deki evde) muhafaza edildiğini ileri sürerek, davalının yedinde ve kontrolünde bulunan tüm bu çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelinin (harca esas değer 10.000 TL olmak üzere) yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 25.360 TL'ye yükseltmiştir....
evlenirken yanında getirdiğini bildirdiği çeyiz eşyalarının varlığını ve ayrılık sonrası bunların davalıda kaldığını ileri sürdüğü, ancak toplanan deliller ile davacının ziynet ve çeyiz eşyalarının davalıda kaldığı yönündeki iddiasını ispat edemediği, ayrıca davacının hatırlatılmasına rağmen davalıya yemin teklif etmeyeceğini bildirdiği gerekçe gösterilerek, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların, evlendikten sonra, davalının babasına ait eve yerleştiklerini ve davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını; bir süre sonra sorunların baş gösterdiğini ve bu sorunların zaman içerisinde büyüdüğünü; en sonunda, müvekkilinin, davalının babası tarafından getirilip baba evine bırakıldığını; ansızın baba evine getirilip bırakıldığı için çeyiz eşyalarını ve özellikle altın takılarını yanına alamadığını, davalı tarafta kaldığını; daha sonra da açılan boşanma davası sonucunda tarafların boşandığını iddia ederek; çeyiz listesinde belirtilen tüm eşyaların ve tüm altın takıların davalıdan aynen alınarak davacıya verilmesine, bu mümkün olmadığında bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
altın zincir, 4 adet cumhuriyet altını, 13 adet çeyrek altın ve 4.000,00TL para takıldığını, davalının ve ailesinin bu ziynet eşyalarının kendisinden zorla aldıklarını, bu nedenlerle ziynet eşyalarının ve çeyiz eşyalarının kendisine iade edilmesini talep ve dava etmiştir....
11.822,80 TL ziynet alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, söz konusu ziynetlerden 5 adet 24 gr 22 ayar bileziğin daha önce araba alırken bozdurulduğu gerekçesiyle rapordaki ziynet hesaplamasından düşülerek, bu altınlar yönünden davacının ziynet alacağının reddine karar verilmesinde, usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun, tüm yönlerden esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, tanık anlatımları, bilirkişi raporları, kaldırma kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: davacının dava konusu edilen taşınmaz, araç ve ev eşyaların edinilmiş mal olduğu, talebinin mal rejimine ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve bilirkişi raporu ile tespit edilen tutarın davacıya ödenmesi gerektiği, ziynet talebi yönünde ise: davacı kadına düğünde takılan ziynet eşyaları aksi ispatlanıncaya kadar kadının kişisel malı olduğu, bu hususta taraflar arasında 24.07.1993 tarihinde Selimiye Mahallesi muhtarı ve şahitler huzurunda 18 kalem eşya için çeyiz senedi düzenlendiği, çeyiz senedinde belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarının kadına iade edilmediği, kuyum ve ikinci el eşya bilirkişi raporunda belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı taktirde...
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile ziynet ve çeyiz eşyalarının bedellerinin tahsiline karar verilmiş ancak, kabul edilen ziynet ve çeyiz eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri hükümde ayrı ayrı ve ayrıntılı şekilde gösterilmediği gibi gerekçeli karar içeriğinde ise aynen iade yönünde hüküm bulunmadığı halde ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsiline karar verildiği gerekçelendirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin 2. fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin 2. fıkrasında da gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacının, aynı davalıya karşı ileri sürdüğü çeyiz eşyaları ile ziynetlere ilişkin talep, aynı hukuki sebebe dayandığına göre, mahkemece, boşanmanın fer'isi niteliğinde olmayan kısmen kabul edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelleri toplamı üzerinden davacı yararına tek vekalet ücreti takdir ve tayin edilmesi gerekirken, ziynetler için ayrı, çeyiz eşyaları için de ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, kanuna uymayan bu husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığından, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Somut olayda; davacı, davalıdan şiddet gördüğünü bu sebeple evden ayrılmak zorunda kaldığını, evden ayrılırken ziynet ve çeyiz eşyalarını götüremediğini belirtmiş; mahkemece, tanıkların ziynet eşyaları ve ev eşyalarına yönelik bilgilerinin olmadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Çeyiz Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, kadının boşanma davasının kabulü, kendi boşanma davasının ve yetki itirazının reddi ile ziynet ve ev eşyası ile çeyiz alacağı taleplerinin reddi, maddi tazminat talebinin tefriki ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkeğin, her iki boşanma davası ve fer'ilerine yönelik temyiz itirazları bakımından yapılan incelemede; Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sadece "tarafların davalarının kabulüne, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına" karar verilmiş ise de; gerekçeli kararda tarafların kimlik bilgilerine tam olarak yer verilmemiştir....