T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/210 Esas - 2023/57
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/210
KARAR NO : 2023/57
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 31/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin ... nezdinde ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ... resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin ..., ... ve "...", "..." ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez ... ... sayılı ... kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, oysa müvekkilinin özellikle ...’de eğitim alanı olmak üzere ciddi yatırımlar yapan hayırsever bir iş insanı olduğunu, itiraz konusu “... ... ......” markasının müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde marka olarak seçilmesinde sakınca bulunmadığı değerlendirilerek tescil başvuru yapılan markalar arasında olduğunu, söz konusu marka seçiminin müvekkilinin 2009 yılında ... inşaatı ile ilgili çalışmaları başlatması üzerine inşaat alanında bulunan tarihi eserlerden kaynaklandığını, müvekkili otelinin tarihi eserlerin müzecilik faaliyetleriyle sergilenmesiyle birleştirilen bir projeye dayandırıldığını ve “...” konsepti ile bu konsepti bulunduğu yeri ifade eden “... ... ......” ibaresinin ortaya çıktığını, davalı şirket tarafından müvekkilinin bu çalışmalarından ve yurt dışındaki benzer örneklerden esinlenerek alınan sonraki tarihli ve kötü niyetli tescillere dayanılarak müvekkili başvurusuna itirazların gerçekleştiğini, davalı şirketin çekişme konusunun özünü oluşturan “...” ibaresi üzerinde hak sahipliği bulunmadığını, davalı kurumun tescil başvurusunu figüratif unsurlar ve özel yazım karakteri ile gerçekleştirdiği davalı şirket markalarını dava konusu kararda bu unsurlardan bağımsız olarak dikkate aldığını ve “...” ibaresine özgülediğini, bu durumun ...'in hem kendi içindeki çelişkiyi hem de marka hukukuna aykırı değerlendirmelerini ortaya koyduğunu, müvekkilinin 2009 yılında başlayan inşaat sürecinden itibaren resmi mercilerce alınan kararlarda da belirtilen “...” ibaresiyle ilgili faaliyetler yürüttüğünü, hazırlıklar yaptığını ve kendisini/otelini tanıttığını, davalı yanın kısmi redde mesnet alınan markalarının ise müvekkili faaliyetlerinden çok daha sonraki tarihlere dayandığını, ...’nün 26.01.2011 tarih ve 6723 sayılı kararında müvekkilinin 2009 yılında ote inşaatı yapımı sırasında ortaya çıkan arkeolojik eserler nedeniyle ... nezdinde geçirilen aşamalar neticesinde ... konseptinin müvekkili açısından uygun olduğu yönünde karar tesis edildiğini, “...” kelimesinin ... sözlüğünde “Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı” olarak, “...” kelimesinin ise “Yolcu ve turistlere geceleme imkanı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme” olarak tanımlandığını, bu durumda sanat ve bilim eserlerinin sergilendiği her türlü yapının ... olarak adalandırılabildiğini ve otellerde de konaklama, yemek hizmetleri dışında başkaca hizmetlerin sunulabileceğini, diğer bir ifadeyle bilim ve sanat eserlerinin otellerde sergilenerek, müzecilik ve otelcilik hizmetinin birleştirilmesinin mümkün olduğunu, ... (...) ibaresinin, verilen hizmetin bir niteliğini belirtmek için otelcilik sektöründe yaygın olarak kullanıldığını, hizmetin doğrudan niteliğinin gösterilmesi amacı taşıdığını ve tanımlayıcı bir ibare olduğunu, kısmen redde mesnet alınan markalar ile müvekkilinin marka başvurusu arasında karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilemeyeceğini, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak hiçbir benzerliğin bulunmadığını, bilinçli tüketiciler açısından davalı markasının tasvir edici nitelikte olan ve ayırt edici olmayan ... ibaresi ile ayırt edici nitelikte özgün logoyu ihtiva eden bir marka olduğunu, müvekkili markasının ise tasvir edici nitelikte olan ve ayırt edici olmayan ... ibaresi ile marka olarak algılanacak nitelikte ... ile ...ibarelerini ihtiva eden kelimeden oluşan bir marka olduğunu, müvekkili markasının esas unsurunun ...+..., davalı markasının esas unsurunun ise logo olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, itiraza mesnet alınan ... ve ... tescil numaralı davalı markalarında farklı olan unsurların söz konusu markadaki ... unsuru olduğunu, bu unsurun davalının kısmen redde mesnet alınan markalarının bu figuratif unsurlarının varlığı ile tescil edilebilir olduğunu ve sözcük unsurlarının içerdiği tanımlayıcılık nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğunun ...’in kesinleşmiş durumda olan önceki kararları ile de sabit olduğunu, karşılaştırma konusu olan her iki markada da farklı unsurların dikkate alınması gerektiğinden müvekkili marka başvurusunda yer alan ... ve ...ibarelerinin yanı sıra çok önemli farklılık içeren “...” unsurunun da dikkate alınması gerektiğini belirterek, ...’nun ... sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markalarının tüketici üzerinde oluşturduğu bütünsel etkinin benzer olduğunu, davacı markasının “...” şeklinde olduğunu, redde mesnet markaların “...” ibaresinden oluştuğunu, markaların asli unsurunun aralarında iltibas oluşturabilecek derecede benzerlik arz ettiğini, başvuru konusu marka ile itiraza mesnet gösterilen davalı markalarının tüketici üzerinde oluşturdukları umumi intibaın benzer olduğundan ve kısmi ret kararı ile başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetlerin redde mesnet markaların kapsamında da bulundukları tespit edildiğinden bu mal ve hizmetler açısından markalar arasında karıştırılma ihtimalinin doğacağını, marka başvuru sürecine ilişkin olarak Kurum tarafından yapılan iş ve işlemlerin hukuka uygun olarak tesis edildiğini ve davanın reddedilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adına tescilli ... ibaresinin tescil edildiği mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olarak nitelendirilmesinin mümkün olamayacağını, müvekkilinin ... bölgesinde turizm alanında önemli rol almış bir şirketler grubu olduğunu, turizm sektöründen ayrı olarak aynı zamanda Jeotermal enerji, ... alanlarında da ayrı yatırımları olan müvekkili şirketin, ...,.... markalarını bünyesinde bulundurduğunu, müvekkilinin “...” ibaresini 2002 yılından itibaren ticari faaliyetlerinde aktif ve yoğun şekilde markasal olarak kullandığını ve markasını uluslararası düzeyde belirli bir tanınırlığa ulaştırdığını, müvekkili şirketin 2002 yılından bu yana 02.04.2003 tarihli ve ... nolu ... tarafından turizm işletmesi belgesine sahip olduğunu ve otelini ... adıyla işlettiğini, ayrıca ... alan adlarının da sahibi olduğunu, ... kararında davacının marka başvurusunun reddine gerekçe gösterilen müvekkili adına tescilli ... ve ... sayılı markasında “...” ibaresini tescil edildiğini ve ... şeklinde bir tescilin söz konusu olmadığını, markanın yapı ve diziliş itibariyle ayırt edici olduğunu ve müvekkilinin 2002 yılından itibaren süren ticari ve markasal kullanımları neticesinde markanın bilinirlik kazandığını, bu nedenle ... tarafından tescilinin uygun bulunduğunu, ... ibaresinin tescil edildiği mal ve hizmetler için tanımlayıcı olmadığını, ... kelimesinin İngilizce karşılığı olan “...” ibaresinin tanımı ve yaygın kullanımı itibariyle geçici konaklama hizmetleri bakımından cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirtmediğini, başka bir ifade ile SMK m. 5/1-c kapsamında 43. Sınıfta geçici konaklama hizmetlerine ilişkin olarak tanımlayıcı olmadığını, bir markanın tanımlayıcı olup olmadığı tespit edilirken tescil edilmek istenen mal ve hizmetler çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerektiğini, tanımlayıcılığın, markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmetler çerçevesinde tespit edileceğini, bu kapsamda “...” kelimesinin geçici konaklama hizmetleri ile aynı ya da benzer bir hizmeti ifade etmediğinin açık olduğunu, müvekkili adına tescilli “...” ibaresinin tescilli olduğu geçici konaklama hizmetleri bakımından herhangi bir cins, tür ifade etmediğini, ... kelimesinin doğrudan ... olarak kullanılmadığını ve kelimenin özgün anlamı ve yaygın kullanımı itibariyle hiçbir hal ve koşulda geçici konaklama hizmetlerini doğrudan, başka bir çağrışım yapmadan ve somut olarak nitelendirmediğini, dolayısıyla bu hizmetler yönünden “...” ibaresinin tanımlayıcı kabul edilemeyeceğini, ... otelin resmi ve gayri resmi olarak bilinen bir ... türünü ifade ettiğini, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik”in “Tesis Türleri” başlıklı ikinci kısmında, geçici konaklama hizmeti veren tesis türlerinin, ..., tatil köyleri, butik ..., özel konaklama tesisleri, moteller, pasiyonlar ve apart ... olarak sıralandığını, aynı yönetmeliğin “...” başlıklı 19. Maddesinin birinci fıkrasında otelerin bir, iki, üç, dört ve beş yıldızlı olarak sınıflandırıldıklarının belirtildiğini, bunun dışında otellerin türlerine ve sınıflandırılmalarına ilişkin başkaca bir ayrım bulunmadığını, dava dilekçesinde ... ...’nun 26.01.2011 ve 17.02.2011 tarihli kararının sunularak bu karar ile ... kurmaya hak kazandıklarının iddia edildiğini, ancak bahsi geçen kararın bir ... konsepti oluşturmasının mümkün olmadığını, hukuki açıdan bu yazı ile davacıya ait otelin ... olmaya hak kazanmasının da söz konusu olamayacağını, söz konusu kararda sadece “... konsepti” ifadesinin geçtiğini, Kurul kararında 3. Derece ... koruma amaçlı imar planı içinde yer alan ... parsel numaralı taşınmaz üzerine ... konseptli yeni yapılanma talebi olan başvuruya ilişkin karar verildiğini, Kurulun, davacı tarafın başvurusunda kullandığı ifadeyi, karar verirken yinelemiş olmasının böyle bir konseptin varlığının kurul tarafından kabul olduğuna kanıt teşkil etmeyeceğini, başvuruya konu marka ile müvekkili adına tescilli markaların halk tarafından karıştırıldığını, bu durumun dilekçe ekinde sunulan bilgi ve belgelerle sabit olduğunu, davacı markasında “...” ve “...” kelimelerinin “...” ibaresinin yanında kullanılmasının markayı farklı ve ayırt edici hale getirmediğini, aksine tüketici nezdinde davalı markasının, müvekkili markasının “...Şubesi” olduğu izlenimi oluşturduğunu, söz konusu karışıklığın müvekkili aleyhine ciddi sorunlar oluşturduğunu, marka değerinin zedelendiğini, davacı tarafın kötüniyetli olduğunu ve bu karışıklıktan faydalanmak suretiyle ... markasının bilinirliğinden faydalandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu ... ...’nun ... sayılı kararı ile davacıya ait marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan ... sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak ... tarafından alınan ... sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. ... kararının davacı başvuru sahibine 08/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 31/05/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 13/12/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "...... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu ile davalının redde mesnet alınan "..." ibareli markaları arasında benzerlik ve çekişme konusu 39, 41, 43 ve 44. Sınıflardaki hizmetlerin tamamı bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında “karıştırılma ihtimali” ve tescil engeli bulunduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "... ... ..." ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 39, 41, 43, 44. sınıftaki "35.sınıf, 39.sınıf: 39/01 Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 39/02 Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. 39/03 Tekne barındırma hizmetleri. 39/04 Boru hattı ile taşıma hizmetleri. 39/04 Elektrik dağıtım hizmetleri. 39/06 Su temin hizmetleri. 39/07 Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. 39/08 Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. 39/09 Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. 41.sınıf: 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, ..., konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 43.sınıf: 43/01 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. 43/02 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 43/03 Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. 43/04 Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. 44.sınıf: 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. 44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri." mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların "...", "..." ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 39, 41, 43, 44. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, ... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu ile ... sayılı "..." ibareli redde mesnet davalı markası, davacı başvurusunun kapsadığı “43/02 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hariç; 39, 41, 43 ve 44. Sınıflardaki çekişmeli hizmetlerin tamamı bakımından aynı/aynı tür hizmetleri kapsadığı, ... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu ile ... sayılı "..." ibareli redde mesnet davalı markası, davacı başvurusunun kapsadığı “43/02 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” bakımından aynı/aynı tür hizmetleri kapsadığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "... ... ......" ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "...", "..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava Konusu Başvuru ile ... sayılı Davalı Markasının Karşılaştırılması
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu, yatay ve dikey çizgilerle tasarlanmış zeminde her ... alt alta gelecek şekilde yazılmış ... ... ibaresinden ve bu ibarenin altına çok küçük boyutta, neredeyse okunaksız şekilde yazılmış ...kelimesinden oluşmaktadır. Markada yer alan “...” ibaresi “...” kelimesinin İngilizcesi olup ... Sözlük uyarınca; “Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı.” anlamına gelmektedir. ... kelimesi ise “...” kelimesinin İngilizcesi olup “Yolcu ve turistlere geceleme, konaklama imkânı sağlamak amacıyla kurulmuş işletme.” anlamını haizdir. Markada yer alan “...” ibaresi ise İngilizce’de, belirlenen bir isimden önce kullanılan ya da sıfatın önüne gelerek anlamı somutlaştıran bir ön ektir. Dolayısıyla davacı markasında “...” ibaresini belirten ve vurgulayan bir sözcüktür.
Redde mesnet alınan ... sayılı davalı markası ise "..." şeklinde olup, “...+...’ den oluşan karma marka biçimindedir. Her iki markada da ... ibaresi ayırt edici esaslı unsur ya da bu unsurun parçası konumundadır. “...” şeklinde tercüme edilebilecek bu ibarenin çekişme konusu olan (Geçici konaklama hizmetleri HARİÇ) 39, 41, 43 ve 44. Sınıflardaki hizmetlerin hiçbiri bakımından tanımlayıcı ya da telmih edici bir anlamı bulunmamaktadır. Dolayısıyla markalarda aynen yer alan ... ibaresi, işbu hizmetler bakımından ayırt ediciliği haiz bir marka işaretidir.
Somut olayda davacı markası "... ... ......" redde mesnet alınan davalı markası ise "..." şeklinde olup; ortak ... ibaresinin marka bütünündeki vurgulanmış görsel algısı sebebiyle taraf markalarının görsel açıdan benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. Bu başlık altında yapılacak inceleme özellikle ses ve sözcük markaları bakımından önem arz etmektedir. Zira kimi durumlarda bir marka görsel olarak bir diğerinden farklı olsa dahi tüketicinin kulağında kalan imaj yine de aynı/benzer olabilmektedir.
Bu kapsamda dava konusu markaların, ortak ibare olan ... ibaresinin okunuşundan kaynaklı olarak, işitsel açıdan da benzer oldukları sonucuna varılmaktadır. Zira davacı markası davalı markalarından farklı olarak sadece ... ibaresi ile nededeyse okunaksız olan ...kelimesini içermektedir.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Somut olayda dava konusu davacı markası “...”, redde mesnet alınan davalı markası ise “...” ibarelerinden oluşmaktadır. Markalarda ... kelimesi ortak unsur olarak yer almakta olup; söz konusu ibare her iki taraf markasında da anlamını korumuştur. Her ne kadar davacı markasında ... kelimesine ek olarak ... ve ...kelimeleri yer almaktaysa da, yukarıda belirtildiği gibi ... ibaresi ... kelimesini belirten ve vurgulayan bir sözcüktür. Bir başka ifadeyle zaten bilinen ...’i vurgulamaktadır. ...kelimesi ise marka bütünü içindeki konumlanışı itibariyle, markaya ... “...” şubesi anlamı katmakta ve menşe belirten bir işlevi bulunmaktadır. Dolayısıyla her iki taraf markasında ayırt ediciliği yüksek ... ibaresinin aynen yer alması sebebiyle markaların anlamsal açıdan aynı/ benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda çekişme konusu olan (Geçici konaklama hizmetleri HARİÇ) 39, 41, 43 ve 44. Sınıflardaki hizmetlerin tüketicisi olan üst düzey tüketicilerin dahi, “...” ibaresini marka olarak öğrendikten ve belleğine kaydettikten sonra, “seçici tutmayla” davacının aynı ibareli markasına kolaylıkla yönelebileceği değerlendirilmektedir. Zira, davalıya ait “...” esas unsurlu markanın varlığı dikkate alındığında tüketiciler; dava konusu markayı oluşturan ibareyi, davacıya ait seri markalardan biri olarak algılayabilirler ya da iki işletme arasında idari, ekonomik anlamda bir bağlantı kurabilirler. Markalar arasındaki benzerliğin, alıcıları, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları üreten işletmeler arasında idarî-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas tehlikesi içinde ele alınmaktadır.
