WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 2. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ... 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/172 Esas - 2023/56
T.C.
...
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/172
KARAR NO : 2023/56

HAKİM : ...
KATİP : ...

DAVACI : ...
VEKİLİ : ...
DAVALI : 1- ...
VEKİLİ : ...
DAVALI : 2- ...
...
...
VEKİLİ : ...
DAVA : Marka ... Kararının İptali ile Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 09/05/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka ... Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçeleriyle özetle, müvekkili şirketin sektörünün en eski aktörlerinden biri olarak 1998 yılında online alışveriş pazarına girip 200 milyon ziyaretçi ve 32 milyon üyeye sahip olduğunu, bu alanda birçok ödül aldığını, 2020 yılında satış gelirini % 145 arttırarak 6.4 milyar liraya ulaştığını, ... markasının müvekkili adına tescilli ... ve ... markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olup halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, dava konusu ... markasındaki “...” ibaresinin markada ... ibaresinden önce yer alması nedeni ile tüketici tarafından öncelikli olarak algılanacak ve akılda kalacak unsur olduğunu, müvekkili şirkete ait ... ve ... markalarının da tıpkı dava konusu markada olduğu gibi ... ibaresi ile başlamakla tüketici zihninde ... ibaresi ile başlayan markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkili şirkete ait “....com” markasının tanınmış marka olduğunu ve yoğun kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik vasfını haiz olduğunu, ....com markasının ... sayı ile ... nezdinde tanınmış marka statüsünde korunduğunu, ... ve ... markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ... markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, öncü ve toplumda saygınlığı yakalamış müvekkiline ait ... ve ...+... markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ... ibaresinin tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini, davalıya ait ... ibareli marka başvurusunun ... anlamında haksız rekabet oluşturduğunu beyan ederek ... ...’nın ... sayılı kararının iptali ile ... sayılı ... ibareli marka başvurusunun tescile uygun olmadığının tespiti ve işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru markasının, “...” ibareleri ile, kullanılan harfler ile ve kullanılan şekil ile tamamen spesifik hale getirilmiş olduğunu ve ayırt ediciliğinin tamamen sağlanmış olduğunu ve ibarelerin ortalama tüketici nezdinde bütün halde bıraktığı izlenim bakımından farklılaşmış olduğunu, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK'nın 6/V maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazın da haklı görülmediğini, markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığından davacının haksız rekabet iddialarının hukuka uygun olmadığını, başvurunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönünde davacı yanca itiraz aşamasında yeterli delil sunulmadığından ve kötü niyet iddiasının da kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli bir sebep olamayacağını, kurum kararının yerinde olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, markalarına kendine özgü unsurlar ekleyerek ayırt edici nitelik kazandırmış olduğunu, taraf markaları görsel-işitsel-anlamsal yönden benzer olmamakla beraber ... değerlendirme yapıldığı takdirde de, markaların hitap edeceği tüketiciler nezdinde karıştırılmaya mahal vermeyecek şekilde farklı izlenim oluşturduklarını, itiraza mesnet başvurunun içerisinde yer alan “...” ibaresinin kullanım tekelinin itiraz sahibinde olmadığını, “...” kelimesinin oldukça genel ibare olup herkes tarafından kullanıldığını, bu şekilde herkesin kullanımına açık “...” gibi genel bir ibarenin bir kişinin inhisarına terk edilmesinin mümkün olmadığını, somut olayda daha önce tescil edilen markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağına ya da markasının itibarına zarar verileceğine ya da markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceğine ilişkin olarak itirazın haksız olduğunu, davacının, ciddi surette kullanmamış olduğu markalarının sicildeki tesciline dayanarak, müvekkili markalarının tesciline muhalefet etmesinin kabul edilebilir olmadığını, bu sebeple davacının markalarını müvekkili markasının tescilli olduğu sınıftaki tüm emtialar yönünden ciddi surette kullandığını ispat etmesi gerektiğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporları alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği'nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiaları karşısında, ... Kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İşlem dosyasının tetkikinde; 19.02.2020 tarihinde ... başvuru numarası ile “...” ibareli marka için ... sınıfta yer alan hizmetler için marka başvurusunda bulunulduğu; söz konusu marka başvurusu ... ve Marka Kurumu tarafından kabul edilerek 352 Sayı ve 13.07.2020 tarihli Resmi Marka Bülteni'nde ilan edilmiş, söz konusu yayına davacı şirket tarafından itiraz edildiği, işbu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, davacı şirket tarafından söz konusu ret kararına ... ve Marka Kurumu ... nezdinde yapılan itirazın, Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından incelenmiş ve Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından ... sayılı nihai kararı ile reddedildiği, kararın ilgililere tebliğ edildiği ve yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
DEĞERLENDİRMELER
Kullanım İspatı Talebinin Değerlendirilmesi:
6769 Sayılı SMK’nın “Yayıma itirazın incelenmesi” başlıklı MADDE 19;
“(1) Kurum, başvuru sahibinden itirazlara ilişkin görüşlerini süresi içinde bildirmesini ister. Kurum gerekli gördüğü takdirde taraflardan ek bilgi ve belge sunmalarını isteyebilir. Görüşlerin veya istenilen ek bilgi ve belgelerin süresinde Kuruma sunulmaması hâlinde itiraz, mevcut bilgi ve belgeler kapsamında değerlendirilir.
(2) 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
(3) İnceleme neticesinde markanın, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için tescil edilemeyeceği sonucuna varılırsa, başvuru bu mal veya hizmetler bakımından reddedilir. Aksi hâlde itirazın reddine karar verilir.” hükmüne amirdir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, her ne kadar davacının bazı markalarının tescil tarihleri ile dava konusu markanın başvuru tarihi arasında 5 yıldan daha fazla süre bulunsa da, dava konusu markanın başvuru tarihinin 19.02.2020 olduğu dikkate alındığında, dava konusu markanın başvuru tarihi ile yukarıda davacı adına listelenmiş redde gerekçe markaların tescil tarihleri arasında 5 yıldan az süre olması nedeniyle davalının kullanım ispatı talebi bu markalar bakımından yerinde değildir.
Taraf Markaları Arasında Karıştırılma İhtimali; 6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmüne amirdir.
6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iltibas olduğuna karar verilecektir.
Markalar arasındaki benzerlik incelenirken,
* Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları
* Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik,
* Çağrıştırma,
* Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat,
* Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
* Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman
kriterleri ele alınmalıdır.
İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının tespitinde, mal ve hizmetlerin aynı veya benzer alıcı çevresine hitap edip etmediklerine ve aynı veya benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıklarına; markaların kullanıldığı mal veya hizmetin ekonomik değerine; bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyine ve orta yetenekteki alıcıların markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri aldıkları sırada sarf edecekleri dikkat ve özene de bakılır.
Emtiaların Aynı/Benzer/İlişkili Olup Olmadığı; Dava konusu ... sayılı ve “...” ibareli markanın dava konusu hizmetleri ile davacıya ait redde mesnet markaların kapsamındaki mallar/hizmetlerin davacının redde mesnet markalarının kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
Marka İşaretlerinin Benzer Olup Olmadığı
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “... değerlendirme” yapılması gerekmektedir. ... değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır.
... kararlarından da izlenebileceği gibi, karıştırma olasılığının değerlendirmesi, aslında ileriye dönük bir tetkiktir. Bu tetkikte; “Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları” ve “davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak, ... olarak yapılmalıdır”.
Bununla birlikte markalar esas ve yardımcı unsur olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği asla göz ardı edilmemelidir. Markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan markada diğer unsurlara göre daha ön planda olan unsur esas unsur iken; esas unsura göre nispeten arka planda olan, malın ve hizmetin temel özelliklerini veya sair özelliklerini belirten ve esas unsura bağlı ve onunla ilişki içinde bulunanlar yardımcı unsurdur. Markaları benzerlerinden ayıran en önemli unsur esas unsurlardır. Markanın ayırt ediciliği ve iltibasa sebebiyet verip vermediği gibi hususlar esas unsur nazara alınarak tespit edilir.
Benzerlik değerlendirmesine ilişkin bu genel tespitler çerçevesinde yapılması gereken temel değerlendirme, dava konusu marka ile davalı yanın redde gerekçe gösterdiği markalar arasında SMK md. 6/1 uyarınca karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olup olmadığı ile ilgili olacaktır.
Dava konusu “...” ibareli marka, ... zemin üzerine, beyaz renginde, küçük harflerle “...” ibaresi ile bu ibarenin sol tarafında basit beyaz bir dairenin yer aldığı karma bir markadır.
Davacıya ait redde mesnet markalar ... renkte “...” ibaresinin yanında “...”, “...”, “...”, “...”, “...”, “...”, “...”, “...” ibarelerinin yer aldığı markalardır.
Dava konusu marka ile davacı markalarında “...” ibaresinin ortak olarak yer aldığı anlaşılmış, bu hususun markalar arasında marka işaretleri bakımından karıştırılma ihtimaline neden olup olmayacağı aşağıda değerlendirilmiştir.
Bu açıklamalar kapsamında; markalar görsel, işitsel ve kavramsal olarak incelendiğinde; davalının “...” ibaresini içeren markasıyla davacı firmanın “...” ibaresini içeren markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, şöyle ki; başvuru görselindeki “...” ibaresinin davacının “...” ibaresini içeren markaları ile çok yakın düzeyde birbirine benzer ve bağlantılı bir marka olduğunun görüleceği, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “...” ibareli başvuru markasını gördüğünde, derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “...” ibaresini içeren markalarından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, her iki markanın aynı işletmenin markası veya idari-mali anlamda bağlantılı işletme markaları olarak algılayabileceği, dava konusu markada yer alan “...” ibaresinin bu keyfiyeti değiştirmeyeceği, zira tüketici algısının ilk ibare olan “...” ibaresi üzerinde olacağı, her ne kadar “...” ibaresi ayırt edici niteliği düşük bir ibare olsa da, davacının “...” ibareli markalarının bilinirliğinden kaynaklı arttırılmış ayırt edici niteliğe sahip olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu,
Karıştırılma İhtimali Bakımından Ara Değerlendirme; Güncel mevzuat gereğince iltibastan söz edilebilmesi için işaret aynılığı / benzerliği ile mal veya hizmet aynılığı / benzerliği bir arada bulunmak zorundadır. Bunun yanı sıra halk (ilgili tüketici kitlesi) tarafından markaların karıştırılma ihtimali ve karıştırılma ihtimalinin markalar arasında ilişki olduğu ihtimalini kapsaması gerekmektedir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi, karıştırılma ihtimali bulunduğunu kabul etmek için yeterli olacaktır.
“Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. ... işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
Elbette bu değerlendirme yapılırken markaların tescilli oldukları sınıflar da göz önünde bulundurulmalıdır. Markaları oluşturan işaretler arasındaki benzerlik, alıcıları satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmeti almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları üreten işletmeler arasındaki idari - ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas tehlikeleri içinde ele alınmalıdır.
Doktrinde kabul edildiği üzere iki marka arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir.
İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır. Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Bunun yanı sıra markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. ... iltibas ihtimalinin belirlenmesinde, ortalama tüketici testinin uygulanmasını isteyerek değerlendirmeye konu ürünün ortalama tüketicisini de makul düzeyde bilgili, dikkatli ve tedbirli olarak tanımlamıştır. Yine ... kararlarında belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar/kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da değildir. Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zekâ ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir.
Sonuç olarak, hem dava konusu hizmetlerin tamamının redde gerekçe markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer alması, hem de dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu hizmetler yönünden ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının “...” ibareli başvuru markasını gördüğünde davacıya ait “...” ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, yanılgı yaşayabileceği, kapsamındaki hizmetler yönünden her iki markanın aynı işletmenin markası ve idari-ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu,
Tanınmışlık İddiaları; 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir........” denilmektedir.
Ayrıca, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. Maddesi kapsamında bir korumadan yararlanılabilmesi için;
• Tanınmış marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali,
• Haksız yarar sağlama,
• Tanınmış markanın itibarına zarar verme,
• Tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleme, gibi şartlar aranmaktadır. Dolayısıyla, bir markanın sektöründe belirli bir bilinirliğe sahip olması, aynı ya da benzer başka bir markanın farklı mallar üzerinde tesciline engel oluşturabilmesi için yeterli olmayıp, aynı zamanda ... belirtilen şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartların fiili olarak gerçekleşmesi zorunlu olmayıp, gerçekleşebilecek olması durumu yeterlidir. Tanınmış markanın sahibi, markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak içinyeterli kanaat oluşturacak deliller sunmalı veya en azından mantıklı bir sav ileri sürmelidir.
Somut olayda ise; davacının dava/marka işlem dosyasına sunmuş olan bilgi ve belgelerin, davacının “...” markasının Türkiye’de her yaştaki ve her sosyo-ekonomik seviyedeki kişiler tarafından iyi bilinen, sektör ayırımı dahi olmaksızın geniş bir kitleye hitap eden, büyük bir çoğunluk kitlesi tarafından kullanılan bir online alışveriş sitesinin tanınmış markası olduğu, bu markanın yani “...” ibaresinin davacı ile özdeşleştiği, bu tanınmışlığın davalı ... tarafından da ... sayılı kayıt ile kabul edildiği, davacının www.....com uzantılı web sitesinde ... Sınıfa giren emtiaların da satışa sunuluyor olduğu ve taraf markalarının benzediği gerçekleri gözetildiğinde, “...” ibaresinin, ... Sınfa giren emtialarda başka bir kişi/kuruluş tarafından markasal hüviyette kullanılması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşme ihtimalinin söz konusu olabileceği,
Sonuç olarak; davalının dava konusu edilen markasının kapsamına giren tüm emtialar açısından, SMK m. 6/5 hükmünün aradığı şartların somut olayda gerçekleşme ihtimali olduğu,
Kötü Niyet İddiaları;
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir.
Bu değerlendirmede, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığının bilinmesi halinde marka tescil başvurusunda bulunulması, markanın köken gösterme amacı dışında bir amaçla tescil edilmesi, örneğin esasen kullanılması planlanmayan bir markanın sırf bir başka işletmenin piyasaya girmesinin engellenmesi amacıyla tescil ettirilmesi ya da tescil başvurusunda bulunanın rakipleri ile haksız rekabete girişme amacı gibi kriterler dikkate alınabilir.
Marka tescil başvurusunun kötü niyetli olup olmadığı hususunun belirlenmesinde genel geçer kriterler bulunmamakta, konunun her somut olay bazında değerlendirilmesi gerekmektedir. Doktrine ve yerleşik içtihatlara göre; kötü niyetli tescilden söz edilebilmesi için başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp, yedekleme, marka ticareti yapmak amacına yönelik bir davranışta bulunmak kötü niyet göstergesi kabul edilebilir. Buna göre, davalının marka tescil başvurusunda bulunması eyleminin salt bu nedenle kötü niyetli bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği,
Netice itibariyle,
Dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu hizmetlerin tamamının redde gerekçe markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu,
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu,
Davalının kötü niyetli olmadığı,
Tüm bu kabuller doğrultusunda, ... ... sayılı ... Kararı’nın iptali ile ... sayılı markanın davaya konu tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonuçlarına ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın kabulüne,
... ...'nın ... sayılı kararının tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen ...’e gönderilmesine,
Alınması gereken 179,90.-TL harçtan peşin alınan 80,70.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20.-TL maktu ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 3.102,90.-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ... Bölge Adliye Mahkemeleri'nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.02.2023
Kâtip Hâkim ...
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 172,90.-TL
Bilirkişi Ücreti :2.600,00.-TL
P.P : 330,00.-TL
TOPLAM :3.102,90.-TL

UYAP Entegrasyonu