İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunduğu, bununla birlikte borca da itiraz ettiği, mahkemece, borçlunun yetki itirazı hakkında hüküm kurulmaksızın davacının bonodaki imzasını inkar etmediği, bononun illetten mücerret olduğu ve ileri sürülen iddiaların yazılı delille ispatının zorunlu olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 50/2. maddesinde; ''Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur'' hükmüne yer verilmiştir....
Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 68. maddesi gereğince borçlunun borca ve yetkiye itirazlarının kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece alacaklının talebi ile bağlı kalınarak öncelikle yetki itirazı hakkında bir karar verildikten sonra, yetki itirazı yerinde değil ise diğer itirazların incelenmesi suretiyle alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine karar verilmesi gerekir.Somut olayda, mahkemece borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının yerinde olduğu kabul edilmiş olduğundan, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, alacaklının ilamsız takipte itirazın kaldırılmasını talep ettiği gözardı edilerek borçlunun icra mahkemesinde yetki itirazı varmış gibi yetki itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi isabetsizdir.SONUÇ:Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının...
- K A R A R - Davacı vekili, yasal süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen 4 adet hamiline yazılı çeke dayalı ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; Kayseri 2. İcra Dairesi'nin 2009/3954 takip sayılı dosyasında, borçlular tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiği, davalı- borçlu şirketin itirazı üzerine 13.05.2009 tarihinde, davalı-borçlu ...' in itirazı üzerine 14.04.2009 tarihinde takibin her iki borçlu açısından durdurulduğu, alacaklı tarafından Kayseri 2....
Mahkemece takip dayanağı çekin keşide yeri muhatap banka şubesinin adresi ve davacı/borçlunun adresinin de İzmir olduğu gözetilerek tesis ettiği yetki itirazının kabulü kararı isabetli olduğu ve yetki itirazının kabulüne karar verildikten sonra, yetki itirazı kabul edildiğinden borca itiraza ilişkin karar verilmemesi, yetki hususunun İİK’nın 50/2. maddesi gereğince öncelikle karara bağlanması gereken bir husus olması ve yasadan kaynaklanması karşısında davacı vekilinin usul ekonomisini gerekçe göstererek yetkisiz icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden sair borca ve imzaya itirazlarının incelemesini beklenemeyeceği ve benzer gerekçelerle de ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmiş olduğundan davacının sair itiraz ve şikayetlerinin incelenmesine yer olmadığına dair kararı da isabetlidir....
Oysa borçlu yargılama sırasında 17/05/2016 havale tarihli ek beyanını içerir dilekçesinde, yetki itirazında bulunmuş ve mahkemece bu husus değerlendirilerek yetkisizlik kararı verildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece yetki itirazının yasal süresi içerisinde ileri sürülmemesi bakımından reddine karar verilerek imzaya ve borca itirazların esasının incelenmesi gerekirken yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya veresiye mal sattığını, bedelinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin merkezinin ...’nda bulunması sebebiyle ... icra dairelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetki yönünden reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, dava dilekçesinde davalının yetki itirazından bahsedilmediği, davalının itirazının haksızlığının belirtildiği, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında yer alan ibarelerin yetki itirazı konusunda bir istemi içermediği, bu durumda davalının yetki itirazının benimsendiği, bu itibarla mevcut bir icra takibinden bahsetmenin mümkün olmadığı ve itirazın iptali davasının dinlenemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının franchise sözleşmesine ve teminat senedine dayanarak ilamsız takibe başladığı, sözleşmenin 18. maddesinde ve dayanak senette İstanbul mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili kılındığı, sözleşmenin taraflarca imzalandığı, senette de alacaklının lehtar ve borçlunun keşideci olduğu, tarafların ticaret şirketi olduğu bu durumda, sözleşmede ve senette düzenlenen yetki anlaşmasının tarafları bağladığının kabulü gerekir. Aynı maddeye göre, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa takibin yetki sözleşmesinde belirlenen yerde başlatılması gerekir. Borcun dayanağı olan sözleşme ve senette yetkili yer olarak İstanbul İcra mahkemelerinin belirlendiği ve kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibare bulunmadığı görülmektedir....
haklı olduğu, borca ve faize itirazların da yetkili icra mahkemesinde incelenmesi gerektiğinden bahisle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. (HMK m. 19) Somut olayda; davacılar vekili, müvekkillerinin muris ...'nin mirasçısı olduklarını, murisin 19/02/2009 tarihinde vefat ettiğini, terekesinin borca batık olduğunu, icra müdürlükleri, bankalar, vergi daireleri ve pek çok kurum tarafından murisin borçlarının tahsili için işlem ve takip başlatıldığını, müvekkili ...'nin maaşına gelen hacizler sebebiyle murisin terekesinin borca batık olduğunu öğrendiğini, müvekkillerinin mirası reddi süresinin geçirdiklerini, murisin terekesi ile ilgili de herhangi bir işlem yapmadıklarını belirterek muris ...'nin ölüm tarihi itibariyle terekesinin borca batık olduğunun tespitine ve mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar süresi içerisinde yetki itirazında bulunmadığından uyuşmazlığın, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir....
Mahkemece; her ne kadar, dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davalının ikametgahının Gelibolu/Çanakkale olduğu, icra takibinde ödeme emrinin o adreste tebliğ edildiği, taraflar arasında özel yetkili bir mahkemenin belirlenmediği, davacının yetkisiz icra dairesinde takibe giriştiği, davacı tarafça yetkili icra dairesinde yapılan bir takibin bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar da incelendiğinde görüleceği üzere icra dosyasına davalı borçlunun sunduğu 01.09.2014 tarihli borca itiraz dilekçesinde sadece borca ve fer'ilerine yönelik itirazda bulunduğu ve yetki itirazı bulunmadığı, kaldı ki 15.09.2014 tarihli yetki itirazının reddine ilişkin 18.09.2014 tarihli icra müdürlüğü kararı da olduğu dikkate alındığında; davalı borçlu yönünden Pınarhisar İcra Müdürlüğü'nün yetkili hale geldiği sabittir. 2-Bundan ayrı, davalının eldeki dava dosyasında dosyaya sunduğu cevap dilekçesi incelendiğinde ise, davaya...