WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 3. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/191 Esas - 2022/469
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/191
KARAR NO : 2022/469

DAVA : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali, Tasarım Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
DAVA:
Davacı vekilli 18/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve beyanlarında özetle; müvekkilinin davalı şirketin ... nolu tasarımlarının tescil başvurusuna karşı 02/09/2021 tarihinde 2018/18599, 2013/60855 sayılı tescilli markaları ile benzer olduğu gerekçesiyle itirazda bulunulduğu, itirazın TÜRKPATENT YİDK ... sayılı kararı ile reddine karar verilerek dava konusu tasarımın tescilinin devamına karar verildiğini, oysa ... Gıda'nın kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin imalini ve her türlü ticaretini yaptığı üstün kaliteyi garantileyen ürünleri ve tüketicinin değişen beğeni ve ihtiyaçlarını karşılayabilmesindeki başarısından dolayı sektöründe haklı bir ün ve pazar edinerek, kalitenin simgesi haline geldiğini, müvekkiline ait “...” markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescilli bir marka olduğunu, müvekkiline ait “...” markasının WIPO nezdinde 23.02.2000 tarih ve 738 993 no ile tescil edildiğini, müvekkilinin “...” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini, bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, müvekkiline ait “...” ibareli markaların 14.06.2007 tarihli ve 2007/32835 tescil numaralı 29., 30. ve 32. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “...” ibareli, 10.03.2010 tarihli ve 2000/04524 tescil numaralı 29., 30. ve 32. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “...” ibareli, 29.03.2013 tarihli ve 2013/29468 tescil numaralı 29., 30., 32. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... ...” ibareli, 29.03.2013 tarih ve 2013/29479 tescil numaralı 29., 30., 32. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... ...” ibareli, 08.04.2013 tarihli ve 2013/32392 tescil numaralı 29., 30. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... X” ibareli, 11.07.2013 tarih ve 2013/60855 tescil numaralı 29., 30. ve 32. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli “...” ibareli, 23.02.2018 tarih ve 2018/18599 başvuru numaralı 30. sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescilli “...” ibareli, 23.02.2018 tarih ve 2018/18606 başvuru numaralı 30. sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... X” ibareli, 23.02.2018 tarih ve 2018/18610 başvuru numaralı 30. sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... ...” ibareli, 23.02.2018 tarih ve 2018/18616 tescil numaralı 30. sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescilli “... ...” ibareli markalar olduğunu, müvekkilinin markasını geliştirdiğini, yaygınlaştırdığını, çeşitli şekillerde marka başvuruları yaparak seri marka oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, müvekkiline ait markaların bir benzerinin tasarım olarak tescil ettirilemeyeceğine dair emsal teşkil eden yargıtay kararlarının bulunduğunu, Ankara 3. FSHHM’ nin 2012/36 E. 2013/68 K. sayılı kararında, ... Holding A.Ş.’nin 2011/00210-1 sıra numaralı tasarım başvurusuna Müvekkilin “... ibareli markalarını aynen içerdiği, iltibas ve haksız rekabet yaratacağı ve davalı tasarımının yeni ve ayırt edici olmaması sebebiyle, YİDK kararının iptali için açılan davanın kabulüne karar verildiğini, bu davada verilen kararın Yargıtay 11. HD’nin 2013/14673 E. 2014/4074 K. sayılı onama kararı ile onandığını, Yargıtay 11. H.D.’nin 2014/11232 E. 2014/18591 K. sayılı kararı ile de davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğini, İstanbul 4. Nolu (Kapatılan) FSHHM’ nin 200/360E. 2007/102 K. sayılı kararında, davalı ... Unlu Mamuller San. ve Tic. A.