WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı ve borca itiraz, İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında olup anılan itirazların da yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda; bonoya dayalı olarak 26.03.2004 tarihinde takibe başlandığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 08.4.2016 günü tebliğ edildiği, borçlunun usulsüz tebliğ şikayetinin bulunmadığı, icra mahkemesine başvuru tarihinin ise 26.08.2016 olduğu, itiraz dilekçesinde zamanaşımının gerçekleştiğini belirttiği, tarihlere göre başvurusunun takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı niteliğinde olduğu, ancak itirazın beş günlük yasal süresi içerisinde yapılmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, borçlu ...'in zamanaşımı itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş, BK.137. maddesine göre ek sürenin işbölümü itirazının kabulüne dair verilen kararın tefhiminden itibaren başlayacağını, davacının süresi içinde dava açmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece olay tarihinden itibaren TTK.1268. maddesinde belirtilen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu,BK.137 maddesi gereğince 60 günlük ek sürenin Beyoğlu Asliye Hukuk mahkemesi tarafından işbölümü itirazının kabulüne dair verilen kararın tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı ancak davacının davasını 60 günlük ek süre içerisinde açmadığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Zamanaşımı itirazı, senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri arasındadır (Prof.Dr.Baki Kuru, İİH-1.Cilt 1988-sh.242 ve devamı). Somut olayda borçlu, yargılama sırasında sunduğu 08.07.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde "...kambiyo senedi süresinde icra takibine konmadığından zamanaşımına uğramış ve kambiyo senedi vasfını yitirmiştir...." beyanıyla zamanaşımı itirazını ileri sürmüştür. O halde mahkemece, takibe konu belgenin bono vasfını taşıması nedeni ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu yerine genel haciz yolunun seçilmesinin, senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 661. maddesinin uygulanmasını engellemeyeceği de gözetilerek, borçlunun zamanaşımı itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı bakımından 5237 sayılı Yasa hükümlerinin sanık yararına olması ve aynı Yasanın 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık genel dava zamanaşımının, 29.04.2004 olan suç tarihi ile inceleme tarihi arasında geçmiş bulunduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Başvuru bu hali ile takibin kesinleşmesinden önce alacağın zamanaşımına uğradığına yönelik İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında zamanaşımı itirazı olup, itirazın kabulü halinde İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekir. İİK'nun 71. maddesinde düzenlenen durum ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesine ilişkin olup, ancak bu halde icranın geri bırakılmasına karar verilebilir. O halde, mahkemece, borçlunun zamanaşımı itirazı İİK'nun 169/a maddesi kapsamında kabul edilerek, aynı maddenin beşinci fıkrası gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, icranın geri bırakılmasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İstanbul 22....

            Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 02.12.2012 gün ve 2010/21936 Esas, 2012/32772 Karar sayılı kararı ile “davalı vekilinin ıslaha karşı süresinde yaptığı zamanaşımı itirazı değerlendirilmeden hüküm kurulması ve temerrüt ihtarında davalı tarafa tebliğinden itibaren 30 gün süre verildiği halde temerrüt tarihinin tebliğden sonraki 30. gün yerine 20.06.2009 olarak kabulü de hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, temerrüt tarihi konusundaki bozmaya uyulmuşken, ıslaha karşı zamanaşımı konusundaki bozmaya karşı davacının davalıyı temerrüde düşürmesi ve temerrüt tarihi itibari ile zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı gerekçesi ile direnilmiştir....

              Borçlunun başvurusu bu hali ile icra takibinin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, İİK'nun 169/a maddesine dayalıdır. Anılan maddenin 5. fıkrası uyarınca; itirazın kabulü kararı ile takip durur. Mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......

                ya yüklenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-4 ve 106/2-a maddelerinde tanımlı hakaret ve silahla tehdit suçlarının gerektirdiği cezaların türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun'un 661/1-e ve 67/2-d maddelerinde öngörülen 8 yıllı asli dava zamanaşımı süresinin karar tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar; geçmiş bulunmaları. Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... müdafinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı Kanun'un 322 nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddesi uyarınca katılan sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE, 01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  Borçlunun itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesini HMK’nun 19/2. maddesinin emredici hükmüne uygun biçimde göstermediği anlaşılmakla, geçerli bir yetki itirazı bulunmadığı, mahkemece yetki itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Ancak, istinafa konu edilmediğinden bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. İİK'nun 63. maddesi uyarınca, itiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez. Zamanaşımı itirazı, senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri arasındadır (Prof.Dr.Baki Kuru, İİH-1. Cilt 1988- sh.242 ve devamı). Dolayısıyla borçlu zamanaşımı itirazında bulunmasa dahi, İİK'nun 63. maddesi uyarınca zamanaşımı def'inde bulunması halinde, mahkemece bu hususun incelenmesi gerekir ( Yargıtay 34 XX 254/949 Esas 2020/8967 Karar). Öte yandan, icra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise; icra takibinde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır....

                  Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz. Somut olayda, dava kısmi dava olarak açılmış olup, davacı 30.10.2014 tarihinde davasını ıslah etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu