T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/366 Esas - 2022/390
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/366
KARAR NO : 2022/390
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/03/2022
-----------------------------------
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; "... zero” markasının içeriği bir bütün olarak dikkate alındığında itiraza gerekçe “zero”
ibareli marka ile birbirine benzemediğini, "... zero" markası ile redde mesnet "zero"
markası yazılış, görünüş ve de telaffuz itibari ile tamamen farklı olduğunu, bu nedenle de
"... zero" markası ile redde gerekçe markanın orta düzeyde tüketici nezdinde karıştırılma
ihtimalinin bulunmadığını,
müvekkilinin markasının aksine, redde gerekçe marka ise tek kelimeden olup ince ve italik
harflerden oluştuğunu, dolayısıyla müvekkili adına tescil edilmek istenen “... zero”
ibaresinin "zero" ibaresini hatırlattığından bahsedilemeyeceğini,
davaya konu markanın esas unsuru ... olup bebek ürünleri için düşünülmüş olduğunu,
müvekkili şirketin sabun, kozmetik ve granül, toz deterjan sektöründe tanınmışlığı olup
“... Zero” markası ile "zero" markalarının ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol
açmayacağını, bu hususlara ek olarak "zero" markasının 10.sınıfta yer alan prezervatifler
emtiasında raflarda yer aldığından farklı ürün kategorisi ve sınıfta ürün ürettiğinden
tüketici nezdinde yanıltıcı bir durum olmayacağını, zero ifadesi genel ibare haline gelmiş ve birçok firma tarafından kozmetik ve deterjan
ürünlerinde kullanıldığını, zero ifadesi özellikle deterjan ürünlerinde, ürün içeriğinin
zararlı kimyasal içermediğine atıfta bulunmak için kullanılan bir ibare olduğunu, gıda
ürünlerinde de içeriğinde şeker veya katkı bulunmadığına dikkat çekmek için bu ifadenin
çok sık kullanıldığını, müvekkilinin dalan ve roxy ibareli bebek deterjanı ürünleriyle,
sentetik deterjan içeriği kullanmadan özellikle bebeklere yönelik deterjan ürünleri mevcut
olup, "... Zero" ibareli bebek deterjanı üretilmesi projeleri dahilinde olduğunu, bu
sebeple ‘’zero’’ ibaresinin 10.sınıfta prezervatif ürünü dışında zero markalı başka
kategoride, sınıfta ürün üretimi olmayan firmanın tekeline bırakılmamasının gerektiğini
iddia ederek YİDK’nın 2021-M-5750 sayılı kararının iptaline,
"... zero" ibareli 2020/08643 numaralı marka başvurusunun bütün emtialar
yönünden tesciline,
yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞTİRME:
Mahkememizce 22/03/2022 tarihli celsede, taraf teşkilinin sağlanması için TPMK yanında mecburi dava arkadaşı olan ve yayına itiraz eden şirket hakkında ayrı bir dava açıp birleştirmesi için davacıya iki haftalık kesin mehil verilmiş davacı tarafından 30/03/2022 tarihinde yayına itiraz eden hakkında açmış olduğu Ankara 4. FSHHM 2022/115 E. 2022/96 K sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacı "... zero" marka başvurusunun, müvekkili şirket adına tescilli "zero" markası ve
bu ibareyi havi seri markaları ile sınıfsal yönden iltibas oluşturduğunu, dava konusu "...
zero" markasının, müvekkili şirket adına tescilli "zero" markası ve "zero" ibaresini havi
seri markaları ile esaslı unsur yönünden birebir aynı olup, işbu unsurun iltibasa sebebiyet
verebileceğini, davacı şirketin marka başvurusunun esaslı unsurunun "zero" kelimesi olduğunu,
müvekkili şirketin "zero" ibareli markası ile biçimsel, anlamsal ve sesçil yönden birebir
aynı olduğunu, her ne kadar davacı tarafından, müvekkili şirketin "zero" markasının sadece prezervatif
ürünleri üzerinde kullanıldığından bahisle davacı markası ile müvekkili şirket "zero" seri
markasını havi ürünlerin tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmadığı iddia edilmekte
olsa da bu iddiaların da hiçbir suretle gerçeği yansıtmadığını, zira, dava konusu markaları
barındıran ürünlerin sağlık ürünü grubunda yer almaları, hedef tüketici kitlelerinin
nitelikleri ve müvekkili şirketin markası ile davacı markasının birebir aynı sınıflarda
tescilinin talep edildiği göz önüne alındığında, davacının başvurusuna konu ibareyi taşıyan
bir ürünün müvekkili şirket tarafından piyasaya sürülmüş bir marka olduğu zannı
oluşturacağını
belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kısmen kabulüyle verilen MDB kararından sonra davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent'den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı şirket tarafından, 23.01.2020 tarihinde 2020/08643 başvuru numarası ile “...
zero” ibareli marka için 03. sınıfta marka başvurusunda bulunulmuş; söz konusu marka başvurusu
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edilerek 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Resmi
Marka Bülteni'nde ilan edilmiş, söz konusu yayına davalı şirket tarafından itiraz edilmiş, işbu itiraz
Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 03. Sınıftaki “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler:
deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama
maddeleri.Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı
olmayan ağız gargaraları.Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları,
aşındırıcı pastalar.Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım
kremleri, cilalama amaçlı vaks.” Malları bakımından kısmen kabul edilmiş, davacı şirket
tarafından söz konusu ret kararına Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK nezdinde yapılan itiraz,
Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından incelenmiş ve Yeniden İnceleme
Değerlendirme Kurulu tarafından 2021-M-5750 sayılı kararı ile; (...)Yapılan inceleme sonucunda "... zero"ibareli başvuru ile kısmi ret kararına gerekçe
olarak gösterilen 2015 103166 sayılı "zero" ibareli markanın bağlantı kurulması ihtimali
dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğu kanaatine
ulaşılmıştır.Ayrıca, kısmi ret kararına konu 3. sınıfa dahil mallarla aynı/aynı tür malların
gerekçe markanın tescil kapsamında bulunduğu belirlenmiştir.
Markaların benzerliği, bu benzerliğin düzeyi ve malların aynı/aynı tür olması birlikte
değerlendirildiğinde, kısmi ret kararına konu mallar bakımından markalar arasında 6769
s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali
bulunduğu görüşüne varılmış, aynı yönde Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen karar
yerinde görülmüş ve itirazın reddi gerekmiştir.
'' gerekçesiyle ''İtirazın reddine oy birliği ile karar verilmiştir.''
şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 27/10/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu malların davalının redde gerekçe
markasının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı,
dava konusu marka başvurusu ile davalı markası arasında marka işaretleri bakımından
benzerlik olduğu,
dava konusu marka ile davalı markası arasında dava konusu mallar bakımından
karıştırılma ihtimali bulunduğu,
dava konusu 2021-M-5750 sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir." şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen "halk tarafından karıştırılma ihtimali" konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, "iltibas tehlikesi" görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı Markası Davalı Markası
... Zero zero
(03. sınıf) (03, 05, 10. sınıf)
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu 03. sınıfta yer alan ''Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri.Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız
gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar.Deri, vinil, metal ve
ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks
mallar ile davalıya ait marka tescil kapsamındaki ''ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık
yıkama maddeleri. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan
ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil,
metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.
malları ile aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde;
dava konusu “... Zero” ibareli markanın, beyaz zemin üzerine, siyah renkte, kalın harflerle “... Zero” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olduğu, anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde;
davalıya ait marka gri renkte, küçük harflerle “zero” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olduğu, anlaşılmaktadır.
Dava konusu marka ile davalıya ait redde gerekçe markada ortak olarak yer alan “zero” ibaresi İngilizce’de “sıfır”, dava konusu markada yer alan “...” ibaresinin “bebek” anlamına geldiği tespit edilmiş ve “...” ibaresinin toplumun büyük bir kesimi tarafından bilinen ve dava konusu mallar bakımından tanımlayıcı bir ibare olduğu; dava konusu markada “zero” ibaresinin “...” ibaresine kıyasla ayırt edici niteliğinin daha yüksek olduğu ve dava konusu markanın esas unsurunun “zero” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli "zero" esas ibareli marka ile davacının "... zero" ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının "... zero" markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; öte yandan davalıya ait redde gerekçe 2015 103166 sayılı markanın tescil tarihi 08.12.2017 ile dava tarihi 27.10.2021 arasında 5 yıldan az bir süre bulunduğu tespit edildiğinden söz konusu markanın kullanım ispatının talebine konu olmayacağı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022
¸ ¸
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!