Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08/05/2017 gününde oy birliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/11/2015 gününde verilen dilekçe ile zilyetliğin tespiti ve korunması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; tespit talebinin kabulüne dair verilen 11/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, zilyetliğin korunması ve mülkiyetin tespiti ile aracın teslimi istemine ilişkindir. Mahkemece, zilyetliğin korunması açısından davanın kabulü ile aracın davacıya teslimine, mülkiyetin tespiti talebi yönünden mahkemenin görevsizliği ile dosyanın görevli Çeşme Asliye Hukuk gönderilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin, davalının murisi...'...

      Aile Mahkemesi'nin 2017/258 Esas sayılı dosyasıyla tedbir konulduğunu, müvekkili ve eşi tarafından söz konusu taşınmazın korunması amacıyla yapılan bu eylemlere rağmen davalının kötü niyetli olarak tahliye taahhüdüne dayanarak müvekkili aleyhine tahliye işlemine başladığını ve müvekkiline 29/05/2017 tarihinden başlamak üzere 15 günlük süre vererek oturdukları evi boşaltmasını istediğini belirterek, davanın kabulü ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince: "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Bakırköy 2 İcra Müdürlüğünün 2017/5627 Esas sayılı takip dosyasında T6 tarafından T5 aleyhine tahliye talepli takip başlatılmış olduğu, davacı müteveffa T4 takibin iptali istemli bu davayı açmış olduğu, tahliye istenilen taşınmaza ilişkin açılan Bakırköy 8 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/72 Esas sayılı dosyada davanın reddine karar verildiği ve davanın kesinleştiği, Bakırköy 1....

      Mahkemece taşınmaz orman sayılan yerlerden olduğundan ve taraflar arasında zilyetliğin korunması davasının incelenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş;hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin korunması niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu sabittir ve ormanlar hakkında ormanların korunması, geliştirilmesi ve açılacak davaların usulleri yasa ile belirlenmiştir. Ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa ... Orman Yönetimine aittir. Orman Yönetimi ve Hazine dışında ormanların korunmasına ilişkin olarak gerçek ve tüzel kişilerin dava açma ... yoktur....

        Somut olayda davalı borçluya ihtarlı ödeme emri 27.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ancak borçlunun şikayeti üzerine Kaş İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22.06.2015 tarih, 2015/28 Es., 2015/63 K., sayılı kararı ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 30.07.2013 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş ve bahse konu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Eldeki bu dava ise 02.07.2013 tarihinde açılmıştır. Ödeme emrinin tebliğ tarihi mahkeme kararı ile değiştiğine göre, tahliye istemli iş bu dava takip kesinleşmeden açılmış olmaktadır. Mahkemece yukarıda anılan kanun hükmü gereği kesinleşmeyen takip nedeniyle davanın açılmış olduğu gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliyeye karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          İcra Müdürlüğünün 2021/7976 Esas sayılı takip dosyasının UYAP sistemi üzerinden incelenmesinde, davacı alacaklılar tarafından yazılı kira sözleşmesine dayanılarak kefil diğer borçlu ile birlikte davalı borçlu kiracı aleyhine tahliye talepli adi kiraya dair ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 13 ödeme emrinin davalı borçluya 27.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından takibe itiraz edilmediği ve takibin kesinleştiği, borçlu tarafından yasal 30 günlük süre içerisinde ödemede bulunulmadığı ve temerrütün gerçekleştiği, alacaklı tarafından İİK'nun 269/a maddesi uyarınca ihtar müddetinin bitim tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde 30.09.2021 tarihinde tahliye talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İcra takibinin esasını takip talebi ve buna uygun düzenlenerek borçluya tebliğ edilen ödeme emri oluşturur. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun takip talebi ve muhtevası başlıklı 58. maddesinin 5. bendinde “Takip yollarından hangisinin seçildiği;” hükmü yer almaktadır....

          Sayılı dosyası ile tahliye taahhütnamesine dayalı 14. icra ödeme emri takibine dayalı takip yapıldığını, borçluya ödeme emrinin tebliği talebinin icra müdürlüğünce "kira kontratı olmadığı ve tahliye taahhüdündeki tarihin imza tarihinden önceki bir tarih olduğu" gerekçesiyle reddedildiğini, öncelikle kira kontratının başlangıç tarihinin 01.08.2021 tarihli olup borçludan tahliye taahhüdünün 01.09.2021 tarihinde alındığını, ancak sehven tahliye tarihinin 31.07.2021 tarihi olarak yazıldığını, müvekkilinin bakıma muhtaç, kanser hastası olan ve kirada oturan annesine yakın oturması için bu evi 16.06.2021 tarihinde satın aldığını, evi satın aldıktan hemen sonra Üsküdar 7....

          İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/651 E.- 2021/161 K. sayılı ve 04.02.2021 tarihli kararı ile ".....takip talebi üzerine düzenlenen ödeme emrinde 30 ve 7 günlük süreler belirtilmediğinden alacaklı yanca düzenlenen ödeme emrinin borçluya gönderildiği belirtilmiş ise de İİK hükümleri uyarınca ödeme emrini düzenleme göre icra memuruna ait olup alacaklının düzenlediği ödeme emri yok hükmündedir ve hukuki sonuç doğurması mümkün değildir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : PAYDAŞLIĞIN VE ZİLYETLİĞİN TESPİTİ Taraflar arasında görülen paydaşlığın ve zilyetliğin tespiti davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacı, paydaşı olduğu 7616 parsel sayılı taşınmazda payına karşılık giriş katta bulunan ve bodrum dahil iş yerini kiraya vermek suretiyle kullandığını, davalıların Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2753 E sayılı dosyası ile dava dışı Sezai Kıtay aleyhine yaptıkları icra takibi ile kendisini zilyedi bulunduğu iş yerinden tahliye etmek istediklerini ileri sürerek çekişmeli iş yerine ilişkin paydaşlığının ve zilyetliğinin tespitini ve korunmasını istemiştir....

            Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4. maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın kendi kullanımda olmasına rağmen kadastro tespit çalışmaları sırasında beyanlar hanesinde davalı ...’ın adının kullanıcı olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmazın davalının kullanımında olduğuna ilişkin şerhin iptali ile kendi kullanımında olduğunun tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan ve malvarlığı haklarına ilişkin olan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu