Ancak yetki itirazının yanı sıra borca itiraz edilmesi halinde genel mahkemede itirazın iptali davası açılabilir ve bu durumda genel mahkemece öncelikle icra takibindeki yetki itirazının incelenmesi gerekir, icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa uyuşmazlığın esasına geçilmeden, öncelikle yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Daha açık anlatımla geçerli yetki itirazı nedeniyle davacının yetkili icra dairesinden davalıya yeni bir ödeme emrinin gönderilmesini sağlaması gerekir. Ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması nedeniyle itirazın iptali davasının yasal koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinden davanın reddi gerekir. Nitekim Yargıtay’ın yıllardır yerleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır. İşbu davaya konu edilen takip ve davada taraflar arasındaki faturaya dayalı ticari ilişki söz konusudur....
Mahkememizce her ne kadar yetki itirazı ilk celse reddedilmişse de; her zaman hatalı ara karardan dönülmesi mümkün olup davalının süresinde yetki itirazında bulunması hususu dikkate alınarak davanın dava şartı sebebiyle usulden reddine " şeklinde karar verilmiştir....
Yetki itirazında bulunan taraf Faktoring Sözleşmesinin tarafı olmadığından, sözleşmedeki yetki şartının alacaklı yönünden geçerli olması söz konusu değildir. Borçluların yerleşim yerleri ile çekin keşide yeri, ödeme yeri İstanbul Mahkemelerinin yargı çevresinde olmadığından, faktoring sözleşmesindeki yetki şartı da borçlu için geçerlilik arz etmediğinden ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı yerinde olmakla, haciz talep edenin istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Mahkemece verilen yetkisizlik kararına karşı, davalı tarafça yetki sözleşmesinde belirlenen icra dairesinin kesin yetkili olması nedeniyle davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğine dair istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı tarafın istinafına göre uyuşmazlık; taraflar arasındaki yetki sözleşmesi ile belirlenen icra dairesinin kesin yetkili olup olmadığı, davanın bu nedenle özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Yetki sözleşmesi ya da sözleşmeye konulan yetki şartı ile belirlenen bir veya birden fazla mahkemenin yetkili kılınması hususu kesin yetki olarak değerlendirilemez. (Yargıtay HGK 2014/13-104 E. ve 2016/15 K., Yargıtay 3. HD 2023/2075 E. 2023/1622 K. ve Yargıtay 20. HD 2018/5573 E. 2018/7532 K.) Davaya dayanak icra takibindeki borçlu yani iş bu dava davalısı sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmamış yalnızca borca ve ferilerine itiraz etmiştir....
Bu karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde; ihtiyati haciz kararına yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün Ankara mahkemeleri ve icra müdürlükleri olduğunu, hacze konu edilen borçluların adreslerinin Ankara olduğunu, hacze dayanak çekin keşide yerinin Ankara olduğunu, kambiyo senetlerinde yetkili icra dairesi, kambiyo senetlerine ilişkin takipte genel yetki borçlunun yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, borçlulardan herhangi birinin adresinin ne çekin keşide yeri ne de muhatap ... Bankası A.Ş yahut şubesinin ibraz edildiği yerin İstanbul olmadığını beyanla yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğini, yetkisiz olan mahkememiz tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde ; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. İhtiyati haciz kararlarına itiraz 2004 sayılı İİK'nın 265/1. maddesinde düzenlenmiş ve itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre''Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.'' Karşı taraf/borçlunun itirazlarından mahkemenin yetkisine itiraz, kanunda sayılan sınırlı sebeplerdendir. Mahkeme de yetki itirazını kabul ederek ihtiyati haczi kaldırmıştır....
Tüm bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; talebe dayanak olan bononun tanzim yerinin (ödeme yeri) " İzmir " ili olduğu, dolayısıyla İzmir Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili oldukları anlaşılmakla itiraz eden karşı tarafların yetki itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde itirazın yetki yönünden kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. İtiraz edenlerin bononun sonradan doldurulduğu yönündeki itirazlarının ise İİK'nun 265-(1) maddesinde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında sayılmadığı ve bu dosyada incelenmesinin mümkün olmadığı, ancak açılacak bir menfi tespit davasının konusunu teşkil edebileceği ve orada incelenebileceği anlaşıldığından yerinde görülmemiştir....
İtirazı, o yerde hükmü veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire; o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması halinde en yakın yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkeme inceler. " hükmü gereğince itiraz edilebileceği, HMK 389/6. Madde gereğince de itiraz üzerine verilecek kararların kesin olduğu düzenlenmiştir.Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında, ihtiyati tedbire muhalefet iddiasıyla yapılan şikayet üzerine verilen kararlara karşı istinaf yolu kapalı olduğundan, istinaf başvurusunun HMK 352, 341/1 ve 389/6. Madde gereğince usulden reddine, karara karşı itiraz yolu açık olmakla usuli işlemlerin yürütülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 352, 341/1 ve 389/6....
Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, diğer ortak şirketler tarafından takibe itiraz edildiği halde müvekkili şirket tarafından usulsüz tebligat sebebiyle borca itiraz edilemediğini belirterek müvekkili açısından kesinleşen takip nedeniğle davalıya borçlu olmadığının tespiti talep etmiştir. Davalı cevabında, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davalı alacaklı tarafından adi ortaklık aleyhine başlatılan icra takibine diğer ortaklar tarafından itiraz edilerek takibi durdurdukları halde, usulsüz tebligat nedeniyle takibe itiraz edemeyen müvekkili şirket yönünde takibin kesinleştiğini, mahkemece adi ortaklığı oluşturan dava dışı diğer iki şirketin muvafakatlerinin sağlanması için yetki ve süre verilmediğini ileri sürmüştür. Tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında elektrik tesisatı yapılması işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu çekişmesizdir....
İTİRAZ: Borçlular ... ile ... tarafından ....tarihinde sunulan itiraz dilekçelerinde,..... Karar sayılı kararıyla ihtiyati haciz kararı alınmış olup, bir kısım malların haczedildiğini, işbu esas takibe karşı ise... tarihinde itiraz ettiklerini, itiraz dilekçesinin is.... tarihinde alacaklı vekili Av. ...'a tebliğ edildiğini, ancak bu itiraza rağmen.. günlük süre içerisinde itirazın iptali davası açılmadığını, İİK'nın 264. maddesi gereğince ihtiyati haczin düştüğünü beyan ederek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir....