... sayılı başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının, 28/09/2021 tarihinde "....com.tr" ibaresinin 36. sınıflarda yer alan "36: Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri." mal ve hizmetlerinde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı kuruma başvuruda bulunduğu, ... kod numarasını alan başvurunun mutlak ret nedenleri yönünden incelenmesi sonucu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca, 6769 sayılı SMK'nun 5/1-(b) ve (c) bendi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi isteminin ise, TÜRKPATENT YİDK’nun, ... sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın iptali istemiyle Mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, buna göre;
6769 s. SMK 5/1-b Maddesi Uyarınca Değerlendirme:
6769 s. SMK 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. Madde gerekçesi incelendiğinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğünün 7. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyecek herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler benzer şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre işaretin tescilinin mümkün olmaması için “kaynak gösterme fonksiyonu”na sahip olmaması gerekmektedir.
Zira Avrupa Adalet Divanı ve Avrupa marka Ofisi ve üye ülkelerin ulusal mevzuatlarına göre bu maddenin yorumunda hareket noktası markanın esaslı fonksiyonu kavramıdır. Bir markanın esaslı/asıl fonksiyonu, mal ve hizmetleri bir başkasının mal ve hizmetlerinden ayırt etmekten ibarettir. Dolayısıyla ürünün bir kişi veya firmaya ait olduğunu tanıtmaya imkan vermesi, yani ayırt edici gücünün olması gereklidir. Eğer ki işaret, ürünün aidiyeti hakkında tüketiciye bir bilgi veremiyor ise marka olarak tescil edilemez. Dolayısıyla ayırt edicilik fonksiyonu, işaretlerin genel ve temel bir özelliğidir. (Adalet Divanı, T-157/08 Paroc OY AB v OHIM, 2011 – “InsolateFor Life”).
“Bir markanın ayırt edici karaktere sahip olması için o markanın, tescili istenen ürünün belirli bir işletmeden kaynaklandığını belirler hale gelmiş ve böylece o ürünü diğer işletmelerin mallarından ayırır hale getirmiş olması gerekir. (C-144/06 P Henkel v OHIM [2007] and C-304/06 P Eurohypo v OHIM [2008]).”. Yargıtay kararlarında da, ayırt ediciliğin markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunun sağlanıp sağlanmadığına bağlı olduğu ifade edilmektedir. Yargıtay 11. H.D.'nin 2005/1359 E., 2006/3136 K. sayılı kararında:
"556 sayılı KHK ile hüküm altına alınan tanım ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ayırt edicilik fonksiyonu markanın en temel unsurudur. Çünkü, ayırt edicilik markanın üzerinde kullanıldığı bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan en önemli tescil şartıdır." denilerek ayırt ediciliğin markanın en temel unsuru olduğuna dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla kabul edilen bu görüşler çerçevesine işaretin, tescili talep olunan emtialar yönünden “kaynak gösterme” fonksiyonunun var olup olmadığı incelenmeli ve bu doğrultuda bir kanaate varılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu markanın redde konu malları ve hizmetleri; “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.”dir.
Dolayısıyla değerlendirme, dava konusu “ ....com.tr” ibaresinin redde konu mallar bakımından ayırt edici niteliğe haiz olup olmadığı noktasında yapılmıştır. Yapılan inceleme neticesinde, dava konusu markanın esas unsuru konumundaki “...” İngilizce “digital” kelimesinin Türkçe’deki karşılığı olan “dijital” ibaresi ile İngilizce “bank” ibaresinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir markadır. Markada yer alan “dijital” ibaresinin “sayısal, verileri bir ekran üzerinde elektronik olarak gösteren, verilerin bir ekran üzerinde elektronik olarak gösterilmesi” anlamlarına geldiği (www.tdk.gov.tr), “bank” ibaresinin ise herkes tarafından kolayca anlaşılan “banka” anlamına dolayısıyla, dava konusu markanın “dijitalbanka” anlamına geldiği tespit edilmiştir. Dijital banka, bankacılık hizmetlerinin internet üzerinden sunulduğu çevrimiçi bankacılığın yapıldığı bir platformdur. Dijital bankacılık kanallarını kullanarak hemen hemen tüm bankacılık işlemleri gerçekleştirilebilmektedir. EFT, havale, para transferi işlemleri; fatura ödeme, döviz alış satış işlemi, hisse senedi ve fon alım satımı; hesap açılış işlemleri, kredi kartı ve kredi başvuruları gibi sayısız işlemi dijital bankacılığın avantajlarından yararlanılarak yapılabilmektedir. Dijital bankacılık, “şubesiz bankacılık”, “doğrudan bankacılık", "direkt bankacılık" gibi kavramlarla aynı anlamda kullanılmaktadır. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) tarafından yürütülen “Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik”in 3. md. (i) bendinde dijital banka, “Bankacılık hizmetlerini fiziksel şubeler yerine elektronik bankacılık hizmetleri dağıtım kanalları aracılığıyla sunan kredi kuruluşu” olarak tanımlanmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda, “Dijital Bankacılık”ın hem tüzel hem de gerçek kişiler tarafından kullanılan, yani hem ticari hayatta hem toplumda yaygın olarak bilinen ve kullanılan bir ibare olduğu, herhangi bir ayırt edici niteliğe haiz olmayan bir ibaredir. Sonuç olarak, dava konusu markanın 6769 s. SMK’nın 5/1-(b) bendi kapsamında tescil edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
6769 s. SMK 5/1-c Maddesi Uyarınca Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın mutlak ret nedenlerini içeren 5. maddesinin 1. Fıkrasının c bendi “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”ın mutlak olarak reddedileceğini hüküm altına almıştır. Burada bahsedilen ticaret alanı mutlak olarak kullanılan ticaret alanı olmayıp, markanın kullanılacağı mal ve hizmetlere ait ticaret alanı olarak değerlendirilmelidir.
Bu hükmün kabul edilmesinin birinci nedeni, mal ve hizmetlerin niteliklerini tek unsur veya esas unsur olarak içeren bir işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, dolayısıyla ayırt edici nitelikten yoksun olmasıdır. İkinci neden ise, malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı niteliklerini ifade eden bir ad veya işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir. (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2002, s. 345)
Somut olay itibariyle tescili istenen işaretin 6769 sayılı SMK’nın mutlak ret nedenlerini içeren 5. maddesinin 1. Fıkrasının c bendi kapsamında mütalaa edilip edilemeyeceği değerlendirilecek olursa; yukarıda da belirtildiği üzere, marka “...” kelimesinden ibarettir. Bu durumda davacı başvurusunun, redde konu mallar/hizmetler yönünden cins, çeşit, vasıf bildirici özelliği bulunup bulunmadığı irdelenmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, dijital bankacılık ile finansal, parasal ve sigorta hizmetlerinin verildiği, dolayısıyla dava konusu “dijital bank” ibaresinin dava konusu markanın kapsamındaki “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler.” bakımından tanımlayıcı olduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, dava konusu marka, kapsamındaki “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler.” Bakımından 6769 s. SMK’nın 5/1-(c) bendi kapsamında tescil edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle dava konusu "....com.tr" ibareli markanın 6769 s. SMK 5/1-b ve c maddeleri uyarınca tescil engeli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2022
Katip ...
¸
Hakim ...
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!