Somut olayda davacı markası, daha alaturka görünümlü davacı markasının, modern çizgilerler tasarlanmış yeni ve güncel bir versiyonu görünümündedir. Bu haliyle de önceki marka ile zihinsel bağlantı yaratan bir ilişki içindedir.
Açıklanan nedenlerle; ... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu ile ... sayılı "..." ibareli redde mesnet davalı markasının benzer olduğu; dava konusu olan “39.sınıf: 39/01 Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 39/02 Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. 39/03 Tekne barındırma hizmetleri. 39/04 Boru hattı ile taşıma hizmetleri. 39/04 Elektrik dağıtım hizmetleri. 39/06 Su temin hizmetleri. 39/07 Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. 39/08 Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. 39/09 Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. 41.sınıf: 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, ..., konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 43.sınıf: 43/01 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. 43/03 Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. 43/04 Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. 44.sınıf: 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. 44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” bakımından taraf markalarının hizmet listelerinin aynı/aynı tür hizmetlerden oluştuğu ve markalar arasında işbu hizmetler itibariyle SMK m. 6/1 anlamında iltibas ihtimali bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dava Konusu Başvuru ile ... sayılı Davalı Markasının Karşılaştırılması
... sayılı "... ... ..." ibareli davacı marka başvurusu, yatay ve dikey çizgilerle tasarlanmış zeminde her ... alt alta gelecek şekilde yazılmış ... ... ibaresinden ve bu ibarenin altına çok küçük boyutta, neredeyse okunaksız şekilde yazılmış ...kelimesinden oluşmaktadır. Markada yer alan “...” ibaresi “...” kelimesinin İngilizcesi olup ... Sözlük uyarınca; “Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı.” anlamına gelmektedir. ... kelimesi ise “...” kelimesinin İngilizcesi olup “Yolcu ve turistlere geceleme, konaklama imkânı sağlamak amacıyla kurulmuş işletme.” anlamını haizdir. Dolayısıyla bu ... “geçici konaklama hizmetleri” bakımından tanılayıcı bir ibare olup, ayırt ediciliği haiz değildir. Markada yer alan “...” ibaresi ise İngilizce’de, belirlenen bir isimden önce kullanılan ya da sıfatın önüne gelerek anlamı somutlaştıran bir ön ek/kelimedir. Dolayısıyla davacı markasında “... (...)” ibaresini belirten ve vurgulayan bir sözcüktür.
Redde mesnet alınan ... sayılı davalı markası ise "..." şeklinde olup, “...+...’ den oluşan karma marka biçimindedir.
Her iki markada da ... (...) ibaresi aynen yer almaktadır. Bu ibarenin Türkçesi olan “...” ibaresinin çekişme konusu olan “Geçici konaklama hizmetleri” bakımından bir ... konseptini tanımlayan yaygın kullanımı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı yanın delil dilekçesinde ... internet sayfasından alıntı ile belirttiği üzere; “... kavramını birçok açıdan ele almak mümkündür. Bir ... ... kavramına birden farklı şekilde girebilir. Oldukça uzun yıllardır hizmet veren bir ... ünlü isimlerin konaklamasıyla, yıllara meydan okuyan dekorasyonuyla, önemli kararların alındığı bir ... olmasıyla ve yıllardır hizmet kalitesini bozmamasıyla bir ... olabilir. Ziyaretçiler yıllardır hizmet veren ve kendi içerisinde bir değer yaratan bu tarz otelleri görmek ve konaklamak isteyebilir. Diğer yandan bir otelin ... oteli olabilmesi için bünyesinde tarihi eserleri barındırması, tarihi bir yapıya sahip olması veya çevresinde kazılar sonucunda bulunan tarihi eserlerin bünyesinde sergilenmesi gerekmektedir. ... otellin gerekliliklerini yerine getiren bu ... her iki nedenden dolayı da oldukça güzel yerlere konumlanmıştır. Bünyesinde bulunan eserlerin veya kendisinin tarihi oluşu hizmet kalitesine de yansımıştır. Bu otellerde hizmet kalitesi oldukça yüksektir. Klasik ve nostaljik atmosferlerden hoşlananların mutlaka tercih etmesi gereken ... konseptleri arasındadır.”