Ş.’nin ... Light ... ve ... ... biçiminde markaları mevcut iken bu markaların Ankara FSHHM tarafından hükümsüzlüğüne karar verilmesine rağmen, davalının tekrar ... ibaresini 2003/03985-11 numaralı tasarımında yer verdiği müvekkiline ait tanınmış ... ibaresinin çıkarılarak hükümsüzlüğüne karar verildiğini, müvekkiline ait “...” ibareli markalar tanınmışlık vasfına hak kazanıp toplum nezdinde bilinir hale geldiğini, bu marka ibaresinin davalıya ait tasarımda aynen kullanılıyor olmasının açık ve net bir şekilde benzerliğe sebebiyet vereceğini, müvekkili şirket adına davalı Türkpatent nezdinde tescilli olan “...” markalarının tanınmış ve yüksek ayırt edici marka niteliğinde olduğu yüksek mahkeme pratiği ile sabit olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde verilmiş olan bir çok kararda müvekkili şirket adına tescilli “...” ibareli markaların tanınmış marka ve yüksek ayırt edici niteliğe haiz olduğunun kabul edildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.05.2019 tarihli, 2018/1617 E., 2019/3566 K. sayılı kararında, ... ibaresinin somut ve soyut ayırt edicilik vasfı olduğunu ifade eden yerel mahkeme kararının açık ve net bir şekilde Yargıtay tarafından onandığını, ayrıca Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin vermiş olduğu 2013/130 E., 2015/26 K. sayılı kararda müvekkili şirketin “...” markasının kullanım sıklığı sebebiyle yüksek ayırt ediciliğe ulaştığı belirtildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/712 E., 2018/1305 K. sayılı kararı ile onandığını, kesinleştiğini, Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin vermiş olduğu 2014/140 E., 2015/116 K. sayılı kararda müvekkili şirketin “...” markasının kullanım sıklığı sebebiyle yüksek ayırt ediciliğe ulaştığının belirtildiğini, mahkeme kararının Yargıtay 11. Hukuk 2/22 Dairesi’nin 2015/14442 E. 2017/2796 K. sayılı kararı ile onandığını, kesinleştiğini, Ankara 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2018/34 E. numarası ile görülmekte olan dosyaya sunulmuş bilirkişi raporunda müvekkili şirketin “...” markasının tanınmış olduğuna hükmedildiğini, Ankara 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından alınmış olan 2019/177 E. sayılı dosyaya ilişkin bilirkişi raporunda müvekkilinin şirkete ait “...” markalarının tanınmış marka niteliğine haiz olduğunun açık ve net bir şekilde kabul edildiğini, pek çok kesinleşmiş mahkeme, Yargıtay içtihatları ve bilirkişi raporları ile “...” markasının “YÜKSEK AYIRT EDİCİ MARKA” ve “TANINMIŞ MARKA” niteliğinde olduğunun kabul edildiğini, bahse konu kararların güçlü delil statüsünde olduğunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2008 tarihli, 2007/1679 E. VE 2008/3943 K. sayılı kararında açık ve net bir şekilde kabul edildiğini, aynı konuya ilişkin alınmış olan mahkeme kararlarının güçlü delil statüsünde olduğunun Yargıtay tarafından kabul edildiğini, sunmuş oldukları kararlar ile müvekkil şirkete ait “...” ibareli markaların tanınmış marka statüsünde olduğunun kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığının açık ve net bir şekilde kabul edildiğini, tanınmış marka statüsünde olan markaların alelade markalara göre ayırt ediciliğinin/ halk tarafından bilinirliğinin yüksek olması sebebiyle iltibasın oluşma ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu, tüketicilerin halihazırda sahip oldukları “...” marka imajının dava konusu “KENDİNLE ... OL” tasarımına transferinin iltibasa sebebiyet vereceğini, Yüksek Mahkemenin vermiş olduğu pek çok kararda tanınmış markalar söz konusu olduğunda iltibas ihtimalinin aratacağının belirtildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2015/15619 E., 2017/3026 K., sayılı ve 24.05.2017 tarihli kararında tanınmışlık düzeyinin iltibası arttırıcı bir etkisi olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirketin “...” markasının tanınmış marka statüsünde olduğu düşünüldüğünde imaj transferi riskinin mevcut olduğunu, uyuşmazlık çerçevesinde iltibas tehlikesi altında olan bilgilenmiş tüketicinin gıda ürünlerinin nihai tüketicisi olan ortalama gıda tüketicileri olduğunu, dava konusu tasarım bir gıda ürününün ambalajı olduğunu, bilinçlenmiş tüketici olarak nihai kullanıcıyı/ortalama tüketiciyi ele almak gerektiğini, bahse konu tüketici kitlesinin gıda ürünlerinin genel tüketicisi olduğunu, bunun dışında bu ürüne yönelecek herhangi bir kişi ya da grubun söz konusu olmayacağını, ortalama gıda tüketicileri/bilgilenmiş tüketicinin dava konusu tasarım ile müvekkilinin şirket markalarını benzer olarak algılayacağını, bilgilenmiş tüketici kitlesi içerisinde çocuklar, ev hanımları vb. kitlelerin yer aldığını, mevcut maddi olay için bilgilenmiş tüketici kitlesinin ciddi bir dikkat seviyesine sahip olmadığı aksine ilgili kitlenin teknik olarak ortalama gıda tüketicileri olduğunun kabulünün gerektiğini, ortalama tüketicinin, bilgilenmiş tüketicinin aksine, uyuşmazlık konusu alanda tescilli diğer markalar/ tasarımlar ve bu doğrultuda marka olarak seçilebilecek işaretlere ilişkin bilgi sahibi olması ya da söz konusu karşılaştırmayı markaların üzerinde bulunduğu ürünleri yan yana koyarak ve önemli ayrıntıları da dikkate alarak gerçekleştirmesinin beklenmediğini, ortalama gıda tüketicisinin tercih haklarını çok kısa bir süre içerisinde kullandığını, bu durumun iltibas ihtimalini güçlendirdiğini, bunun nedenlerinin ise gıda ürünlerin nispeten ucuz olması, gıda emtialarının satışa sunulduğu market ve işyerlerinde ürünlerin aynı raflarda yer alması ve bu ürünleri tercih eden şahısların yeterli dikkat ve özeni göstermemeleri olarak sıralayabileceklerini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/14707 E., 2017/2170 K. sayılı kararı ile gıda ürünlerinin ortalama tüketicilerin dikkat seviyelerinin düşük olduğu göz edilmeden hükmün kurulmuş olması sebebiyle Ankara 4. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/131 E., 2014/385 K. sayılı kararının bozulmasına karar verildiğini, bu karar ile paralel olarak Ankara 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/435 E., 2018/228 K. sayılı kararında ortalama gıda tüketicilerinin çok kısa bir süre içerisinde tercih hakkını kullandığı belirtilerek “...” markası ile müvekkilinin şirketin “...” markalarının karıştırılabileceği yönünde hüküm tahsis edildiğini, ortalama gıda tüketicilerinin çok büyük bir kısmını çocukların oluşturduğunu, bu hususun iltibas ihtimalini arttırdığını, çikolata, bisküvi, kek vb. ürünlerin çoğunun çocuklar tarafından tercih edildiğini, çocukların hazır gıda ürünlerini tercih ederken ürünü yansıtan marka ibarelerini çok ciddi bir incelemeye tabi tutmadıklarını, müvekkili şirketin 15 seneyi aşkındır “...” marka ibaresini kullandığını, bu ibareyi kendine bağladığını, dava konusu 2019/004962 sayılı, 3.1 sıra numaralı tasarım ile müvekkili şirket markalarını inceleyen küçüklerin markaları ilişkilendirebilmesi veya marka sahibi şirketlerin ekonomik/idari bir bağ içerisinde olduğunu düşünmelerinin gayet olası olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2006/586 E., 2009/203 K. sayılı kararında özellikle hazır gıda ürünlerini tercih edenler arasında çocuklarında olduğu göz önüne alınarak yapılan benzerlik incelemesinin hukuka uygun olduğunu belirterek verilen yerel mahkeme kararını onadığını, Ankara 3. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2007/158 E., 2009/58 K. sayılı kararında 29 ve 30. sınıflarda yer alan hazır gıda ürünlerinin çocuklar tarafından tüketildiği göz önüne alınarak benzerlik incelemesi yapıldığını, hüküm kurulduğunu, bu hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/4437 E., 2012/11424 K. sayılı kararı ile onandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09.11.2015 Tarihli, 2015/11526 E., 2015/11746 K. sayılı kararında hazır gıda ürünlerinin ucuz ürünler olması, ilgili ürünlerin yöneldiği tüketici kitlesinin çocuklardan oluşması gibi unsurların mevcudiyeti sebebiyle iltibasın oluşma ihtimalinin arttığı ifade edildiğini, ortalama gıda tüketicilerinin tanıdıkları bildikleri markaların/ tasarımların kendilerinde bıraktıkları genel izlenimleri gözeterek tercih haklarını kullandıklarını, müvekkili şirketin “...” markasının 2007 yılından beri tescilli olduğu ve yine aynı tarihten beri aralıksız olarak kullanıldığı düşünüldüğünde bahse konu markanın güçlü bir marka imajına sahip olduğunu, 2019/004962 sayılı, 3.1 sıra numaralı tasarımını gören ortalama tüketicinin doğrudan bu ürünün müvekkili şirketin “...” markalı ürünleri ile bağlantılı olduğunu düşüneceğini, tercih hakkını buna göre kullanacağını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/13753 E., 2017/2329 K. sayılı kararında günlük tüketim ürünleri olan gıda emtialarının hızlı alınıp satıldığı, ucuz ürünler olduğu bu nedenle önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicilerin tercihinde önemli bir etken olduğu belirtilerek iltibasın mevcut olduğuna ilişkin verilmiş olan kararı onadığını, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2011/184 E., 2012/125 K. sayılı kararında tüketicilerin önceki markanın akıllarında kalan marka imajına göre tercih haklarını kullandıklarının ifade edildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/17646 E., 2013/15698 K. sayılı karar ile onandığını, kesinleştiğini, yukarıda yer vermiş oldukları karar/doktrin görüşü ile mevcut olayın paralellik taşıması sebebiyle bahse konu kararların bu uyuşmazlık için emsal karar statüsünde olduğunu, müvekkili şirketin “...” markasının yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu düşünüldüğünde dava konusu tasarımın müvekkili şirket markalarının arasına sızabileceğini, iltibas tehlikesi altında olan kişilerin ev hanımları, çocuklar veya eğitim seviyesi düşük vatandaşlar olması halinde ilgili kişilerin bakış açısına göre bir benzerlik incelemesinin tahsis edilmesi gerektiğini, ortalama gıda tüketicileri genel kümesi içerisinde yer alan ve diğer tüketici kitlelerini kapsar nitelikte olan alt kümler niteliğinde olan tüketici kitlelerinin (çocuklar, ev hanımları, düşük eğitim seviyesine sahip şahıslar vb.) bir kısmında iltibas ihtimalinin mevcut olması halinde iltibasın oluştuğu yönünde kararın ikame edilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 Tarihli, 2006/11338 E., 2006/338 K., sayılı kararında açık bir dille markaların yöneldiği ortalama tüketicilerin bir kısmında iltibas ihtimalinin mevcut olması halinde iltibasın varlığının kabul edilmesi gerektiğinin altının çizildiğini, Ankara 4. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2007/89 E., 2009/104 K. sayılı “DEREN AKTİF VE FORMDA” kararında iltibas ihtimalinin karıştırılma riski altında olan tüketici kitlelerinin bir kısmında mevcut olması halinde de iltibasın oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.05.2011 tarihli, 2009/13344 E., 2011/5855 K. sayılı kararı ile onandığını, kesinleştiğini, yenilik kavramının endüstriyel bir tasarıma koruma sağlanması için aranan şartlardan birisi olduğunu, Türk Sınai Mülkiyet hukukunda tasarımların korunmasında mutlak yenilik kriterinin benimsendiğini, mutlak yenilik ifadesinden anlaşılması gerekenin söz konusu tasarımın dünya çapında daha önce kamuya sunulmamış olması olduğunu, AB hukukunda da dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmuş olan eski tarihli bir başka tasarımın varlığının yenilik kriterini ortadan kaldırdığını, dünyanın başka yerinde kamuya sunulmuş olan tasarımdan, AB topluluğu içerisindeki o tasarımın uygulandığı sektörle ilgili kişilerin haberinin olma imkanı yoksa bu yenilik kriterine halel getirmediğini, bu farklılık sebebiyle Türk hukukunda aranan yenilik derecesinin oldukça yüksek olduğunun doktrinde kabul edildiğini, yenilik incelemesinin mahkemeler tarafından resen yapılması gerektiğine ilişkin Yüksek Mahkeme incelemesinden geçerek onanmış kararda Bölge Adliye Mahkemesi yenilik incelemesinin resen yapılması gereken bir husus olduğunun belirtildiğini, Yüksek Mahkeme tarafından hukuka aykırı bulunarak bozulan yerel mahkeme kararında yenilik incelemesinin hakim tarafından tahsis edilemeyeceği ilgili hususun tasarımcı bilirkişiler tarafından tespit edilmesi gereken teknik bilgi içeren bir husus olduğunun ifade edildiğini, dava konusu tasarımın davalı yanca tescil konusu yapılmadan önce herhangi bir satış kanalı marifeti ile piyasaya sürülüp sürülmediğinin de inceleme konusu yapılmasının gerektiğini, tescil konusu yapılmış olan tasarımın tescil başvuru/rüçhan tarihinden 12 ay önce piyasaya sürülmesi halinde de tescil konusu yapılan tasarımın yenilik unsuruna haiz olduğundan bahsedilmeyeceğini, Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2012/1786 K. 2012/2838 T. 28.02.2012 kararında mahkemece bu incelemenin gerçekleştirilmeden karar verilmesinin yerinde olmayacağını belirttiğini, mahkemenin dava konusu tasarımın başvuru tarihinden önce piyasaya sürülüp sürülmediğini ve eğer piyasaya sürülmüş ise ilgili piyasaya sürülme tarihinin dava konusu tasarımın başvuru tarihinden 12 ay önceye denk gelip gelmediğinin tespitinin gerektiğini, görsel incelendiğinde görüleceği üzere müvekkil adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli ve tanınmış ve yüksek ayırt edici olan “...” ibaresinin aynen yer aldığını, doğrudan nihai tüketicinin dikkatini çektiğini, müvekkili şirkete ait “...” ibareli markaların tanınmış ve ayırt edici olduğunu, Ankara 2. FSHHM’ nin 2007/159 E. 2008/228 K. sayılı KESİNLEŞMİŞ kararında, davalı ... KOLONYA Şirketi’nin 2006/2549-1,2,3 kod numaralı tasarımlarının müvekkilin tanınmış ... ibareli markasını aynen içermesi ve marka hakkına tecavüz oluşturması, yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bulunmaması nedeniyle iptaline karar verildiğini, mevcut olayda iltibas tehlikesi altında olan genel ortalama tüketici kitlesi kümesi içerisinde bulunan çocuklar, ev hanımları, düşük eğitim seviyesine sahip şahıslar yönünden de iltibas ihtimalinin mevcut olması halinde iltibasın oluşacağına yönelik karar ikame edilmesi gerektiğini, 2019/004962 sayılı, 3.1 sıra numaralı tasarımın asli unsurunun “...” ibaresi olması ve ilgili ibarenin hiçbir değişikliğe uğramadan dava konusu marka tasarımının içerisinde yer alması halinin iltibas riski altında ve dikkat seviyesi çok düşük olan çocuklar, ev hanımları ve düşük eğitim seviyesi sahip şahısların markaları karıştırmasına sebebiyet vereceğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın ... sayılı kararının iptali ile davalı tarafa ait ... sıra numaralı tasarımların tescilinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde, somut olayda YİDK'nun davaya konu 2021 004962/3 sıra numaralı tasarım ile itiraza gerekçe olarak gösterilen 2018 18599, 2013 60855 sayılı marka tescillerinin genel izlenim itibarıyla farklı olduğu ve itiraz konusu tasarımda birçok unsurun bir arada kullanıldığı yeni bir tasarım olduğu davacının “...” esas unsurlu markalarına benzer olmadığı kanaatine ulaştığını, genel izlenimi itiraza mesnet markalardan farklı olan başvuruya konu tasarımların tescilinin devamına karar verilmesine dair kurum kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu olan "..." ibaresinin global bir terim olduğunu, "..." ibaresinin kullanılmasının davalı şirketin marka tesciline tecavüz oluşturması gibi bir durumun kabul edilir bir ifade olmadığını, davalı şirketin dayandığı tanınmış marka algısının iltibasına konu olması söz konusu olmamakla birlikte karıştırılma tehlikesini de haiz olmadığını, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete yöneltilen iddiaların tamamen kötü niyetli ifadeler olduğunu, niyet okumadan ileri gidemeyen hukuken kabul edilmesi mümkün olmayan ifadeler olduğunu, müvekkil şirketin marka oluşturduğu esnada esinlendiği anlaşılacağı gibi, bu esinlenmenin davalı şirketin tescilli markasından bir esinlenme değil, global bir terim olan "..." ibaresinden esinlenme ve sağlıklı yaşam algısına vurgu yapmak olduğunu, somut olayda davalı tarafın dayanak gösterdiği tescilli marka örnekleri incelendiğinde de görüleceği üzere; müvekkili şirketin tasarlamış olduğu gıda ambalajı ile hiçbir benzerliği olmadığının açıkça görüleceğini, marka tescillerinin genel izlenim itibarıyla farklı olduğunu, itiraz konusu tasarımda birçok unsurun bir arada kullanıldığını, yeni bir tasarım olduğunu, hiçbir benzerliğin olmadığının açıkça ortada olduğunu, davacı şirketin raflarda müvekkil şirkete ait ürünlerin kendi ürünleri ile karşılaştırılacağını ve davalı şirkete ait marka bilinirliğinden faydalanılacağını öne sürmesinin tamamen kötü niyetli bir ifade olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.

YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce davacı ve davalı delilleri toplanmış, bu kapsamda davaya konu ... sayılı tasarım işlem dosyası ile itiraza mesnet markalar getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile toplanan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş; mahkememizin aşağıdaki kabulü çerçevesinde yararlanılmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davalı başvurusu olan 2021/004962 sayılı tasarım başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan ... sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı vekiline 27/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 18/05/2022 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait ... sıra sayılı tasarımın, davacı şirkete ait 2007/32835, 2000/04524, 2013/29468, 2013/29479, 2013/32392, 2013/60855, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610 sayılı markalar karşısında 6769 sayılı SMK'nun 2 vd. maddelerinde yazılı koruma koşullarına sahip bir tasarım olup olmadığı ile 6769 sayılı SMK'nun 77/1-(a) ve (c) bentlerinde yazılı hükümsüzlük hallerinin olup olmadığından ibarettir. Bu çerçevede özellikle anılan tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir.
6769 sayılı SMK'nun MADDE 55;
(1) Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.
(2) Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder.
(3) Birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür.
(4) Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması hâlinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması hâlinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.
MADDE 56- (1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
(2) Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:
a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.
b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.
(3) Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
(4) Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.
Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Görüldüğü üzere SMK, yenilik bakımından mutlak yenilik kriterini benimsemiştir. Ancak tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir.
Ayırt edicilik ise 6769 sayılı SMK'nun 56/5. maddesinde tanımlanmıştır.
(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
(6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.

Tasarımın hükümsüzlüğü 6769 sayılı SMK'nun 77.vd.maddelerinde düzenlenmiştir. Hükümsüzlük halleri (nedenleri) SMK 77. maddesinde yer alır. Buna göre;
"a) 55 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tanımlara uygun olmadığı, 56 ncı ve 57 nci maddelerde belirtilen şartları taşımadığı, 58 inci maddenin dördüncü fıkrası ve 64 üncü maddenin altıncı fıkrasının (c) bendi kapsamında olduğu, başvurunun kötüniyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmişse.
b) Hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse.
c) Sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki bir tasarımın başvuru tarihi, tescilli bir tasarımın başvuru tarihinden önce ise.";tasarımın hükümsüzlüğüne yetkili mahkeme tarafından karar verilir.
(2) 64 üncü maddenin altıncı fıkrasının (b) ve (ç) bentleri ile fikri mülkiyet haklarının yetkisiz kullanımı gerekçesiyle tasarımın bir kısmına ilişkin hükümsüzlük talebinin kabul edilmesi hâlinde, o kısmın tescili hükümsüz kılınır. Kısmi hükümsüzlük sonucunda tescilin devamı için, kalan kısmın koruma şartlarını sağlaması ve tasarım kimliğini muhafaza etmesi şarttır.
6769 sayılı SMK'nun 78-(1) Tasarımın hükümsüzlüğü, ikinci fıkrada sayılan hâller dışında menfaati olanlar tarafından istenebilir.
(2) Tasarımın hükümsüzlüğü, 77 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre sadece önceki hak sahibi; 70 inci ve 73 üncü maddelere göre ise ancak tasarım hakkına sahip kişiler tarafından ileri sürülebilir.
(3) Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak koruma süresince veya tasarım hakkının sona ermesini izleyen beş yıl içinde dava açılabilir.
(4) Hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde tasarım sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılır. Tasarım üzerinde sicilde hak sahibi olarak görülen kişilerin davaya katılabilmelerini sağlamak için ayrıca bu kişilere bildirim yapılır.
(5) Tescilsiz tasarımlarda hükümsüzlük davası, hak sahibi olduğunu iddia eden kişiye karşı açılır.
Bu genel açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu somut olaya dönülecek olursa, davalı şirkete ait ... sayılı tasarım başvurusunun 16/04/2022 tarihinde gerçekleştiği, 09/06/2022 tarih ve 366 sayılı Resmi Endüstriyel Tasanmlar Bülteninde ilan edildiği; ... kod numaralı tasarımlara altı aylık yasal itiraz süresi içinde, davacı tarafından itiraz edildiği, itiraza gerekçe olarak 2013/60855, 2018/18599 markaların gösterildiği, itiraz üzerine TÜRKPATENT YİDK tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda ... sayılı kararıyla nihai olarak ... tasarımların tescilinin devamına karar verildiğini; davacı vekilinin YİDK kararının iptali talebiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
2021/004962-03 sıra numaralı tasarım ile 2000/04524, 2007/32835, 2013/29468, 2013/29479, 2013/32392, 2013/60855, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610 ve 2018/18616 tescil numaralı markaların karşılaştırılması
Dava konusu tasarımda “...” ibaresinin kullanılması temel uyuşmazlık konusudur. “...” ibaresi sektörde genellikle diyet ve sağlıklı yaşam ürünlerinde daha az kalori içeriğini belirtmek için kullanılmaktadır. İnternette yapılan araştırmada gıda ambalajlarında “...” ibaresine pekçok gıda sektörü şirketi tarafından yer verildiği belirlenmiştir.
Söz konusu ibare, gıda ürünlerinde sağlıklı, kilo aldırmayan veya yapılan diyetlerde kullanılan gıda ürünlerini tanımlayıcı niteliktedir. Başka bir ifadeyle davacının dayanak yaptığı markalardaki kullanımlarda “...” ibaresinin ayırt ediciliği zayıftır. Gıda dışı sektörlerde bile “...” ibaresi yer almaktadır. Örneğin hazır giyim sektöründe dar kesimi tanımlamak için “slim-...” ibaresi kullanılmaktadır.
Diğer taraftan her iki mamulün vasıfları ayrıdır. Davacı markaları bisküvi gibi ürünler üzerinde yer almaktadır. Davalı ürünlerinin ise sporcular için enerji vermeyi amaçlayan kuruyemiş olduğu anlaşılmaktadır. Perakendecilik sektöründe benzer ürün grupları aynı reyonlarda satışa sunulmaktadır. Örneğin bisküvi kraker ve çikolatalar, deterjan ve yumuşatıcılar, makarna salça ve ketçaplar, meşrubat içki ve kuruyemiş / çerez grupları belirli bir mantıksal mamul ilişkisi içinde tüketici ile buluşturulmaktadır. Bisküvi almak isteyen bir tüketicinin yanılgıya düşerek çerez veya kuruyemiş olması düşük bir olasılıktır. Çünkü bu ürünlere genellikle aynı raflarda yan yana satışa sunulmaz. Dava konusu ürün ile davacının iddialarına dayanak yaptığı bisküvi - kraker grubu ürünler, diyet ürünler reyonunda bir arada satışa sunulsa bile, bu sporcu gıdası, diyet ürünler reyonunu ziyaret eden müşteri grubunun belirli bir bilince sahip olması beklenir. Alacağı kalori, ürün içeriği gibi hususlar bakımından ürünlerin anlık refleksle değil, en azından ürün üstündeki etiket kontrol edilerek ve bu doğrultuda tercih yapılarak satın alınması beklenir.
Ayrıca dava konusu tasarımlar ile itiraza gerekçe gösterilen tasarımlar arasında grafik anlamda çok büyük farklılıklar mevcuttur. Yazı tipi, negatif/pozitif yazı, renk, çizgiler, yardımcı desenler, içerik belirten ibareler konularında ayrışan taraf marka ve tasarımları detayda çizgi, ton, renk, doku, biçim, ölçü ve yön gibi grafik tasarım öğeleri ve temel ilkeler açısından birbirlerine benzemediği sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak dava konusu tasarım ile davacının mesnet gösterdiği markalar arasında genel izlenim olarak ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Çeşitli gıda maddeleri için tanımlayıcı nitelikte bulunan “...” ibaresinin herhangi bir firmanın tekeline bırakılması mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu tasarımlar ile davacının dayanak gösterdiği markalar arasında herhangi bir benzerlik ya da ilişki kurulması ihtimalinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Mutlak Yenilik İncelemesi
... sıra numaralı tasarımın “mutlak yenilik” incelemesi için Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (http://www..../) veri tabanında 16.04.2021 tarihinden önceki tasarımlar arasında 09-03 Locarno sınıfındaki "..." (gıda ambalajı) ürün adı araması yapılmıştır. Çıkan sonuçta yer alan 2238 adet tasarım incelendiğinde, başvuru tarihi itibariyle başvuruya konu ... sıra numaralı tasarımların mutlak yeniliğini etkileyecek benzerlikte bir tasarım bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yine ... sıra numaralı tasarımların “mutlak yenilik” incelemesi için Avrupa Topluluk Tasarım Tescili (https://euipo.europa.eu/eSearch) veri tabanında 16.04.2021 tarihinden önceki tasarımlar arasında 09-03 Locarno sınıfındaki "..." (gıda ambalajı) ürün adı araması yapılmıştır. Çıkan sonuçta yer alan 2297 adet tasarım incelendiğinde, başvuru tarihi itibariyle davacıya ait ... sıra numaralı tasarımların mutlak yeniliğini etkileyecek benzerlikte bir tasarım bulunmadığı saptanmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, ... numaralı tasarımların 2000/04524, 2007/32835, 2013/29468, 2013/29479, 2013/32392, 2013/60855, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610 ve 2018/18616 numaralı markaların görselleri karşısında yenilik ve ayırt edici nitelik koşullarını sağladıkları; ... numaralı YİDK kararının ve dava konusu tasarımların iptali koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/12/2022

UYAP Entegrasyonu