Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ederek takibi durdurması ve alacaklının itirazın iptali davasını açması halinde; mahkemenin kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, icra mahkemesinin yerine geçerek öncelikle "icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenmeli, yetki itirazını yerine görmemesi halinde işin esasına girerek davayı sonuçlandırmalıdır. Yetki itirazı yerinde görülürse, "takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı" gerekçesiyle "açılan itirazın iptali davasının reddine" karar verilmelidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre yetkili mahkemenin düzenlenmesinde ise; itirazın iptali davasında yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir, (HMK m.6 ) gerçek kişilerin ikametgahı MK'nın 19-22. Maddelerine göre, tüzel kişilerin ikametgahı ise MK'nın 51. Maddesine göre tayin edilir....

    Abonenin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olacaktır" şeklinde yetki şartının bulunduğu, ayrıca taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu, sözleşmelerde yetkili icra dairesinin, sözleşmenin ifa yeri olduğu görülmektedir. (yetkili icra müdürlüğünde takip başlatılması itirazın iptali davasında özel dava şartıdır.) İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin varlığına bağlı olduğu, İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemeyeceği, borca itiraz eden davalı ... Şirketi adresinin ... Mah. ... Cd. ... /KONYA olduğu, davalı borçlu ... Şirketi tarafından Konya . İcra Dairesi'ne verilen dilekçe ile borca ve takip ile faize itiraz ettiğini, takibin ilamsız takip olduğunu ve itirazın süresinde yapıldığını, Yargıtay üyesi ......

      Davalı vekili, yetkili mahkemenin davalının ikametgahı yeri olan Gediz Mahkemesi olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunduğu gibi akdi ilişkiyi inkarla davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yetki itirazının reddine, dosya kapsamından borca yapılan itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacak üzerinden % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı- borçlu icra takibine konu borca ve icra dairesinin yetkisine itirazla yetkili icra müdürlüğünün ikametgahı yeri olan Gediz İcra Müdürlüğü olduğunu bildirmiş, açılan itirazın iptali davasında da süresinde verdiği dilekçesinde akdi ilişkiyi inkarla birlikte mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Gediz Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece yetki itirazının reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Davalı, hakkında yapılan Ankara 30.İcra Müdürlüğünün 2009/10622 sayılı takip dosyasına vermiş olduğu dilekçe ile, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Bunun üzerine alacaklı temyize konu edilen Ankara 4.Sulh Hukuk Mahkemesinde 2010/280 E.sayılı davayı açmış davalı bu davada da yetki itirazını tekrarlamıştır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi usulüne uygun biçimde yapılmış, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada usulüne uygun yapılmış geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse mahkemenin yetkisine itiraz edilmese bile icra dairesinin yetkisine itiraz öncelikle incelenmelidir. Bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinin bulunduğundan sözedilemez....

          Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır. 28.12.2003 tarihinde Kırıkkale/Keskin’de meydana gelen trafik kazasında davacı Kurum sigortalısı ......yaralanmış, Kurumca sigortalıya yapılan masrafların tahsili amacıyla davalı ile dava dışı.....ı icra takibi yapılmış, bu takibe karşı davalı borçlu vekili; borçlunun adresinin ..... olduğunu, dolayısıyla icra takibine yetkili icra dairelerinin .... dairesi olup, ...... icra dairesinin yetkili olmadığını ifade ederek, yetkiye ve ayrıca borca itiraz etmiş ve bu itiraz nedeniyle takip durmuştur. İlamsız takipte borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında, bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için yasada iki yol tanınmıştır....

            İcra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmışsa ve icra dairesine yapılan itirazda aynı zamanda yetki itirazında da bulunulmuş ise itirazın iptali davasını gören mahkemenin ilk önce icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, icra dairesinin yetkili olmadığının belirlenmesi durumunda ise esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması sebebiyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekir. Bu durumda İİK'nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkilerine yönelik itiraz incelenerek takip konusu icra dairesi yetkili ise dosyanın esasına girilecektir....

              Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak müvekkilinin davacı ile sözleşme yapmadığını, borcunun bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, tüm delillere göre taraflar arasında Tam Tasdik Sözleşmesi düzenlendiği, iş karşılığında ödenmesi gereken 5.500.00.-YTL.lik çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle tahsil edilemediği, davalının icra takibine itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu aleyhindeki icra takibine hem yetki hem de borca itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece İİK.nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonuca göre işlem yapılması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ ....

                Mahkemece, toplanan delillere göre, mahkemenin yetki alanı içerisinde başlatılan bir icra takibi bulunmadığından davanın usul yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TTK.nun 1301.maddesinden kaynaklanan tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ... şirketi, Şişli 1.İcra Müdürlüğü’nün 2006/8302 Esas sayılı takip dosyası ile davalılar aleyhinde icra takibinde bulunmuş, davalılar icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiş, sadece borca itiraz etmiştir. Borca itiraz üzerine duran icra takibine karşı, itirazın iptali istemi ile açılan iş bu dava HUMK.’ndaki genel yetki kuralları uyarınca, davalıların ikametgahı olan yetkili Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmıştır. İİK.nun 67.maddesine dayanan ve İcra Dairesinin yetkisine itiraz olmayan itirazın iptali davasının, takibin yapıldığı İcra Dairesinin yetki çevresinde görüleceğine dair bir usul hükmü de yoktur....

                  Davalının başlatılan icra takibine sadece yetki yönünden itiraz etmiş,asıl borca yönelik itirazda bulunmamıştır. 6100 sayılı HMK'nın, "Yetki sözleşmesi" başlıklı 17. maddesine göre; (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. 6100 sayılı HMK'nın, "Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları" başlıklı 18. maddesine göre (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. (2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır....

                    İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır, o halde bu husus İİK'nın 67. Maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartı da mahkemece resen gözetilmek zorundadır. (HMK nun 114/2 ve 115/1 maddeleri) Somut olayda, davalı hem icra dairesinin yetkisine hem borca itiraz etmiştir. İcra ve İflas Kanunun 50. Maddesi yetki sorununu düzenlemektedir. Maddenin 2. Fıkrasında yetki itirazının esas hakkında itiraz ile birlikte yapılacağı; İcra Mahkemesinin önce yetki itirazını inceleyip kesin bir sonuca bağlayacağı belirtilmiştir. Bu madde hükmünün itirazın iptali davasında da uygulanacağının kabulün gerekir. Zira İcra ve İflas Kanunu alacaklıya ya 68. Madde gereğince itirazın kaldırılması için icra mahkemesine yada 67. Madde gereğince itirazın iptali için genel mahkemeye dava açma bakımından bir tercih hakkı tanınmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu