Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu noktada “yapı malikinin sorumluluğuna” ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanacağında doktrinde ve uygulamada görüş birliği bulunmaktadır. Yapı malikinin sorumluluğu, bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk, niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. TBK’nın 69. maddesinde (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. Maddesi), yapı malikinin giderim yükümlülüğü düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında; "Bir binanın veya diğer yapı eserinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararları gidermekle yükümlüdür" denilmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenlere mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkânı sağlayarak onları korumaktadır....

Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan subjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Taraflar arasında kira ilişkisi olsa da uyuşmazlık, yapı malikinin sorumluluğuna dayalı olarak açılmış rücuen tazminat istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Somut olayda, davacı sigorta şirketi vekili sigortalısının iş yerinde meydana gelen zarardan iş yerini sigortalıya kiralayan iş yeri malikinin sorumlu olduğunu iddia ederek sigortalısına ödediği bedeli davalı kiralayan malikten talep etmektedir. Davalının sorumluluğunun kaynağının kiraya veren bina malikinin sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlük tarihinden sonra 27/02/2020 tarihinde açılmış olup, yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan davalıların mahkemenin görevsiz olduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir" gerekçeleriyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır....

      Bu noktada “yapı malikinin sorumluluğuna ” ilişkin olarak kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanacağında doktrinde ve uygulamada görüş birliği bulunmaktadır. TBK’nun 69. maddesinde (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. maddesi) yapı malikinin giderim yükümlülüğü düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında; "Bir binanın veya diğer yapı eserinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararları gidermekle yükümlüdür" denilmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenlere mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkanı sağlayarak onları korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır....

        Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu sözkonusu olmaz (HGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar)....

          Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir. Ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarı levazımın en az kıymetini geçemez. Somut olayda; mahkemece Dairemizin 09.02.2016 tarihli kararına atıf yapılmak suretiyle taşınmaz üzerindeki ağaçların bedeli tazminat kapsamına alınmadan hüküm kurulmuş ise de; Dairemizin 09.02.2016 tarihli bozma ilamında ağaçların bedelinin tazmin edilmeyeceğine dair bir hüküm kurulmadığı açıktır. O halde mahkemece taşınmaz üzerinde aidiyet ihtilafı bulunmayan ağaçların da olduğu gözetilerek bunların bilirkişiye dava tarihindeki değerleri hesap ettirildikten sonra belirtilen miktarın da tazminine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

            Davalı T14 vekili süresinde sunduğu 28/04/2020 Tarihli gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle; davacıların yapı malikinin sorumluluğu kapsamındaki tazminat taleplerinin zaman aşımına uğradığını, zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde oluş şekline göre kendisine yüklenebilecek bir haksız fiil sorumluluğu bulunmayan müvekkilinin ve murisinin, yapı malikinin kusursuz sorumluluğu hükümleri gereğince de sorumlu tutulamayacağını, yapı malikinin sorumluluğu kapsamında davalıların tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaması gerektiğini, kusur oranını kabul ettikleri anlamına gelmemekle birlikte muris T7'ün 26/100 oranında hisse sahibi olduğu binaya ilişkin olarak yapı malikinin sorumluluğu kapsamında müvekkiline yöneltilen davada, eğer bir kusur yüklenecek ise müvekkilinin 1/4 miras payı olduğu gözetilerek bir hüküm kurulması gerektiğini, aksi yönde bir hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu, bankacılık faaliyeti sürdüren kiracının, girilmesi yasaklı ve genel olarak tehlikeli olan bir...

            Maddesi ve İstanbul 1 nolu Kültür ve Tabiat varlıkların Koruma Kurulunun 18/02/2004 tarih ve 15774 sayılı kurul kararında da " ...yapılmış olan iç tadilatlar nedeniyle binanın statik açıdan bir uzman tarafından incelenerek bu konuda hazırlanacak statik raporun kurula iletilmesine" ilişkin kararı olmasına rağmen yapı malikleri, yasa ve kurul kararı gereği yapı üzerinde bakım onarım ve restorasyon işlemi yapmadıkları gibi yapı maliklerince hazırlatılarak inceleme raporunun da kurula sunulmadığını,yapı/taşınmaz malikleri olan davalıların , sorumluluklarını yerine getirmedikleri gibi yapı üzerinde yapının sağlıklı şekilde ayakta durmaması için mevzuata aykırı işlemler gerçekleştirdiklerini,02/10/2021 tarihinde Beyoğlu Belediyesi zabıta memurlarınca bina hakkında tutanak düzenleniştir....

            BK 58.) maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı TBK'nun 69/1. maddesinde "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur" denilmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir....

            UYAP Entegrasyonu