İİK'nun 156/3. fıkrasında "Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.", İİK'nun 156/4.fıkrasında ise "İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer." düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafından iflasın, ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlu şirket vekiline 15/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise hak düşürücü süre içerisinde 20/07/2017 tarihinde açılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 158. maddesinde düzenlenen depo emri, ödenmesi halinde borçluyu dosya borcundan kurtaracak, alacaklıya da alacağına kavuşma imkânı sunacak tutarın belirlenmesi amacına yöneliktir....
İlamsız icra takiplerinde, borçlu ödeme emrine, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Ödeme emrine yapılan bu itiraz ile takip kendiliğinden durur. Takibin durması için icra dairesinin bir karar almasına gerek yoktur. İcra takibinin durması üzerine, alacaklının icra takibinin kaldığı yerden devam etmesini sağlamak için iki yolu vardır. Buna göre, alacaklı isterse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açar isterse genel mahkemelerde itirazın iptali davası açar. Borçlu icra takibi sırasında, hem icra dairesinin yetkisine hem de esasa (borca) itiraz etmişse, alacaklı yalnız başına yetki itirazının iptali için itirazın iptali davası açamaz. Zira, yetki itirazını incelemek görevi yalnız icra mahkemesine aittir. Bu durumda (yani borçlu icra takibi sırasında, hem icra dairesinin yetkisine hem de esasa (borca) itiraz etmişse), alacaklı her iki itirazın da hükümden düşürülmesi (iptali) için itirazın iptali davası açabilir....
Yetkisiz icra dairesinde yapılan takipteki ödeme emrine ilişkin yetkiye itiraz yanında borca da itiraz edilmiş olsa bile yetki itirazının kabulü üzerine dosyanın gönderildiği yetkili icra dairesince yeniden ödeme emri çıkarılacak olup itiraz üzerine takibin durması için tebliğ edilen yeni ödeme emrine de ayrıca itiraz edilmesi gerekir. Yetkisiz icra dairesinde yapılan borca itiraz yetkili icra dairesinde çıkartılan ödeme emri bakımından sonuç doğurmaz. Bu nedenle yeni ödeme emrine itiraz edilmemiş olması halinde takip kesinleşir. İİK 67. maddeye dayalı açılan itirazın iptali davası, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak için açılan bir dava olup takibin kesinleşmiş olması halinde itirazın iptali açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. HMK 114/1- h. maddeye göre hukuki yarar dava şartıdır. HMK 115. maddeye göre; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır ve taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler....
Bilindiği üzere, icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra mahkemesine ait olup, yine yetki itirazıyla birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra mahkemesinden isteyebileceği İcra ve İflas Kanunu’nun 50/2. maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazıyla birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise; alacaklı, icra mahkemesine başvurmadan aynı Yasanın 67. maddesi hükmü gereğince itirazın iptâli davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisi araştırılmalı ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise, borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır....
Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır. (H.G.K. 28.03.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı; H.G.K. 20.11.2002 gün ve 2002/19-900-994 sayılı kararları) Kaldı ki; itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerektiği doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Somut olayda, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiğinden, mahkemece İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, davalıya mal bedeli nedeniyle müvekkilinin 37.696 YTL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla önce 2.9.2004 tarihinde İstanbul 9.İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, takibe yetki itirazında bulunulması üzerine yetkili Üsküdar İcra Dairesinden yeniden ödeme emri tebliğ olunduğunu, bu arada 2.9.2004 tarihli ödeme emrine hem yetki hem borca itiraz eden davalının 17.9.2004, 24.9.2004 ve 18.10.2004 tarihlerinde banka havalesi yolu ile ödemede bulunmasına rağmen yetkili yerde yapılan takibede itiraz ettiğini iddia ederek takibin 20.296 YTL tutarlı kısmı üzerinden itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, davacıya olan borcun ödeme yolu ile kapatıldığını beyan ederek davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, başlatılan takibe de icra dairesi yetkisiz olduğundan borcun tümüne ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, şirketin ticaret merkezinin İstanbul olduğunu, bu sebeple yetkili mahkemelerin İstanbul mahkemeleri olduğunu, ve Bakırköy İcra Daireleri olduğunu, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde herhangi bir borcunun bulunmadığının ortaya çıkacağını açılan davanın reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir. Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava Bursa 16.İcra Müdürlüğünün 2017/818 sayılı dosyasında ödeme emrine itirazın iptali davasıdır. Takip konusu alacağın taraflar arasındaki kumaş satımından kaynaklanığı anlaşılmaktadır. Davalı borca itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiştir. Yetki itirazı dava önşartı olduğundan esasa girilmeden evvel bu uyuşmazlığın giderilmesi gerekir....
İcra müdürlüğüne gönderildiğini, borçlu tarafından Edremit icra dairesinde gönderilen ödeme emrine itiraz ettiği için artık yeniden yetkili icra müdürlüğünce gönderilen ödeme emrine itiraz hakkı bulunmadığını, davacının bizzat Edremit e gelerek evrak getirdiği, yine kira borcu nedeniyle açılmış bulunan Edremit icra müdürlüğünün 2018/31992 E sayılı dosyada borcunu kapattığını, davacının müvekkiline ait daireyi boşalttıktan sonra aynı sitede başka bir dairede oturduğunu, tebligatın bu daireye yapıldığını, mernis adresninn de orası olduğunu, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, mahkeme kararının yerinde olmadığını, davacının icra takibini geciktirmek için kötüniyetli olarak itiraz ettiğini bu nedenle %20 inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün...E sayılı takip dosyası ile 17/02/2016 tarihinde ödeme emrinin tebliğe gönderildiğini davalı borçlunun ise yetki itirazında bulunduğunu, dosyanın bu defa Ankara Batı İcra Müdürlüğünün ... takip sayılı numarasını aldığını davalı borçlu şirkete yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini borçlu şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini, borçlu davalının takip konusu miktarı 19/02/2016 tarihinde ödediğini ancak icra takibine konu icra vekalet ücretini ve takip masraflarını ödemediğini, belirtilen nedenle davalı borçlunun icra takibine istinaden ödemediği vekalet ücreti olan 1,666,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yerleşik yargı uygulaması ile itiraz alacaklı tarafa tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazın öğrenildiği,itirazdan haberdar olunduğu tesbit edilse dahi kanunun açık hükmü gereği hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilegelmiştir. "Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır....