AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/01/2021 NUMARASI : 2020/509 ESAS 2021/13 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Sinan'ın velayetinin anneye verildiğini ve 200 TL iştirak, 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, velayetin tarafına verilmesini, yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Mahkemenin 08/12/2020 tarihli ara kararında özetle; Davacının tedbiren velayet talebinin davanın esasına ilişkin olması ve yargılamayı gerektirmesi sebebi ile reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk Yunus için hükmedilen aylık 100 TL iştirak nafakasının 150 TL daha artırılarak aylık 250 TL'ye çıkartılmasına; davacı için hükmedilen aylık 125 TL yoksulluk nafakasının, 125 TL artırılarak aylık 250 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir. Mahkemece; kısa kararda; davacı için daha önce hükmedilen 125 TL yoksulluk nafakasının aylık 125 TL artırılarak 250 TL'ye yükseltilmesine, müşterek çocuk için daha önce hükmedilen 100 TL iştirak nafakasının aylık 150 TL artırılarak 250 TL'ye yükseltilmesine, iştirak ve yoksulluk nafakalarının bundan sonra her yıl üretici fiyat endeksi oranında artırılmasına karar verilmiş; gerekçeli kararda ise, her yıl üretici fiyat endeksi oranında artırılmasına ilişkin bir karar verilmemiştir....
Yoksulluk nafakasının takdir edildiği 2010 yılından bu davanın açıldığı 2013 yılına kadar davacının ihtiyaçları arttığı gibi, ülkenin ekonomik koşullarının da değiştiği, paranın alım gücünün de en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bilinen bir gerçektir. Hal böyle olunca; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının çalışmasının sürekli olmadığı ve ihtiyaçları nazara alınarak, yoksulluk nafakası TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece bu yönün gözardı edilerek yoksulluk nafakasının reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı olarak; TMK.nun 182/2 maddesi gereğince; "Çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak ile mükelleftir" hükmü getirilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2015/341 Esas, 2015/437 Karar sayılı kararı ile 24.06.2015 tarihinde boşandıklarını, çocukların velayetlerinin davalı anneye verildiğini, çocukların her biri için aylık 300,00' er TL iştirak nafakası ile davalı kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, çocuklar Elif ve İrem'in reşit olduğunu ve çalıştıklarını, davalı annenin ise mali müşavir olduğunu, gayri menkulleri ve kira gelirleri olduğunu belirterek İstanbul 12. Aile Mahkemesinin 2015/341 Esas, 2015/437 Karar sayılı kararı ile verilen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, "Davacının davasının reddine" karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 13.12.2011 tarihinde boşandıklarını, boşanma ilamı ile davalı lehine aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına ve velayetleri davalıya bırakılan iki müşterek çocuk için aylık 250'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacının evlilik döneminden kalan kredileri ödediğini, davacının yeniden evlendiğini, bir çocuğu daha olduğunu, maaşı ile geçinmesi ve nafakaları ödemesinin mümkün olmadığını, boşanmada belirlenen nafakanın fahiş olduğununu belirterek, yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasına veya yoksulluk nafakasının aylık 200,00...
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 150,00’şer TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş ve yoksulluk nafakası talebine ilişkin herhangi bir karar verilmemiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz olunmuştur . Dava; yoksulluk ve iştirak nafakası artırım istemine ilişkindir. 1- Somut olayda; çocukların yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında takdir edilen iştirak nafakası artırım miktarı Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun olup, mahkemece iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 150,00 TL'ye çıkarılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemes DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması-Aksi Halde Azaltılması-Anlaşmalı Boşanma Davasındaki Protokol Hükmünün Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi, yoksulluk nafakasının miktarı ile protokol maddesinin kaldırılması talebi hakkında hüküm kurulmaması yönünden, davalı tarafından ise; yoksulluk nafakasının miktarı ve azaltılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması,aksi halde azaltılması ve anlaşmalı boşanma davasındaki protokol hükmünün kaldırılması taleplerinde bulunmuştur. Bu isteklerin her biri ayrı ayrı harca tabidir....
ve refah içerisinde yaşadığını belirterek, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
geliri ve mal varlığının bulunmadığı, bu durumda dükkandan elde ettiği kira gelirinin davalı kadını yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı ve davalı kadın lehine boşanma ilamı ile hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır....
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2007 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, yapılan anlaşma ve protokol uyarınca 2004 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davalıya bırakıldığını, protokol uyarınca müşterek çocuk lehine 400 TL iştirak nafakası, davalı lehine de 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, mali müşavir olan davacının geçen zaman içerisinde 1 yıla yakın tutuklu olarak cezaevinde kaldığını, tahliyesi ile birlikte işini kaybettiğini, şu an çalışmadığını, 600 TL nafaka ödeyecek imkanının kalmadığını belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, iştirak nafakasının ise tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; tarafların anlaşmalı olarak boşandığını, davacının kendi arzusu ile nafaka ödemeyi kabul ettiğini, davacının kendi kusuru ile tutuklu kaldığını, şartların davacının kusuru ile değiştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....