T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/233 Esas - 2023/94
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/233
KARAR NO : 2023/94
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 14/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023
Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/06/2022 tarihli 2020/432 E. 2021/615 sayılı kararın kesinleşme şerhi ile dosya mahkememize tevzii edilmiştir.
DAVA:
Davacı vekili 14/06/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Davacı ile davalı şirket arasında 16.02.1996 tarihli “...” imzalandığını, 17.04.2009 ve 23.08.2011 tarihli ek sözleşmeler ile ana sözleşme ve ek sözleşmelerin bazı maddelerinin tadil edildiğini, 2011 tarihli sözleşmenin 10. Maddesi hükümlerine göre davacı Kurumun sözleşmede yer alan alacak kalemlerini her ay eksiksiz bir şekilde davalı şirkete ödediğini, davalı ile akdedilen ana sözleşmenin imzalandığı tarihten beri söz konusu alacakların ifasını eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, pandemi nedeniyle sabit ve seyyar bayilerin faaliyetlerinin kısıtlandığını, faaliyet gösterdikleri işyerlerinin geçici olarak kapatıldığını, davacı Kurum tarafından düzenlenen şans oyunlarından elde edilen satış gelirlerinde ve kamuya aktardıkları kaynaklarda ve bayilerinin komisyonlarında ciddi tutarlarda düşüşler olduğunu, davacı tarafından davalı şirkete gönderilen 09.04.2020 tarihli yazı ile pandemi nedeniyle terminalleri işletemeyen sayısal oyun bayilerinin tespit edilerek davalı şirkete ödenecek sabit bedelden tespit edilecek miktara oranla indirim yapılmasının talep edildiğini, davalı şirket tarafından verilen 06.04.2020 tarihli yazı ile taleplerinin reddedildiğini, davalı tarafından sadece hasılatın düşük olması ile reddedilen taleplerinin ilişkilendirilmiş olsa da; faaliyetleri durdurulan ve oyun oynatılamayan oyun terminalleri için hesaplama yapılarak sabit bedelin belirlenmesinin de sözleşmenin amaç ve ruhuna aykırı olduğunu, davalı şirket ile davacı Kurum arasında 1996 yılından itibaren kesintisiz ve sürdürülen sözleşme ilişkisinin zedelendiğini, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından davalı şirkete gönderilen 21.07.2020 tarihli yazı ile davalıya ödenen sabit bedelden ülke genelinde çalışmadığı tespit edilen terminallere ilişkin bedelin düşülerek ödenebileceğinin belirtildiğini, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 22.07.2020 tarihli yazı ile talebin bir defa daha reddedildiğini, davacı idarenin şans oyunları faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için sözleşmede yer alan sabit bedelin Türk Lirası karşılığı olan bedeli 23.07.2020 tarihinde ihtirazi kayıtla ödediğini, sözleşme hükümlerine göre çalışılmayan gün sayısı dikkate alınarak hesaplanan bedelin ödedikleri miktardan düşülerek davalı şirket tarafından iadesi gerektiğini iddia ve beyan ederek, davalı şirkete ödenen 2.395,00 ABD Dolarına ödeme tarihinden itibaren işleyecek ... tarafından en son yayınlanan 30 günlük LİBOR faiz oranına %1 ilave edilerek bulunacak faizi ile fiili ödeme günündeki TL değeri üzerinden iadesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Davaya konu sözleşmenin davacı idare ile ... arasında akdedildiğini, davalı şirketin ilgili sözleşmenin tarafı olmadığını, Dava ile birebir aynı ve fakat farklı fatura dönemlerine ait davaların reddedildiğini, davalının sözleşmeler ile yüklendiği hizmeti tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, davacının kendi tuttuğu raporlar ile faturaya konu sisteme bağlı bayi sayısının aynı olduğunu, sözleşmelerde davacının sisteme bağlı bayi sayısı üzerinden ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, bayilerin kapalı olup olmamasının fatura tutarını etkileyen bir faktör olmadığını, bayileri seçme ve denetleme hakkının yalnızca davacıda olduğunu, davalının bayilerin açık ve kapalı olmaları halinde uygulayabileceği hiçbir yaptırım olmadığını, bayilerin pandemi dışında da özel tercihleri ile bayilerini açmama durumunun olduğunu, davalı şirketin hizmet niteliği ve niceliği bayiliklerin açık / kapalı olmasına değil sisteme bağlı olup olmamasına göre değiştiğini, 2011 Yılı ek sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca sözleşme, bedellerinin bir kısmının sabit ücret olduğunu, bir kısım bedellerin ise merkezi sisteme başarıyla bağlanmış olan terminalin sisteme bağlı olduğu gün sayısı baz alınarak hesaplandığını, davacının sözleşmeye konu bedellerden talep ettiği indirimin sözleşmeye aykırı olduğunu, indirim talebine konu terminallerin sisteme bağlı terminaller olduğunu, 2011 yılı Ek Sözleşmesi’nin 10. maddesinde “Yapılacak Ödemeler” başlığı altında verilen hizmetler neticesinde hangi ödemelerin yapılacağı ve söz konusu ödemelerde hangi fiili durumun baz alınacağı açık ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde düzenlendiğini, İlgili Sözleşme’nin 10.2. maddesinde ise; “İşbu Ek Sözleşmenin 10.1 inci maddesi uyarınca ...’e yapılacak ödemelerden terminal sayısı ile bağlantılı olanlar, kurulu geliştirilmiş terminal/ terminal sayısı baz alınarak ve her ödeme dönemindeki geliştirilmiş sisteme bağlı olduğu gün sayısı esas alınarak tespit edilecektir…” şeklinde düzenleme olduğunu, davacı İdarenin sözleşmeyi akdederken bayilerin çalışıp çalışmadığı hususunu sözleşme bedeli hesabına dahil etmediğini, onun yerine sisteme bağlı olup olmadığı hususunda bir hesaplama yöntemini kabul ettiğini, Hizmeti tam ve eksiksiz alan davacının hizmet karşılığını öderken mücbir sebebe dayanmasının başta MK 2. Maddeye aykırı olduğunu, davalı Şirketin alt yüklenici COVİD-19’a rağmen tüm çalışma ekibiyle davacının tam ve eksiksiz hizmetinde yer aldığını, hatta, davalıya gönderilen 24.03.2020 tarih ve 3472 sayılı yazı ile 07.04.2020 tarih ve 3933 saylı yazılarda; Sokağa çıkma yasağının gelme ihtimali gözetilerek, kısıtlama halinde dahi ... günlük operasyon faaliyetlerinin kesilmesinin mümkün olamayacağı ve ...'nde kayıtlı bulunan sayısal oyunlara ait satışların (mevcut hafta ve çoklu çekiliş ile önceden oynanan biletler geçerli olduğu sürece) ilgili çekilişlerin gerçekleştirilmesi gerekeceğinin belirtildiğini, İşbu yazılarda ayrıca, olası bir sokağa çıkma kısıtında, ... işletiminin aksatılmadan sürdürülmesi için, Davacı İdare tarafından gecikmeden gerekli iş akış planlamasının yapılmasının önemi vurgulanarak hem Davacı İdare personeli için hem de müvekkil şirket alt yüklenici personeli için gerekli ulaşım ve çalışma izinlerinin alınmasına ihtiyaç duyulacağı konusunda Davacı’ya hatırlatma yapıldığını, davalı şirketin, davaya konu indirimin talep edildiği COVİD-19 virüsü kaynaklı ilan edilen pandemi süresince, alt yüklenicisi aracılığıyla, ... işletim, bakım ve tamir hizmetlerini Mayıs ayı boyunca, tam ay (31 gün) sokağa çıkma yasağı günleri de dahil olmak üzere kesintisiz vermeye devam ettiğini, davaya konu etmiş olduğu bedellere ilişkin olarak hizmet almaya devam ettiğinin sabit olduğunu, Davacı İdarenin borcunun ifasını mutlak ve kaçınılmaz şekilde engelleyen bir durum olmadığının açık olduğunu, Davacı İdarenin ... Haziran 2020 aylık faaliyet raporunda, İdarenin Mayıs ayı içerisinde toplam 158.849.326,50 TL sayısal oyun satışı gerçekleştirdiğinin görüldüğü, davacının yaptığı hesaplamaya sokağa çıkma yasağı olmayan günlerin de dahil edildiğini, davacının kendi iddia ve talepleri ile çeliştiğini, günlük terminal başına 2,16 USD hesabının nasıl yapıldığına ilişkin kontrol edilebilir şeffaf bir açıklamaya yer verilmediğini, Bayilerin birçoğunun market ve bakkal olduğu gözetildiğinde, sokağa çıkma yasak kapsamı dışında tutulan ve fakat bayisini açmayanların da davacı listesinde yer almış olmasının davacı iddialarının hukuka, hakkaniyete aykırı olduğunun bir diğer göstergesi olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava, davacı tarafından davalı tarafa fazladan ödendiği iddia olunan miktarın istirdadı istemlerine ilişkindir.
