Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde Saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir....
Ancak, davacı çeyiz ve ziynet eşyaları yönünden var olan tercih hakkını; bunların aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili yönünde kullanmış ise de; yargılama sırasında aynen iade talebinden vazgeçerek eşyaların bedelini talep etmiştir. Bu durumda, mahkemece çeyiz eşyaları yönünden bedelin tahsiline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, çeyiz eşyalarının iadesine de karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı, tanık olarak dinlenen davacının babası, hastanede doğum yapan davacıyı evine bile götürmeden kendi evine getirdiğini beyan etmiştir. Kaldı ki, boşanma davasında dinlenilen tanıklarda davacının hastanede doğum yaptığını, ancak doğumun geç haber verilmesi nedeniyle davacının ailesi ile davalının hastanede kavga ettiğini bildirmiş olup, anılan dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2....
Somut olaya gelince; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulup köyde ev yapıldığını ileri sürerek aynen iade, mümkün olmadığı takdirde 1.000,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı koca cevap dilekçesinde; ziynetlerin bir kısmının ihtiyaçlar için satıldığını, geri kalan kısmının ise bozdurularak ev yapıldığını beyan ederek ziynet alacağına yönelik talebi ikrar etmiştir. İddianın ileri sürülüş şekli ve davalının ikrarı nazara alındığında; davacı davasını ispat etmiştir. Bu yönüyle ziynet alacağının kabulü doğru ise de hüküm altına alınan her bir ziynet eşyasının cins, ayar, miktar ve değerinin gösterilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan, ziynet alacağının kısmen kabulüne karar verildiği halde tümü kabul edilmiş gibi hüküm kurulması da doğru değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/01/2022 NUMARASI : 2020/40 ESAS 2022/30 KARAR DAVA KONUSU : Ziynet Eşyalarının İadesi KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla HMK’nın 353. maddesi gereğince duruşma yapılmadan incelenmesine karar verilerek HMK’nın 355. maddesi gereğince de istinaf dilekçesinde yazılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı kadın vekili 25/03/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, kadının ziynetlerini de alarak müşterek konutu terk ettiğini belirterek 6 adet yarım altın, 41 adet çeyrek altın niteliğindeki ziynet eşyalarının aynen iadesine, iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL bedelinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
O halde ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde, dava tarihindeki bedelinin ödenmesine karar verilmesi gerekirken fiili ödeme tarihindeki bedelinin ödenmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
K... tarafından da kefil olarak imzalandığını, tarafların boşanmasından sonra, çeyiz senedinde yazılı ziynet ve diğer eşyaların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin daha önce bir kısım ziynet eşyaları ile ilgili Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2012/933 E. sayılı dosyasında açtığı davanın derdest olduğunu, ve o davadaki talepleri dışında kalan eşyaları talep ettiklerini ileri sürerek, çeyiz senedinde mevcut olan eşyalar ile ziynet eşyalarının aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde 13.500 TL bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,ıslah ile talebini 44.533 TL'ye yükseltmiştir. Davalılar R.. S.., A.. K.. ve Y.. S.. vekili dilekçesinde; davacının aynı senede dayanarak açtığı Kayseri 3....
iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere eşyaların aynen iadesini, aynen mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyaları ve çocuk malları için 3000 TL'nin boşanma tarihinden faizi ile davalılardan alınarak davacıya ödenmesini, şahsi alacak ve evlilikte edinilen menkul mallar bakımından gerçek alacak miktarı saklı kalmak üzere şimdilik 2000 TL'nin davadan faizi davalı eşten alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiş, 07.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile de şahsi alacak ve katılma alacağı taleplerini toplamda 2.129,70 TL, ziynet eşyalarının iadesi ve çocuk mallarının korunmasına ilişkin taleplerini toplamda 55.370,48 TL olarak (ziynet eşyalarının iadesi talebi için 48.337,70 TL, çocuk mallarının korunması için 7032,78 TL ) ıslah etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline düğünde takılan 7 adet bileziğin davalı tarafından iade edileceği söylenerek müvekkilinden alındığını, iade edilmediğini belirterek aynen iadesi, olmadığı takdirde şimdilik 35.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde teslim tarihindeki bedellerine hükmedilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Sonuç olarak taraflar arasındaki evlilik birliğinin müşterek hayat yeniden tesis edilemeyecek şekilde temelinden sarsıldığı, bu duruma gerek fiziksel gerek sözlü gerekse ekonomik şiddet eylemleri ile davacı karşı davalı erkeğin kusurlu eylemleri ile sebebiyet verdiği, davalı karşı davacı kadının kusur teşkil eden herhangi bir eyleminin mevcut olmadığı, kusurun davacı erkekte olduğu" gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 650 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 18.000 TL maddi, 16.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, asıl davanın reddine karar verilmiş, ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden; 6 adet çeyrek altın (2.610 TL), 5 adet yarım altın (4.350 TL), 1 adet 14 ayar tuğralı zincir (2.350 TL) niteliğindeki ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde 1.000 TL bedelinin dava tarihinden itibaren, 8.290 TL bedelinin ıslah tarihi olan 13/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek...
Bununla birlikte, kural olarak evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Davalı koca tarafından dava konusu ziynet eşyalarının herhangi bir sebep ile bozdurulduğunun iddia edilmesi halinde, bu defa ispat yükü yer değiştirir ve davalı koca ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere kendisine verildiğini eş söyleyiş ile kendisine bağışlandığını, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığını kanıtlanması halinde, ancak bu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur....