TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usûlünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Somut olayda; dava konusu taşınmazı satış senediyle ...'dan satın alındığını, zilyetliğin kendisinde bulunduğunu, 2/B çalışması sırasında davalı ...'...
Türk Medeni Kanunun 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 25.11.2009 tarihli 2009/9-518, 2009/573 sayılı kararı da aynı yöndedir. Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince görülecektir. Maddede yer alan "sadece zilyetliğin korunması davaları" ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 982. ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gaspı ve zilyetliğe saldırıdan ... davalar amaçlanmıştır....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir....
Somut olayda; davacıya ait olan ve başlangıçta 400 metrekare olan taşınmazın belediye tarafından yapılan imar çalışması neticesinde 125 metre kareye düştüğünü, geride kalan kısım içinde bulunan su basmanının davacı tarafından yapılmasına rağmen davalıya ait olduğunun iddia edildiği, su basmanının halen davacı tarafından kullanılıp emlak vergilerinin de ödendiğini, bu kısmın davacıya ait olduğu belirtilerek subasmanı ile arsasının davacının zilyetliğinde olduğunun tespiti talep edilmiştir. TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar)....
Talepte bulunan, hakkının hangi şekilde daha iyi korunacağını düşünüyorsa o hükümlere dayalı olarak ayrı ayrı koruma talep edebilir. Somut olayda; davacı vekilinin, ...ye ait taşınmaz üzerinde davacı ve müteveffa eşi tarafından ev yapıldığı, bu evin davacı kullanımında olduğu, davalının, davacının eşinin ölümünden sonra evden davacıyı çıkarmaya çalıştığı, sonrasında ise evin kendisine ait olduğunu beyan ederek, ödenen ecrimisil ihbarnamesini kendi adına düzenlettiği ve evi satma niyetinde olduğunu ileri sürerek, taşınmazın gerçek zilyedinin tespiti istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; ...ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, yapı kuran zilyedin, arsa maliki ...den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazların ortak muristen kaldığını, davalının yararlanmasına karşı koyduklarını ileri sürerek payına yönelik olarak davalının el atmasını önlenmesi isteminde bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacının istemi hakka dayalı el atmanın önlenmesi istemine ilişkin bulunmaktadır....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, davaya konu ettiği evin ve bahçesinin murislerinden intikal ettiğini iddia ederek şahsi bir hakka (miras hakkına) dayanmakta olup, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve yapı ile davacının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/02/2022 NUMARASI : 2020/459 ESAS, 2022/54 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Arkasında Bulunan Hakka Dayalı Zilyetliğin Tespiti KARAR : Samsun 4....
Açıklanan durum karşısında, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve murisin inşa ettiği yapı ile davacı ya da davalının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. O halde, davacıların talebi ve davalının savunması karşısında, eldeki davanın hukuki nitelikçe zilyetliğin arkasında bulunan bir hakka dayalı olduğunun kabulü gerekir. Aksinin kabulü ile dava konusu edilen yapıdan doğan uyuşmazlığın, Türk Medeni Kanunu'nun 982. ve 983. maddeleri kapsamında değerlendirilip, bu maddeler uygulanmak suretiyle çözümlenmeye çalışılması halinde, mirasçıların ev üzerindeki miras hakları ortadan kalkacak, bu da mirasçılar lehine ileride doğacak hakları da zedeleyerek haksızlığa neden olacaktır. Sonuç itibariyle; davanın zilyetliğin arkasında bulunan bir hakka dayalı olmasına göre, mahkemenin görevi, dava olunan taşınmazın değerine göre belirlenmelidir. Dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın değeri 10.000 YTL olarak gösterilmiştir....
Teknik Üniversitesi, zilyedinin ise davalı olduğu, tarafların yaptığı zilyetlik devir sözleşmesinin, tek başına zilyetliğin devrini gerçekleştirmeyeceği, zira zilyetlik sadece teslimle devredilebileceği, bu senede dayanarak davacının sadece alacak davası açabileceği gerekçesiyle reddedilmiş ise de mahkeme gerekçesi dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Zira , davacının talebi salt zilyetliğin korunması istemine ilişkin değildir.25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas-2009/573 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere; zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir....