Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nun 17.maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla yetkili mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmede belirlenen bu mahkemelerde açılır. Düzenlemesi mevcuttur. İtirazın iptali davaları, yapılan takibe itiraz üzerine duran takibin devam etmesini sağlamak amacıyla açılan davalardır. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK'nın) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile usul Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. İİK’nın 50. maddesi; "(Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)...

    İİK'nun 169/a-1 maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir". Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, başvurunun niteliği de gözetilerek anılan madde gereğince mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemez. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2009/17555 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun icra takibine yapmış bulunduğu haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takip ve dava konusu borca yönelik herhangi bir itiraz yapılmadığını, yalnızca icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulduğunu bildirerek davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın konusu bir miktar para alacağı olduğu için BK 73/1 maddesi gereğince İzmir İcra Dairesinin yetkili olduğu, davacı şirketin davalıdan icra takip tarihi itibariyle 22.467,30 TL alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile davalının İzmir 10....

        İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıya ait araçların davacının --- sebebi ile , geçiş ücreti ve cezalarının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki uyarınca itirazın iptali davasıdır. ---- icra dosyası --- sisteminden alınmış olup yapılan incelemesinde ,--- tarihinde tebliğ edildiği , davalı borçlunun -- tarihli itiraz dilekçesi ile icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiği,-- tarihinde davanın açıldığı , itirazın ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun genel yetki kuralını düzenleyen 6. maddesine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Yasa'nın 10.maddesine göre de, sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 6098 sayılı TBK'nun 89. Maddesi uyarınca da; para borçları götürülecek borçlardan olup, bunlara ilişkin uyuşmazlıklarda davacının ikametgahı yerinde dava açmak mümkündür....

          konusu ödeme emrine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin durdurduğunu, borçlu şirketin itirazı haksız, kötü niyetli ve müvekkili şirket alacağını sürüncemede bırakma kastına yönelik olup itirazın iptali gerektiğini, davalı/borçlu ile huzurdaki dava sürecinden evvel Türk Ticaret Kanunu'nda ---tarihinden itibaren uygulanan arabulucuya başvurma şartı gereğini ----- ----- dosya numarası ile görüşme yapıldığını ancak taraflar arasında dilekçeleri ekinde ibraz ettiğini tutanaklar ile de sabit olduğu üzere, anlaşma sağlanamadığından işbu dava ikame edildiğini, borcunu ifa etmemiş olan davalı tarafın borca itirazının iptali ile kötü niyetli olarak inkâr ettiği borcu yerine getirmesine ve haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi sebebiyle aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

            de başlatmış, davalı borçlu takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığını ve borcun tamamına itiraz ettiğini belirterek takibi durdurmuştur. İcra Dairesinin yetkisine itirazında alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, ifa yerinin ... olduğu gibi, ikametgahının da ... olduğunu, bu nedenle takibin ... İcra Dairelerinde yapılması gerektiğini bildirmiştir. İİK.nun 67. maddesi gereğince alacaklı tarafından süresinde açılan itirazın iptali davasında, davalı vekili süresinde takipte icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazını tekrar etmiştir. Mahkemece yapılan yargılamada BK.nun 73 maddesine göre alacağın para alacağı olduğundan bahisle davalının yetki itirazı reddedilerek esasa ilişkin karar verilmiştir. Kararın davalı borçlu tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yaptığı inceleme sonunda davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olduğu, takip yapan icra dairesinin yetkisiz bulunduğu, bu nedenle davanın reddi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu görülmüştür....

              Mahkemece, davalı borçlunun icra dairesine yaptığı yetkiye ve borca itiraz üzerine takibin icra dairesinin yetkisi yönünden de durduğu yetki itirazı icra mahkemesinde kaldırılmadan itirazın iptali davası açılamayacağı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava koşulları oluşmayacağından davanın reddine, icra dairesinin yetkili olduğu sonucuna varılması durumunda işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

                Mahkemece, davalı borçlunun icra dairesine yaptığı yetkiye ve borca itiraz üzerine takibin icra dairesinin yetkisi yönünden de durduğu yetki itirazı icra mahkemesinde kaldırılmadan itirazın iptali davası açılamayacağı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava koşulları oluşmayacağından davanın reddine, icra dairesinin yetkili olduğu sonucuna varılması durumunda işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

                  Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( YHGK’nın 28/03/2001 gün ve 2001/19- 267 E. 2001/311 K.; 20/03/2002 gün ve 2002/13- 241 E. 2002/208 K. sayılı kararları ). Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101- 102 ve YHGK’ nun 27/11/2013 gün ve 2013/13- 372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı). İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir....

                  Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, itirazın iptâli davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir takibin varlığına bağlıdır. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptâli davasının görülebilmesi mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır (HGK’nın 20.03.2002 gün, 2002/13-241 E., 208 K., 28.03.2001 gün 2001/19-267 E., 2001/311 K. sayılı kararları). İİK’nın 50/1.maddesi hükmüne göre HUMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri ilâmsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. Buna göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yeri icra dairesidir (HUMK.madde 9)....

                    UYAP Entegrasyonu