Eldeki dava ise, 26/09/2013 tarihinde açılmıştır ve yapılan araştırmada davacının yemek sektöründe çalıştığı, 2.800.00.- TL geliri olduğu, 750.00.- TL kira ödediği; davalının ise, 850.00.- TL ücret ile çalıştığı, ailesi ile yaşadığı belirlenmiştir. ...kayıtlarında da davalının 2010 yılında 9 ay çalıştığı, 2011, 2012, 2013 yıllarında da düzenli çalışmaları olduğu görülmektedir. Bu durumda, yoksulluk nafakasının takdir edildiği tarihten sonra davalının gelirinin arttığı, ekonomik durumunun olumlu olarak değiştiği davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Mahkemece, yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da azaltılması için yasal neden bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yasal olmayan gerekçeler ile, davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir ....
GEREKÇE : Davanın konusu, yardım nafakasının arttırılması talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 331. maddesi gereğince durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre, mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir....
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davalının ekonomik sosyal durumunun değişmediğini, sabit ve güvenli bir işi olmadığını, çalışmak zorunda olduğunu, daha önce açılan ve reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının kararının kesinleşmesinden 18 gün sonra bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; yoksulluk nafakasının aylık 200.00.- TL' ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4.maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin gerektirmesi gerekmektedir....
GEREKÇE : Davanın konusu, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırı gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir. Tüm dosya kapsamı ve davacının istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; TMK. 176/4 maddesi uyarınca, “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Açıklanan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması ya da tamamen kaldırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir....
TMK'nun 176/4. maddesi hükmü ile; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir" Aynı şekilde 176/3. maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir. Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir....
Her ne kadar davalının adına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesabı mevcut ise de; davalının yoksulluk nafakasının tamamen ortadan kaldırılmasını gerektirecek düzenli bir geliri olduğu belirlenmemiştir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi azaltılması istemini de kapsadığından davalının adına bulunan taşınmazlar ve banka hesabı ekonomik durumunda olumlu yönde değişiklik sayılarak yoksulluğu tamamen ortadan kalkmamış olan davalının yoksulluk nafakasının indirilmesinin düşünülmemesi isabetli bulunmamıştır....
Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyi niyet, doğruluk; dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru ile mali imkanlarını zorlayan tarafın TMK'nın 2. maddesinden yararlanması söz konusu olamaz....
Mahkemece; davalının elde ettiği gelir ile aldığı yoksulluk nafakası toplamı yoksulluktan kurtaracak düzeyde ise de, davalı asgari ücretle sigortalı olarak çalışmakta olup, bu iş garantili olmadığı ve devamlılık da arzetmeyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı için hükmedilen aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 250,00 TL'ye indirilmesine ve iştirkak nafakasının indirilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4.maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin gerektirmesi gerekmektedir....
Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir. Bunun gibi, sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Taraflar, nafaka miktarını, protokol ile; başka bir anlatım ile "sözleşme" ile kararlaştırmışlardır. Yapılan sözleşme hükümleri ile davacı koca, boşanma davasında, davalı tarafa aylık 1000,00 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocuğa da aylık 1000,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul etmiştir. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının azaltılması, yoksulluk nafakasının azaltılması veya kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 1,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.02.2016 günü oybirliğiyle karar verildi....