Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava zilyetliğin korunması, elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir . 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesinde; Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un Geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hükümler hakkında HMK'nin 361 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan temyize dair hükümler uygulanır. Buna göre Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinden verilen temyiz edilebilir nihai kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabilir....

    Davanın 26.06.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davalılar vekili, yıkıldığı iddia edilen yerin oturulabilir bir yapı olmadığını ve harabeden ibaret tinercilerin mesken tuttuğu, çatısı göçmüş ve kapı ve pencereleri olmayan bir yıkıntı olduğunu, inşaatın hafriyatı sırasında çevrede oturanların dozer operatörüne bu taşınmazla ilgili olumsuz şikayetlerde bulunması üzerine yıkıldığını ve müvekkilinin bu durumu daha sonra dozer operatöründen öğrendiğini, kaldı ki bu yerin Hazineye ait olup davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından aktif dava ehliyetine sahip olmadığını , davacının zarara uğradığını ispat etmesi gerektiğini belirterek, uyuşmazlığın zilyetliğin korunması niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, uyuşmazlığın zilyetliğinin korunması niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle görev nedeni ile davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, haksız fiilden doğan tazminat isteğine ilişkindir....

        Davanın 15.04.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması KARAR ... Kadastro Mahkemesi'nin ... sayılı dava dosyasının aslının veya onaylı bir örneğinin incelenmek ve iade edilmek üzere mahkemesinden getirtilerek dosya arasına konulması ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın gönderilmesi için Yerel Mahkeme'ye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Zilyetliğin korunması ve sözleşmeye aykırılık iddiası ile böyle bir tazminat istenmesini engelleyen hukuki düzenleme yoktur. Kil malzemesi alınan 37 296 metrekarelik taşınmazın davacıya ait olmadığı yönünde bir çekişme yaratılmamıştır. Davalı savunmasında, davacıya tüm zarar kalemlerinin ödendiğini, taşınmazın düzeltilerek davacıya teslim edildiğini savunmuştur. Dosya kapsamından, davcıya ait taşınmazın baraj inşaatında kullanılmak üzere kil malzemesi temin etmek üzere ve 18 Şubat 1331 tarihli Efrada Ait arazi ile Taş Ocaklarının Muvakkaten sureti hakkında kanuna dayanılarak işgal edildiği ve davacı ile sözleşme imzalandığı anlaşılmaktadır. 5.5.1998-1998/61 tarih ve sayılı Muvakkat İşgal Kıymet taktir Raporu ile davacıya iki yıl süre ile taşınmazını kullanamamaktan dolayı kira bedeli olarak 559.440.000 lira üzerindeki mahsul bedeli olarak da 880.185.000 lira olmak üzere toplam 1.439.625.000 lira tazminat ödendiği sabittir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, zilyetliğin korunması ve çekişmenin giderilmesi istemine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 18.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Uyuşmazlık, mahkemenin nitelendirmesine göre T.M.K. m. 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunması istemine ilişkindir Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması Davacı ...'ın cezaevine giriş çıkış tarihleri TMK'nın 984. maddesi açısından önemli olduğundan bu tarihlere ilişkin bilgilerin ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması ve ondan sonra temyiz incelemesine gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkeme'ye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve esasen davada Orman İdaresi ve Hazine taraf bulunmadığına göre uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri dairesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. TMK nun 973.maddesinde, zilyetlik, "...Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir..." şeklinde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Orman idaresi ve Hazine davada taraf durumunu almamış bulunduğuna göre, davacı zilyetliği haksız olsa bile malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı anılan maddelerdeki zilyetlik davalarını açabilir. Zilyetlik hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi açılmış olan davanın dinlenmesine engel değildir. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu