İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya ve borca itirazın yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır....
Borçlunun başvurusu borca itiraz olup 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 168/5. maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itirazın (5) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 07.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı tebliğ usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun 31.07.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak borca itiraz ettiği, böylece İİK'nun 168. maddesi gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı görülmektedir. O halde mahkemece; itirazın süreden reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayeti, borca, faize ve sair itirazlara ilişkindir. Bono ve çeke dayalı kambiyo takiplerinde, davacı tarafça söz konusu kambiyo senedinin bedel kısmında tahrifat yapıldığı iddiası ile kambiyo takibine yönelik şikayet ve itirazda bulunulabilir. Ancak, tahrifatın sonuca etkili nitelikte olması zorunludur. Bu durumda mahkemece, senette kazıntı, silinti, çıkıntı, ekleme yolu ile tahrifat yapılıp yapılmadığının tespiti için konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden rapor aldırılması gerekir....
İİK'nın 58/3. maddesi gereğince de; alacak bir belgeye dayanmakta ise, belge aslının veya alacaklı yahut mümessilli tarafından tasdik edilmiş borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine verilmesi ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun 2/2/2000 tarih ve 2000/12- 50 Esas, 2000/47 sayılı kararında da açıklandığı üzere İİK'nın 61/l. maddesi (2). cümlesi gereğince de takip bir belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunludur. HMK'nın 297/2. maddesi hükmüne göre taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Bu durumda mahkemece; borçlunun, borca itirazından önce, dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğu gözetilerek bu yönde inceleme yapılmalıdır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/14736 Esas 2016/15306 Karar). Yeni ödeme emrinin tebliği ile birlikte borçlunun yetkiye, borca ve imzaya itiraz hakkı yeniden doğar....
Borçlunun, vekili aracılığıyla Ereğli İcra Müdürlüğü’nün 2013/3053 Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz ettiği ve söz konusu itiraz üzerine verilen mahkeme ilamının takip dosyası içinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, yetkili icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin itiraz eden vekile tebliği gerekir. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen ödeme emri tebligatı yok hükmündedir. Kural olarak tebligat usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nın 16/1.maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, vekil yerine asile tebligat yapılması, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan süresiz olarak şikayet edilebilir. (Benzer yönde Yargıtay 12.HD.'...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; faize yönelik itirazı yönünden açılmamış sayılması kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibe konu alacağa ilişkin avans faizi işletilmesinin kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, ödeme emrinin iptalinin gerektiğini, her hangi bir tacir sıfatı olmamasına rağmen tüketici kredisi nedeniyle senet vasıtasıyla avans faizi işletilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, kararın lehine olan yönüyle kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169. maddesi uyarınca faiz oranı ve faize itiraz ile İİK'nın 45. maddesi uyarınca mükerrer takibin iptali ve İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayettir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takiplerinde itiraz merciinin icra mahkemeleri olmadığını, görev ve yetki itirazında bulunduğunu, senedin geçerli olduğunu ve takibin kesinleştiğini, pandemi sürecinde Bakanlık kararıyla online eğitim ve telafi eğitimlerinin tüm resmi ve özel okullarda devam ettiğini, davacının iddialarının soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emrinin 26/10/2020 tarihinde davacıya borçluya tebliğ edildiğini, borçlu tarafından 03/11/2020 tarihinde takibe, borca, faize ve yetkiye itiraz edildiğini, yerel mahkemeye davacı tarafından süresinde itiraz yapılmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda borca ve yetkiye itiraz istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davalı alacaklının bonoya dayalı takip başlattığı, davacı borçlunun yetkiye ve borca itiraz ettiği, mahkemece yetkiye itirazın kabulün karar verildiği, davalının karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
Somut olayda 30.08.2018 keşide tarihli bonoda düzenleyenin adının yanında Silivri\İstanbul yazdığı vadesinin 30.01.2019 olduğu bu haliyle düzenleme yeri ve vade tarihinin bulunduğu görülmüştür. Bedel kaydının ise bononun zorunlu unsurlarından değil seçimlik unsurlarındandır. Bonoda bedel kaydının olmaması bononun kambiyo vasfını etkilemez. Alacaklı tarafından keşideci ve kefil verene karşı yürütülen icra takibinde keşideciye karşı protesto çekilmemiş olması senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği protesto çekilmeden de senedi düzenleyen kişiye karşı icra takibi yapılabileceğinden unsurları tam olan bonoya karşı açılan borca itiraz ve kambiyo şikayeti davasının reddine " dair karar verildiği görülmüştür....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın, 30.12.2021 tarihinde vekaletnamesini Biga İcra Müdürlüğünün 2021/3674 Esas sayılı dosyasına sunduğunu, söz konusu vekaletnamenin Biga İcra Müdürlüğü tarafından 31.12.2021 tarihinde onaylandığını ve davacının borca itiraz dilekçesinin reddedildiğini, İİK Madde 168/5 gereği borca ve yetkiye itiraz süresi 5 gün olduğundan ve vekaletnamesinin de onaylanma tarihi 31.12.2021 tarihi olduğu dikkate alındığında davacının iş bu davayı 5 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 10.01.2022 tarihinde açtığını, davacı tarafın süresinden sonra yaptığı yetkiye ve borca itiraz taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde yetkiye ve borca itiraza ilişkindir....