T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/462
KARAR NO : 2023/267
DAVA : Marka (Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali)
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA TALEP:
Davacı vekili 30.04.2018 tarihli asıl ve 11.07.2018 harç tarihli birleşen dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle, müvekkilinin ... nezdinde ... sayılı "... ...+..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ... resmi markalar bülteninde yayınlandığını, davalı ...'nın ... sayılı ve "..... ... ...+..." ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazların kısmen kabul edilerek, başvurularının kısmen reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı hem müvekkilinin hem de davalı gerçek kişinin itiraz ettiğini, gerçek kişinin itirazının kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiği, yeniden inceleme taleplerinin bu kez ...'in ... sayılı ... kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkiline ait “... ...” ibaresinin marka tescil talebi tarihinin 31.10.2016 olduğunu, davalılardan ...’ya ait “...” ibaresinin marka tescil talep tarihinin ise 28.04.2017 olduğunu, tescil talebi tarihlerine bakıldığında müvekkili markasının öncelik hakkı olduğunu, davalı tarafın marka tescilinin hatalı olduğunu, davalılardan ...’ya ait “......” ibaresinin ise sadece 19. Sınıfta hizmet verdiğini, müvekkiline ait marka başvurusunun ise 35, 37, 45. sınıflarda olup 19. Sınıfta başvuruda bulunmadığını, ...’in il adı olduğunu ve il adlarının tek başına tescil edilemeyeceğini, markasında il adı taşıyan birisine tekel hakkı tanınamayacağını, "..." kelimesinin ...’daki karşılığının ölünün gömülü olduğu yer olarak açıklandığını, müvekkilinin ... ... ve cenaze işleriyle uğraştığını, markasında ... kelimesini ihtiva etmesinin doğal olduğunu, 556 sayılı KHK madde 8/1 (b) bendi uyarınca önceliklerinin bulunduğunu iddia ederek, ... ve ... ...’nın ... sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ... ve ... ... kararına yer vererek, davacı markası ile diğer davalı markası arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunduğunu, "... ..." ibareli başvuru ile ... sayılı “...” ibareli kısmi ret gerekçesi markanın reddedilen mallar bakımından aynı/aynı tür ve benzer nitelikte malları kapsadıklarını, dava konusu ... kararının verildiği tarihte 556 sayılı KHK’nın yürürlükte olduğunu, KHK’nın ilgili maddelerine yer verildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait “...” markasının 19. Sınıf yönünden ... tarafından ... marka numarası ile 04.07.2011 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 17.10.2012 tarihinde tescil edildiğini, 2012 yılında 45 adet sınıf olduğunu ve ... ... işi için en uygun sınıfın 19. Sınıf olduğunu, müvekkiline ait “...” markasının internet adreslerinin "...." adresleri olduğunu, davacının, müvekkilinin markası ile iltibas ve tecavüz yaratmayı, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız şekilde fayda sağlamayı amaçladığını, davacının markasını aynı iş kolu için kullanmak istediğini, davacı başvurusunun müvekkilinin markasının itibarına ve ayırt edici karakterine zarar verdiğini, davacı tarafın iyi niyetli olmadığını, davacının tescil ettirmeye çalıştığı markasının “... ...” olduğunu, dava dilekçesinde ...’in yer adı olduğunu ve tekel hakkı tanınamayacağını iddia ettiğini ancak açmış olduğu dava sonucu kendisiyle çeliştiğini, davacı tarafın haksız ve kötüniyetli hareket ettiğini, .... Sayılı kararı ile bu durumun sabit olduğunu, davacının tescilini talep ettiği “... ...” ibaresi ile müvekkiline ait “...” markasının anlamsal, işitsel ve görsel olarak benzer olduğunu, aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde kullanılması halinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markaya bir bütün olarak bakıldığında ilk dikkat çeken unsurun “...” ibaresi olduğunu, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin davacının başvuru markasını gördüğünde müvekkiline ait markadan farklı bir marka olduğunu algılayamayacağını, davacının başvuru markasını başka sınıflar için tescil ettirmek istemesinin, müvekkili markası ile iltibasını etkilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
.... KARARI:
Mahkememizin 30/05/2019 tarih ve ... sayılı asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen kararı, .... sayılı ilamıyla ve özetle:
"...Asıl dava ... kararının iptali, birleştirilen dava ... kararının iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, davacının marka tescil başvurusu, davalının itirazı sonucunda, önce ... itirazın kısmen kabulüne karar verilerek 19. sınıf mallar yönünden reddedilmiş, bu karara davacı başvuru sahibinin itirazı, ...'nın ... sayılı kararı ile reddedilmiştir. Dava dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, işbu davanın konusu ...'nın ... sayılı kararıdır. O halde mahkemece işbu davada sadece reddedilen 19. sınıf mallar yönünden taraf markalarının benzer olup olmadığının incelenmesi gerekecektir.
Aynı ... kararına davalı ... da itiraz etmiş, davalının itirazı sonucunda ...'nın ... sayılı kararı ile bu kez itirazın tamamen kabulü ile başvurunun tümden reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan ...'nın ... sayılı kararının konusu ise başvuruda kalan 35/5, 37 ve 45. sınıf hizmetlerdir.
Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyet raporunda ise numarası doğru bir şekilde belirtilerek ...'nın ... sayılı kararının incelendiği bildirildiği halde, içerik itibariyle ...'nın ... sayılı kararının konusu olan ve başvuruda kalan 35/5, 37 ve 45. sınıf hizmetler incelenmiş, asıl davanın konusunu oluşturan 19. sınıf mallar yönünden ise hiçbir inceleme yapılmamıştır.
Bilirkişi raporunda yapılan bu maddi hata mahkeme kararına da yansımış, dolayısıyla mahkemece de davada asıl incelenmesi gereken ve ...'nın ... sayılı kararının konusunu oluşturan 19. sınıf mallar yönünden hiçbir inceleme yapılmamıştır. Bu gerekliliğe uyulmaması, 6100 sayılı HMK’nın 7251 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 353/1-a-6. maddesi uyarınca "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." halini oluşturur.
22/7/2020 tarihli 7251 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." halinde bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine gönderilmesine, duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl ve birleşen davada davalılar ... ve ... ile ... vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile kaldırılmış; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
ORTADAN KALDIRMA KARARI SONRASI DEĞERLENDİRME:
Dosya, dava konusu mallar dikkate alınarak Mahkememizce ek rapor hazırlanması için bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Söz konusu ek raporda; davacı başvuru markası ile davalıya ait redde mesnet markalar arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında kök raporda maddi hata nedeniyle değerlendirilmeyen davacı başvurusundan çıkartılan 19 uncu sınıf emtiaları bakımından, taraf markaları arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu ifade edilmiştir.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde ilk olarak mal ve hizmet benzerliği ile başlanacak olursa; çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "..." ibaresinden oluştuğu, markanın kapsamında çekişmeli 19.sınıftaki "19. Sınıf: Bu sınıfa dâhil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve ... almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Mermer, granit, doğal taş ve ... taşlar" mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise ".... . ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 19.sınıftaki "19. Sınıf: İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve ... almış yapı / inşaat / yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler ( ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları" emtiasının yer aldığı, gözlenmektedir.
Davacının başvurusundan çıkartılan 19. Sınıftaki “Bu sınıfa dâhil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve ... almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Mermer, granit, doğal taş ve ... taşları” malları ile davalının redde mesnet markasında yer alan “İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve ... almış yapı / inşaat / yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler ( ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar” emtialarının aynı, aynı tür olduğu bilirkişi ek raporunda tespit edilmiş, Mahkememizde de aynı yönde kanaat oluşmuştur.
İlgili Tüketici Kitlesi Bakımından Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunun, davacı başvurusundan çıkartılan ve taraf markaları arasında benzerlik tespit edilen 19. sınıf mallar olduğu sabittir. Tescili talep edilen işbu emtialar iş, sanayi yahut çeşitli teknik konularla (özellikle inşaat alanında kullanılan) ilgili malları kapsamakta olup, günlük ihtiyaca dahil olmayan, herhangi bir marketten ani kararla satın alınamayacak, anında temin edilemeyecek türden mallardır. Bu nedenle dikkat seviyesi görece daha fazla olan bilinçli tüketicilerin dikkate alınması gerekmektedir. Çünkü söz konusu mallar ya profesyonel iş sahalarıyla ilgilidir ya da her an tüketime konu olmamaları nedeniyle dikkat gösterilerek üzerinde düşünülerek veya uzun süreli karşılaştırma yapılarak tüketim kararı verilmesi söz konusu olan mallardır.
Emtialara ilgi duyan tüketicinin bilinç ve dikkat düzeyinin iltibas tehlikesini ortadan kaldırıp kaldıramayacağı veya iltibas üzerinde etkisi ise marka işaretlerinin birbirine ne derece yakın olduğu ile ilgilidir. Marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyinin yüksek olması halinde, tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyinin nispeten daha yüksek olması dahi iltibas ihtimalinin bulunmasına engel olamayabilir. Bu açıdan markalar arasındaki görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik ve bu kapsamda tüketici kitlesinin karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulacaktır.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme:
... ve sözcükten oluşan karma markalarda karıştırılma ihtimali bakımından sözcüğe ağırlık verilmesi gerekmektedir. Zira sözcük markaları hem sözle hem yazı ile kolayca ifade edilmektedir. Bununla birlikte eğer markadaki ... unsuru ön plana çıkıyor ise değerlendirme buna göre yapılır. ... unsurunun ön plana çıktığının kabul edilebilmesi için de karma nitelikteki markadaki şeklin, ortalama tüketici nezdinde sözcükten daha belirgin bir izlenim bırakması gereklidir. Kelime markalarında ise kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/ kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır.
Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu "... ...+..." ibareli marka başvurusu incelendiğinde; özellikli bir karakter veya logo görünümü bulunmakla, “...”, “...” ve “...” sözcüklerinden oluştuğu, alt orta kısımdan başlayan bir ... bulunduğu, markanın kare şeklinde siyah bir çerçeveye alındığı, bu çerçevenin orta kısmında yer alacak şekilde dikdörtgen biçiminde gri zemin üzerine markanın konumlandırıldığı, aynı zamanda ortak ve çekişmeli unsur olan “...” ve “...” ibarelerinin markada birinci ve ikinci kelime konumunda bulunduğu ve tüm ibarelerin ayrı, siyah renkle ve tüm harflerinin büyük harf olarak yazıldığı görülmektedir.
Davalıya ait redde mesnet marka olan "..... ... ...+..." ibaresi incelendiğinde ise; dikdörtgen bir çerçevenin ‘s’ harfine benzer şekilde hafif eğimli olacak biçimde ikiye ayrıldığı, çerçevenin belirtilen ayrımdaki siyah renkli olan kısmının içerisinde “...” ibarelerinin beyaz dolgu ve kalın punto ile yazıldığı, “...” ibaresinin sol alt köşesine konumlandırılmış bir hilal işareti ile birlikte alt orta kısmında ‘M’ harfi büyük, diğer harfler küçük ve beyaz dolgulu olmak üzere “... ...” cümlesinin bulunduğu, dikdörtgen çerçevenin kırmızı dolguyla kaplanan yerinde ise “....” ibaresinin bulunduğu, ibarenin tüm harflerinin küçük ve siyah dolgu ve kalın punto ile yazıldığı görülmektedir. Belirtilen bu görsel unsurların bütün olarak ilgili tüketici kitlesinde oluşturacağı algı; “...” ibaresinin ortak olarak hem dava konusu marka başvurusunda hem başvuru markasının kısmen reddine mesnet gösterilen davalı şahıs markasında aynen yer alması nedeniyle birbiriyle ilişkilendirilebilecek bir benzerlik yarattığı kanaatine varılmıştır.
Başvuru markasında yer alan “...” ibaresi ile redde mesnet markada yer alan “....” ibarelerinin belirtilen görsel benzerliği ortadan kaldırma gücünün bulunmadığı değerlendirilmiştir. Başvuru markasında yer alan “...” ibaresi, ... yapımı sırasında kullanılan mallara ilişkin yahut çekişme konusu mallar ile ... yapımı faaliyetinin gerçekleştirildiğine ilişkin bir algı oluşturabilecektir. Redde mesnet markadaki “....” ibaresi ise çekişme konusu malların internet üzerinden satın alınabileceği yahut ... işlerine ilişkin taliplerin internet üzerinden gerçekleştirilebileceği gibi algılar oluşturabilecektir. Bu doğrultuda karşılaştırılan işaretlerin fiziki satın alma veya internet üzerinden satın alma gibi yönelimlere karşılık gelebileceği ve bu durumun karşılaştırılan işaretlerin birbiriyle ilişkilendirilebilecek bir görsel benzerlik oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme:
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzlarında kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. Karıştırılma mevcudiyeti için, kimi zaman işitsel benzerlik yeterli olabilir. Bunun yanında görsel benzerlik ve/ veya kavramsal benzerliğin de bulunması gerekli değildir. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerindeki ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmektedir. Kelime markalarında, tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı düşünülmektedir. Bu çerçevede, kelime markalarının başlangıç kısmındaki (ilk harflerindeki) benzerliğin tüketicilerin markalarını benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini azalttığı kabul edilmektedir.
Bununla birlikte diğer marka türlerinde olduğu gibi işitsel benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimali değerlendirilmesinde de markayı taşıyan malların, hizmetlerin muhatap alıcı veya kullanıcı kitlesinin de dikkate alınması gereklidir.
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı markası “...” şeklinde telaffuz edilirken davalı markası ise "..." şekilde telaffuz edilecektir. Bu çerçevede ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları gözetildiğinde taraf markalarının başlangıç seslerinin ortak olması sebebi ile yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Anlamsal benzerlik, iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabilmektedir. Bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabilmektedir.
Taraf markalarında yer alan “...” ibaresinden kaynaklı çekişme bulunmaktadır. Taraf markalarında bulunan “...”, coğrafi bir yer adıdır. Buna göre; il, maruf ilçe ve yerleşim yeri adı bulunduran markalar, marka hakkı sahibine söz konusu coğrafi alan adı bakımından münhasır yetkiler ve haklar sağlamayacağı, markalarda kullanılan coğrafi yer adlarının tek başına markanın ayırt edici unsuru olarak kabul edilmeyeceği izahtan varestedir. Bünyesinde coğrafi yer adı bulunan marka, bir başka markanın tesciline engel olamayacağı gibi, tescilli bir markanın hükümsüz kılınmasını da sağlamaz. Eğer bu tarz ibareler tek başına önceden tescil edilmiş ise, bu markaların kendiliğinden sahip olduğu ayırt edici nitelik çok zayıf kabul edilir ve ancak kendisi ile aynı veya ayniyet düzeyinde benzer başvurulara karşı korunabilir.
Yer adlarının tescil edilebilirliğine ilişkin temel kriterleri belirleyen "... Kararı" (...) ve benzer mahiyetteki sair kararlar göz önüne alındığında, yer adlarının kimsenin tekeline bırakılamayacak nitelikte olması, özellikle kaynak gösterir niteliğine yaklaştığı durumlarda, benzerlik değerlendirmesinin markayı oluşturan unsurların bütünü üzerinden yapılması gerektiği kabul edilmektedir.
Yine ...’nın 1999 tarihli "... Kararı"nda, karara konu olan “..." ibaresi, ...’da ... eyaletinin en büyük gölünün adıdır. Gölün yakınında yerleşim yeri bulunan davacı şirket, spor giysileri için söz konusu gölün adını ve resmini marka olarak tescil ettirmiştir. Marka sahibinin ...’deki mağazasında bu markayı taşıyan ürünler satılmaktadır; satılan ürünlerin tasarımı ...’de yapılmakla beraber, bunların üretimleri marka sahibinin başka bir yerde yerleşik olan bağlı şirketi tarafından gerçekleştirilmektedir. Davalılar ise davacı ile aynı tür spor giysileri üreten rakip üreticilerdir. Davalılar, ürünlerinde aynı gölün adını, davacı ile karıştırılmayacak bir ... ile birlikte kullanmaktadırlar. Davacı marka sahibi, davalıların söz konusu gölün adını ürünlerinde kullanmalarının kendi markası ile iltibas yarattığını ileri sürmüş ve marka hakkına dayanarak bu kullanımların engellenmesini talep etmiştir. Davalılar, davaya konu olan ifadenin bir yer adı olduğu için herkes tarafından kullanılabilecek, tasvirî işaret niteliği taşıdığını; üstelik her ne kadar davacı ile aynı ifadeyi kullansalar da, davacının markasıyla karıştırılmayacak kadar farklı şekilde kullandıklarını ve iltibastan söz edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. ... yerel mahkemesi coğrafî markaların hangi durumlarda tescil edilebileceği hususunda ...’na soru yöneltmiştir. Divan, kural olarak coğrafî adların tasvirî işaret niteliği taşıdığını, ilgili herkesin kullanımına açık olduğunu, bunun temelinde de kamu düzeninin korunması düşüncesi yattığını belirtmiştir (....). Bununla birlikte coğrafî markaların hiçbir şekilde tescil edilemeyeceği iddiasını reddetmiştir. Mahkeme, tescil engelinden söz edilebilmesi için, ilgili çevrenin markayı nasıl algıladığı hususuna dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Karara göre coğrafî kaynak belirtmekten kasıt; ilgili çevrenin, coğrafî markanın ilişkin olduğu mal/hizmeti, markada adı geçen coğrafî yer ile ilişkilendiriyor olmasıdır.
“...” ibaresi ise; ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt anlamına gelmektedir. Davacı tarafa ait markada bulunan “...” ibaresi; (... .... deki açıklama) 1.) isim Yapma işi, inşa, imal, konstrüksiyon. 2.) Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal. 3.) biyoloji Özümleme. 4.) sinema, TV- Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon anlamlarına gelmekle birlikte markadaki kullanımı ortalama tüketici nazarında birinci anlamda yapma işi, inşa, imal konstrüksiyon’dur.
Davalıya ait markada bulunan “...” ibaresi ise alan adı uzantısı olup İnternet'in Alan Adı Sistemi'nde bulunan üst seviye alan adlarından (...) biridir. "..." kelimesinden türetilmiştir ve esas olarak ticari kurumlar tarafından kullanılmak üzere oluşturulmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında çekişmeli markaların ortalama tüketicileri bakımından, başvuru ve itiraza dayanak markalarda ...” ibaresi coğrafi yer adı olmakla birlikte, markaların anlamsal olarak benzediği kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle bütüncül değerlendirme sonucunda davalı markasında yer alan “....” ile davacı başvurusunda yer alan “...” ibaresinin markalarda ayırt ediciliği niteliğinin bulunmadığı, bu sebeple taraf markalarında “...” ibaresinin asıl unsur olarak yer aldığı anlaşılmıştır. Her iki taraf markalarında ... unsurları ise kelime unsuruna nazaran daha küçük ve altta konumlandırıldığından markaları birbirinden farklılaştırmaya yeterli olmadığı düşünülmektedir. Bu sebeple davacının markasından ve bu marka adı altında sunmakta olduğu mallardan haberdar olan nispeten yüksek dikkat düzeyine sahip tüketicinin, davacı markasının davalıya ait olduğunu, onların izni ile kullanıldığını yahut davacı markasının yeni bir serisi, piyasaya çıkarttığı yeni bir mal ve hizmeti olduğunu düşünmesi kuvvetle muhtemeldir. Markaların esaslı unsurlarındaki yüksek orandaki benzerlik, tüketici algısında taraf markaları arasında bağlantı kurulmasına sebebiyet verecek düzeyde baskın bir etki yaratmaktadır. Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki 19. sınıftaki malların aynı, aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmiştir. Dolayısı ile ilgili tüketicinin, taraf markalarının farklı kaynaktan geldiğini anlayamayarak davacı ve davalı markaları veya işletmeleri arasında idari ve ekonomik bir bağlantı bulunduğu zannına kapılma ihtimali oldukça yüksektir. Bu sebeple çekişme konusu sınıflar bakımından taraf markalarının biçim, düzenleme ve tertip tarzı ile bütüncül olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilgili tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzer olduğu, çağrışımlarının ve bir bütün olarak uyandırdıkları kanaatin aynı olacak şekilde markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma/ benzerlik ihtimali bulunduğu sonucuna varılmıştır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, ... kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle, yeni SMK'nın yargılamanın aşağıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan ... 27/10/2022 tarih ve .... .sayılı ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, tüm dosya kapsamı incelenmiş, asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Asıl ve Birleşen Davanın REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davada alınması gereken 539,70 TL harçtan peşin alınan 71,80 TL harcın düşümü ile 467,90 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Asıl ve birleşen davada davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Asıl davada davalı ... tarafından yapılan İstinaf Karar Harcı 54,40 TL, İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 203,00 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Birleşen davada davalı ... tarafından yapılan İstinaf Karar Harcı 54,40 TL, İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı 148,60 TL, posta masrafı 34,50 TL olmak üzere toplam 237,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ile diğer davalı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde .... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2023
Katip ... Hakim ...
¸ ¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!