Her iki taraf markasında da ... ibaresi ayırt edici esaslı unsur ya da bu unsurun parçası konumundadır. ... ibaresi, “...” konseptini ifade etmek bakımından sektörel kullanımı bulunan tanımlayıcı bir sözcüktür. Dolayısıyla bu ibarenin tanımlayıcı anlamıyla kullanımı herkese açıktır. Kaldı ki tanımlayıcı ibarelerin marka olarak tescili gerek mülga 556 sayılı KHK m. 7/1-c gerekse de 6769 sayılı SMK m. 5/1-c kapsamında mümkün değildir. Bunun tek istisnası söz konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmasıdır. Bu şekilde ayırt edicilik kazanan bir marka tescil edilebilir hale gelir ve tescil edildiği andan itibaren asgari korumayı haizdir. Elbette ki tescil marka sahibine ibarenin gerçek anlamıyla kullanımını engelleme hakkı vermez, ancak tescil edilmiş bir ibare de artık serbest bir işaret gibi işlem göremez. Burada hakkaniyetli bir denge gözetilmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davalı şirketin “Geçici konaklama hizmetleri”ni kapsayan ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ... tarafından 26.09.2016 tarihinde reddedilmiş, ret kararı üzerine başvuru sahibinin davalı karara itiraz etmiştir. 26.12.2016 tarih ve ... sayılı ... kararı ile “Başvuruya konu işarette yer alan ‘...’ ... unsurunun tarihi niteliği haiz konak, mağara, bina vb. yapıların, yine sergilenmeye değer eserlerle süslenerek oluşturulan ... konseptinin adı olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda başvuruya konu işarette yer alan ... unsurları itibariyle başvurunun tanımlayıcı nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Takiben, başvuruya konu işaretin 556 s. KHK’nın 7/2 bendi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığı yönündeki itiraz gerekçesi değerIendirilmiştir. Bu kapsamda, itiraz dilekçesi ve ekinde sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, ‘...’ ibaresinin ret kararına konu hizmetlerle ilgili olarak başvuru tarihinden önce yaygın olarak kullanıldığı, yazılı basında ve internet üzerinde pek çok haber ve yazıya konu olduğu, başvuruya konu işaret ile başvuru sahibinin uluslararası otelcilik ödülleri kazandığı, öncelikle ilgili fuarlara katılım sağladığı ayrıca muterizin global çapta hareket eden seyahat acenteleri, ... birlikleri veya derneklerine üye olmak suretiyle bilinirlik kazanmış olduğu anlaşılmış olup, başvuruya konu işaretin, kısmi redde konu hizmetler açısından kullanım neticesinde ayırt edici nitelik kazandığı yönünde yeterli kanaat oluşmuş ve başvuru konusu işaretin figüratif unsurları, özel yazım biçimi ile bir bütün olarak bıraktığı izlenim de dikkate alındığında itiraz kabulü gerekmiştir” gerekçesiyle markanın tesciline karar verilmiştir.
Davalı yan, ... markasının tescilli olduğunu ve bu ibarenin kullanım sonucu kazandığı ayırt edicilik ile davalı şirkete bağlandığını savunarak iltibas savunmasında bulunmaktadır. Davacı yan ise ... ibaresini “...” anlamıyla kullandığını ve kullanımın davacı tarafından engellenemeyeceğini iddia etmektedir. Davalının ... markasının kullanım sonucu kazandığı ayırt ediciliğin mahiyetini tespit etmek bu aşamada önem arz etmektedir. Zira işaret marka sahibine ne kadar bağlanmış ve bilinir hale gelmişse, ilgili tüketici kesimi bakımından marka sahibine matufiyeti o kadar artacaktır. Davalı yanın marka işlem dosyasına sunduğu kullanım delilleri incelendiğinde; davalı ... A.Ş. tarafından üçüncü kişiler adına, 2018-2020 tarihleri arasında düzenlenmiş "..." antetli ilk grubu 101 adet, ikinci grubu 188 adet olan faturalar incelendiğinde; “Konaklama bedeli, yiyecek-içecek bedeli, tur hizmeti bedeli, şarap tadımı bedeli, organizasyon bedeli, kira bedeli, alkollü içecek bedeli, kahvaltı bedeli, balon bedeli” açıklamasını içerdiği görülmüştür.