Davacı İdare COVİD-19 Salgını sebebiyle sokağa çıkma yasakları vb. nedenlerle bayilerin faaliyetlerine devam edememesi, bayilerin geçici süre ile işyerlerini kapatması nedeniyle davacı tarafından şans oyunlarından elde edilen gelirlerde ciddi düşüşler olduğu iddiasıyla Haziran ayı için ödenen bedelden indirim yapılmasını talep etmiştir.
Taraflar arasında 16/02/1996 tarihli sözleşme 17/04/2009 ve 23/08/2011 tarihinde ek sözleşmeler akdedildiğine dair anlaşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki anlaşmazlık Covid-19 salgını sebebiyle bayilerin faaliyetlerinin kısıtlanması, faaliyet gösterdikleri iş yerlerinin geçici olarak kapatılması gibi sebeplerle davacı tarafından şans oyunlarında elde edilen gelirlerde ciddi düşüşler olduğu iddiasıyla sözleşmenin 21. maddesinde düzenlenen "mücbir sebep" başlıklı madde gereğince durumun mücbir sebep sayılıp sayılamayacağı ve Haziran ayı içi ödenen bedel iadesine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davalı vekili Haziran ayı boyunca müvekkilince sözleşmeye göre verilmesi gereken hizmetin devam ettiğini iddia etmiş, davacı vekili, davalı tarafın bu beyanına itiraz etmemiş ve bu hususta herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mücbir sebep, teori ve uygulamada genel olarak “borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun ya da borcun ihlaline, kaçınılmaz ve mutlak şekilde neden olan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olay” olarak tanımlanmaktadır . Bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için zorunlu veya zorlayıcı bir olay gerçekleşmiş olmalıdır. Bu olay, doğal, sosyal ve hukuki bir olay olabilir, insana bağlı bir davranış da olabilir. Deprem, kasırga bunlardan birincisine örnek verilebilirken, savaş, darbe gibi olaylar ikincisine örnek olabilir. Bundan başka, mücbir sebep, borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında kalan harici bir olay olmalıdır. Diğer bir ifade ile, zarar veren olay ile, olayın meydana geldiği işletme arasında bir bağlantı olmamalıdır . Bundan başka mücbir sebep kaçınılmaz bir olay olmalıdır. Kaçınılmazlık kavramı aynı zamanda önlenmezlik kavramını da içerir . Mücbir sebebin diğer bir unsuru öngörülemezlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Önceden öngörülemeyen husus, olayın doğuracağı sonuçlar olarak algılanmalıdır . Mücbir sebep ile normun veya sözleşmenin ihlali arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Mücbir sebep sonucunda borçlu kusuru olmadan sözleşmeye aykırı davranabilir, edimi hiç ifa edemeyebilir (imkânsızlık), zamanında ifa edemeyebilir, yani temerrüde düşebilir veya gereği gibi ifa edemeyebilir
Mücbir sebep dolayısıyla ifanın imkansızlığının ve gecikerek ifasının yanı sıra aşırı ifa güçlüğünden de söz edilebilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi uyarınca; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmamış olması, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olması ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya aşırı ifa güçlüğünden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halinde borçlu, hakimden sözleşmenin değişen şartlara uygun şekilde yeniden uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmeden dönebilir.
