Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. ...-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup davalı tarafça tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının kendilerine Lahey Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak ... aracılığıyla tebliğinden sonra hükmü veren yabancı mahkemeye yaptıkları itirazın, anılan mahkeme tarafından kararın kendilerine posta yoluyla daha önceden tebliğ edildiği ve bu tebliğden sonra davacının talebi üzerine diplomatik yoldan yapılan tebliğin davalıya yeni bir hak bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği savunulmuş ve buna ilişkin yabancı mahkeme karar fotokopileri dosyaya ibraz edilmiştir....
İl Mahkemesinin 15.06.2005 tarih ve 2-605/05 sayılı kararının tenfizine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. 2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 38/c maddesinde tenfizi istenilen ilamın kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerektiği hükme bağlanmıştır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 308/1. maddesindeki hükme göre evlat edinilenin evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır. Evlat edinme ehliyet ve koşulları kamu düzenine ilişkindir. Dosyada mevcut nüfus kayıt örneği ve diğer belgelerden , davacının 10.10.1971 doğumlu olduğu ve evlat edinilen 02.07.1988 doğumlu ... ile aralarındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ(YERİNE GETİRİLMESİ) -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafça ibraname başlıklı belge sunulmuş ise de bu belgenin adi yazılı bir belge olduğu, altındaki imzaların davacıya ve vekiline ait olup olmadığının tespiti için Almanya yetkili makamlarına istinabe yoluyla talimat yazıldığı, ancak talimat gereğinin yerine getirilemediği, bu haliyle ibraname başlıklı belgedeki imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemediği, tenfizi istenilen kararın davalı vekiline 13.10.2008 tarihinde tebliğ edildiği ve karara itiraz edilmediği, tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı taraf, davacının tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararına konu alacağının ödendiğini ve karşılığında ibraname alındığını savunmuş ve ibranameyi dosyaya sunmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.5.2011 gün ve 144-356 sayılı hükmün davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A R Dava, yabancı mahkeme hükmünün tenfizine ilişkin olup, her ne kadar dava dilekçesinde tenfizi istenen hükmün onaylı tercümesi ve kesinleşmesini gösterir belgelerin Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/1408 esas sayılı dosyası içerisinde bulunduğu belirtilmiş ve celsede mahkemece bu dosya getirtilip incelenmiş ise de, dosya içerisinde usule uygun şekilde tenfizi istenen ilamın gerekçesini de içeren kesinleşme şerhli aslının onaylı Türkçe tercümesinin bulunmadığı anlaşılamakla bu belgeler ile birlikte dosyanın mahkememize gönderilmesi için mahalline geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, tenfizi talep edilen mahkeme kararında davalının adresinin ... olarak gözüktüğü, söz konusu kararın 04.12.2014 tarihinde kesinleştiği, davalının duruşmada alınan beyanında 2014 yılı Şubat ayında yurda kesin dönüş yaptığını ve mahkemeden haberdar olmadığını ifade ettiği, davalının giriş çıkış kayıtlarının emniyetten istenildiği, gelen cevabi yazıya göre davalının en son 14.02.2014 tarihinde yurda giriş yaptığının ve 03.03.2014 tarihinden itibaren ikamet adresinin de Türkiye’de olduğunun anlaşıldığı, bu veriler ışığında davalının tenfizi istenilen karara konu yargılamadan usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmediğinin anlaşıldığı, bu hususun 5718 sayılı Kanun’un 54/1-c ve ç maddelerine aykırı olduğu, tenfiz şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 54/1-ç maddesinde; “O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vasiyetnamenin tenfizi K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere asıl dava vasiyetnamenin iptali olmdığı takdirde tenkis, birleşen dava ise vasiyetnamenin tenfizi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 Sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 15.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, yabancı mahkeme kararının verildiği ülkenin usul hukuku kurallarına tabi olduğu, kararın verilmesinde uygulanan hukukun ve bunun nasıl uygulandığının önemli olmadığı, kararın tenfizi halinde ortaya çıkan sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmediğinin önemli olduğu, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının verildiği ülke açısından kendi usul kurallarına göre verildiği ve usulüne uygun olarak kesinleştirildiği gerekçesiyle anılan kararın tenfizine karar verilmiştir. Türkiye ile Polonya Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesi’nin 18. maddesi, “Bu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra verilmiş hukuki ve ticari konulardaki adli kararlar ve vukubulan sulhler, karar olarak kabul edilir”, düzenlemesini, 19. maddesi ise, “Akit Taraflardan herbiri, diğer Akit Tarafın ülkesinde verilmiş aşağıdaki kararları, bu Sözleşmede öngörülen şartlar altında tanıyacak ve tenfizine müsaade edecektir; a....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; tarafların ticari şirket olduğu, tenfize konu ilam içeriğindeki ihtilafın da ticari iş ve davanın da ticari dava niteliğinde olması nedeniyle her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılması gerektiği gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararına konu uyuşmazlık ticari nitelikte ise de, dava tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK'nın 5. maddesinde, asliye hukuk mahkemesi ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi değil, iş bölümü ilişkisi olduğu belirtilmiştir....
Yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 38. maddesindeki şartları taşıması gerekir. MÖHUK.nun 38. maddesinin (d) bendine göre, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmış olması gerekir. Tenfizi istenen karar mahkemede yargılama yapılarak verilmiş bir karar niteliğinde değildir. Türkiye ile Avusturya arasında yapılan 16.09.1988 tarihli Ek Anlaşmanın 10. maddesine göre kararın tenfizi için 4. maddede belirtilen engeller gibi sebeplerin bulunmaması gerekir. Anlaşmanın 4/2. maddesinde davada davalı bulunmamış olup da kendisini savunmak üzere zamanında bilgi sahibi olmamışsa talep reddedilir. Davacının tenfizini talep ettiği karar tenfizi istenebilecek kararlardan olmadığından mahkemece tenfiz isteminin reddine ilişkin kararda isabetsizlik görülmemiştir....