Gerek marka işlem dosyasında yer alan kullanım delilleri, gerekse de ... sayılı "..." ibareli markanın “geçci konaklama hizmetleri” üzerinde tesciline cevaz veren 26.12.2016 tarihli ve ... sayılı ... kararı birlikte değerlendirildiğinde, ... ibaresinin ülkemiz ortalama tüketicisi bakımından davalı şirkete atfedilen bir marka haline geldiği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda davalı, kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı markanın hem gerçek anlamı ile üçüncü kişilerce kullanımına müsaade etmek, hem de bu markanın zayıf işaret olduğu kabulü ile yeterince farklılaşmış biçimlerinin tesciline katlanmak mecburiyetindedir. Zira mevzuat uyarınca "Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması."
Somut olayda davalının "... ... ..." şeklindeki kullanımı, tanımlayıcı ibarenin haklı kullanımı mahiyetinde değil, bizzat ... ibaresini ön plana çıkartan bir markasal kullanım mahiyetindedir. Dolayısıyla bu markasal kullanıma ancak davalı markası ile iltibas yaratmadığı ölçüde müsaade edilebilir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, zayıf markalar söz konusu olduğunda iltibas değerlendirmesi yapılırken işaretlerin ek ibare/unsurlarla yeterli farklılaşmayı sağlayıp sağlamadıkları dikkate alınır.
Somut olayda davacı markası "... ... ..." davalı markası ise "..." şeklindedir. Davalı markasında ... ibaresine ek olarak sadece ... ibaresi ile altta çok silik şekilde yazılmış ...ibaresi bulunmaktadır. Markada yer alan ... ibaresi ... ibaresine yönelik vurguyu arttırmış ve bilenen bir ...’in ifade edildiği algısı yaratmıştır. Davacı taraf, zayıf işarete ek ibare ve unsurlarla davalı markasından yeterince farklılaşmış ve uzaklaşmış bir marka oluşturmamıştır. Davacı markası, davacının ... markasının güncellenmiş, modernize edilmiş bir versiyonu görünümündedir. Bu haliyle tüketici zihninde, davacı markası ile bağlantı kesilmiş bir marka ile karşı karşıya olduğumuz söylenemez. Zira davacı markası, ortalama bir tüketici için ...’in ...şubesi algısı yaratmaya elverişli bir işarettir. Pazarlama alanında bu gibi durumlar için “atfetme” (nedensellik yükleme) teorisinden bahsedilir. İnsanlar çevrelerinde yaşanan olayları anlayabilmek ve kontrol edebilmek, tutarlı bir görüşe sahip olmak için güdülenirler. Bu güdüden hareketle karşılaştıkları olayları, markaları ve gözlemledikleri insan davranışlarını neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde ele alıp, birtakım çıkarsamalarda bulunurlar. Bu sürece “atfetme” veya “nedensellik yükleme” denir. Tüketicilerin tercih ve satın alma davranışlarının anlaşılması, işletme ve marka imajının yorumlanmasında atfetme sürecinin etkilerini görmek mümkündür. Somut olay bu bağlamda değerlendirildiğinde su sonuca varılmaktadır: Davalı şirket markasını daha önce yaratmış, kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırmış ve tescil ettirerek asgari koruma sağlamıştır. Her ne kadar işbu marka “zayıf bir marka” olsa da davacının ... ibaresine ülkemiz otelcilik sektöründe belirli bir tanınırlık kazandırdığı dosya kapsamı ile sabittir. Dolayısıyla, konaklama sektörü açısından düşündüğümüzde ortalama bir tüketicinin “...” markalı davalı otelini, daha önce Kapodakya’ya gelip konakladığı ve hizmet kalitesinden memnun olduğu davacıya ait “...”in şubesi olarak algılaması, bir başka ifade ile nedensellik yüklemesi kuvvetle muhtemeldir. Zira taraf markaları arasındaki esas etkisi farklılıklar nüans düzeyini aşamamış ve iltibas ihtimalini bertaraf edememiştir.
Açıklanan nedenlerle; ... sayılı "..." ibareli davacı markası ile ... sayılı "..." davalı markası arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik olduğu; zayıf ibareye ek unsurların taraf markalarını yeterli düzeyde farklılaştırmadığı, davacı markasının kapsadığı “43. Sınıf: 43/02 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” bakımından taraf markalarının hizmet listelerinin aynı/aynı tür hizmetlerden oluştuğu, dolayısıyla taraf markaları arasında işbu hizmetler bakımından SMK 6/1 kapsamında iltibas ihtimali bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/02/2023
Katip ...
¸
Hakim ....
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!