TBK. m. 138, sözleşmenin temelinden çökmüş olması hâlinde borçluya uyarlama talep etme hakkı tanımaktadır. Bu çerçevede kararlaştırılan bedelin yahut ifa yerinin ya da zamanın değiştirilmesi veya somut olayın özelliklerine göre daha başka uyarlama şekilleri gündeme gelebilecektir. Ayrıca bu hüküm borçluya sözleşmeden dönme (sürekli borç ilişkilerinde fesih) hakkı da tanımaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, yapılan incelemeler neticesinde, Uyuşmazlığa konu 16.02.1996 Tarihli ... Kurulmasına Yönelik Teçhizat Yazılım ve Hizmet Teminine İlişkin Sözleşmenin 21. Maddesinde “Mücbir Sebepler” başlığı altında düzenlemelerin bulunduğu, mücbir sebeplerin neler olduğu sayılmış ve mücbir sebeplerin bunlarla sınırlı olmayacağı belirtilmiştir.
23.08.2011 Tarihli ... Kurulmasına Yönelik Teçhizat Yazılım ve Hizmet Teminine İlişkin Sözleşmede Değişiklik ve İlave Yapılmasına İlişkin Ek Sözleşmenin 10. Maddesi ise aşağıdaki şekildedir.
Sözleşmenin 10. Maddesi ve devam eden fıkraları incelendiğinde; ... firmasına ödenecek ücretin bir kısmının sabit ücretlendirme şeklinde olduğu, bir kısmının ise merkezi sisteme başarıyla bağlanmış terminal sayısına göre ücretlendirme şeklinde olduğu, bayilerin açık olup olmamasının ücretlendirmeye etkisinin olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalı şirketin beyan ve delillerinden, davalının sunduğu hizmetin terminallerin bağlı olduğu merkezi sistemin işletim ve bakım hizmetlerinin bayilerin açık olup olmadığına bağlı olmaksızın devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte dosyaya kazandırılan ...’nün 19.06.2020 Tarihli kararı uyarınca, 20 Haziran 2020 Cumartesi günü 09.00 ile 15.00 saatleri arasında, 27 Haziran 2020 Cumartesi günü saat 09.30 ile 15.00 arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 09.30 ile 18.30 saatleri arasında ilimiz sınırları içinde bulunan vatandaşlarımızın sokağa çıkmalarının kısıtlanmasına karar verildiği, özellikle 20 Haziran 2020 ve 27 Haziran 2020 tarihlerinde tam gün sokağa çıkma yasağının uygulanmadığı, saat 15:00’ten sonra sokağa çıkma yasağının bulunmadığı, belirtilen tarihlerde tam kapanma yaşanmadığı, uyuşmazlık açısından sözleşmenin temelinden çökmesi unsurunun gerçekleşmediği, dava konusu olan Haziran 2020 döneminde tam kapanma yaşanmadığı, özellikle 20 Haziran 2020 ve 27 Haziran 2020 tarihlerinde tam gün sokağa çıkma yasağının uygulanmadığı, saat 15:00’ten sonra sokağa çıkma yasağının bulunmadığı, uyuşmazlığa konu sözleşme hükümlerine göre ... firmasına yapılacak ödemenin merkezi sisteme başarıyla bağlanmış terminal sayısına göre ücretlendirme şeklinde olduğu, bayilerin açık olup olmamasına bağlı olmadığı anlaşıldığından; davacı idarenin alacak talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2023
Katip ...
¸
Hakim ...
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!